HABER

Erdoğan: ABD ile ilişkilerimizi güçlendireceğiz

WASHINGTON (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İşbirliğinin yeni ABD yönetiminde de artarak devam etmesini umuyoruz" dedi.

ABD'nin New York eyaletinde, Brookings Enstitü'de bir konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'deki seçimlere değinerek, "ABD'de 4 Kasım'da yapılan seçimler dünyayı Washington'a yöneltti. Uzun ve yorucu bir kampanya sonucunda adeta ABD'de bir kırılma noktası ortaya çıktı. Bu vesileyle seçilmiş Başkan Obama'yı, bu önemli başarısından ötürü kutluyoruz. Seçim kampanyalarının zorluklarını çok iyi bilen bir insan olarak söylüyorum, gerçekten farklı bir kampanya ve adeta olmaz denilenler olur hale
geldi" dedi.

Obama'nın sadece ABD'de değil, dünya genelinde iyimser bir beklenti oluşturduğu kaydeden Erdoğan, "Çıtanın bu kadar yükselmesi önümüze çok farklı bir tablo getirmektedir. Bu, cesur kararlar almak için iyi fırsatlar sunacaktır ama bunların uygulamada kendini göstermesi dünyadaki değişim süreci içerisinde büyük bir temel oluşturacaktır. Başkan Bush liderliğindeki ABD ile dostluk ve ortaklığa dayalı ilişkilerimiz Obama başkanlığındaki yeni yönetimle daha da ileri gideceği kanaatindeyim" dedi.

Türkiye ve ABD arasındaki yakın dostluğun, demokrasi, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü ile serbest piyasa ekonomisi gibi ortak değerlere dayandığını kaydeden Erdoğan, küresel ekonomiyle bütünleşmiş, son 3 yılda ortalama yüzde 7 oranında büyüyen ve 5 kıtaya ihracat yapan Türkiye'nin ABD ile 2007'de sadece 12 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahip olmasını son derece yetersiz bulduğunu söyledi.
Erdoğan, "Türkiye bugün ekonomisi dünyayla bütünleşmiş, Avrupa'da 6., dünyada 17. büyük ekonomi olmayı başarabilmiş, demokratik reformlarını sürdüren ve AB ile tam üyelik müzakerelerini yürüten bir ülkedir. Türkiye'nin şu anda geleceğe bakışı alışılmışın dışındadır. Özellikle dünyada ülkeler arasındaki taahhüt noktasında yüklendiği işlere baktığımızda Çin ve Amerika'dan sonra 3. ülkeyiz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "1929 büyük buhranından bu yana şahit olduğumuz en çetin küresel mali kriz bugün dünyanın öncelikli gündem maddesini oluşturuyor. Tüm dünyayı etkisine alan mali krizden etkilenmemek mümkün değil. Bu bizi de olumsuz olarak etkileyecektir. Türkiye olarak bu noktada çok büyük deneyime sahip olduğumuzu da hatırlatmak isterim" dedi.
Türkiye'nin 2001 krizinden büyük dersler çıkardığını ifade eden Erdoğan, "Bankacılık alanında ciddi adımlar attık. Krize bankalarımızın hazırlıklı girmesini sağladık. Bazı yerlerde bankacılık sisteminde bunlar hep olur, kendilerini nazlı olarak ortaya koyarlar. Bu dönemde biz de bu yüzden bu ikazları yapıyoruz. Kredileri geri çağırmalarda mağdur duruma düşecek insanlar yine sizin müşterileriniz olacak uyarısını yapıyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin, ABD ve diğer uluslararası aktörlerle birlikte çalışmaya ve deneyimlerini paylaşmaya hazır olduğunu kaydeden Erdoğan, "Başkan Bush'un girişimiyle düzenlenen G-20 Zirvesi çerçevesinde küresel mali krize yönelik neler yapılabileceğini ele alacağız. G-20 Zirvesi'nden beklentiler tam manasıyla karşılanabilir mi? Bu da bana göre bir soru işareti. Bugüne kadar dışişleri bakanları düzeyinde toplanan G-20 Zirveleri bir liderler zirvesine dönüşebilir mi? Bu da önemli bir noktadır" şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE ULUSLARARASI VE BÖLGESEL BARIŞA KATKIDA BULUNAN BİR ÜLKE"
Türkiye'nin küresel ve bölgesel barışa katkıda bulunan aktif ve yapıcı bir rol üstlendiğini vurgulayan Erdoğan, "Irak hükümetiyle tam bir işbirliği içerisinde çalışıyoruz. Irak merkezi yönetimiyle de aynı şekilde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Lübnan'da aktif rol oynuyoruz, Suriye-İsrail arasında, İsrail-Filistin arasındaki görüşmelere katkı sağlıyoruz. Burada Kafkasya istikrar ve işbirliği platformunu gerçekleştirme için de yoğun çalışma içerisindeyiz" dedi.
Türkiye'nin dış politika gündeminin, Afrika'nın kalkınma sorunlarının çözümünden küresel ısınma problemlerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsadığını dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesinin de 5 yıl önce atılmış adımların sonucu olduğuna dikkat çekti.
Türkiye'nin dış politikasındaki temel amacının Avrupa Birliği üyeliği olduğunu ifade eden Erdoğan, "Komşularıyla sıfır sorunlu bir ülke amacımız var. Onun için de 'dost kazan, düşman kazanma' ilkesiyle bu yola devam ediyoruz. 6 yıl önce göreve geldiğimizde komşularımızla ilişkilerimiz hiç iyi değildi. Ama şu anda bu ülkelerle ciddi bir sorunumuz yok diyebilirim. Hepsiyle gerek siyasi, gerek ticari ilişkilerimiz gayet iyi bir konumda. Bu ülkelerle olan bu münasebetler bir istikrar ve güvene dayanıyor.
Ermenistan'la ilişkilerimizde de yeni bir sayfa açmak için girişimlerimiz sürüyor. ABD yönetimi ve kongresinden Türkiye'nin bu açılımlarını iyi algılamalarını özellikle bekliyoruz. Ermenistan'a önerdiğimiz ortak tarih komisyonuna işlerlik kazandırmak için ABD'nin büyük önem taşıdığını da belirtmek isterim. Türkiye, Gürcistan krizinin başlangıcından bu yana toprak bütünlüğünü kuvvetle desteklemiştir. Krizin patlak verdiği sırada Moskova ziyaretimiz oldu ve bu ziyaretimizde de Kafkasya İstikrar ve İşbirliği
Platformu oluşturulmasını teklif ettik" dedi.
Konuşmasında Azeri-Ermeni barış sürecine de değinen Erdoğan, "Acaba Azerbaycan'la Ermenistan nasıl barışacak? Minsk süreciyle ABD, Rusya ve Fransa, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barışı sağlamakla görevlendirilmiş ülkelerdir. 17 yıldır bu aşılamadı. Öyleyse başka çözüm yolları aramak gerekiyor. İnanıyorum ki bu, Türkiye-Ermenistan sorununu çok kolay çözüme kavuşturabilecektir. Rusya bu teklifimize 'evet' dedi, Gürcistan da 'evet' dedi, Azerbaycan da 'evet' dedi. Cumhurbaşkanımızın Ermenistan
ziyaretinde kendileri de bu teklife 'evet' dediler. Daha sonra BM ile yapılan görüşmelerde de bu teyit edildi. Biz bu süreci devam ettirmek istiyoru arlar. Bu dönemde biz de bu yüzden bu ikazları yapız. Kuru lobilerle netice alma yoluna gidilecekse Türkiye böyle bir netice için kapalı bir kapıdır" dedi.

"TÜRKİYE VE KIBRIS TÜRK TARAFI BARIŞÇI VE UZLAŞMAYA AÇIK TUTUMLARINI İSPAT ETMİŞTİR"
Kıbrıs konusunda da mesajı olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı barışçı ve uzlaşmaya açık tutumlarını 2004 yılında ispat etmiştir. Burada gerçeği bilen birçok kişi var ama bilmeyen ya da duymayanlar da olabilir. Bizler 2004 yılındaki çalışmalarda özellikle AB üyesi ülkelerle, ABD'deki başkan Bush ve bunun yanında BM yetkilileri ve başta sayın Annan olmak üzere çok ciddi bir çalışma yürüttük. Geldiğimiz netice şuydu: 'Yapılacak bir referandumda Kuzey Kıbrıs'tan Annan planına
evet çıkması konusunda, Kuzey Kıbrıs'tan evet çıkar da Güney'den çıkmazsa ne olacak? Herkese ne verilecekse her iki tarafa da verilecektir' denmişti. 24 Nisan 2004'te referandum yapılmış ve kuzeyden yüzde 65 'evet' çıkarken, güneyden yüzde 75 'hayır' çıkmıştır. 1 hafta sonra Güney Kıbrıs AB'ye kabul edilmiştir. Acaba adalet, dürüst yaklaşım bu mudur? Sayın Annan 28 Mayıs'ta rapor hazırlamıştır ve o rapor hala BMGK'dadır, aradan geçen yıllara rağmen bu raporun akıbeti halen belli değildir. Bunu araştırmak
bir garantör ülke Türkiye olarak hakkımız değil midir? Bunu anlamakta ciddi anlamda zorlanıyorum" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin AB üyeliğine de değinen Başbakan, "Biz Kopenhag siyasi kriterleri konusunda da Türkiye olarak dersimizi iyi çalıştık ve yapılan haksızlıkları da tarih kaydediyor. Buna inanıyorum. Tavrınızı koyun, olmayacaksa söyleyin. Tamamıyla AB üyesi ülkeleriyle uyumlu onlara endeksli olarak zaten kurulmuş hatta Türkiye bu ülkelerin çoğundan ileri bir durumdadır. AB ülkelerinin birçoğunun önündeyiz, her şey ortada ama bunlara rağmen bunları görmezden gelmek adil değil" diye konuştu.

"İŞBİRLİĞİNİN YENİ ABD YÖNETİMİNDE DE ARTARAK DEVAM ETMESİNİ UMUYORUZ"
Küresel terör konusunun 21. yüzyıla damgasını vuran temel sorunlardan biri olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, "11 Eylül saldırı uluslararası toplumun tamamını etkilemiştir. Türkiye küresel terörle mücadelede diğer müttefiklerinin yanında yer almıştır. Ülkemizde yaşanan terör olaylarında ABD'ye yaptığım ziyarette ilk defa çok sıcak bir yaklaşımı o gün gördük ve başkan Bush Türkiye'deki terör örgütünün ortak düşman olduğunu ifade ettiler ve anlık istihbarat paylaşımına karar verdiler. Tabii ki Türkiye
için hayatiyet arz eden bu işbirliğinin yeni ABD yönetiminde de artarak devam etmesini umuyoruz" diye konuştu.

Terör bölgelerine sadece şu kadar para akıttık demekle sorunların çözülmediğini belirten Erdoğan, "Şu anda Irak'a ne denli para aktarıldığı bizim hep duyumlarımızdır. Herhalde 500 milyar doların üstündedir, aldığım bilgiler bunu gösteriyor. Irak'a da Afganistan'a da gittim ama oraların halini hiç iyi görmedim. Acaba o kadar para nereye gidiyor? Irak'ta Milli Savunma Bakanlığı binasının önünden geçtik, bina hala yıkık duruyor, aradan 6 sene geçti. Bunların moral değerler açısından halk üzerindeki
tesirlerini de düşünüyorum. Önemli olan moral değerleri korumaktır. 'Yıkıma uğramış' bir halkın hayata bakışıyla 'yıkı arlar. Bu dönemde biz de bu yüzden bu ikazları yapıma uğradık ama yeniden dirildik' bakışı çok önemli bir farktır. Afganistan da ayrı bir felaket. Biz şu an Afganistan'a yatırım yapıyoruz, eğitim, sağlık, yol su açısından. Oradaki halkı görseniz, bunun insani bir bakışla bağdaşır bir yanı yok. Okul inşa etmeye başladık, sağlık için her şey yok olmuş, bu noktada hastane yapmaya başladık.

Darfur'da da aynı koşulları gördük. Amerika oraya da çok ciddi destek veriyor, sayın başkanla da bunu görüştüm. Orada yaptığımız yatırımlar yine buna yönelik. Eser yapmak, parayı vermek değil. Para nereye gidiyor, akıbeti bilinmiyor o yüzden eseri yerinde inşa edelim çok daha isabetli olur diye düşünüyoruz. Lübnan'da da aynı şeyi yapıyoruz. Lübnan halkında da bunun olumlu neticelerini görüyoruz" dedi.

Başbakan Erdoğan, küresel ekonomik kriz ile ilgili ise, "IMF ve Dünya Bankası tüm dünyadaki gelişmelerde aktif rol oynuyor ve inanıyorum ki sıkıntılı olan ülkelerin gelişmesine yönelik olarak IMF ve Dünya Bankası'nın ortaklaşa çalışması önem arz ediyor. Yarın bu tekliflerimizi de sunacağız" şeklinde konuştu.
Yeni dönem ABD ilişkileri için ise Başbakan, "Tüm diğer müttefikler gibi biz de yeni dönemde ABD ile ittifakımızı daha da ileriye taşımanın gayreti içerisinde bulunacağız. Türkiye olarak bu amaçla her türlü gayreti göstermekte kararlıyız. Son dönemde giderek gelişen ve çeşitlenen ilişkilerimiz somut adımlarla desteklenmeye devam edecektir" ifadelerini kullandı.

En Çok Aranan Haberler