HABER

Erdoğan: "Otokrat değilim"

LONDRA(ANKA) – Başbakan Recep Tayyip Erdoğan The Economist dergisi ile yaptığı söyleşide "otokrat" olduğu eleştirilerini reddederken, "Bazen sabırsız olabilirim" diye konuştu.

Derginin IMF konusunda "meydan okuma" gibi değerlendirdiği değerlendirmesinde Erdoğan, Türk ekonomisinin, IMF'nin desteği olmadan da mevcut sorunlarını atlatacak kadar güçlü olduğunu söyledi. Erdoğan için "Özal'dan sonra en popüler ve karizmatik lider" nitelemesini yapan dergi, buzdolabı ve çamaşır makinalarının dağıtıldığına dikkat çektikten sonra "Bu hovardalık IMF'yi kızdırdı" dedi. Analizde PKK ile bir "anlaşmanın masada olduğu" gibi bazı "ilginç" iddialara da yer verildi.
Prestijli The Economist dergisinin son sayısında Başbakan Erdoğan'ın, Türk halkı arasındaki "popülaritesi"ni irdelenirken Erdoğan'ın muhabirine yaptığı açıklamalara da yer veriliyor. "Recep Tayyip Erdoğan'ın sürekli popülaritesi" başlığını kullanan The Economist, "Ancak popülarite, Türk Başbakanının reform şevkini körletecek mi?" sorusuna yanıt aradığı analizinde yerel seçime üç hafta kala Erdoğan'ın, kampanyayı "güven"le başlattığını belirtiyor.

"MUHALEFET ÇARESİZ"
Anketlerin çoğunun AKP'nin bir kez daha rakipleri yeneceğini gösterdiğini kaydeden dergi "Laik muhalefet o kadar çaresiz ki artık şeriat veya Kürt ayrılıkçılığı tehlikesinden sözetmiyor" görüşünü de dile getirdi. Muhalefetin "baş örtülü adayları" öne sürmesi veya Nevruz bayramının resmi tatil olması çağrısının seçmenler üzerinde pek bir etkisi olmasının veya Erdoğan'ın politikalarını etkilemesinin beklenmediğini savunan dergi, Erdoğan'ı eleştirenlerin, 2007 seçimlerinde büyük bir destek ile yeniden seçilmesinden bu yana "giderek artan bir biçimde otokrat" davranmakla suçladığına dikkat çekti.

DOĞAN YAYIN GRUBUNA CEZA
İngiliz dergisi, Erdoğan'ı eleştirenlerin "otokrat eğilimlerin yeni bir örneği" olarak Aydın Doğan ile tartışmasını gösterdiklerini belirtirken Doğan Yayın Grubuna getirilen 500 milyon dolarlık cezaya da işaret etti. Uluslararası cephede ise Erdoğan'ın AB konusundaki "heves kaybı"nın olumsuz karşılandığını öne süren dergi, Erdoğan'ın özellikle Gazze savaşı sırasında İsrail'e yönelttiği sert eleştiriler ile İran ve Sudan ile yakın dostluğunun rahatsızlık yarattığı da savundu. Dergi söyle devam etti:

"ÖZAL'DAN SONRA EN POPÜLER VE KARİZMATİK LİDER"
"Sıradan Türkler arasında ise, Sayın Erdoğan, vizyon sahibi eski başbakan ve cumhurbaşkanı Turgut Özal'dan sonra en popüler ve en karizmatik lider olmayı sürdürüyor. Van'daki yaşlı bir Kürt kadın hissiyatı şöyle özetliyor: ‘Tayyip bizden biri ve bize eşit muamele ediyor'. Sayın Erdoğan'ın popülaritesi, düşmanlarını, özellikle, sık sık hükümetini devirmeye çalışan ülkenin şahin generallerini, geri adım atmaya zorladı bile."

"HOVARDALIK IMF'Yİ KIZDIRDI"
The Economist, Erdoğan'ın bu üslubunu, eşi Emine ile birlikte Van'da yoksul çocuklara oyuncak dağıtırken belli ettiğini belirtirken "Türkiye'nin başka yerlerinde hükümet, yoksullara kömür ve okul kitapları ve seçim yaklaşırken buzdolabı ve çamaşır makinalarını bile dağıtıyor. Bu hovardalık, IMF'yi kızdırdı. Çok geciken Fon ile stand-by kolaylığı, kamu harcamalarına ilişkin görüş ayrılıkları nedeniyle henüz imzalanamadı."

"TÜRK EKONOMİSİ IMF OLMADAN DA SORUNLARINI ATLATIR"
Bu çerçevede Başbakan Erdoğan ile yaptığı mülakatın bazı bölümlerine de yer veren The Economist, Erdoğan'ın IMF konusunda "meydan okuduğu"nu öne sürdü. Dergiye göre, Erdoğan Türk ekonomisinin, IMF'nin desteği olmadan da mevcut sorunlarını atlatacak kadar güçlü olduğunu söyledi. Birçok ülke gibi Türkiye'nin de dünya finansal krizden olumsuz etkilendiği kaydedilen analizde "Türk lirası dolara karşı düşüyor, GSYİH'nın bu yıl düşmesi bekleniyor ve işsizlik artıyor. Ancak, kısmen katı kuralların sayesinde bir tek Türk bankası iflas etmedi. Ekonomi sallanıyor ancak hala ayakta" değerlendirmesi yapıldı. Dergi değerlendirmesine şöyle devam ett:

"ERDOĞAN'IN BİR İMAJ SORUNUNUN OLDUĞUNU KAVRAMIŞ GİBİ"
"Sayın Erdoğan'ın kendisinden o kadar emin olması sürpriz değil. Birçoğu, büyük bir seçim zaferi daha, başını daha da döndürmesinden endişe duyuyor. Ancak, bütün bu seçim öncesi tavrına rağmen, prakmatik kişiliğine dönüş yapabileceğine ilişkin işaretler bulunuyor. Bir imaj sorununun olduğunu kavramış gibi görülüyor. Yeni ve canayakın bir sözcüyü işe aldı ve ilk defa yabancı gazetecilere kur yapıyor. Bu muhabir ile yapılan mülakat sırasında gülücükler (ve kuru meyve) dağıttı ve bir otokrat olmadığında ısrar etti. Tek kabul edebileceği ‘Bazen sabırsız olabilirim' oldu." Analizde TRT Şeş'in yayınına başlaması ve hükümetin üniversitelerde Kürt edebiyatı bölümlerinin açılması çağrısının daha çok reform yapılacağı umudunu doğurduğu belirtilirken yıllardan sonra Türkiye'nin Kuzey Iraklı Kürtler ile yeniden görüşmeye başladığına işaret edildi.

PKK İLE "ANLAŞMA MASADA" İDDİASI The Economist'teki analizin dikkat çeken diğer bir bölümünü de "1984 yılından beri Kuzey Irak'taki üslerinden Türk ordusuna karşı savaşan Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) ayrılıkçı gerillalar ile bir anlaşmanın masada olduğu söyleniyor" iddiası oluşturuyor. Bütün bunların Erdoğan'ın ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile görüşmesini "özellikle anlamlı" kılacağı yorumu da yapıldığı analizde Erdoğan'ın Clinton'a Ermenistan ile görüşmelere ilişkin bilgi vereceği belirtildi. Dergi şöyle devam etti:

"ERMENİSTAN İLE RESMİ BAĞLAR KURULMASI BEKLENİYOR"
"Türkiye'deki yerel seçimlerden ve 1915'deki Osmanlı Ermenilerin kitlesel öldürmelerinin 24 Nisan'daki yıldönümünden sonra iki ülke arasındaki resmi bağların yeniden tesis edilmesi ve uzun bir süreden beri kapalı olan ortak sınırın açılması bekleniyor. Bu da, katliamları soykırım olarak adlandırılan bir tasarıyı Amerikan Kongresi'nden geçirme girişimleri de engelleyebilir" iddiasında da bulunuldu. IMF ile anlaşmanın da seçimler sonrası beklendiği de belirtildiği analizde AB yolunda Erdoğan için yeni büyük testi, limanların Rumlara açılması konusunda esneklik gösterip göstermeyeceği oluşturacağı da öne sürüldü. İngiliz dergi, Egemen Bağış'ın Devlet Bakanı ve Başmüzakereci olarak atanmasının Erdoğan'ın AB konusunda yeni bir çaba gösterebileceğini düşündürdüğünü belirtirken ancak Erdoğan'ın "gerçekten ciddi" ise, Türkiye'nin anayasasının yeniden yazılması konusunda ikinci bir girişimde bulunması gerektiğini savundu. Dergi, "Sayın Erdoğan'ın bu defa, sadece dindarlar değil tüm Türklerin isteklerini karşılayacak bir anayasa hazırlamak amacıyla muhalefet ile birlikte çalışması daha iyi olur" görüşü dile getirildi.

En Çok Aranan Haberler