DENİZLİ(ANKA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisini siyaset yapmakla eleştirenlere, "Ne demek o? Cumhurbaşkanı siyasetin dışında olabilir mi? Siyasetle ilgili söyleyebileceği hiçbir şey yok mu? Bunlar kendilerine göre konu mankeni arıyorlar. Ben Cumhurbaşkanı olarak konu mankeni değilim" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından Anemon Otel'de düzenlenen akşam yemeğinde STK temsilcileriyle bir araya geldi. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, Denizli'ye 24 kez geldiğini belirterek, Cumhuriyet tarihinde Denizli'ye bu kadar çok gelen bir başbakan veya cumhurbaşkanı olmadığını kaydetti. Kendilerinin Ankara merkezli değil Türkiye merkezli çalıştığını aktaran Erdoğan, "Gidilmedik yer bırakmadık. Koştuk ve büyük ilçeleri dahi bu noktada hep elden geçirdik. Tabi bu ifade birkaç saniye içinde kolaylıkla çıkıyor olabilir. Ancak bu ifadenin gerisindeki manayı çok iyi kavramamız gerektiğine inanıyorum. Bu bir aş meselesi, bu bir dertli olma meselesi. Bu bir vatan aşkıdır, millet aşkıdır, bir sevdadır bu. Eğer bu sevda sizde varsa yaparsınız. Böyle bir aşı olmayan, sevdası olmayan, derdi olmayan çok çabuk yorulur ve tökezler. 10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile Türkiye'de bir dönem fiilen bitmiştir. Kimilerinin 1876'den, kimilerinin 1924'ten bazılarının 1946'dan başlattığı parlamenter sistem 10 Ağustos'ta bir daha geri dönüşü olmamak üzere milletimiz tarafından bekleme odasına alındı. Bu bekleme ne kadar sürecek veya ne zaman kadar sürecek? Ya mevcut uygulamaya anayasal zemin kazandırılana kadar ya da bunun yerine yeni bir sistem ikame edilene kadar, bunun kararı da 7 Haziran seçimlerinde verilecek" şeklinde konuştu.
"ARTIK OK YAYDAN ÇIKTI"
Kimsenin işleri 2002 ve 2014 öncesindeki gibi yürümesini beklememesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, "Ne diyor Mevlana, 'Dün dünde kaldı cancağızım, yarın için bir şeyler söylemek lazım.' Artık Türkiye için yeni şeyler söyleme zamanıdır. Her büyük değişim gibi bu da hiç şüphesiz sancılı olacak, sıkıntılı olacak. Şuna açık ve net söyleyeyim, bir büyüğümün sözüydü, 'her kutlu doğum sancılı olur' derdi. Yıllardır sahip oldukları gücü, imkanı kaybetmek istemeyenler, bu değişime sonuna kadar direnecekler. Muhalefet partilerinin direnişi işte bu yüzdendir. Hatta bazıları kendi geçmişini, kendi savunduğu ilkeleri reddetme pahasına bu direnişi sergiliyor. Aynı şekilde kurumlar buna direnecektir. Aynı şekilde eski Türkiye'nin zaaflarından beslenerek, varlıklarını sürdüren, aydınlar, gazeteciler, işadamları da buna direnecektir. Bir de bu süreci doğru okuyamadıkları için, meseleyi tam olarak kavrayamadıkları için değişime direnç gösterenler var. zaman içinde gerçekleri görerek, doğruyu görerek safları yeniden belirleyeceklerine inanıyorum. Bu dönemde önemli olan bizim bu değişimi sebepleriyle sonuçlarıyla, getirileriyle tam olarak anlatabilmemizdir. Seçim süreci bunun için önemli bir fırsat. Artık ok yaydan çıktı. Önemli olan hedefine ne derece isabetle varacağıdır. Bunun için hepimize çok önemli görevler düşüyor" diye konuştu.
"PATİNAJ YAPAN BİR TÜRKİYE İSTEMİYORUM"
Bu meselenin günlük siyasetin gündemi olacak kadar basit olmadığını ve Türkiye'nin bekası meselesi olduğunu kaydeden Erdoğan, "Ben damdan düştüm, dertliyim. Patinaj yapan bir Türkiye istemiyorum. Bizim çok daha hızlı sıçrayarak, çok daha ileri gitmemiz ve muhasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmamız lazım. Onun için de kaybedecek vaktimiz yok, 2023 hedefi bunun için çok çok önemli" diye konuştu.
Türkiye'nin üzerindeki yükün farkında olunması gerektiğini kaydeden Erdoğan, "Biz kabuğunun içinde küçülen bir ülke olamayız, kabuğunun içerisinde küçülen bir millet olamayız, biz tarihte nasıl büyük bir milletsek bugün de büyük bir millet olma yolunda gitmek zorundayız. Şuanda bizden beklenen ve istenen bu. Soruyorlar 'nerede kaldınız?' niye, çünkü geçmişimiz itibariyle üzerimizde böyle bir yük var" dedi.
İç Güvenlik Paketi'nin geç kalmış bir yasa olduğunu kaydeden Erdoğan, "Güvenlik güçlerimizin de elinin bu noktada tabiyi ki hukuk içerisine güçlü olması gerekiyor" diye konuştu.
"BUNLAR KENDİLERİNE GÖRE KONU MANKENİ ARIYORLAR"
Başkanlık sistemi ve yeni anayasa konusunu her gittiği yerde milletle paylaştığını ve destek istediğini söyleyen Erdoğan, "Tabi rahatsız oluyorlar. 'Cumhurbaşkanı siyaset yapıyor' diyorlar. Ne demek o? Cumhurbaşkanı siyasetin dışında olabilir mi? siyasetle ilgili söyleyebileceği hiçbir şey yok mu? Bunlar kendilerine göre konu mankeni arıyorlar. Ben Cumhurbaşkanı olarak konu mankeni değilim. Milletin seçtiği biriyim. Hamd olsun şimdiye kadar bu teklifimin çok büyük bir hüsnü kabul gördüğüne şahit oldum. Biz bu meseleyi milletimize anlattıkça, onunun kalbini ve rızasını kazandıkça, arzu ettiğimiz o büyük uzlaşmayı sahada oluşturabileceğimize inanıyorum. Bunun için kapı kapı dolaşacak her vatandaşımıza derdimizi anlayacağız" ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN: 10 MADDEYE DE KARŞIYIM
Çözüm süreci'nin yürütülmesinde hükümetle arasında görüş ayrılıkları bulunduğu ortaya çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda okunan 10 maddelik deklarasyona da karşı olduğunu söyledi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın "tarihi önemde" dediği Dolmabahçe'deki ortak açıklama 28 Şubat'ta yapılmıştı. Öcalan, Nevruz mesajında ortak açıklamayla sürecin yeni bir aşamaya geçtiğini söylemişti.
Ancak Ukrayna seyahati dönüşünde gazetecilere konuşan Erdoğan, izleme heyetine olduğu gibi Dolmabahçe Sarayı'nda okunan 10 maddelik deklarasyona da karşı olduğunu açıkladı.
Fikret Bila, bugün yayımlanan haberinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu sözlerini aktardı:
"Ben oradaki toplantıyı da doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda hükümetin Başbakan Yardımcısı ile şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini ben şahsen doğru bulmuyorum. Daha önceleri gerektiğinde bir arkadaşımız onlarla görüşmeler yapar ve açıklama yapılırdı. Ama o toplantıda olduğu gibi medyanın karşısına çıkmak suretiyle, iki ayrı metin deklare edilmiyordu. Böyle bir şey hiç yaşanmamıştır. Bunu doğru bulmuyorum."
Erdoğan, bildirilerin içeriğine dair de şunları söyledi:
"Açıklanan 10 maddelik metne gelince; o metinde bir demokrasi çağrısı yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim? Metni incelersek oradaki konuların çoğunun demokrasiyle falan yakından uzaktan alakası yok. Hâlâ yeni yeni talepler ortaya çıkıyor.
Daha sonra Başbakan Yardımcımızın yaptığı bir açıklama var. Onların tamamen aksine. Yani birbiriyle tamamen örtüşen bir şey yok. O zaman neyi görüştüler? Buna ortak bir deklarasyon diyebilir misiniz? Böyle bir şey var mı?"
ERDOĞAN: ÇÖZÜM SÜRECİNDE HER KONU BENLE GÖRÜŞÜLMEDİ
Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan haberinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına yer veren gazeteci Ali Bayramoğlu da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çözüm sürecine dair Hükümet ile kendisi arasında her konunun görüşülmediğini söylediğini aktardı:
"Hükümetle Cumhurbaşkanı her an her konuyu görüşüyor diye bir şey yok. Yani olaya böyle abartılı yaklaşım doğru değil. O dediğiniz başkanlık sistemine geçmeden olmuyor. Orada kendi tasarruflarını kullanmışlar. 'Hayırlı olsun' demek düşer bana. Ama ben de, bu durumdan rahatsız olduğumu söyleme hakkına sahibim."
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç dün yaptığı açıklamada hükümetin her konuda Erdoğan'ı sürekli bilgilendirdiğini söylemişti.