YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Erdoğan: Dolmabahçe Görüşmesi Spekülasyonları Abartılı Ve Gerçek Dışı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Darbe Komisyonu’nun mektupla ilettiği sorulara yine mektupla cevap verdi. Erdoğan, mektubunda,...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Darbe Komisyonu’nun mektupla ilettiği sorulara yine mektupla cevap verdi. Erdoğan, mektubunda, 27 Nisan ve Dolmabahçe Sarayı’nda dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin değerlendirmede de bulundu.

Hükümetin, 27 Nisan 2007’de, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin internet sitesinde yayınlanan bildiri karşısında tavrını “son derece net ve kararlı” olarak niteleyen Başbakan Erdoğan, “Geçmişte hükümetlerin, siyasi parti ve siyasetçilerin yaptığı gibi, bu türden bildiriler karşısında boyun eğmek, sessiz ve tepkisiz kalmak yerine, hükümetimiz gereken en sert ve kararlı duruşu sergilemiş, demokrasi ve millet iradesi tarafında yerini almıştır. Hükümetimizin bu tavrı, sadece milli iradenin ve demokrasinin muhafaza edilmesi noktasında değil; statükonun geriletilmesi, gelecek nesiller adına örnek ve gurur verici bir tavrın sergilenmesi sonucunu da doğurmuştur.” ifadelerini kullandı.

27 Nisan Bildirisi sonrasında yaşananların, Türkiye’de samimi ve kararlı bir sivil irade bulunması halinde, demokrasiye yönelik tehlikelerin, demokratik sistemin kendi dinamikleri ile bertaraf edilebileceğini gösterdiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti: “Bildiri ve bildirideki haddi aşan ifadeler, hükümetimizin net ve güçlü tavrı sayesinde muhtemel oyunlar boşa çıkarılmıştır. 2007 yılında cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşanan olaylar, Türk demokrasi tarihine hem utanç hem de ibret vesikası olarak kazınmıştır.

Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik olarak pompalanan tahammülsüzlükler, farklı girişimlerle tezahür etse de AK Parti bunların hepsini boşa çıkarmış; 22 Temmuz’da sine-i millete giderek, yine milletinden güç almıştır. 28 Nisan günü AK Parti hükümeti, 22 Temmuz gecesi ise Türk milleti bildiricilere ve vesayetten medet uman çevrelere en güzel cevabı vermiştir. Sonuçta AK Parti, Sayın Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayarak, demokrasinin gücünü herkese göstermiştir. AK Parti’nin bütün mensupları, demokrasinin işte bu kritik sınavını alınlarının akıyla vermişlerdir. Bu süreçte yalpalayan, başka istikametlere yönelenler ise zaten ayrılıp gitmişler, kendi yollarında yürümüşlerdir. Milletimiz ise bu yolun yanlış bir yol olduğunu, 22 Temmuz seçimlerinde, hepsini de tasfiye ederek kendilerine göstermiştir.”

Kamuoyunda “Dolmabahçe Görüşmesi” olarak adlandırılan, dönemin genelkurmay başkanı ile yaptığı görüşme konusundaki spekülasyonların 'abartılı, haksız ve gerçek dışı olduğunu' ifade eden Erdoğan, “Başbakan ile kendisine bağlı olan genelkurmay başkanının haftalık görüşmelere başlaması ve asker-sivil ilişkilerinin olması gerektiği şekle dönüşmesi, Türk siyaseti açısından olumlu bir gelişmedir. Bu görüşme de haftalık olağan ve sıradan bir görüşmedir. Bu görüşmenin muhtevasında speküle edilen hususlar veya devam eden davalarla ilgili konular bulunmamaktadır. Bildirinin danışıklı dövüş olduğu iddiaları, dönemi yaşayanlar için gerçekten çok anlamsız, insafsız ve mesnetsiz boş laflardır. AK Parti’nin oyları, danışıklı dövüşlerle değil, demokrasi ve özgürlükler konusunda ortaya koyduğu samimi ve kararlı duruş sayesinde artmıştır. Biz milletimizin karşısına mağduriyetle değil, işte bu duruşumuzla çıktığımız için başarılı olduk.” dedi.

Hükümetin demokratik duruş sergilediği bu olay sırasında, muhalefet partilerinin silik, etkisiz ve pasif bir tutum takınmalarının, demokrasiye ve milli iradeye destek veren bir pozisyon alamamaları ise 22 Temmuz seçimlerinde millet tarafından en iyi şekilde takdir edildiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“AK Parti iktidarı, 10 yıl boyunca ülkeye ve millete hizmet ederken, bir yandan da vesayetçi anlayışı geriletmek, karanlık odakları ve çeteleri temizlemek için mücadele etmiştir. Hükümetimize ve milli iradeye karşı tertiplenen birçok oyun bozulmuş, birçok illegal girişim yargı konusu yapılmış, müdahaleci senaryolar peşinde koşan birçok odak tasfiye edilmiştir. Biz bu süreçte hiçbir kuruma, hiçbir kişiye karşı önyargıyla, peşin hükümle hareket etmedik, böyle bir yöntemi de doğru bulmayız. Önemli olan kurumları yıpratmadan yanlış yapan kişilerin cezalandırılması, illegal şebekelerin çökertilmesidir. Hiç kimse milletin meclisine, milletin hükümetine, milletin anayasal ve yasal kurumlarına karşı illegal müdahalelerde, antidemokratik girişimlerde bulunamaz. Bu tür yaklaşımlar, öncelikle kurumların kendilerine zarar verir. Bilindiği gibi, 27 Mayıs darbesi sonrasında birçok komutan görevden el çektirilmiş, ordunun iç disiplini ve işleyişi de darbe almıştır. Bu tür müdahaleler hem ülkenin itibarını sarsmış, hem de milletin bu kurumlara olan güvenini zedelemiştir. Doğal olarak demokratikleşme mücadelesi tüm bu boyutları da kapsamak durumundadır. Böylesine ciddi bir hususta, sadece kulaktan dolma bilgiyle, dedikoduyla, duyumla hareket edilmesi söz konusu olamaz. 2003 sonrasında gündeme getirilen darbe planları ve hazırlıklarıyla ilgili somut bilgiler, belgeler, iddialar yargıya ulaştığında, savcılarımız ve hakimlerimiz üzerlerine düşeni cesaretle yapmışlar, iddianameleri hazırlayıp davaları görmeye başlamışlardır. Bizim, hükümet olarak bu süreçte yaptığımız, yargının işleyişini kolaylaştıracak imkanları sağlamaktan ve adaletin tecelli etmesini sabırla izlemekten ibarettir.

Ayrıca, AK Parti, ‘AK Parti’yi ve Gülen Cemaatini Bitirme Planı’ şeklinde kamuoyunun gündemine gelen internet andıcı konusunda davaya müdahil olmuştur. Bilindiği gibi, müdahale dönemlerinde sadece siyasi iktidarlar değil, toplumun farklı kesimleri de hedefe konulmakta, etkisizleştirilmeye çalışılmakta, bir tehdit ve tehlike olarak konumlandırılmaktadır. Bu ise toplumsal kesimler arasında ayrımcılığa ve halkımızın çok haksız uygulamalara maruz kalmasına sebep olmaktadır. Özellikle 28 Şubat sürecinde ekonomiden siyasete, sivil toplumdan iş dünyasına kadar birçok alanda toplum kesimleri mağdur edilmiş, açık zulümlere maruz bırakılmıştır. Bu süreçte mağdur edilen kesimlerin müdahaleci anlayışın işbirlikçisi veya destekçisi gibi takdim edilmesi son derece insafsız ve gerçek dışı bir değerlendirme olacaktır. İmkanlarını ve zamanlarını ülkemizin sosyal sorunlarının giderilmesine hasreden, manevi çalışmalar yürüten grup, camia ve kanaat önderlerinin geniş halk kesimlerini koruma duygusuyla ve sorumluluk hissiyatıyla ortaya koydukları söylemler, kesinlikle postmodern darbe sürecinin bir parçası olarak yaftalanamaz. Nitekim bu kesimler gerek yaşadıkları haksızlıklarla, gerek uğradıkları takibat ve yargılamalarla, bu sürecin mağduru durumuna düşmüşlerdir. AK Parti iktidarının yürüttüğü demokratikleşme çabaları, bir yönüyle de geçmişte mağdur edilen tüm toplum kesimlerinin yaşadığı haksızlıkları gidermeye yönelik olmuştur. Özellikle meslek liseleri, imam hatipler ve Kur’an kursları bağlamında yaşanan mağduriyetler, hükümetimizin attığı adımlarla giderilmiş, toplumsal hayatta bir normalleşme sağlanmıştır.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler