'MİT krizi'ne değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Şubat 2012'de ifadeye çağrılan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan'a verdiği talimatı açıkladı. Erdoğan, "Eğer MİT Müsteşarı tutuklansaydı arkasından hedefin kim olduğunu gayet iyi biliyorduk. Kendisine kesinlikle gitmeyeceksin dedim. Polis gelir seni almak isterlerse, güvenlikçilerine talimat ver, polisi de içeri sokmayacaklar dedim" ifadelerini kullandı.
NE OLMUŞTU?
7 Şubat 2012 günü, İstanbul’da özel yetkili savcı Sadrettin Sarıkaya, KCK soruşturması kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski müsteşar Emre Taner, eski müsteşar yardımcısı Afet Güneş ve iki MİT görevlisini ifade vermeye çağırmıştı.
İfade talimatının zamanlaması da manidardı. Dönemin Başbakanı Erdoğan 26 Kasım 2011’de ameliyat olmuş ve Şubat ayı başında “tamamlayıcı ikinci ameliyat” planlanmıştı. Hakan Fidan, Erdoğan’ı aradı ve dönemin başbakanı Erdoğan, ifade vermeye gitmemesini tembihledi. Erdoğan’ın emri ile Başbakanlık uçağı Ankara’ya uçtu. Erdoğan daha Ankara’ya gitmeden bu kez Hakan Fidan’ın evinin etrafını Özel Harekat Ekipleri sardı. Birkaç dakika içinde de, “O polisler oradan çekilmezse vur emrini uygulayın” talimatı geldi. Evin etrafını saran polisler geri çekilmek zorunda kaldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 43. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Bugün size yeni bir müjdem var. Ülkemizin her yerinde ihtiyaç duyulan yerlerde muhtarlık binası yapılması kararı aldık. Kaymakamlar toplantısının ardından bunu görüştük ve kararını aldık. Hazine arazileri valilliklere ve kaymakamlıklara verilecek. Onlar da bunu inşa edecekler. Bakanlığımız tip projeler üretecek, binalar süratle yapılacak. Şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Bütün bunlar karşılığında sizlerden tek bir beklentimiz var o da mahallenize en güzel hizmeti yapmanızdır. Sizler mahalle halkının meseleleri ile ne kadar yakından ilgilenirseniz milletimiz de ülkesine o derece güçlü şekilde sahip çıkacaktır. Muhtarlıkların nüfus ve alan olarak büyüklükleri konusunda bir düzenlemeye gitmek gerekiyor. 25-30 bin nüfuslu mahalledeki bir muhtarın herkese ulaşması, her meseleyle ilgilenmesi elbette mümkün olmaz. Bunun için 2019'da yeni yönetim sistemine geçerken, muhtarlıkların nüfus ve alan olarak büyüklükleri konusunda bir alt ve üst sınır getirilmesi düşünülebilir.
Muhtarlıklardaki bilgisayar sistemlerinin, kaymakamlıklarımızdaki ilgili birimlerle entegrasyonu sayesinde kamu kurumlarından bir kısmının bilgi toplaması muhtarlıklar üzerinden düşünülebilir. Türkiye bir çadır devleti hiç değil. Biz güçlü bir ülkeyiz. Bizim çok büyük hedeflerimiz var. Attığımız her adımda çok büyük mücadeleler veriyoruz. Muhtarlarımızın katkı sağlamaları bize güç verecektir. Biz muhtarlarla buluşmalarımızda aynı zamanda ülkemizin, bölgemizin üzerinde değerlendirmeler yapıyor, mesajlarımızı milletimizle paylaşıyoruz.
1950 yılı seçimleri Demokrat Parti'nin değil, asıl milletin zaferi ile sonuçlanmıştır. Tüm baskılara rağmen sandıktan çıkan irade üstün gelmiştir. Buna rağmen bizim vesayet diye ifade ettiğimiz seçilmiş iradeye karşı ülkeyi yönetme anlayışı varlığını devam ettirmiştir. Darbeler, cuntalar devreye girmiştir. Rahmetli Menderes ve arkadaşlarını gerçekten uydurma delillerle idama götürenlere bu millet hakkını hiçbir zaman helal etmeyecektir. Benzer bir kaos dönemini 1990'larda da yaşadık. Tuzakları milletimizle birlikte birer birer bozduk. Sosyal ve ekonomik anaforların maliyeti de çok ağır oldu.
MİT MÜSTEŞARI'NA TALİMATINI ANLATTI
Eğer MİT Müsteşarı tutuklansaydı arkasından hedefin kim olduğunu gayet iyi biliyorduk. Kendisine kesinlikle gitmeyeceksin dedim. Polis gelir seni almak isterlerse, güvenlikçilerine talimat ver, polisi de içeri sokmayacaklar dedim. O günün FETÖ yargısı ile verdik bu mücadeleyi. Emniyet'in içinde FETÖ'nün de kendi temsilcileri var, onlarla temsil almaya gidiyor. Müsteşarı teslim alacak, ardından sıra, hedefleri büyük ya oraya gelecekti. Onlar şunu bilmiyordu, İspanya'nın Endülüs Sarayı'na bir gitme imkanı olursa, İçişleri Bakanı burada, peyderpey bir seferberlik yapsa da muhtarlarımızın içinden grup grup buralara muhtarlarımızı da götürmekte fayda var. Kubbede bir ayet yazar; Allah'tan başka galip yoktur.
Muhtarlarımızın bir dünya turu gibi, bu batıda olacak, bunu başarmış olacaklar. Milletimiz de bütün bu olanları gördük, her türlü desteği verdi. Cumhurbaşkanlığı seçimi milletimizin tüm saldırılara bir meydan okumasıydı. Siz Kudüs'e giderseniz birileri ürker. Bütün planları, görevi İçişleri Bakanımıza verdik, Kudüs de bunun içinde olabilir. Paket tur gerçekleştirilebilir.
Millletimizi ve bizi sandıktan yenemeyeceklerini görenler bu kez terörü sahaya indirdi. Terör cephesini tahkim ettiler.
"YA BU ÜLKEYİ TERK EDİP GİDECEKLER YA BU İŞİ BİTİRECEĞİZ"
Şu anda bizim askerimiz, polisimiz, jandarmamız bütün bölgelerde var mı? Var. Nerede tehdit varsa, inlerine kadar gireriz ve giriyoruz. Yaptıkları şeyler geçti artık. Haftada 50-100 gidiyorlar. Artık bunlar gidici. Ya bu ülkeyi tamamen terk edip gidecekler, ya da bu işi bitireceğiz.
Bunların arkasında Pensilvanya var, onun arkasında Amerika var. Bundan sonra sen bizden herhangi bir teröristi istediğin zaman bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın. Müslüman, bir yılan deliğinden bir kere sokulur. Bir taraftan stratejik ortağız diyeceksin, Suriye'nin kuzeyinde 4 bini aşkın silahla görevlendirme yapacaksın. Bunlar PKK'nın yan kuruluşları, terör örgütü. Yeni istiklal harbimizi savunmadan taarruza dönüştürdük. Güvenlik güçlerimiz teröristleri açtıkları çukurlara gömdü. Eylemlerin önü büyük ölçüde kilitlendi.,
"BENİM KURMAY SUBAYIM AYRI BİR CAMBAZ"
Benim kurmay subayım da ayrı bir cambaz. Psikiyatrik bir vaka olduğuna dair raporlar oluşturmuş. Bunlar her şeyi yapar. Biz kuyumcu hassasiyeti ile bunları da birer birer ayrıştırarak suçluları hak ettikleri cezalara çarptırmak suretiyle mücadeleyi başarı ile sonuçlandıracağız.
Birilerinin terör koridoru oluşturma çabalarına sabrımız azalıyor. Suriye'de ve Irak'ta yaşanan hadiselerin, kurulan düzenin amacı her geçen gün daha net anlaşılıyor. Yalan söylenmesine daha fazla tahammül etmek zorunda değiliz. Fırat Kalkanı Harekatı ile attığımız adımını genişletecek güce sahibiz.
"KİMSE ORADA YENİ BİR DEVLET KURMA GAYRETİNE GİRMESİN"
Her kim ki 'Suriye'den, Irak'tan, Balkanlar'dan, Orta Asya'dan bize ne' diyorsa sadece tarihimizden değil istiklal ve istikbal kavramlarından da habersizdir. Burası bizim gönül dünyamız içindedir. Şu anda terör koridoru oluşturmak isteyenler var ya kuzey Suriye'de, işte oralar hep Misak-ı Milli'nin içinde olan yerlerdi. Bu hassasiyetlerimizi unutmayın. Onun için oralarda öyle devlet kurma vesaire bu yola tevessül edenler avucunu yalar, avucunu...Gereği neyse bunu görecekler. Kimse orada yeni bir devlet kurma gayreti içine girmesin.