Türkiye’nin Kürt meselesinde çözümsüzlüğe tahammülü olmadığını kaydeden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP ve BDP’yi çözüme katkı vermeye davet etti. Erdoğan, “MHP de BDP de artık morg önünde nöbet tutmayı bıraksınlar.” dedi.
Başbakan Erdoğan, Kepez Hasan Doğan Stadı’nda düzenlenen AK Parti 4. Antalya İl Kongresi’nde konuştu. Erdoğan, CHP ile başlattıkları süreçten söz etti. Ana muhalefet partisinin girişiminden duyduğu memnuniyeti dile getirdi, diğer iki muhalefet partisinin kapıları kapatmasını eleştirdi. Ardından, “MHP de BDP de artık morg önünde nöbet tutmayı bıraksınlar. Şehit cenazelerini, terörist cenazelerini istismar etmeyi bıraksınlar, çözüm için sürece dahil olsunlar. Artık Türkiye’nin buna tahammülü yok. Türk kardeşimin de Kürt kardeşimin de tahammülü yok.” diye konuştu.
"ÖCALAN’I İDAMDAN KURTARAN SENSİN"
Türkiye’nin Çanakkale’deki gibi yeniden bir kardeşlik hukukuna ihtiyaç duyduğuna vurgu yapan Başbakan Erdoğan, “Çanakkale’deki şehitler hürmetine, Sarıkamış’taki, Dumlupınar’daki şehitler hürmetine biz bu meseleyi çözeceğiz. Türkiye’de yeniden kardeşlik hukukunu gözeterek en ileri seviyeye taşıyacağız.” dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ‘şeytan üçgeni’ söylemine tepki gösteren Başbakan, “Çıkıyor Sayın Bahçeli, söylediği lafa bak, ‘Bu bir şeytan üçgenidir’ diyor. Ya Sayın Bahçeli beni konuşturtma; affedersin Öcalan’ı idamdan kurtaran sensin, sen. Altında senin imzan var. Bu sana zaten yeter. İşte Bahçeli bu.” ifadelerini kullandı.
AK Parti lideri, Antalya’da ağırlıklı olarak Kürt meselesi ve çözümüne değindi. Buradan, Türkiye’nin sadece doğusunun değil tamamının artık çözüm istediği mesajlarını verdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti: “Hep bunlar milletimizi aldattılar. Ama buna rağmen diyorum ki biz bu topraklar üzerinde biriz, beraberiz, kardeşiz. Kimse benim Kürt kardeşimi terörist olarak anamaz. Bu ciddi bir yanlıştır. Devletin elinin gitmediği doğuya devletin eli gitti. Türkiye’nin her yerinde artık 81 vilayetin hepsinde devletin eli var. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya 9 yılda yaptığımız toplam yatırım 32 milyar lira. Çünkü bu bölgeler ihmale uğramıştı. Onun için buralara ağırlık verdik. Sizler bize yetki verdiniz. Siz bize hangi konuda yetki verdiyseniz biz o konunun üzerine gittik, hangi sorunu çöz dediyseniz o sorunun üzerine gittik.”
"TERÖR BU ÜLKENİN MİLLİ BİR MESELESİDİR"
Erdoğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Terör bu ülkenin milli bir meselesidir. Her şeyden önce siyasi değil, insani meselesidir. Sadece belli bölgeleri, etnik grupları etkileyen bir sorun değil, topyekun Türkiye’yi ilgilendiren meseledir. Toprağa düşen her şehit, bizim evladımızdır. Yüreği yanan her ana bizim anamızdır. Ocağı sönen her yuva bizim yuvamızdır. Yeter ki ülke, millet kazansın diyerek her türlü riski aldık. Terör meselesinde, Doğu, Güneydoğu meselesinde bizden önceki gibiler gibi idare-i maslahata başvurabilirdik. Hiçbir risk almayabilirdik, görmezden gelebilirdik, sırtımızı dönebilirdik, acılara, kana, gözyaşına kayıtsız kalabilirdik ama biz bunu ‘emanete hıyanet’ olarak biliriz. Tepkisiz, sessiz kalmak bizim nezdimizde milletin emanetine hıyanettir. Çözüm yoluna elimizi, kolumuzu, tüm gövdemizi, yüreğimizi koyduk. Toplumun tüm kesimlerini yanımızda görmek istedik. Sağ olsun bütün kesimlerden büyük destek aldık.”
MEDYADAN TERÖR KONUSUNDA YETERLİ DESTEK BULAMADIK
Milli birlik ve beraberlik projesi için MHP’den de randevu istediklerini; ancak karşılık bulamadıklarını kaydeden Erdoğan, “Beyefendiden randevu dahi alamadım. Medyaya çağrı yaptık, milletin hassasiyetini lütfen gözetin dedik. Maalesef yeterli desteği yine bulamadık. Terörist elebaşılarıyla, liderleriyle görüşmeyi başarı telakki eden medya mensupları var. Acaba siz bunları yapmak suretiyle benim ülkeme, terörün çözümüne ne kazandırdınız, söyler misiniz? Terör örgütü ile ideoloji noktasında, mezhepçilik noktasında, inanç, dil, söylem noktasında ortak paydaya sahip olanlar gerekli insani ve vicdani tepkiyi ortaya koymadılar. Gittiler Kandil’de terör örgütünün yöneticileriyle görüştüler, etrafa sempati pompaladılar. Terör örgütüne adeta oksijen verdiler. Terörle mücadelede bırakın tarafsız kalmayı, güvenlik güçlerinin moralini bozmak, kararlılığını kırmak için her yola başvurdular. Biz bu sorumsuzluğa hiç aldırış etmedik, bu psikolojik operasyonlara asla boyun eğmedik. Yalnızda olsak da bu meseleyi çözeceğiz dedik, millet arkamızda olduğu müddetçe bu meselenin üzerine gideceğiz dedik.” şeklinde konuştu.
"DERDİ OLMAYAN BU İLERİ ÇÖZEMEZ"
Başbakan, CHP’ye şu sözlerle seslendi: “Anamuhalefet partisi geç de olsa bu meseleyi gündemine aldı. Biz bundan memnuniyet duyduk. Kapımızı ardına kadar açtık, CHP heyetini buyur ettik. İşte bu bizim sözümüzde ne kadar durduğumuzu gösteriyor. Bizim meselemiz çözüm, bizim bağcıyla işimiz yok. İstiyoruz ki millet üzümü yesin. Konuştuk, dedik ki MHP kabul etmiyor mu sizi, şu anda etmiyor. BDP malum. Eğer siz bu konuda samimiyseniz, MHP de olmasın, BDP de olmasın önemli değil. Gelin ikimiz beraber birlikte yürütelim’ dedik. ‘Önerileriniz neyse bize sunun, heyetinize talimat verin, ben de hemen heyetime talimat veriyorum. Birlikte çalışsınlar ve bu önerilerden yapılması gereken neyse, atılması gereken adım neyse bu adımı atmaya biz hazırız’ dedim. Çünkü kardeşlerim bizim derdimiz var, dertliyiz biz. Derdi olmayan bu işleri çözemez. Ama biz bütün bunlara rağmen MHP’nin, BDP’nin çözüme samimiyetle katkı vermesini bekleriz.”
BAKANI ELEŞTİRDİ
Başbakan Erdoğan, konuşmasında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Ataydın’ı da eleştirdi. Erdoğan, “Antalya’ya her gelişimde bakıyorum acaba bu başkan bir şey yapmış mı? Bakıyorum ki Menderes Bey ne yapmışsa sadece onlar var. Yapılan yeni bir şey yok. Bakıyorum merkezi hükümet olarak biz ne yaptıysak o var, başka bir şey yok. E ne yaptın sen ya? 2009 seçimlerinde verdiği sözler vardı, insanoğlu nisyan ile malul. Unutturmamalıyız. Suyu ucuzlatacaktı ucuzladı mı, hayır. Yoksa üzerine zam mı yaptı? Bu CHP size ne dedi, ‘10 bin ev hanımı ve 5 bin genci sigortalı meslek sahibi yapacağım’ dedi, yaptı mı? Elektrik faturası tarihe karışacaktı karıştı mı? Ulaşımı, yoksulluğu, çevre kirliliğini, konut sorununu, esnafın sorununu çözecekti, çözdü mü? Her sabah Antalya’da 100 bin çocuğa süt dağıtacaktı, dağıttı mı? Şimdi hakkını da yemeyelim; Antalya’ya çok önemli, çok anlamlı bir festival kazandırdı. Almanya’daki bira festivalinin aynısını Antalya’ya kazandırdı. Biliyorsunuz bir gencimiz de fazla kaçırdı ve öldü. 3.5 yılda yaptığı en anlamlı en fazla iz bırakan eseri bu oldu. İşte 2014 seçimlerinde Antalya’da bu zulme son vereceğiz. 2014’te bıraktığımız yerden devralacak, Antalya’yı bir dünya markası yapmak için yerel projelerimize devam edeceğiz.” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz