HABER

Erdoğan: Ne demek silahlar sussun, sakın ha bu oyuna gelmeyin!

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi çıkmış, bunlar uyanık ya, ne diyor 'Silahlar sussun.' Sakın ha, bu oyuna gelmeyin. Ne demek silah sussun? Silahı bırakıp betona gömeceksin" dedi.

ANKARA (ANKA) - Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen 9. Muhtarlar Toplantısı'nda, birçok muhtarın tehdit edildiğini öne sürerek, şöyle konuştu:

"Gelmek istedikleri halde, tehdit edildiğinden dolayı gelemediğini biliyorum. Muhtar kim, memur mu? Muhtar seçilmiş kişidir. Kim tarafından? Halk tarafından. Cumhurbaşkanı nasıl halk tarafından seçiliyorsa muhtar da aynı şekilde seçildiği için benim inandığım demokraside seçilmiş, atanmışa göre daha üstündür. Demokrasiye inananların hepsi bunu böyle yorumlar.

Biz her alanda çok köklü reform politikalarını hayata geçirdik. Ret, inkar ve asimilasyon politikalarını ret ettik, OHAL'i kaldırdık. Televizyon dediler, 24 saat yayın. Al ve üst yapı yatırımı yapıldı mı? Yapıldı. Şimdi en ücra köşedeki Kürt kardeşim evladını oradaki üniversiteye gönderebiliyor ama bunlar o üniversiteyi bile yakmanın yıkmanın gayreti içindeler. Okulları, hastaneleri yakanlar bunlar. Biz emri dağdan almadık, Hak'tan ve halktan aldık. Bu süreçte devlet de hükümet de huzur ve kardeşlik ikliminin tesisi için üzerine düşenleri ziyadesiyle yerine getirmiştir. Milletimiz de sabırla ve umutla bu sürece destek vermiştir. Ancak örgüt ve onun güdümündeki parti, ortaya çıkan bu güzel iklimi kurnazlıkla, şımarıklıkla zehirlemiş, tercihinin şiddetten yana kullanmıştır. Bir tercih var; ben devletimin yanındayım veya terör örgütünün yanındayım. Bu tercihi yapacağız. Öleceksek bir kere ölelim, ama adam gibi ölelim, mesele bu. Bir köyde, kasabada, ilçede eğer teröristler halkın arasına karışarak rahatça hareket edebiliyorsa, burada bölge insanı da üzerine düşeni yapmıyor demektir. Malum bir gazete, ismini de rahatlıkla veriyorum, Cumhuriyet gazetesi halkı şikayet etti diyor. Söylüyorum; muhtar, kendi mahallesinde, kendi köyünde hangi evde kim oturuyor, bunu bilmeyecek mi? Bilecek. Bu terörist midir, değil midir; bunu bilmez mi? Bilir, bunu en yakın güvenlik gücüne bildirecek; çünkü muhtarın bu noktada atacağı adım, devleti güçlü kılacaktır. Bunu yapacağız, buna mecburuz."

-"DEVLETİN GÜVENLİK GÜCÜ SİLAH BIRAKIR MI?"-

"Son seçimde, aldıkları oyları demokrasiye değil, teröre alan açmak için kullananlar, bunun hesabını millete de adalete de verecekler" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gelinen noktada, örgüte değil, devlete silah susturma çağrısı yapanlar da apaçık bir gaflet ve hıyanet içindedir. Devletin güvenlik gücü silah bırakır mı ya? O, onun estrümanıdır, halkın güvenliği, huzuru için. Bunu yapacak. Terörist silahı bırakacak, sadece bırakmayacak, betona gömecek. Şimdi çıkmış, bunlar uyanık ya, ne diyor 'Silahlar sussun.' Sakın ha, bu oyuna gelmeyin. Ne demek silah sussun? Silahı bırakıp betona gömeceksin. Ya teslim ya o ya da ülkeyi terk. Bu yönde ifadeler kullananların asıl niyetleri başkadır, kan döken, can alan silahları kullanan teröristlere sırtlarını dayadıklarını söyleyenler ve onları destekleyenler, bu duruşlarıyla ekmeğini yedikleri vatanın sırtına hançer saplamanın peşindeler. Bu ihanete destek olan sözde aydın güruhu, köşe yazarları yaşanan her ölümün, dökülen her gözyaşının sorumluluğuna ortaktır. Bunlar, ihanet içindedir. Görevinin başında olan insanları öldüren teröristlere tek çift söz söylemeyip bu teröristleri etkisiz hale getiren güvenlik güçlerine saldıranların yeri, alçaklık çukurunun en dibidir. Bu vicdansız güruh sanmasın ki, yaptıkları yanlarına kar kalacak. Milletimiz, masum insanların ölümünü dahi kendi sapkın ideolojileri için kullanmaktan geri durmayanlara hak ettiği dersi mutlaka verecektir. Devletin ve hükümetin ne bölücü örgüte, ne onun güdümündeki partiye ne de sözde aydın güruhuna karşı herhangi bir borcu da yoktur. Bunu o köşe yazarlarına söylüyorum. Kariyeriniz ne olursa olsun, sizin kariyeriniz, sizin kalemlerinizden akan mürekkep kandır, benim için önemli olan şehidimin ulaştığı o makamdır. Biz sözümüzü millete söyledik. Yaptıklarımızı da milletimiz için yaptık, bugün de tek sorumluluğumuz millete karşıdır. Ama bütün bu olanlardan sonra 'çözüm süreci' artık buzdolabındadır. Bu mesele kesinlikle bir al-ver meselesi, taviz meselesi değildir. Bu bir demokrasi meselesidir, hak ve özgürlük meselesidir, kalkınma meselesidir."

-"BEŞTEPE'NİN ADRESİNİ BİLMEYENLERLE GEÇİRECEK ZAMANIMIZ YOK"-

Türkiye'nin hükümet kurma çalışmalarına sahne olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları ekledi:

"Yapılan görüşmelerden sonuç alınamadığı için Türkiye henüz yeni hükümetine kavuşamadı. Bu durumda çözümü yine millet iradesinde aramak durumundayız. Bu süreci yürütüyorum; ancak Türkiye'nin önünde hükümet kurma sorunu var, bununla birlikte terör sorunu var, diğer alanlarda alınması gereken kararlar var. Ama ülkemizde bir kesim, tüm bunları bırakarak, gece-gündüz şahsımı tartışıyor. Peki, şahsımla ilgili sorun nedir, diye baktığımızda çocukça tespitler, çocuklar kaprisler dışında bir şey göremiyoruz. Bunlara bir şey sormak lazım, sizin bu ülkede dikili bir ağacınız var mı? Görev verdiğim Başbakan kendilerini ziyaret etti, bir netice yok. Kendi başarısızlıklarının, hayal kırıklıklarının faturasını şahsıma ve bulunduğum makama keserek sorumluluklarını unutturmaya çalışanlar beyhude uğraşıyorlar. Siyaset, işi gücü bırakıp Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsıyla, ailesiyle uğraşmak değildir. Kalkıp benim evladıma, ismiyle 'Bilal'i ver, iktidarı al.' Bu ne çirkin yaklaşımdır ya, sen ne biçim siyasetçisin. Eğer benim oğlumun yaptığı bir yanlış varsa, yaptığı yolsuzluk varsa bunun hesabını soracak olan yargıdır. Sen kimsin? Sen benim evladımla iktidar bağlantısını nasıl kurarsın? Nasıl böyle bir hakareti, saygısızlığı yaparsın? Evladı olmayanların böyle bir saygısızlığı yapmasından daha başka bir şey de olmaz; çünkü bunlar aile nedir bilmez, evlat nedir bilmez. Hak, hakikat bilmez, sadece böyle kuru sıkı hakaretlerle bu işi bir yere vardırmak isterler. Nedir o, Mussolini, Hitler... Aynaya bak ya, önce kendinin nerede olduğunu görürsün. Halkımın kabullenmekte zorlanacağı bir yola gidiyorsa Türkiye'de hükümet kurma çalışmaları, bunun vebalinin kimde olduğunu halkım çok iyi görüyor ve inanıyorum ki, bunun bedelini ödetecektir. Bugüne kadar şahsımla uğraşanların, mesele terörün çözümü için aklı başında teklif getirdiğini duyanlar var mı? Sen siyasetçi olarak bunda sorumlu değil misin? Bunların böyle bir derdi yok. Ufukları, Beştepe ile uğraşmanın ötesine geçemeyenlerin, milletimize derdine derman olabilme ümidi verebilmesi mümkün değil. Zaten Beştepe'nin adresini bilmeyenlerle bizim geçirecek zamanımız yok. Tekrar bir seçime doğru hızla gidiyoruz. Gereksiz polemiklere yol açmamak için cevap vermekten imtina ettiğim zırvalarını tekrarlamaktan başka bir şey bilmeyenler, dertlerini seçimde millete anlatacaklardır."

En Çok Aranan Haberler