Partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son günlerce tartışılan 'yeni darbe' söylentileri, FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmaları ve Gezi Parkı davasında çıkan kararla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, İdlib için de uyarıda bulunarak "Son ikazlarımızı yapıyoruz, hareket bir an meselesidir. Bir gece ansızın gelebiliriz. Bir gece ansızın geldiğimizde adıyla, şanıyla, her şeyiyle geliriz" dedi.
OSMAN KAVALA KARARI!
Grup toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osman Kava'nın önce beraat edip, sonra yeniden tutuklanması kararıyla ilgili "Saygı duymak lazım" dedi.
YENİ DARBE İDDİALARINA TEPKİ: KAMPANYA
Yeni darbe söylentilerine de tepki gösteren Erdoğan "Böyle bir şeye siz inanıyor musunuz? Bunlar tamamen bir kampanya. Sizin gibi saygın olan gazeteci arkadaşlarımızın bu oyuna gelmelerini anlamakta zorlanıyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan; Trump'ın, "Erdoğan ile İdlib konusunda birlikte çalışıyoruz" açıklamasına ilişkin ise "Her an her türlü dayanışmamız olabilir" dedi.
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
Geçen hafta birilerinin ısrarla FETÖ'nün siyasi ayağı ve yeni darbe teşebbüsü tartışması açmasının gerisindeki sinsiliğe dikkat çekmiştik. Aynı tartışmanın hala sürdürülmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu ülkede FETÖ meselesinin çok uzun kökleri olduğunu bilmeyen kimse yoktur.
"FETÖ ERBAKAN HOCAMIZDAN NEFRET EDERDİ"
Yapı diğer pek çok sivil toplum örgütü gibi meşru sınırlar içinde faaliyet yürütürken tehdit ilan edilmiş değildir. Ne zamanki bu yapının eğitim, hayır sınırlarını aşıp örgüt olduğu netleşmiştir işte o zaman karşısında bizi, milletimizi ve hukuku bulmuştur. Türkiye'de FETÖ'nün serpilmesinde herkesin payı olabilir ama onu terör örgütü ilan edip savaş açan şahsım ve AK Parti'dir. Şunu da söyleyeyim, bu süreçleri iyi bilen birisiyim, FETÖ'nün bu ülkede anlaşamadığı tek lider vardır, o da merhum Erbakan hocamızdır. Erbakan hocamızdan nefret ederdi ve hiçbir zaman da bir araya gelmemişlerdir. Şimdi Erbakan hocamla beraber olduğunu ilan eden malum zat ne yazık ki onun müritleri ile beraber yürüyorlar.
Her gün birileri çıkıp FETÖ konusunda ahkam kesmeye çalışıyor. İrtica ile mücadele kisvesi altında din düşmanlığı yapılmasına elbette biz de milletimiz de rıza gösteremezdik.
Demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet söylemlerini FETÖ ile mücadeleyi sulandırmak için kullananlar bu millet için en az FETÖ zihniyeti kadar tehlikelidir. Bizim bu zırvalara cevap vermemizi tek sebebi milletimize olan saygımızdır. Meydanları yalanları ile milleti zehirlemeye çalışanlara asla bırakmayacağız.
Ülkenin ve milletin dikkatini dağıtmak isteyenlere izin vermeyeceğiz. Bu meseleyi izah edecek, iftiraları atanların yüzlerine çarpacak ve yaşananları tarihe havale edeceğiz. FETÖ'yü bir terör örgütü olarak tanımlarken karşımızdaki sorunun büyüklüğünü az çok biliyorduk.
Doğrusu ben de görüştüm ama Erbakan hocamın bunlarla ilişkisi olmadığını da az önce ifade ettim. Liderler içinde sadece ilişkisi olmayan oydu. Hepsinin bunlarla görüşmüşlüğü vardır. İrtibatları ileri derecededir. İlk zamanlar bu yapının oluşturduğu tehdidi kendi çevremize bile anlatmakta zorlandığımızı kabul ediyorum.
FETÖ ile gerçek anlamda amansız bir savaşa tutuşan tektir, o da biziz. Biz ülkenin yönetimini devraldığımızda güya bu kurumda en hassas kurumlar olan ordu, emniyet, yargı, akademinin kritik noktaları zaten örgüt tarafından işgal edilmişti. Müslüman avına çıkanların tek bir gün bile gerçek anlamda FETÖ'cüleri hedef aldıkları görülmemiştir. Dosyaları hazırlayanlar silahlı kuvvetler içindeki FETÖ'cülerdi. Devlet kurumları, emniyet içindeki FETÖ'cülerdi.
Teröristbaşının ismi ve örgütün rumuzu kasıtlı bir şekilde Müslümanlara karşı yürütülen saldırıların maskesi olarak kullanılmıştır. MGK'de alınan kararların hepsinin de gerisindeki gizli niyetin FETÖ ile mücadele değil, FETÖ'yü koruma olduğunu görüyoruz. FETÖ'cü danışmanlar bay Kemal'in yanında. Akıl hocaları onlar. İP'in de danışmanları var. Tam bir istila hareketi. Bu tezgahın yıllarca başarı ile yürütüldüğünü teslim etmemiz gerekiyor. Kasım Gülek'ten Ecevit'e kadar herkes bu oyunda üzerine düşen rolü oynamış, FETÖ'ye figüranlık yapmıştır. Bu oyunun başrolü de Kılıçdaroğlu'na verilmiştir. Bir tek kişi FETÖ'nün korumasına mazhar olmuştur o da Kemal Kılıçdaroğlu'dur. İstanbul Havalimanı'nda FETÖ'cülerin tankları ile burun buruna gelen genel başkanın önünde bir anda tüm yollar açılmıştır. Tankların arasında VIP nizamiyesinden uğurlanan kim, bay Kemal, Kılıçdaroğlu.
"15 TEMMUZ BAŞARILI OLSAYDI, ERTESİ GÜN KILIÇDAROĞLU MİLLETİN KARŞISINA ACABA HANGİ SIFATLA ÇIKARTILACAKTI?"
Sayın Kılıçdaroğlu biz tankların karşısındaydık, milletimle beraber biz havalimanındaydık ama sen Bakırköy'de başkanın evinde kahve yudumluyorduk. Şahsımı öldürmek için özel timlerle arayanlar Marmaris'ten Atatürk Havalimanı'na kadar... Benim korumalarım gazi oldu, bay Kemal senin bunlardan haberin var mı? Bana da adaya gitmemi tavsiye edenler oldu, ben de o kardeşimize dedim ki, ben bu topraklarda doğdum, bu topraklarda ölürüm. Eğer 10-15 dakikalık bir gecikme olmuş olsaydı, bunlar bizi oralarda vuracaklardı. Ama o farkla helikopterimiz kalktı ve biz oradan İstanbul'a ulaştık. Süreç bu. Ey Kılıçdaroğlu, sen hala milleti aldatmakla meşgulsün. Kontrollü darbe. Doğru, kontrol sizdeydi ama başaramadınız. 15 Temmuz başarılı olsaydı, ertesi gün Kemal Kılıçdaroğlu milletin karşısına acaba hangi sıfatla çıkartılacaktı? Böyle bir siyasetçinin örgütle hiçbir ilişkisi olmadığına nasıl inanabiliriz. Kılıçdaroğlu'nun FETÖ ile ilişkisi 17-25 Aralık'ta hızlanmış, 15 Temmuz'un ardından da zirveye çıkmıştır.
Bu yapının gerçek organizasyon şemasını çıkarmakta zorlandık, hatta tam olarak çıkartamadığımızı düşünüyoruz. En kritik üzerinden dahi en fazla birkaç kademe geriye gidebiliyorsunuz. Bunun ucu Türkiye'de değil, dışarıda. Böylesine karmaşık bir yapının kendi kendine doğup gelişmediği açıktır. Bu örgütün CHP içinde böylesine güçlü olması şaşırttı. CHP Genel Merkezi'ne yeteri kadar bakılmadığı anlaşılıyor. En sinsi oyunlardan biri de FETÖ'nün istismar ettiği bir takım düzenlemeler bahane edilerek doğrudan milletvekillerinin, Meclis'in hedef alınmasıdır. Kılıçdaroğlu ve avanesi milli iradeye saldırarak kendi namuslarını ayaklar altına almaktadır. FETÖ'cülerin çıkarları için her kılığa, hatta CHP kılığına bile girdiğini düşündüğümüzde bu yapının tasfiyesinin zorluğu anlaşılacaktır. Biz, FETÖ ile mücadeleyi başlattıktan sonra bırakınız geri adım atmayı, her geçen gün çıtayı daha da yükselttik. 15 Temmuz darbe girişiminin sebebi bizim kararlılığımız değil midir?
Bunların bir kısmı ABD'de, bir kısmı Almanya'da, Fransa'da, Belçika'da. Dünyanın 160 ülkesine varıldı. Biz 160 ülkede bunları kovalıyoruz. Bütün liderlere bunları bize verin diyoruz. En son Pakistan'dakileri de aldık, orayı da temizledik. 15 Temmuz yapılmasaydı, tedbirlerle bir süre sonra FETÖ'nün tasfiyesini zaten hızlandırmış olacaktık. Hala 15 Temmuz'u anlayamamış gibi davranan zihniyet bizzat bu işin parçasıdır. Sırf kafa karıştırmak için bunları dile getirenler de bizzat işin parçasıdır. Biz kimin ne dediğine bakmadan bu kervanı yürütecek, FETÖ ile mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteği ile bu mücadele, bu dava ilelebet sürecektir.
GEZİ PARKI EYLEMLERİ DAVASINDAKİ KARAR
Dün yaşanan gelişmeler bize Gezi olaylarını bir kez daha hatırlattı. Gezi Parkı'nda güya ağaç bahanesi ile başlayan olaylar kısa sürede büyüyerek devlete ve millete karşı sivil kalkışma halini almıştır. Gezi olayları tıpkı askeri darbeler, FETÖ'nün darbe girişimleri gibi devleti ve milleti hedef alan alçak bir saldırıdır. Bay Kemal bunu zannediyorum dünkü konuşmasıydı, 'Aydınlık gençler' diye vasıflandırdı. Bunlar aldatılmış gençlerdir. Yaklaşık 3 ay boyunca şehirlerimizin meydanlarının işgal edildiği bu hadisenin en küçük bir masum tarafı yoktur. Sadece olayların özet bilançosu dahi vandallığın boyutlarını göstermesine kafidir. Milletime sesleniyorum. Bakınız, bunlar masum bir ayaklanma hadisesi değildir. Bunlar ciddi manada perde arkasında Soros türü, bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır. Onun da Türkiye ayağı malum içerideydi (Osman Kavala), bir manevrayla ona beraat ettirmeye kalktılar. Onlarla beraber başkaları da bunun içerisinde.
AKM'nin Taksim'e bakan cephesinde teröristlerin posterlerini kimler astı? Anıta bu posterleri kimler gerdi, astı. Bay Kemal, işte senin takımın yaptı. Bunları siz yaptınız. Sizin aydınlanmış gençleriniz bunlarsa yandık. Bizim aldatılmış gençlere ihtiyacımız yok. Bizim bu vatan için fedai can edecek gençlere ihtiyacımız yok. Yatırımların durdurulmasını istiyorlardı, yabancı medya bu olayları aylarca canlı yayınlamıştır. Yalan haberler fütursuzca dolaşıma sokulmuştur. Taksim Meydanı'nda boy gösterenlere baktığımızda işin gerisinde kimin olduğu hiçbir şüpheye mahal vermeyecek derecede anlaşılmıştır. Gezi olaylarını ülkemize yönelik her saldırı gibi bitirdik. Gezi'de başaramadıklarını, 17-25 Aralık emniyet-yargı girişimi ile denediler. Bu defa çukur eylemleri ile ülkemizin topraklarını bölmeye çalıştılar. Teröristleri açtıkları çukurlara gömerek bu tezgahı da akamete uğrattık.1 15 Temmuz aynı saldırı silsilesinin devamıydı.
Hukukun her kararına saygımız vardır ama Gezi'nin ve bu kalkışmanın önünde yer alanların hükmü bizim ve milletimizin nezdinde asla değişmeyecektir. Bu meseleyi de sonuna kadar takip edecek, adaletin tecellisi için mücadeleyi sürdüreceğiz.
Son dönemde ülkemizi asıl gündeminden kopartarak boş tartışmalarla harcatmaya yönelik kasıtlı kampanyalarla karşı karşıyayız. Öncülüğünü yine CHP yapıyor.
"İDLİB İÇİN SON İKAZLARIMIZI YAPIYORUZ"
İdlib'de son günlere giriyoruz, artık son ikazlarımızı yapıyoruz. Görüşmelerde şu ana kadar maalesef arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık. Masada bizim istediğimiz yerin çok uzağında olunduğu bir gerçektir. Türkiye İdlib'de kendi hareket planlarını uygulamak üzere her türlü hazırlığını yapmıştır. Bu konuda da 'bir gece ansızın gelebiliriz' diyoruz. İdlib harekatı bir an meselesidir.
Bizi kur-faiz-enflasyon şeytan üçgeni ile teslim almaya çalışanları bir kez daha hüsrana uğrattık. Merkez Bankası politika faizini yüzde 11.25 seviyesine kadar indirdi. Bu ağustos 2018'in bile gerisinde bir seviyedir. Ekonomide sağlanan güven ortamı, kamu borçlanma maliyetlerini de düşürmüştür.