Erdoğan ve Doğan arasındaki tartışma medyada işte böyle yer buldu:
Sabah, Mehmet Barlas:
"Başbakan Erdoğan ile Aydın Doğan arasındaki gerginlik dolayısıyla kamuoyuna yansıyan iddialar, Ortadoğulu yanımızın bir kez daha sergilenmesine vesile olmadı mı?
Özeleştiri geleneği yoktur Ortadoğu'da. Ben nerede yanlış yaptım" sorusuna cevap aramak yerine "Rakiplerim bana yanlış yaptırdı" önyargısı ile sorunlara yaklaşılır.
Gerçekten de bu tablo böyle devam ettirildiği sürece toplum gözünde siyaset bir "pasta paylaşımı", girişimcilik de iktidarı veya kamu kurumlarını "ayarlamak" meslekleri olarak görülecektir."
Yeni Şafak: Kürşat Bumin
"Şahit olduğumuz bu polemiğin bir benzeriyle demokrasilerde karşılaşabilmek imkansızdır. İmkansızdır, çünkü bu diyarlarda devletin (bunun içine "belediyeler"i sokmayı sakın unutmayalım) bir biçimde istediğine "rant" yaratabilme iktidarı çok büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Darısı bizim başımıza... Belediyelerin, bakanlıkların ya da başka devlet kurumlarının "rant yaratabilme" gücü bir gün bizde de son bulacak inşallah. İşte ancak o zaman bu tartışmalar ve polemiklerin sonu bizde de gelecek."
Radikal: Altan Öymen
"Başbakan basını tek tip bir basın haline getirmeyi hedeflemiş. Tüm gazetelerin kendi istediği biçime girmesini istiyor.İstediği ‘biçim'in en belirgin özelliği de şu:
Başbakan'ın işine gelmeyen hiçbir olayın haberi yayımlanmayacak. Başbakan'ın işine gelen haberler ise, mümkün olan en geniş ve en gösterişli şekilde yayımlanacak.
Bunu yapmaya hazır olan gazete ve televizyon sahiplerine, devletin imkânlarının kullanılması suretiyle, her türlü destek verilecek.Buna razı olmayacağı belli olan gazete ve televizyon sahiplerinin devletle olan ilişkilerinde ise ‘alış-veriş' metotları uygulanacak.Yani: Sen benim istediğim gibi yayın yap. Ben de senin işini yapayım.
Veya: Sen benim istediğim gibi yayın yapmazsan, ben de senin işini yapmam. Başbakan'ın bu ‘alış-veriş'te kullandığı kaynak da ortada: Devletin imkânları..."
Hürriyet: Bekir Coşkun
"İşte benim size altı senedir ezile büzüle, kahırlar içinde anlatmaya çalıştığım "Başbakan" buydu. Ama siz anlamamazlıktan geldiniz. ...Bu Başbakan artık gerçek kimliğini gizlemiyor; haksız-hukuksuz, demokrasiye tahammülsüz, çağdışı ve saldırgan...
Ve sıra bize geldi. Sıra size de gelecek."
Yeni Şafak: Fehmi Koru
"Medya ile iktidar arasında sürtüşme ilk kez yaşanmıyor ülkemizde; Aydın Doğan'ın sandığının aksine dünyada da bu iki kuvvet zaman zaman çatışma haline geliyor. Ancak bizi dünyadan koparan önemli bir gerçek var: İki kuvvet arasındaki çatışma bizde sürekli 'menfaat' ile irtibatlı oluyor. Medya patronlarının, eğer başka alanlarda da yatırımları varsa, iktidardan talepleri hiç bitmiyor; iktidar sahipleri anlaşılabilir sebeplerle ses çıkarmadıkları ve mümkün olduğunca suyundan gittikleri medya patronlarıyla, gün geliyor, kavganın içine girmek zorunda kalıyorlar"
Milliyet:Fikret Bila
"Aydın doğan'ı şantaj ile susturmak" başlıklı yazısında Fikret Bila şu soruları soruyor:
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'daki Deniz Feneri e.V. Derneği'yle ilgili haberlere gösterdiği tepki iki önemli soru işaretine yol açtı:
1- Başbakan, Aydın Doğan'a şantaj yaparak basını susturmak mı istiyor?
2- Başbakan, Deniz Feneri e.V ile ilgili iddiaları perdelemeye mi çalışıyor?"