Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin son dönemde dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle ekonomik, siyasi ve insani ilişkiler kurduğunu ifade etti. Türkiye olarak dünyanın neresinde zor durumda, zulüm görenler varsa renk, din, etnik yapı ayrımı yapmaksızın yardım elini uzattıklarını aktaran Erdoğan, Türkiye olarak dünyanın çeşitli yerlerinde yardıma muhtaç insanlara yaptıkları hibenin 1,5 milyar doları bulduğunu söyledi.
MÜSİAD tarafından düzenlenen 16. Uluslararası İş Forumu (IBF) Kongresi ve 14. Uluslararası Fuarı düzenlenen törenle açıldı. Törene Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra; Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, MÜSİAD Başkanı Nail Opak, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ve çok sayıda davetli katıldı. MÜSİAD’ın tanıtım filmiyle başlayan program, Eyüp Sultan Camii’nin imamı Erhan Mete’nin Kur’an-ı Kerim tilavetiyle devam etti.
Törende konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD’ın kuruluşundan beri yaptığı çalışmalardan övgüyle söz etti. Geçmişte önüne engeller çıkarılan MÜSİAD’ın başarılarıyla Anadolu insanının neleri başarabileceğini ortaya koyduğunu aktaran Erdoğan, “Ekonomik dayanışma yanında, demokrasi, özgürlük, hukuk devleti gibi değerlerin ülkemizde yerleşmesi konusunda da, MÜSİAD çok hayırlı hizmetler gerçekleştirdi. MÜSİAD’ın, bir sivil toplum örgütü olarak, bulunduğu coğrafyada bütün İslam dünyası için ideal bir model teşkil ettiğine inanıyorum.” dedi.
Fuar ve forumun İstanbul’da gerçekleşmesinin önemine değinen Erdoğan, “559 yıldır semalarından ezanların eksik olmadığı bu Şehri İstanbul, bütün insanlığa, bilhassa da İslam toplumlarına kucağını açtı, kapısına gelen herkesi bağrına bastı. İstanbul, tarihte binlerce yıl boyunca pek çok kadim medeniyete ev sahipliği, başkentlik yaptı. Doğunun da, Batının da her zaman en gözde şehri oldu. Mimarisiyle, kültürüyle, manevi iklimiyle bu şehre hakim olan renk, kendi medeniyetimizin rengidir. Biz bugün de medeniyet köklerimizden asla kopmadan, Batının bilimde, teknikte, demokrasi ve özgürlükler konusunda ulaştığı standartları İstanbul’da, ülkemizde hakim kılmanın mücadelesini veriyoruz.” ifadesini kullandı.
'TÜRKİYE'NİN EKONOMİ MERKEZİ İSTANBUL'DUR'
Türkiye’nin siyasi merkezinin Ankara, ekonomi merkezinin ise İstanbul olduğunu aktaran Başbakan Erdoğan, katılımcılara İstanbul’u gezmeleri tesviyesinde bulundu.
Ticaretin, üretimin ve emeğin İslam medeniyetinde önemine işaret eden Başbakan Erdoğan, Rızkın onda dokuzunun ticarette aranmasını tavsiye eden bir yol göstericiye sahip olduklarını aktardı. Erdoğan, “Biz, emin olan ve doğruluktan ayrılmayan ticaret ehlini peygamberlerle, şehitlerle, salihlerle bir gören ilahi emirle muhatabız.” şeklinde konuştu.
Müslümanların birbirlerini korumak, sevmek ve tek vücut olma öğüdüne uymakla mükellef olduğunu bildiren Erdoğan, ancak bu öğüde yeterince uyulmadığını belirtti. İslam dünyasının ticaret hacmi incelendiğinde, kendi aralarındaki ticaret hacminin çok az olduğunun ortaya çıktığını ifade eden Erdoğan şöyle konuştu: “ Biz, bir Müslüman’ın diğerlerine karşı ilgisinin, birbirini destekleyen bir binanın taşları gibi olduğu tavsiyesini de dikkate almak zorundayız. Bu tavsiyeler bize, yoksulların, yoksunların korunup kollanması yanında, ticaretimiz başta olmak üzere hayatın her alanında aramızda güçlü bir dayanışma oluşturmamız gerektiğini de gösteriyor. Dünya nüfusunun yüzde 22’sini oluşturan Müslümanlar olarak aramızdaki ticaret, yatırım ve işbirliği imkanlarını en üst düzeye çıkarmalıyız.”
İslam medeniyet coğrafyasının iş adamları, siyasetçileri ve yöneticileri olarak üzerlerinde büyük sorumluluklar olduğunun altını çizen Erdoğan, “Bizler, dünyanın hangi köşesinde, hangi uzak diyarında olursa olsun, kardeşlerimizin maruz kaldıkları felaketler, zulümler karşısında gerekli hassasiyeti göstermek zorundayız. Pakistan’da sel felaketine maruz kalan kardeşlerimizin yaralarını sarma sorumluluğu hepimizin üzerindedir. Endonezya’da tsunami felaketine maruz kalan kardeşlerimizin yaralarının sarılmasından hepimiz sorumluyuz. Filistin’de İsrail yönetiminin tecriti altında ezilen kardeşlerimizin dertlerine derman olmak hepimizin görevidir. Arakan’da zulme maruz kalan kardeşlerimize sahip çıkmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Mademki bizler bir bedenin uzuvları gibiyiz, diğer kardeşlerimizin başına gelen her felaketin acısını kendi bedenimizde, kendi yüreğimizde hissetmek zorundayız.” şeklinde konuştu.
Dünyadaki diğer Müslümanlara yardımcı olabilmek için öncelikle kendi sorunlarının çözülmesi ve güçlü olunması gerektiğine işaret eden Erdoğan, bu gücün kazanılması için dayanışma ve işbirliğine ihtiyaç olduğunu aktardı.
'SATILAN MALIN ZAYIF PAZARI, GÜÇLÜ PAZARI OLMAZ'
Türkiye’nin geçtiğimiz yıl yüzde 8,5’lik büyüme rakamı yakaladığını aktaran Başbakan Erdoğan, bu yıl ekonomik dengeleri sağlama almak amacıyla bir parça frene bastıklarını ve yüzde 3 düzeyinde bir büyüme rakamı elde edileceğini ifade etti. Erdoğan, bu rakamla dahi Çin ile birlikte dünyadaki en yüksek büyüme rakamlarından birini elde edeceklerini söyledi.
Türkiye’nin 2002’den bu yana ihracatını 36 milyar dolardan 147 milyar dolara yükselttiğini belirten Erdoğan, bu dönemde AB üyesi ülkelerle ihracatta düşüş yaşanmasına rağmen dünyanın çeşitli pazarlarına giderek ihracatın yine de yükseldiğini belirtti. Bazı çevrelerin ‘Bu pazarlar zayıf piyasalar’ eleştirisinde bulunabileceğini aktaran Erdoğan şunları söyledi: “Birileri o pazarlar zayıf pazarlar zayıf piyasalar diyebilir. Bunlar tüccarlık yapmamış. Bunlar hayatında ticaret yapmamış. Ya sattığın malın güçlü pazarı zayıf pazarı olur mu? Sen malı nereye satarsan san. Paranı al. Mesele budur.”
Türkiye’nin dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle ticari, diplomatik ve insani ilişkiler kurduğunu ifade eden Erdoğan, dünyada Türk vatandaşlarının ayak basmadığı ülkenin neredeyse kalmadığını aktardı. Türkiye’nin dünyanın her yerine şefkat elini uzattığını ve gönlünü açtığını dile getiren Erdoğan, “Orta Afrika’dan Kafkasya’ya, Orta Asya’dan Balkanlara kadar dünyanın her yerinde, hiçbir ayrım yapmaksızın mağdurların, mazlumların yardımına koşuyoruz. Türkiye olarak, geçtiğimiz yıl yaptığımız dış yardımların hibeyi konuşuyorum toplam miktarı 1,5 milyar doları buldu. On yıl önce alan eldik. Biz elimizi uzattığımız mazlumun, mağdurun rengine, diline, dinine bakmayız. Bu anlayış bizim inancımızın bir gereğidir. Bu anlayış bize atalarımızdan kalan bir mirastır. Osmanlı, kendisinden yardım isteyen hiçbir toplumu, hiçbir kimseyi geri çevirmedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz