ANKARA (ANKA) - Başbakan Recep Tayip Erdoğan, CHP’nin Meclis Genel Kurulu’nda yemin etmesini “CHP diklenmiş ama dik duramamıştır” şeklinde değerlendirirken, yemin kriziyle ilgili de Nasrettin Hoca fıkrası anlattı. Başbakan “Nasrettin Hoca’ya sormuşlar; alimsin, bilgilisin, tecrübelisin, bugüne kadar bir keşfin oldu mu demişler. Nasrettin Hoca, ‘ekmekle kar yemeyi ben keşfettim ama benim bile hoşuma gitmedi’ demiş. CHP’nin yaptığı bu. Boykot icat etti ama kendisinin bile hoşuna gitmedi” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Konuşmasına Bosna Hersek’de Srebrenitsa katliamı ile başlayan Başbakan Erdoğan, katliamın 16’ncı yıldönümünün törenle anıldığını belirterek geçen yıl törene katıldığını ancak hükümet kurma süreci nedeniyle bu yıl katılamadığını söyledi. Bu yıl Srebrenitsa’daki törenlere Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bir heyetle Türkiye’yi temsil ettiğini kaydeden Başbakan şöyle konuştu:
“16 yıl önce Srebrenitsa’da tarihin en acı katliamlarından biri yaşandı. Bosna Hersek’in bu küçük kasabasına sığınan binlerce Boşnak, ölüm makineleri ile topluca katledildi. Toplu mezarlara gömüldüler. Bugün hala ölenlerin sayısı tam olarak tespit edilemiyor. Her ölüm acıdır her katliam, soykırım girişimi insanlık dışıdır. Ancak Srebrenitsa’nın Avrupa’nın ortasında bir kasaba olması, katliamın da BM ve NATO kuvvetlerinin gözleri önünde işlenmesi vehameti artırıyor. Katliamın ayak sesleri duyulmasına rağmen hiçbir şey yapılmadı. Bırakınız müdahale etmeyi katliamları tepkisiz şekilde izlemekten kaçınmadılar. Bu katliama seyirci kalanların savaş suçlularının yakalanması konusunda da isteksiz davrandıklarını hatırlatmak zorundayım. Karadziç 13 yıl boyunca elini kolunu sallayarak dolaştı, doktor olarak çalıştı. Ancak 2008’de yakalanabildi. Kasap lakaplı Miladiç savaştan 16 yıl sonra yakalanarak Lahey’e gönderilebildi. Srebrenitsa işte bunun için son derece önemlidir. Srebrenitsa vicdanların nasıl karardığını, insani evrensel değerlerin nasıl ayaklar altına alındığını göstermesi bakımından önemlidir. Etnik ayrımcılığın ne büyük felaket olduğunu, etnik temizliklerin ne kadar gayri insani olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Dünyaya insan hakları dersi verenlerin yanı başlarındaki etnik temizliğe nasıl göz yumduklarını göstermesi bakımından son derece önemlidir. Srebrenitsa’yı unutmayacağız ve unutturmayacağız.”
-“İZZETBEGOVİÇ’İN EMANETİ EMİN ELLERDE”-
Dünyanın hiçbir coğrafyasında böyle bir etnik temizliğin tekrar yaşanmaması için Srebrenitsa’nın acısını her zaman diri tutacaklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, “Bu millet o kadar büyüktür ki Srebrenitsa’da yaşanan acıyı yüreğinde hissetmiş, varını yoğunu Boşnak kardeşleri için seferber etmiştir. Bu millet bana ne dememiştir. Boşnak kardeşlerine sırtını dönmemiştir. Bugün bu ülkenin, bu milletin Mısır, Libya, Yemen, Irak, Afganistan, Filistin için sesini yükseltmesini anlamayanlar, dün Srebrenitsa’ya sırtını dönen katliamcıların sırtını sıvazlayanlardır. Biz tarihimiz boyunca haksızlığın karşısında bir millet olduk. Gün geldi Fransa kralının, gün geldi Endülüs’ün hakkını savunduk, nerede katliam, dram varsa biz tüm gücümüzle haksızlığa karşı durmak, mağdurların elini tutmak için orada olduk. Bugün ve gelecekte de hakkı savunmaya barış ve dayanışma için çaba sarf etmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Kardeş Bosna halkına bir kez daha dayanışma mesajlarını gönderdiğini söyleyen Başbakan Erdoğan Aliya İzzetbegoviç’in ölmeden 24 saat önce elini tuttuğunu ve “Bosna size emanet” dediğini belirterek “Emanetinin emin ellerde olduğunu, her zaman sahip çıkılacağını ifade ediyorum” dedi.
-“GENEL MERKEZLERİNDEN SİLİVRİ’YE ADETA TÜNEL OLUŞTURDULAR”-
2 Temmuz 1993’te Sivas’ta, 5 Temmuz’da da Başbağlar’da yaşanan katliamların 18’nci yıldönümü olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, Sivas olayları başta olmak üzere Türkiye’nin yakın tarihinin üzerindeki karanlık esrar perdesinin halen aydınlatılamadığını söyledi. Bu konuda AKP’nin her çabasının engellenme girişimleri ile karşılaştığını belirten Başbakan “Danıştay’a yönelik saldırıyı kendi siyasi çıkarları için kullanmaya heveslenenler olayın aydınlığa çıkması nedeniyle açığa düştüler. Sivas olaylarını bir istismar, siyaset malzemesi olarak kullananların AK Parti’yi çetelerle mücadelede yalnız bırakmaları son derece manidardır. Bu çevreler Ak Parti’yi çetelerle mücadelede yalnız bırakmakla da kalmadı Silivri ye gidip sanıkların yanında oturdular, avukatlığını yaptılar. Genel merkezlerinden Silivri’ye adeta tünel oluşturdular. Söz konusu Ergenekon olunca milli iradeyi hatırlamalarının ne kadar samimi olduğunu milletin takdirine bırakıyorum” diye konuştu.
-“MUHTIRA OLSA NE YAZAR, BİLDİRİ OLSA NE YAZAR”-
Başbakan Erdoğan dün Meclis Genel Kurulu’nda, 27 Nisan bildirisinin “muhtıra mı bildiri mi” olduğu yönündeki tartışmaya da yanıt verdi. CHP’nin 27 Nisan bildirisine destek çıktığını, aynı CHP’nin şimdi ‘muhtıra mı bildiri mi’ tartışması yaptığını dile getiren Başbakan Erdoğan “Muhtıra olsa ne yazar bildiri olsa ne yazar. Bu hükümet ertesi gün bunun gereğini yapmış mı yapmamış mı? Sen ne yaptın? Onun yanında yer aldın. Bunlar secaat arz ederken sirkatin söylüyor. Bu parlamentoda Gül’ün cumhurbaşkanı seçimine gelince devran değişiverdi. AK Parti’nin kapatılmasına alkış tutan yine CHP’dir. ‘Testten geçtik’ diyorlar, ne testten geçtin, test buydu işte. Yüzde 47 oy almış bir AK Parti var sen kapatılmasına alkış tutuyorsun. 12 Haziran seçimleri öncesinde AK Parti’ye oy verenleri beyinsiz diye nitelendiren, 12 Haziran sonuçlarını sendroma bağlayan yine CHP olmuştur. Bu nasıl egemenlik kayıtsız şartsız milletindir anlayışı. Bunlar akşam söylediklerini sabah inkar ederler. Bunların özelliği bu, biz hep bunları böyle gördük” diye konuştu.
-CHP’YE NASRETTİN HOCA FIKRASIYLA GÖNDERME YAPTI-
Başbakan Erdoğan, “Ne oldu da CHP birdenbire milli iradeyi keşfetti” diye sorarken, CHP’nin bugün yargı kararlarını kıyasıya eleştirmesinin çok büyük çelişki olduğunu savundu. AKP olarak her zaman “diklenmeden dik dur” anlayışında olduklarını ancak yemin konusunda CHP’nin “diklendiğini ancak dik duramadığını” belirten Başbakan Erdoğan, “Ne dediler, iki arkadaşımız yemin etmeden Meclis’e girmeyiz, dün Genel Kurul’da yeminlerini ettiler.
İşte bunlar bu. Benim vatandaşım bunları görmüyor mu, görüyor; iz doğru konuşmuyorsunuz dürüst değilsiniz, omurgalı değilsiniz diyorlar. Durum bu. Nasrettin Hoca’ya sormuşlar; Hoca alimsin, bilgilisin, tecrübelisin, bugüne kadar bir keşfin oldu mu demişler. Hoca ‘Ekmekle kar yemeyi ben keşfettim ama benim bile hoşuma gitmedi’ demiş. CHP’nin yaptığı bu. Boykot icat etti ama kendisinin bile hoşuna gitmedi. Nihayet milli iradenin gereğini yerine getirdi. Bu kez CHP’nin hayırlı bir adım attığına inanmak istiyorum” dedi.
-“YAZIKTIR, BU YAZ TATİLİNDE YEMİNSİZ MİLLETVEKİLİ OLARAK ARAZİDE DOLAŞMAYI BIRAKMALILAR”-
BDP’nin boykot kararını de değerlendiren Başbakan Erdoğan BDP milletvekillerinin kayıtlarını yaptırmalarını ve yemin etmesini beklediklerini söyledi. Erdoğan “Yazıktır, bu yaz tatilinde yeminsiz milletvekili olarak arazide dolaşmayı onlar da bırakmalı en geç yarın yemin etmeliler” diyerek BDP milletvekillerine çağrıda bulundu. BDP’lilerin ‘dışlandık’larına ilişkin eleştirilerine de yanıt veren Erdoğan “Hayır sen kendini dışladın, Diyarbakır’da toplantı niye yapıyorsun, adresi şaşırdın, adres burası. Milletvekillerinin toplantı yapacağı yer burasıdır başka yer değil” dedi.
-“ER YA DA GEÇ CHP GİBİ YEMİN EDECEKLER”-
12 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan tablonun çok önemli bir boyutunu da AKP’nin Doğu ve Güneydoğu’daki oy oranı olduğunu belirten Başbakan, seçim öncesinde istismar, tahrik ve baskı yoluyla partisinin Doğu ve Güneydoğu’dan çekildiğine dair yalan yanlış değerlendirmeler yapıldığını, AKP’nin karşısında her yöntemin devreye sokulduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan “Bu çabalara rağmen Ak Parti Doğu ve Güneydoğu illerindeki 112 milletvekilinin 70 tanesini almıştır. 7 coğrafi bölgede olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu’da da AK Parti birinci parti olarak ipi göğüslemiştir. BDP’nin, ‘Kürtlerin temsilciyim’ iddiası bir kez daha karşısında AK Parti’yi buldu. Kürt vatandaşım böyle bir yetkiyi sana vermedi. Birinci derecede yetkili olarak AK Parti’yi gördü. AK Parti, 12 Haziran seçimlerinde her bölgede, her inanç grubundan, etnik kökenden, her iki kişiden birinin oyunu almak suretiyle Türkiye’nin partisi olduğunu tescillemiştir. BDP’nin dayatma içine girmesi demokrasiyi ve milli iradeyi inkar etmekten öte anlam içermez. Uzlaşma yerine tehditler savuranlar da er ya da geç CHP gibi yemin edeceklerdir” şeklinde konuştu.
-“MECLİS BDP’SİZ DE ÇALIŞIR”-
BDP olmasa da Meclis’in çalışacağını ve hizmet üreteceğini, bunu CHP için de söylediğini kaydeden Başbakan Erdoğan CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “bunlar çoğunluğa sahip” şeklindeki sözlerini hatırlatarak “Biz temel ilke olarak, temel felsefe olarak çoğunluğun azınlığa tahakkümüne karşıyız ancak azınlığın çoğunluğa tahakkümüne de asla ve kata müsaade etmeyiz. Milletin iradesi neyse biz onu yerine getirmekle mükellefiz. Meclis şu anda şu anda tıkır tıkır çalışıyor. Güvenoylamasından sonra araziye dağılacak, milletin vekilleri olarak bu yaz tatilinde çalışmalarımızı yapacağız” dedi.
-“BDP’NİN KATKILARINI GÖRMEK İSTERİZ”-
BDP’nin ‘tahrik edici’ tutumuna rağmen 9 yıl boyunca devrim niteliğinde reformlar gerçekleştirdiklerini belirten Başbakan, “BDP olmasa da Kürt kardeşlerimizin sorunları çözülecek” ifadesini kullandı. BDP’nin Kürt vatandaşlarına “Kürt kardeşlerim” demesinden bile rahatsızlık duyduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Kürtlerin dini Zerdüştlüktür diyen bir anlayış var. Kürt kardeşlerimize İslam kılıç zoruyla dayatılmış diyenler bunlar. Şimdi sözde Cuma namazları kılıyor birileri de tribünlerde bunları izliyor. Devletin camisinde ve imamının arkasında Cuma namazı kılınmazmış kendilerine göre fetva vermişler. Cuma namazının da bir adabı var o adab içinde kılınır. Cuma namazlarını köylerdeki mescitlerde kılmayız genellikle ilçeye, ile ineriz, büyük mescitlerde bir araya geliriz, oralarda Cuma namazımızı kılarız. O bizim birlik, beraberlik, dayanışma mesajlarını alabileceğimiz, kaynaşma, tanışma günümüz. Bunların yaptığı ise ayrışmadır, bölmedir, parçalamadır. Kendilerine göre bir şeyler icad ediyorlar. Biz bütün bunlara rağmen BDP de gelsin yemin etsin Meclis çalışmalarına katılsın hem milli iradenin hem milletvekili olmanın gereğini yerine getirsin. Biz hem yeni anayasa hem milli birlik beraberlik projesinde BDP’nin katkılarını görmez isteriz” diye konuştu.
-“SIKILI EL NASIL SIKILIR?”-
Yeni anayasa konusunda muhalefet partilerine “siz önerinizi getirirsiniz ama hepsi orada yerini alır diye bir şey yok” diye seslenen Başbakan, anayasa konusunda ortak akıl oluşturulacağını söyledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hemen kendilerini hesaba çekmeye başladığını kaydeden Erdoğan “Biz ne diyoruz; hesap sormayı bırakın, gelin oturalım masaya. Verin tekliflerinizi, biz verelim, MHP’de, CHP’de versin, başlasın arkadaşlar çalışmaya. Akademisyenlere gidelim, anayasacıların desteklerini alalım son safhada. Nihai kararı verecek yer bu parlamento olacak. Burada gerçekleştirelim. Ondan sonra da birlikte övünelim. Tüm milletimizin işte benim anayasam diyeceği bir anayasayı hazırlayalım. Biz darbe döneminin anayasalarından artık kurtulduk desin halkımız. Biz adımı atmadan, randevu talebinde bulunmadan yumruğunuzu sıkarsanız biz o eli nasıl sıkacağız. Açık el sıkılır, sıkılı el nasıl sıkılır? Sıkıntı burada. BBDP için söylüyorum; boykot sürerse kendileri bilir, biz kuru tehditlere pabuç bırakmayız” dedi. Parti yöneticilerine ‘BDP’lilerde yemin etmek istiyorlarsa ‘hayhay adım atalım’ dediğini” belirten Erdoğan, ancak tutuklu milletvekillerinin yargının konusu olduğunu ve bu işi yargının çözeceğini, kendilerinin ise yapacağı tek şeyin ‘beraberliği tesis edecek adımı birlikte atmak’ olduğunu söyledi.
-“KENDİMİ ADALET SARAYINDA HİSSETTİM”-
Başbakan Erdoğan dün yapılan Hükümet programı üzerindeki görüşmelerde muhalefetin kendilerine yönelik “cek cak” şeklindeki eleştirilerine de yanıt verdi. Muhalefete “bunlar programı okumadan geliyorlar herhalde” diye seslenen Erdoğan, hükümet programının önümüzdeki 4 yılı kapsadığını ve tabi ki “yapacağız, edeceğiz” diyeceklerini kaydetti. Erdoğan muhalefetin eleştiri yapmak için eleştiri yaptığını belirtirken 61’nci hükümet programının önceki hükümetin ‘mütemmim cüzi’ olduğunu söyledi. Genel Kurul’da hükümet programı üzerinde yapılan görüşmelerin AKP ile diğer partiler arasındaki farkı ortaya koyduğunu kaydeden Erdoğan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin ciddi bir eleştiri getirmediğini savundu. MHP’nin yıllardır ezberlediği şeyleri dile getirdiğini CHP’nin ise hükümet programından ziyade yemin kriziyle içine düştükleri durumu izah etmenin gayretine girdiğini belirten Erdoğan “Kendimi Adalet Sarayının içinde zannettim” ifadesini yineledi. Erdoğan “MHP son derece ufuksuz bir şekilde, ekonomi siyaset, dış politikaya dair ezberini tekrarladı. CHP kendi iç tartışmalarının verdiği yorgunlukla kafa karışıklığını ortaya koydu. Bildik nakaratını tekrarladı” dedi. Hükümet programını acil eylem planına dönüştüreceklerini vurgulayan Erdoğan 2012-2014 Orta Vadeli Programı da hükümet programıyla uyumlu hale getireceklerini kaydetti. Erdoğan “Adeta kendimizi bağlıyor, kendi kendimizi denetliyor, kendi muhasebemizi kendimiz tutuyoruz. Milletimize karşı sorumluyuz yerine getireceğiz. Yeni dönemde de kendimizi millet huzurunda hesaba çekeceğiz. Kendimize milletin aynasından bakacağız. Bu kadroya sonsuz derecede inanıyorum. Bu kadro 4 yılda da Türkiye’yi başarıdan başarıya koşturacak yeni rekorları sevinç ve heyecanları yaşatacaktır” şeklinde konuştu.
-GÜVENOYLAMASINDAN SONRA MECLİS TATİLE GİRECEK VEKİLLERE TAVSİYELER-
Yarın yapılacak güvenoylamasından sonra TBMM’nin tatile gireceğini kaydeden Başbakan Erdoğan milletvekillerine de yaz tatili ve 1 Ağustos’ta başlayacak Ramazan ayı için de tavsiyelerde bulundu. Erdoğan şöyle konuştu:
“4 yıl boyunca yoğun bir tempoda çalıştık. Seçim sürecinde yoğun gayret sarf ettik. Tatili ziyadesiyle hak ettiniz ancak bu tatilin uzun süreli olmaması gerekir. Bu tatil dönemi bizim için yan gelip yatma dönemi olmasın. Milletvekilliğin kaderi bu. Vekalet aldık bize durmak yakışmaz. Kısa bir tatil tatilden sonra milletvekili arkadaşlarımızın seçim bölgelerinde vatandaşla kucaklaşmasını ve sorunlarıyla hemhal olmasını rica ediyorum. Ayrıca önümüz Ramazan. Bu rahmet, bereket ayını hep birlikte idrak edeceğiz. Yardımlaşmanın en verimli zemini olan Ramazan’da yoksul haneleri ziyaret etmenizi, ocağı tütmeyen evleri bulup onlarla yakından ilgilenmenizi bekliyorum. Bulun fakir fukarayı, garip gurebayı bulun, onun yer sofrasına oturun. Birilerinin yaptığı gibi sanal olmasın doğal olsun, bunu yapın. Önceden haber vermek suretiyle değil haber vermeden yapın. Zengin iftarlarına gitmeyin biz fakir fukara sofrasında olalım. İşin bereketi burada. Biz ne dedik ‘kimsesizlerin kimsesiyiz sessiz yığınların sesiyiz’ dedik, gereğini yapın. Her akşam bir değil bir kaç ev. Arayalım bulalım tıpkı Ömer gibi ve onlara çare olalım.”
Başbakan Erdoğan, 61’nci Hükümetin ilk yurtdışı ziyaretini 19-20 Temmuz Kuruluş yıldönümü nedeniyle KKTC’ye yapacağını da bildirdi.