Ödül töreninden sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde Türkiye İhracatçılar Meclisi 21. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu.
İşte Başbakan'ın konuşmasından satır başları:
Salı günü 2014’ün ilk çeyrek büyüme oranları açıklanacak. İhracat ve büyümedeki olumlu seyirle birlikte ekonominin diğer alanlarındaki güzel gelişmelere şahit oluyoruz
İstanbul borsası 2013’ün Mayıs ayında tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmıştı.
Mayıs’ın sonunda başlayan malum sokak eylemleri, Aralık ayındaki darbe girişimleri borsayı düşürdü. Hükümetimizin dik duruşu ekonomimizin sarsılmasını ve zarar görmesini önledi. Dün İstanbul Borsası ilk kez 1 senede 80 bin seviyesinin üstüne çıktı. merkez bankası Rezervleri geçen yıl Mayıs ayında 135 milyar dolar seviyesini gördü. Son bir yıl içinde dalgalanan rezerv son aylarda yeniden artmaya başladı. Bu sene tekrar 131 milyar dolar seviyesini gördük.
Gezi olayları nedeniyle faiz yükseldi ve bir ara yüzde 12’lere çıktı. Şu anda bu faiz oranı düşüş eğiliminde ve yüzde 8’lere kadar geriledi.
12 yılda 8 seçim yaşadık. Mali disiplinden asla taviz vermedik. Büyüme ve istikrarda oldukça başarılı bir seyir izliyoruz.
2008 küresel krizinin ardından gelişmiş ekonomilerin tersine büyümemiz devam etti. İşsizlikte bırakın artış düşüş eğilimi devam ediyor.
Bütün engelleme çabalarına rağmen Türkiye 2023 hedeflerine doğru ilerliyor.
Son 12 yılda Türkiye ekonomisi çok ciddi sınavlardan geçti.
Darbe girişimleri ekonomi için imtihandı. Bunlardan başarıyla çıktı. Danıştay saldırısı, Gezi olayları, 17 ve 25 aralık darbe girişimleri, terör saldırıları.. Bunlar ekonomi için zorlu bir imtihandı. Bunları geride bıraktık. Kriz ve kaos birileri için çok ciddi rant kaynağı haline gelmişti. ABD sarsılırken Türkiye de bununla beraber batacak diye manşetler atanlar oldu. Şahsım ‘Bu kriz Türkiye’yi teğet geçecek’ derken dalga geçenler oldu. Ama dediğimiz gibi oldu.
Çeteler, mafyatik örgütlenmeler milletin alın terini gasp ettiler. Seçkinci zümrelere milletin alın terini hortumla akıttılar.
Sermaye çevrelerinin emir ve talimatlarıyla hareket eden belli çevreler var. Hiçbir zaman doğruyu yansıtmadılar. Milletin heyecanını yok eden başlıklarla çıktılar.
Dünyada muhalefet çoğu yerde iktidarın karşısında olmayı kendisine görev telakki etmez. Ülkem bundan ne kazanır diye hesap yapar. Oturur, iktidara desteğini verir.
Ülkemizde güzel bir tezgah kurulmuştu. Hiçbir darbe girişiminde bu çarkın parçaları zarar görmemiştir. Enflasyon yükselmiş, kazanan bunlar olmuştur.
Bu ülkede yatırım yapanların sayısını arttırdık. Anadolu sermayesi denilen yeni bir oluşumun çıkışını sağladık. Sermayenin belli ellerde toplanması değil dağılmasını sağladık.
Benden bize geçiş çok önemliydi. Biz dediğimiz anda, bunu başardığımız anda Türkiye’yi tutabilene aşk olsun 3 Kasım’dan çıkan sonuç şudur: Artık herkes kazanacak.
O günlerde bir gazete 3 Kasım sonuçları için ‘Anadolu ihtilali’ diye başlık atmıştı. 79 yılda 6100 km bölünmüş yol vardı. 12 yılda 17 bin km bölünmüş yol inşa ettik. Bu yollar bizden önce neden inşa edilmedi?
Milleti daracık yolarda karda kışta ölüme mahkum ettiler. Yol için kullanılması gereken parayı da yüksek faize de peşkeş çektiler.
Ha söyleyeyim. Şu andaki faiz politikasından memnun musunuz? Ben değilim. Allahtan piyasa faizi kendisi oluşturup olgunlaştırıyor. Piyasanın olgunlaştırdığı faiz MB’nin çok önünde.
Avrupa dün yarım puan düşürdü. Piyasalardaki gelişmeyi görüyorsunuz. Olumlu gelişti. Yatırımcı bu ülkede adımını atacaksa düşük faizle atacak. Yüksek faiz yatırımcının cesaretini ortadan kaldırır.
Gelişmiş ülkelere bakıyorsunuz. ABD’de bir puan, Japonya’da eksi, İsrail’de hakeza. Bizde niçin bütün masraflarıyla 13-14-15’lere çıkıyor. Böyle şey olmaz.
Finansmanın maliyeti ne kadar düşerse yatırım bu ülkede o kadar artar. 2 kere 2 dört… Her bir puana ödediğimiz faiz yılda 2.5 milyar dolar. Biz bunu ödemek zorunda değiliz. Bunun getirisini ve olmadığı takdirde kaybının ne olduğunu da düşünün.
Mesele ağaç değil. Mesele park değil. Mesele çevre değil. Mesele yolsuzluk değil. Mesele 3 Kasım 2002 öncesindeki o çarkı, o hortum düzenini yeniden diriltebilmek, kendileri için o eski günlere geri dönebilmek. Çünkü hep bundan kazanmışlar
Bugünün aktörleri 12 yıl öncesinin aktörleri ile aynı. Her dönemde kazanan belli çevreler yine devredeler.
Çeteleri tasfiye ettik. Geri gelmemek üzere bu çarkın dışına çıkmıştır. Ama bu sefer hiç ummadığımız, hiç tahmin etmediğimiz bir başka çete çıktı. Bu faiz çetesinin aktörü oldu. O günler geride kaldı. Eski Türkiye artık geride kaldı. Milletin her zaman kaybettiği, kriz lobisinin her zaman kaybettiği bir Türkiye yok.
Bundan bir yıl önce ağaç, park, çevre bahane edilerek sokağa çıktılar. Yıktılar, yaktılar, tahrip ettiler. Sonra da evlerine döndüler. Geride o kaos ortamında hayatını kaybeden gençler kaldı. Şimdi de onların istismarı var. Yaralanan polislerimiz kaldı. Türkiye’nin milyarlarca dolar kaynağı artan faize gitti. O günlerde sokağa çıkan gençler yeşil uğruna eylem yaptığına inanan gençlerin o görüntülerini servis ettiler. Herkes evine döndü. Ama fabrikadaki işçi, ihracatçı aylar boyunca bunun bedelini ödemek zorunda kaldı. Ama biz o dönemde dimdik durmasaydık ödenen bedel daha ağır olacaktı.
Mısır, Suriye, Ukrayna’yı görüyorsunuz. Gençler evlerine döndü. Arkalarında enkaza dönmüş bir ülke ve binlerce ölü bıraktı. Ukrayna’da sosyal medyanın tahriklerine kapılıp sokağa çıkan gençler evlerine döndü ama arkada çok ağır bir fatura kaldı.
O günlerde dimdik durmasaydık şu anda eski Türkiye’de yaşıyor olacaktık. Aynı senaryoyu 17 ve 25 Aralık’ta yaşadılar. Bir dosya ile ortaya iddialar attılar.
Halkbank’la ilgili hesapları vardı onu görmeye kalkıştılar. 3. Havalimanı ile ilgili hesapları vardı. Onun hızını kesmeye kalkıyorlardı. Eğer hızımızı kesebiliyorlarsa kessinler. Şimdi saat 4’te gidip temel atacağım.
Hızlı treni provoke etmeye kalktılar. 250 noktada kablolar kesildi. Ha bu bunu durduracak mı? Hayır. Ama bu ülkede bu tür vatan hainlerinin olduğunu görmeniz için bunu söylüyorum.
Paralel yargı da aynısını yaptı. Ammenin, kamunun, bu milletin.. İdari yargı yardımcı olmaya çalışan bir oluşumdur. Ama bunlar hep önünü kesmeye çalıştılar. Marmaray’da da yaptılar bunu. Öyle de olsa böyle de olsa gecikmeyle de olsa yaptık. Kötü mü oldu? Dünya şu anda bizi konuşuyor.
Ankara’da Başbakanlık binası yapıyoruz. Çünkü mevcut Başbakanlık binası bize yetmiyor. Başbakanlık binasının dünyada yeri, unutulmazlığı olması lazım. Ben de dedim ki ‘’Biz orayı bitireceğiz, Başbakanlık oraya taşınacak. Bunun önüne geçemezsiniz.’’
Her şeye uygun, yasalara uygun yola çıkıyorsun, birileri çıkıp önünü kesiyor.
Halkbank büyüdüğü için hedef yapıldı.
Adana’da çevrilen TIR’ları bu ülke henüz sorgulamadı. Bir ülkenin istihbarat teşkilatının Suriye’ye yardım taşıyan TIR’ları neden durdurulur? Neden bunlar dünya ile paylaşılır. Burada amaç ne? Türkiye’nin bu yardım operasyonundan Türkiye düşmanları dışında kim rahatsız olur.
Hazırladıkları, sonra panikleyip imha etmeye kalktıkları iddianamede bu ülkenin Başbakanı için ‘Örgüt lideri, dönemin başbakanı’ diye ifadeler var. Kabine de kurulmuş. Bunlar elimize geçti. Bakanlar Kurulu zanlı olarak gösterilmiş. Bu belgeler görevden alınan o polislerin bilgisayarından tek tek çıkarıldı.
Burada ilk kez açıklıyorum. Hükümeti yargılamak için kullanılacak fezlekede kriter olarak malum bir gazetenin aboneliğini kullanıyorlar. Abone değilse zanlı olarak belirtiyorlar. Benim çalışma arkadaşlarımı duydukları kinden dolayı o dosyaya koyuyorlar
Bunların belgeleri var. Hepsi ortaya çıkacak. Malum gazete sahte ihbar mektuplarıyla senaryo yazıyor.
Bir Avrupa ülkesinde hazırlıklar yapılıyor. Platolar hazır. Artist arıyorlarmış bana benzer. Buldukları anda çekime başlayacaklar. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde piyasaya sürmek. Hayırlı olsun. Reklamın iyisi kötüsü olmaz.
Kaçıp saklandıkları inlerde her birini bulup adalete teslim edeceğiz.
Bu darbe giirşiminin içinde kim varsa her birinden bunun hesabını soracağız.
Çözüm sürecini engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Terör devam ederse kan lobisi, biterse millet kazanacak. Denklem bu kadar basit.
Diyarbakır’daki eylem sayesinde parlamentodaki bir siyasi partinin maskesi düşüyor.
Anneler ağlarken onlara köpük sıkarken onlar konuşulmuyor. Ama TOMA’lardan su sıktığında o medya tahrik edercesine bunu kullanıyor.
Bize de 7-8 yaşında çocukların taş attığını söyleyebilirim. Bunlar o çocukların, o kadınların arkasına saklandılar. Şimdi de 13-15 yaş arasındaki çocukları dağlara kaçırmak gibi eylemin içine girdiler. Özgürlük bağımlılık yapar.
10 Ağustos’ta tarihi bir seçim yapılacak. Doğrudan halk tarafından cumhurbaşkanı seçilecek.
Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi ekonomi olmak üzere her alana olumlu yansıyacak.
Adayımız kim olursa olsun reformlar devam edecek, 2023 hedeflerine kararlılıkla devam edilecek.
Şahıslar üzerinden değil ilkeler üzerinden ilerliyor politikamız.
28 Ağustos’tan itibaren kim cumhurbaşkanı olursa olsun Türkiye büyümeye devam edecek
TBMM hür iradesi ile bir cumhurbaşkanı seçmek isterken Meclis dışı güç odakları farklı arayışların içine girmiştir.
89’da merhum Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı olması arkasında bir çok tartışmayı getirmiştir. Özal çok ağır eleştirilere maruz kalmıştır.
Demirel’in de 28 Şubat döneminde üstlendiği vazifeyi biliyoruz
Son seçimde 367 kararı gibi bir hukuk garabetine imza atılmıştır.
Önceki gün CHP Genel Başkanı TV’de çözüm için 17 öneri söylüyor. Birinciyi söylüyor. Sıra ikinciye gelince unutuyor. ‘’Böyle bir cevap vereceğimi düşünmüyordum evrakları da yanımda getirmedim’’ diyor.
Mertek diye Anadolu’da güzel bir kavram vardır. Mertek çatıyı tutmaya yarar. Ahşaptan uzun sütundur. Başkasının gözündeki çöpü görür, kendi gözündeki merteği görmez.
30 Mart’ta çatıları uçtu. Şimdi kendilerine başka çatı arıyorlar. Bu ülkenin çatısı AK Parti’dir. 30 Mart’ta bir kez daha gördünüz. 7 bölgede varız.
İlan edeceğimiz adayı da inşallah ben o makama taşıyacaklarına inanıyorum.
Son 12 yılda önümüze çıkan engeller işimdi cesaret edip önümüze çıkmayacaklar inşallah.(Hürriyet)