Göç, sürgün, savaş, yiğitlik gibi konuların işlendiği epik şiirlerin tarihinin M.Ö. 5. yüzyıla dayandığı söylenir. Özellikle kahramanlık bildiren epik şiirlerde coşkun bir söyleyiş hakimdir. Destansı hikâyelerin ve olağanüstü olayların anlatıldığı epik şiirler genellikle uzun ve ayrıntılı anlatılar içerir. Bu anlatı özelliğinden dolayı zaman zaman şiirde kafiye veya ritmik düzen yerini anlatım bütünlüğüne bırakabilir.
Toplumun hayatında iz bırakan bazı olayları coşkulu bir şekilde kaleme alan epik şiir, destan niteliğinde olan şiirlerdir. İsmini de aldığı epik sözcüğü Türk Dil Kurumuna göre “destansı” anlamına gelmektedir. Epik şiir tanımı da destansı şiir yani destani şiir şeklindedir. Destan ise bir kahramanlık hikâyesini veya bir olayı anlatan veya tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiirlere verilen addır.
Destansı şiir anlamına gelen epik şiir “epos” sözcüğünden türemiştir. Dünya edebiyatında ilk örneklerini destanların oluşturduğu epik şiirler; kahramanlık, yiğitlik, savaş, göç, sürgün, yurt sevgisi, doğal afetler gibi toplumsal konuları işler. Mitolojik figürlerin de görüldüğü bu şiirler, tarihin izlerini taşımada önemli bir görev üstlenir. En önemli epik şiire örnek bilinen Homeros'un "İlyada" ve "Odysseia" destanları yanında Dante Alighieri'nin "İlahi Komedya"sı, Vergilius'un "Aeneid"i ve John Milton'ın "Cennet Kayıp"ı da sayılır. Bu eserler, kahramanlarının maceralarını mitolojik figürler ve kutsal temalarla anlatarak epik şiir türünün önemli örneklerindendir.
Destanlardan beslenen ve kaynağı da destana dayanan epik şiirler, doğal ve yapay olmak üzere ikiye ayrılır: Doğal epik şiirler, halkın ortak ürünü olan ve derin izler taşıyan bazı olayların ardından zamanla kendiliğinden oluşmuş şiirlerdir. Doğal epik şiirlerin tarihi, yazının henüz bulunmadığı dönemlere dayanarak söz yoluyla yayılmış ve yazının bulunmasıyla yazıya aktarılmıştır. Bu sebeple hem her anlatandan bir ekleme bulunması hem de tarihin çok eski dönemlerinden izler taşıması yönüyle oldukça önemli bir yeri vardır. Yapay epik şiir ise bir şair tarafından yine halkı derinden etkileyen bir olayı konu edinerek kaleme aldığı şiirlerdir. Yapay epik şiirlerin şairi ve yazıldığı dönemi belli olmasından dolayı doğal epik şiirlerden ayrılır. Epik şiir özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
Benden selam olsun Bolu beyine,
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır.
Ok gıcırtısından gürzün sesinden,
Dağlar seda verip seslenmelidir.
Düşman geldi tabur tabur dizildi.
Alnımıza kara yazı yazıldı.
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu.
Eğri kılıç kında paslanmalıdır.
Durduk, süngü takmış kâfir ayakta,
Bizde süngü yok.
Bir hayret kızıllığı akardı üstümüzden
Dehşetten daha çok.
Durduk, süngüsü düşmanın pırıl pırıl,
Önümüze çıktı bir gündüz bir gece.
Korku değil hâşâ,
Bir büyük düşünce.
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eyler ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir
Belimizde kılıcımız kirmani
Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet vermiş Fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir
Dadaloğlum yarın kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koç yiğitler yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.