Türkiye ile Suriye arasında 1998 yılında imzalanan 'Adana Mutabakatı' terör örgütü PKK'nın lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması için atılan bir adımdı. O dönem artan terör saldırıları nedeniyle Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan karar doğrultusunda Suriye 'Casus Belli' ilan edildi. Yani Öcalan'ın Suriye'de bulunmasına müsaade edilmeye devam edilirse bu Türkiye açısından 'savaş sebebi' sayıldı.
Gerilimi düşürmek için arabuluculuk yapan dönemin ABD Başkanı Bill Clinton ve Mısır Lideri Hüsnü Mübarek tarafları uzlaşmaya ikna etti ve bunun sonucunda Adana Mutabakatı 20 Ekim 1998'de imzalandı. Uzlaşma çabaları devam ettiği sırada süreç Öcalan'ı Suriye'den kaçmaya zorladı ve Öcalan imzadan 10 gün önce Suriye'yi terk etti.
Adı daha sonra 2010 yılında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması” olarak değiştirilen ve 3 yıl geçerli kalan 23 maddelik mutabakata göre başta terör örgütü PKK olmak üzere her iki devlet de kendilerini tehdit eden terör örgütlerine karşı önlemler alacak ve onların kendi toprağındaki tüm faaliyetlerine engel olacaktı.
Karşılıklı olarak hiçbir ikamet, lojistik, eğitim, ulaşım ve silah kapasitesine müsade etmemek konusunda anlaşan iki ülke ortak operasyonlar, tutukluların iadesi ile bilgi, belge ve istihbarat paylaşımı alanlarında işbirliği yapmaya karar vermişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kara Harp Okulu’nda yaptığı konuşmada, Adana Mutabakatı’nı hatırlatarak şu açıklamayı yaptı:
"Ne olursa olsun, ayakta kalmanın önemini çok iyi biliyoruz. Türkiye´nin son 5-6 yılda başına gelen her hadise, ülkemizi tökezletip, düşürme projesinin birer parçası. AB süreci, şu anda Suriye´de yaşanan olaylardaki durum budur. 1998’de Suriye ile Türkiye arasında bir Adana Mutabakatı imzalanmıştır.
Bunun altında bir yerde bölücü terör örgütünün bize teslimi yatıyordu. Şimdi tabii dünkü seyahatten sonra Sayın Putin'le yaptığımız görüşmelerle bu Adana Mutabakatı'nın yeniden gündeme gelmesi, bunun üzerinde ısrarlı bir şekilde durmamızın gerekliliğini daha iyi anlıyoruz. Milletimiz bu gerçeği gördüğü için ülkesine ve devletine sımsıkı sarılmış, birlik içinde tüm saldırıları boşa çıkarmıştır"