İSTANBUL (ANKA) - Başbakan Erdoğan, "Biz bu emre ilahiye uyuyor muyuz? Uymuyoruz. Maalesef yeteri derecede hala uyamadık, uymuyoruz" dedi.
Erdoğan, CNR Expo'da düzenlenen Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Fuarı ve Uluslar arası İş Forumu'nu (İBF) açılışına katıldı. Açılış konuşmaları öncesinde Kuran-ı Kerim'de Al-i İmran Suresi'nin, "Parçalanıp bölünmeyin", "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun" öğüdünün anlatıldığı 102,103 ve 104'üncü ayetleri okundu. Kuran okunuşunun ardından konuşmasına başlayan Başbakan Erdoğan, dünyanın 86 ülkesinden medeniyetler şehri İstanbul'a gelen misafirlere hoş geldiniz diyerek konuşmasına başladı. MÜSİAD'ın, geçmişte önüne hangi engeller çıkartılırsa çıkartılsın Anadolu insanının neleri ortaya koyabileceğini ortaya koymuş bir sivil toplum örgütü olarak bugünlere geldiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, bulunduğu coğrafyada ise bütün İslam dünyası için ideal bir model teşkil ettiğine inandığını söyledi. Ülke içindeki 35 şubesi ve 19 temsilciliğin yanında 46 ülkede, 119 irtibat noktası ile MÜSİAD'ın bu noktada da önemli ilerlemeler kaydettiğini gösterdiğini belirten Erdoğan, işadamlarının dayanışması noktasında sergiledi öncü, ilkeli tutum ve İslam coğrafyasında gösterdiği vizyoner duruş için MÜSİAD'ı bir kez daha tebrik ettiğini vurguladı.
-"MÜSİAD, İSLAM COĞRAFYASINDA DAYANIŞMAYA İŞARET EDİYOR"-
MÜSİAD'ın geçen yıl düzenlediği ve 71 ülkeden 3 bin 400 yabancı işadamının katıldığı fuara, bu yıl 86 ülkeden 5 bin işadamının iştirak ettiğini dile getiren Erdoğan, "Bu gelişme, MÜSİAD'ın etkinliğinin yanı sıra, İslam coğrafyasında dayanışmaya, paylaşmaya da işaret ediyor" dedi. Bu fuarın İstanbul'da düzenlenmesini de doğru bir karar olarak değerlendiren Erdoğan, "Semalarında 559 yıldır ezanların eksik olmadı şehr-i İstanbul, bütün insanlığa, bilhassa insan topluluklarına kucağını açtı. Tarihte binlerce yıl bütün kadim medeniyetlere ev sahipliği, başkentlik yaptı" dedi. İstanbul'un her zaman Doğu'nun da Batı'nın da gözde şehri olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bu şehre hakim olan renk, kendi medeniyetimizin rengidir. Biz bugün, medeniyet köklerimizden asla kopmadan, Batı'nın demokrasi ve özgürlüklerde ulaştığı standartları İstanbul'da, ülkemizde hakim kılmanın mücadelesini veriyoruz" diye konuştu.
-"TÜRKİYE'NİN SİYASİ MERKEZİ ANKARA, EKONOMİK MERKEZİ İSTANBUL OLUYOR"-
Boğaz'da görülen manzaranın, sadece iki toprak parçasının karşılıklı duruşu ve bunların iki köprüyle birbirine bağlanmasından ibaret olmadığını ifade eden Erdoğan, orada görülen köprülerin, Asya ve Avrupa'yı birbirine birleştirmenin yanı sıra, farklı anlayışları da buluşturduğunu, kaynaştırdığını söyledi. İstanbul'u merkez alan özellikle küresel ve yerli sermayeden iş adamlarının, Doğu'dan Batı'ya, Kuzey'den Güney'e bir uçakla üç-dört saatlik bir coğrafyada dünyanın en yoğun nüfuslu bölgeleri ve ekonomilerine ulaşabildiğini ifade eden Erdoğan, "Bugün pek çok küresel şirket, bölge merkezlerini İstanbul'a taşıyor. Biz de İstanbul'u bölgenin ve dünyanın en önemli ticaret, finans, turizm, kültür merkezlerinden biri yapmak için gerekli yatırımları yapıyor, gerekli alt yapıyı kuruyoruz. Türkiye'nin siyasi merkezi Ankara, ekonomik merkezi ise İstanbul oluyor" dedi.
-"RIZKIN ONDA DOKUZUNUN TİCARETTE ARANMASINI TAVSİYE EDEN REHBERE SAHİBİZ"-
Erdoğan, bu medeniyette ticaretin, üretimin emeğin çok önemli bir yeri olduğunu ifade ederek, "Biz, rızkının onda dokuzunun ticarette aranmasını tavsiye eden bir göstericiye, rehbere sahibiz. Biz emin olan ve doğruluktan ayrılmayan ticaret ehlini, peygamberlerle, şehitlerle, Salihlerle bir gören ilahe emre muhatabız" diye konuştu. Haçlı seferleri sırasında Müslümanlar ile Hristiyanların Kudüs'e sahip olmak için en kanlı savaşlara ilişkin bir manzarayı paylaşmak istediğini de dile getiren Erdoğan, şu örneği verdi:
"Endülüslü seyyah İbn-i Cübeyir anlatıyor. Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki savaş sürerken, Kahire ve Şam arasındaki kervanlar, Frenk bölgelerinden rahatlıkla gidip-geliyor. Bunun için Hristiyanlar, Müslümanlara ait kervanlardan bir vergi alıyorlar ve bunu istismara yeltenmiyorlar. Aynı şekilde, Hristiyan tüccarlar da mallarının değeri üzerinden bir vergi ödeyerek Müslüman topraklarından rahatlıkla gidip-geliyorlar. Aralarında mükemmel bir anlaşma var ve hakkaniyete uyuluyor. Evet, 825 yıl öncesine anlatan bu hadise, bizlere hakkaniyete uyulması şartıyla, insani hassasiyetlerin gözetilmesi halinde ticaretin önünde hiçbir engel olmadığını gösteriyor."
-"EMRİ İLAHİYE UYMUYORUZ"-
Erdoğan, günümüzün küresel ekonomik yapısında ticareti, ekonomik ilişkileri sınırlara hapsetmenin mümkün olmadığının altını çizerek, "Ancak bizim kulak vermemiz, uymamız gereken başka tavsiyeler, emirlerde var. Biz Müslümanların birbirlerini sevmede, korumada tek vücut olmada, bu şekilde görünmelerine yönelik öğüde de, az önce değerli hocamızın okuduğu Ayet-i Kerime içinde de bunu gördük, bu emri ilahiye uymakla mükellefiz. Uyuyor muyuz?Maalesef, yeteri derecede hala uyamadık. Uymuyoruz" diye konuştu.