HABER

Erdem: Böyle bir tabloyu hak etmedim

Disipline sevk edilmeyi hak etmediğini söyleyen Erdem, siyasi hayatına bağımsız milletvekili olarak devam edeceğini açıkladı.

ANKARA (ANKA) - Anayasa Referandumunda "evet" diyeceğini açıklaması nedeniyle CHP Disiplin Kurulu'na sevk edilen Ankara Milletvekili Eşref Erdem, partisinden istifa etti. Erdem, siyasi hayatına bağımsız milletvekili olarak devam edeceğini açıkladı.

Erdem, düzenlediği basın toplantısıyla partisinden istifa ettiğini bildirdi. Erdem, siyasette ömrünün sonuna geldiğini, solun, CHP’nin bugüne kadar kendisine çok şey verdiğini ifade ederek, “Kendi çapımda 37 yıldır kayıtlı üyesiyim. 40 yıla yakın bir süredir oraya hizmet ediyorum. Bundan bir pişmanlıkta duymuş değilim. Ama geldiğimiz noktada maalesef, böyle bir disiplin işlemi ile karşı karşıya kaldım. Ben lafını esirgemeyen, dürüst ve tavrını insanların yüzüne çok açık söyleyen bir siyasetçiyim. Böyle bir tablo ile karşı karşıyayım. Böyle bir tabloyu hak etmediğime inanıyorum. Böyle bir muameleyi hak etmediğime inanıyorum. O çerçevede, bu nedenle de gerçekten uzun süredir çeşitli kademelerinde, hizmet etmekten, görev almaktan gurur duyduğum CHP’den istifa ediyorum” dedi. Erdem, istifa dilekçesini CHP’ye öğleden sonra ileteceğini söyledi.

-YENİDEN MİLLETVEKİLİ OLMAK İÇİN SAĞIN, SOLUN KAPISINI AŞINDIRMAM

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdem, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın "Aklı varsa peşimden gelir" sözlerini de değerlendirerek, böyle bir şeyin olamayacağını ifade etti.

Erdem, Bakan Günay’ın ‘şaka ettiğini’ söylediğini hatırlatarak, “Sayın Günay çok yakın arkadaşımdır. 1971’de birlikte asker arkadaşıyız, o günden beri yakın arkadaşız. Beni tanıyan insanlar ömrünü sola adamış biri olarak benim mevcut partilerden birine girmeyeceğini bilebilecek kadar beni tanıyor olmaları gerekir. Öyle bir düşüncem de yok. Öyle bir sevdam da yok. Yeniden milletvekili olmak için de kolları sıvamış, sağın, solun kapısını aşındıran bir tavır içinde olmadım, olmam, olmayacağım” diye konuştu.

Bağımsız milletvekili olarak kalacağını, dışarıdan biraz daha Türkiye’yi serinkanlılıkla izlemeye devam edeceğini belirten Erdem, “Parti içi demokrasi konusunda ciddi hatalar işlediğimizi ben de bugün görüyorum. Dolayısıyla biraz dışarıdan bakmanın Türkiye’deki sol harekete katkı sağlayacağını düşünüyorum. Şu an da benim anlayışıma cevap verecek bir şey yok. Bir süre dışarıda kalacağım ama gerçekten çağdaş, sol, sosyal demokrat, dünyayı ve Türkiye’yi yakından tanıyan bir yeni bir sol hareket gelişirse, belki destek veririm ama şu anda öyle bir şey gözükmüyor” dedi.

-MESAJLA İHRAÇ EDİLECEĞİM ORTAYA ÇIKINCA, KILIÇDAROĞLU TEPKİ GÖSTERDİ-

Soru üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir Karadeniz gezisi sırasında hakkında bir disiplin işlemi söz konusu olmadığını söylediğini, belirten Erdem, kendilerine 3 gün önce gönderilen parti meclisi gündeminde de disipline sevkiyle ilgili bir maddenin söz konusu olmadığını vurguladı. Erdem gelişmeleri şöyle aktardı:

“O gün parti meclisi(PM) toplantısından önce yine basından aldığım haberlere göre bir Genel Başkan Yardımcısı arkadaşımın cep telefonuna mesajla ‘Sayın Eşref Erdem’i ihraç ettik’ mesajı geldi. Bu mesajı Genel Başkan’a gösterildiğinde, Genel Başkan tepki gösterdi; ‘daha toplantı yapılmamışken, sonuçlanmamışken nasıl oluyor da böyle mesajlar çıkıyor?’ demişti. O gün orada üç genç arkadaşımıza bir önerge hazırlatılarak PM gündemine eklenmiştir. Ben Kılıçdaroğlu’nu Karadeniz gezisinde dediği çerçevede değerlendiriyorum. Ama partinin yönetim kademesi, PM’si böyle değerlendirmedi.”

-PM TERTİPLE OLUŞTURULDU, ‘KASET’TEN SONRA DA BU TERTİP VAR

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, değişimi-dönüşümü gerçekleştirmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak da “tertiple oluşturulan parti meclisi” olduğunu öne süren Erdem, eski Genel Başkan Deniz Baykal’ı istifaya götüren görüntülerin ardından partide bir “PM tertibi” yaşandığını savundu. Erdem şunları kaydetti:

“Genel sekreter ona biraz üzülmüş ama, kaset meselesinden sonra partinin yönetiminin tümü el birliği etmişçesine mikrofonlara, televizyonlara Deniz Baykal’ın dışarıdan yapılan bir komployla karşı karşıya olduğu biçimdeydi bu tespit, parti yönetimince de paylaşılmıştır. Ne oldu da bir hafta on gün sonra kapalı kapılar ardında toplantılar, evlerde gizli toplantılar, Sayın Deniz Baykal’ın dışlayan toplantılar, Deniz Baykal’a rağmen ve taktik öğrenerek Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ne zaman açıklayacağının tarihi saptamaya kadar, gizli toplantılarda alınan kararlarla, Baykal bu sürecin dışında bilinçli olarak bırakılmıştır. Dışarıdan Deniz Baykal’a böyle bir komplo diye değerlendiriyor isek içerde yapılan tertibi nasıl değerlendirmek lazım? Doğrusu, partinin eski genel başkanını da bu olayın içine alarak, onun da onayını alarak bir PM listesi yapmak daha doğru olmaz mıydı? Ama görüyorum ki Ege’de bir gazeteye tefrikalar halinde kimin sağa kimin sola yatırıldığı, işlerin nasıl kotarıldığı açık bir şekilde ifade edilmiştir. Bir parti yönetimi ki kendi genel başkanına karşı olan bir kaset tertibi sonrasında diyor ki; ‘bu bir komplodur, dışarıdan tezgahlanmış bir komplodur’. Bu böyle teyit ediyorsanız, bir sonraki kurultay öncesindeki aşamada o zaman başka evlerde başka evlerde gizli toplantı yapmaya, ona rağmen bir liste oluşturursanız, o zaman derler ki; “O bir dışarıdan komploysa, bu da acaba içerde Sayın Deniz Baykal’a karşı tertip olarak değerlendirilebilir mi?”

-ASKERİ YARGI ALANININ DARALTILIYOR OLMASI BAŞLI BAŞINA BİR İŞ-

Anayasa Referandumunu bir “ölüm kalım savaşı” gibi görmemenin gerektiğini belirten Erdem, kendisinin AKP ile dünyası ile zerre kadar ilişkisi olmadığını vurguladı. Anayasa değişikliğine sadece “AKP’den geliyor” diye de karşı çıkmanın doğru olmayacağını ifade eden Erdem, “Yani 51 ‘hayır’ çıktı diyelim, buradan kim kendine çıkaracak? Büyük bir zafer elde etmiş mi olacak ‘hayırcılar’, öbürleri ezik mi olacak? Bu bölünmeye girer isek doğru yapmamış oluruz. Birbirimize ‘falan efendi, filan memur’ gibi hitap edersek Türkiye bu kısır siyasetten çok çekti. Ortaya bir şey konmuşken daha baştan ‘hayır’ demek doğru bulmuyorum.”

Erdem, bu Anayasa’da hiç bir şey yapılmamış olsa dahi askeri yargı alanının daraltılıyor olmasının başlı başına bir iş olduğunu söyleyerek, Hepimiz biliyoruz ki, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de idam edilen gencecik insanların yargılayan mahkeme heyetlerin içinde, biri değildir, subaydır. Şimdi yapılan değişiklikle savaş hali hariç kimse askeri mahkemede yargılanamayacak” dedi. Erdem, Geçici 15. maddenin kaldırılmasının ise somut bir şey ifade etmiyor olsa bile, bu ruh halinden kurtulmak, bu karabulutun Türkiye’nin üzerinden kalkması açısından, “12 Eylül Anayasası’nın kaldırılması gibi” olduğunu ifade etti. Erdem, “12 Mart’ta, 12 Eylül’de bedel ödemiş bir siyasetçi olarak elbette bu konuda daha çok duyarlı olduğumu ifade etmek istiyorum” diye konuştu.

-‘HAYIR’I GRUPTA TARTIŞMADIK-

Erdem, CHP’nin referandum da ‘Hayır’ derken bunu organlarında, parti grubunda ‘Hayır mı diyelim, Evet mi diyelim?’ şeklinde tartışılmadığını söyledi.

Kendisinin bu kararından sonra Türkiye’nin dört bir yanından CHP tabanı da olmak üzere çok büyük destekler aldığını ifade eden Erdem, “Uzun süredir böyle bir muhasebe içindeyim. Ama kopup kopmamak kolay değil, 37 yıldır CHP’nin üyesiyim. Buradan ‘ayrılıyorum’ demek, o kadar kolay değil. Ama bu disiplin işleminin haksız olduğu kanatindeyim, o nedenle böyle bir muameleyi hak etmediğimi düşünerek, belki kararımda bardağı taşıran damla olmuştur” dedi.

-ASKER SÜREKLİ OLARAK SİVİL SİYASETE BİR SEÇENEK OLARAK DURUYOR-

YAŞ krizini de değerlendiren Erdem, hukukun üstünlüğünün önemine değinerek, 27 Mayıs 1960 darbesinin Türkiye’ye getirdiği asıl ciddi durumlardan bir tanesinin de askerin fiilen siyasete ortak olmasını sağlayan Anayasal düzenlemeler olduğunu söyledi. “60 darbesinden bugüne kadar, Türkiye’de kabul edelim ki bir askeri vesayet vardır” diyen Erdem, askerin sürekli olarak sivil siyasete bir seçenek olarak durduğunu, bunun da doğru olamayacağını savundu. Erdem, “Türkiye’nin mutlaka sivil siyasete boyun eğecek, sivil siyasetin tek çıkar yol olduğunu kavrayacak kadrolara sahip olması lazım. Haklarında soruşturma olan bazı insanlarla ilgili olarak değerlendirmenin davanın sonucuna bırakılmasını makul görürüm. Silahlı Kuvvetler siyasetten elini çekmelidir. İktidar da bu ölçü içinde askerler üzerinde bir siyasi baskı oluşturulmamalıdır” diye konuştu.

Erdem, AKP’ye geçeceği ya da Bakanlık teklifi aldığı iddialarının da dedikodudan ibaret olduğunu kaydetti.

En Çok Aranan Haberler