Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşma yapıyor.
Konuşmasına "Genel Kurul'da hakaretlere, yavaşlatma girişimlerine rağmen büyükşehir tasarısını yasalaştırdığınız için tüm gruba teşekkür ederim" diyerek başlayan Erdoğan şunları söyledi: "Muhalefet partileri yine sözlü ve fiili saldırıyı tercih etmiş ama yine hiçbir netice alamamıştır. Bütün bu saldırılara tahammül ettiğiniz için hepinize tek tek teşekkür ediyorum. İllerdeki büyükşehir belediyelerinin ve yeni düzenlemelerin hayırlı olmasını diliyorum.
AK Parti yerel yönetimler konusunda, belediyecilik konusunda küresel ölçekte iddia sahibidir. Bu kanun on yıllar boyunca düşünülmüş, planlanmış hatta pilot uygulamaları yapılarak TBMM'ye getirilmiş bir kanun. Bu kanun üzerinde söz söyleyebilmek için muhalefet partilerinin öncelikle bir tecrübelerinin olması gerekir. CHP, BDP, MHP'nin belediyelerinin manzarası ortada. Bu belediyelerin nasıl bir kötü şöhrete sahip olduğu ortada. Muhalefet partilerin belediyelerin çoğunda çöp görürsünüz, toz-çamur görürsünüz. Kendi ifadeleriyle yamyamlar görürsünüz. Genel Kurul'da yaptıkları gibi sadece şiddet uygularlar, küfrederler. Gruplarının büyük bir çoğunluğu Meclis'te bile yoktu. Bu ne denli samimiyetsiz olduklarını ortaya koyuyor. Bunlar kendileri üretmediler, üretene engel olmayı muhalefet zannettiler.
**TEK GÖZLE GÖRÜRÜM, KOMŞUM GÖRMESİN**
Cin şişeden çıkmış, demiş ki bir dileğini yerine getireceğim. Sana ne yaparsam komşuna iki katını yapacağım. Tek gözümü kör et demiş. Bizdeki muhalefetin ruh hali bu. Tek gözle de olursa yaşarım ama komşum hiç dünyayı görmesin, derdi bu."
**NUTUK ATANLARDAN OLMADIK**
Gazi Mustafa Kemal'in babası Ali Rıza Efendi'nin evini yeniden inşa ettiklerini belirten Erdoğan "İki evden biri tamamlandı. Diğeri tamamlanma aşamasında. İnşaatı devam eden büyük ev ziyaretçiler için dinlenme imkanının bulunduğu misafir evi olarak kullanılacak. Öndeki ev anı evi olarak ziyaretçilere hizmet verecek. Biz nutuk atanlardan olmadık. Nutuk hatmedenlerden de değiliz. Biz hatıralara sahip çıkıyoruz. Ata yadigarlarına sahip çıkıyoruz. Başta CHP'liler olmak üzere Atatürk istismarcılara Makedonya'daki iki hatıra evi ithaf ediyorum. Umarım gider ziyaret ederler" dedi.
**HELİKOPTERE TERÖRİST SALDIRI OLMADI**
17 askerin şehit olması hakkında konuşan Erdoğan şunları kaydetti: "Adli ve idari soruşturma başlatıldı devam ediyor. Terörist saldırı söz konusu değil. Ağzı olan konuşuyor, metal yorgunluğundan söz ediliyor. Bunlar gerçek dışı. Terörle mücadelede her türlü imkanın seferber edilmesi noktasında gereken her şey yapılıyor. Olay detaylı şekilde incelenecek, böyle hadiselerin minimize olması için gereken tedbirler alınacaktır. Yere düşen her şehidi fırsatçılık içinde siyasi malzeme yapmak için çaba sarfedenler var.
Katilin sırtını sıvazlayan muhalefete, bir CHP Genel Başkanı'na sahibiz. Suriye'de her gün ölen siviller CHP'nin umrunda değil. Kendi halkına silah doğrultan bir rejim CHP'nin derdi değil. CHP bu süreçte bir ufuksuzluk, bir zavallılık içinde. Biz kardeşimiz olan bir milletin huzur içinde, refah içinde yaşaması için bu meseleyle ilgileniyoruz. Türkiye küçük hesaplar yapmayacak kadar büyük bir devlettir. Türkiye birilerinin ısrarla çekmeye çalıştığı tuzağa düşmeyecek kadar tecrübeli bir devlettir. Sınırda gereken karşılığı veriyoruz. Çok daha sert şekilde cevap vermekten kaçınmayacağız. Kimse ateşle oynamamalı, kimse Türkiye'nin cesaretini test etmeye kalkkmamalı. Biz soğukkanlılıkla hareket etmeye çalışıyoruz. Esad'ın çekilmesi için çabalarımızı sürdüreceğiz.
**SİYASETÇİNİN İŞİ AÇLIK GREVİ DEĞİLDİR**
Son haftalarda gerilim atmosferi oluşturmaya yönelik iklimi dikkatle takip ediyoruz. Sinsi bir takım ittifakların yapıldığını görüyoruz. İki ay önce 12 Eylül'de çeşitli cezaevlerinde açlık grevi adı altında eylem başlattılar. Kandil'den gelen talimatla başlayan eylem yaygınlaştırıldı. Bir şantaj unsuru olarak devlete dayatılmaya çalışıldı. Can üzerinden hesap yapmaya alışmış olan terör baronlarının tezgahları içinde insanlar kaldı. Kandil'e laf söyleyemeyenler yine hükümeti köşeye sıkıştırmanın gayreti içine giriyorlar. Kürt kardeşlerimiz için hangi adımı attıysak engellemeye uğraştılar. Şimdi de genel kongresinde açıkladığım reformları kendi mücadelelerinin sonucu gibi göstermeye çalışıyorlar. Bizim bu şark kurnazlığına karnımız tok. Siyasetçinin işi açlık grevi yapmak, grev yapanlara arka çıkmak değildir. İş bilmezliğini ikrar etmektir. Bunlar çıkmaz sokaklara girmeye, bataklıkta gezinmeye alıştılar. Hükümet gelsin, düştükleri kuyudan çıkarsın istiyorlar.
**KİMSE SİLAH BIRAKMAMIZI BEKLEMESİN**
Türkiye'de inkar, asimilasyon politikalarının sona erdiğini defalarca gösterdik. Ana dilde savunma diyorlar. Büyük kongremizde savunma hakkını getireceğimizi duyurduk. Operasyonlar son bulsun diyorlar. Tehdide karşı her türlü operasyonu yapacağımızı söyledik. Onlar silah bırakmadıkça operasyonlar bitmez. Kimse bizim güvenlik güçlerimizden silah bırakmasını beklemesin. İmralı'daki bölücü başına yönelik taleplerinin şantaj unsuru olarak kullanıldığını ifade ettim. AK Parti yaşatmayı ilke olarak benimsemiş bir parti. Teröristle mücadele ederken de insani persperktifi kaybetmiyoruz. Biz öldürerek, ölerek hiçbir meselenin çözüm yoluna koyulamayacağına inanan bir partiyiz.
Askerimizle, polisimizle, korucumuzla, vatandaşlarımızla birlikte dağdaki kandırılmış teröristin de ölmekten ve öldürmekten vazgeçmesi için mücadele veriyoruz. Mehmetçiğim teröriste üşümesin diye parkasını uzatacak kadar alicenaptır. Her ölüm acıdır, her ölüm burukluktur. 10 yıldır kayıpların son bulması için çok kararlı şekilde mücadele verdik. Ama birileri daha fazla öldürmek için mücadele verdi. Birileri şehit cenazeleri üzerinden kendi iktidarlarının hesabını yaptı. Şu anda ölümden çıkar sağlamanın mücadelesini veriyorlar. Terör örgütü öyle bir karanlığın içinde ki öldüremezse kendi mensuplarını katledecek bir haldedir. Cezaevlerindeki eylem terör örgütünün kendi mensuplarını ölüme sürükleme eylemidir. Terör örgütünün başkasının ölümü üzerinden rant sağlama eylemidir. BDP'ye de bir kez daha yazıklar olsun diyorum. Hiçbir zaman çözümün tarafı olmadılar. Bizim dağa söz geçirecek halimiz yok diyorlar. Bunların böyle bir gücü filan söz konusu değil. Bunlar idare eden değil, idare edilen.
Herhangi bir iradeleri var zannetmeyin. İradeleri olamadığı için herhangi bir işe yaramıyorlar. Yaşatmanın çabası içinde olmadılar. Dağdaki teröristin elini öpüp, sırtını sıvazlatıp, üç kuruş bayrak harçlığı alan BDP'den hiçbir şey beklenemez. Bunların acıma hissi, yüreği varsa bu gençleri ölüme sürükleyenlere karşı cesur bir duruş sergilesinler. Yürütülmekte olan açlık grevleri sadece BDP ve terör örgütünün teşvikiyle yürütülmüyor.
**BU OYUNA GELMEYİZ**
Geçmişte açlık grevleri son derece elverişli eylem olarak bu çevrelerin emellerine hizmet etti. Sözde marjinal örgütler tarafından ortaya konan eylemler büyük kampanyalara dönüştürüldü. Bunların amacı kaos oluşturmak, gerilimi tırmandırmak. Bu iktidar o şantaja gelmez. Açlık grevi oksijenini bu medyadan alıyor. Pervari'de şehit olan kahramanlara göstermediğiniz şefkati nasıl oluyor da terör örgütüne gösteriyorsunuz. Açlık grevini Türkiye aleyhine kampanyaya yürütenlere sesleniyorum. Terör örgütü sivil insanları hedef alırken üç maymunu oynuyordunuz. Biz bu oyuna gelmeyiz. Biz bu kampanyaya boyun eğmeyiz. Bu tuzağa düşmeyiz. Bu eylemlere biz pabuç bırakmayız. O cezavelerindeki gençleri terör örgütünün baskısından kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacağız. BDP vekilleri de açlık grevine varsın devam etsinler. Bu arada şiş kebaplar filan gelmesin. Bunların bazılarının ciddi şekilde rejim yapmaya ihtiyaçları var. Rejim yaparken bir diğeri diğerine ciğer kebabı takdim ediyor. Bu rejimi faşizme çevirmesinler.
**ANADİLDE SAVUNMA SÖZÜNÜ YERİNE GETİRECEĞİZ**
Anadilde savunma hakkı konusundaki sözü yerine getireceklerini belirten Erdoğan, 13 maddeli tasarının Meclis'ten süratle geçeceğini ifade etti.