Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünya genelinde yaşanan ekonomik krizin altyapısında, sonu gelmeyen bir tüketim ve kazanma hırsı, israf kültürü ve devletlerin halklarından bilgiyi saklaması gibi gayriahlaki davranışlar olduğunu söyledi. Batı tarihinde köleliğin kaldırıldığını ifade eden Endoğan, ancak emek üzerindeki sömürüye hala tam olarak son verildiğini söylemenin mümkün olmadığını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde bugün başlayan 19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nin açılışında katılımcılara seslendi. Türkiye’nin, geliştikçe ve dünyadaki itibarı arttıkça çok daha fazla organizasyona ev sahipliği yaptığını ifade eden Erdoğan, bugüne kadar üstlenilen organizasyonlardan alınlarının akıyla çıktıklarını söyledi. Erdoğan, ülke olarak, son yıllarda kazanılan tecrübeyle birlikte, Türkiye’nin 2020 yılında yapılacak yaz olimpiyatlarına aday olduğunu hatırlattı.
Erdoğan, son yıllarda dünye ekonomisinin üzerinde karabulutların dolaştığı br dönemden geçildiğine işaret ederek, 2008 yılının sonlarında ortaya çıkan küresel finans krizinin etkilerinin hala belli ölçüde devam ettiğini belirtti. Erdoğan, “Bu krizin arka planını incelediğimizde krizin ekonomik nedenleri kadar siyasi ve ahlaki boyutunu da dikkate almamız gerektiğini düşünüyorum. Krizin altyapısında; sonu gelmeyen bir tüketim ve kazanma hırsı olduğunu, israf kültürü, devletlerin halklarından bilgiyi saklaması gibi gayriahlaki tutum ve davranışlar olduğunu da kabul etmek gerekir.” diye konuştu.
"EKONOMİDE YAŞANAN OLUMSUZ GELİŞMELER SORGULAMAK AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR FIRSAT"
Dünya ekonomisinde yaşanan bu olumsuz gelişmelerin kapitalizmin geçmişini sorgulamak açısından da önemli bir fırsat oluşturduğuna inandığını söyleyen Erdoğan, “Bizim kültürümüzde insan kutsal bir varlıktır. Ancak bu kutsallık hiçbir ayrım yapmaksızın tüm insanlara şamildir. Bütün insanlar eşittir. Ancak bazıları daha eşittir gibi bir yaklaşımın bizim lugatımızda hiçbir yeri yoktur. Bugün insanlığın, insanı insanın kurdu olarak gören yaklaşımdan sıyrılması, insanı insanın dostu olarak gören bir zihniyete kavuşması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
İnsanın önemsenmediği, yaşamın ve sağlığın ihmal edildiği, temel hak ve hürriyetlerin kolayca yedeğe alındığı bir ortamda, huzurdan da refahtan da bahsedilemeyeceğine vurgu yapan Erdoğan, “Dünya ülkeleri olarak insana kıymet veren, insanı temel alan, insanlar arasında ayrım yapmayan, adaletten asla taviz vermeyen ekonomik sistem inşa etmeliyiz.” çağrısında bulundu.
"EMEK ÜZERİNDEKİ SÖMÜRÜYE TAM OLARAK SON VERİLDİĞİNİ SÖYLEMEK MÜMKÜN DEĞİL"
Batı tarihinde köleliğin kaldırıldığını belirten Erdoğan, şunları ifade etti: “Ancak emek üzerindeki sömürüye hala tam olarak son verildiğini söylemek mümkün değildir. Dünya genelinde çalışma sürelerinden emek ücretlerine, iş güvenliğinden sosyal güvenlik uygulamalarına kadar bir çok alanda ciddi sorunların olduğu bir gerçek. Bu sorunların çözümü insanlık olarak üzerimizden bir borcu düşüreceği gibi ülke ekonomilerine de olumlu şekilde yansıyacaktır. Bugünün dünyasında tüketicilerin çevre ve iş güvenliği gibi konulara büyük bir hassasiyet göstermeye başladıklarını hatırlamamız gerekiyor. Geçmişte çevre dostu bir üretim sistemi kurmak veya iş güvenliğini sağlamak için yaptığı yatırımı gereksiz bir maliyet olarak algılayabilen firmaların, bugün bu adımları rekabet gücünün en önemli unsurlarından biri olarak telakki etmesi icap ediyor. Bu nedenle ekonomi yönetimlerinin de en önemli görevlerinin başında işverenlerle işçilerin çıkarları arasında bir uyum sağlaması geliyor.”
Ülke ekonomilerinde, bir yandan istihdam artırıcı politikalar üretilirken, diğer yandan istihdam şartlarını iyileştirmenin önemine işaret eden Erdoğan, “Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde masaya yatıracağımız konular, paylaşacağımız bilgilerin ve kuracağımız yeni işbirliği alanlarının bu açıdan çok önemli olduğunu ifeade etmek isterim.” diye konuştu.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tahminlerine göre, dünyada 1,3 milyarı kadın olmak üzere 3 milyar civarında bir işgücü bulunduğunu kaydeden Erdoğan, “Sadece bu rakam dahi, çalışma hayatında yapılacak her iyileştirmenin dünya üzerindeki herkesi yakından ilgilendirdiğini ortaya koyuyor. Çalışma hayatı; istihdam, çalışma şartları, sosyal güvenlik, mesleki eğitim, iş sağlığı ve güvenliği gibi bir çok bileşenden oluşuyor. Bu bileşenler içinde iş sağlığı ve güvenliğinin ayrı bir öneme sahip olduğu izahtan varestedir.” şeklinde konuştu. İş kazalarına değinen Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:
“Dünyada hergün yaklaşık bir milyon iş kazasının yaşanması, dünya ekonomisine toplam gayri safi milli hasılanın yüzde 4’ü kadar bir maliyet oluşturuyor. Bunun da ötesinde iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu her yıl 2,3 milyon insan hayatını kaybediyor. Çok daha fazla insan ise sakat kalıyor. Ülke olarak sağlıklı ve sürdürülebilir bir iş gücü arzı oluşturmak, çalışanlarımızın yaşam kalitelerini yükseltmek, işletmelerimizde verimliliği artırmak ve üretim kalitemizi geliştirmek için iş güvenliğni artırarack adımlar atmaya kararlılıkla devam edeceğiz.”
"DÜNYADAKİ OLUMSUZ GELİŞMELERE RAĞMEN TÜRKİYE, YATIRIMCILARIN EN ÇOK GÜVEN DUYDUĞU ÜLKELERİN BAŞINDA GELİYOR"
Türkiye’nin son 9 yılda güven ve istikrar ortamını oluşturduğuna işaret eden Erdoğan, “Türkiye, makro ekonomik gücünü çok yüksek seviyeye getirdi. Bugün dünyada yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye, yatırımcıların en çok güven duyduğu ülkelerin başında geliyor. Şuraya dikkatinizi çekmek istiyorum. Türkiye, 2003-2010 yılları arasında yaşanan küresel krize rağmen yıllık ortalama yüzde 4,9 oranında büyüme kaydetmiştir. Türkiye ekonomisi, küresel krizden sonra dünyada en hızlı toparlanan ekonomilerden biridir. 2010 yılında yüzde 8,9 gibi büyüme hızı yakalayan ülkemiz, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 11 oranında büyümüş ve dünyada en hızlı büyüyen ekonomi olmuştur. Bu dönemde kriz sürecinde dünya genelinde yükselen işsizlik rakamlarını en hızlı toparlayan ve toparlanan ülkelerden biridir. Geçen yılın mayıs ayından bu döneme kadar 1,5 milyon vatandaşımıza istihdam sağlamamız ne kadar dinamik bir ekonomiye sahip olduğumuzun bir başka göstergesidir.” dedi.
Bu tür hızlı büyüme dönemlerinde, ülkelerin iş güvenliği gibi bazı kritik hususları gözden kaçırabildiklerini veya bilinçli bir şekilde erteleyebildiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin, bir yandan istihdamı artırırken, istihdam şartlarını geliştirme konusundan da hiçbir taviz vermediğini söyledi. Erdoğan, zamanında çözülmeyen sorunların birike birike büyük sorunlar haline dönüştüğünü, sorunların büyümeden çözüm üretilmesi gerektiğini çok iyi bildiklerini kaydetti.
İnsanın, ekonomik gelişmenin hem kaynağı hem de hedefi olduğuna inandıklarını belirten Baybakan Recep Tayyip Erdoğan, “Hükümet olarak iş sağlı ve güvenliği bilincini artırmak ve çalışma hayatında güvenlik kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla bir çok faaliyet geliştiriyoruz. Öncelikle hükümet programımızda, işin değil insanın korunmasını ve bu alanda yapılacak çalışmalara özel atıflar yapılmıştır. Mesela mevzuata uyan iş sağlığı ve güvenliği için gerekli tedbirleri alan, kayıt dışı işçi çalıştırmayan işletmeleri ödüllendiren düzenlemeler yapacağız. Müstakil İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı’nı önümüzdeski dönemde yasalaştırmayı düşünüyoruz. Bu kanun, işçi memur ayrımı olmaksızın, kamu özel ayrımı olmaksızın bütün iş yerlerini kapsayan nitelik taşımaktadır.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz