HABER

Erdoğan roman vatandaşlardan özür diledi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Roman vatandaşlardan özür diledi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan konuşmasında Ermeni tasarısına da değindi. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

- Soykırım iddiaları son derece mesnetsiz ve tarihi gerçeklerden uzaktır. Süreci zora sokacak her türlü durumun bedeli ağır olacaktır. Bunun bedelini biz değil, bunun destekçileri ödeyecektir. Şu hususu da netleştirmekte fayda görüyorum.

- İlk attığımız adımlardan bir tanesi hava yolu trafiğini Ermenistan’la başlatmak olmuştur. Erivan-İstanbul seferleri bizlerle başlamıştır.

SİZ KİMİN AVUKATISINIZ

- Şimdi bize insaniyet dersi vermek isteyenlere, köşe yazarlarına sesleniyorum, avukatlığınızı doğru yapın, siz önce Türk milletinin avukatlığını yapın, bunu öğrenin de sonra bize insaniyet dersi vermeye kalkın.

- Van Gölü’nde Akdamar adasında, kalkıp orada Ermeni Ortodoks kilisesini biz kendi irademizle yaptık. Bu da bu açılım sürecinin nerelere dayandığının ispatıdır. Ama onlar bunu görmezler.

- Aynı şekilde bizim ülkemizde Ermeni vatandaşlarımızla herhangi bir sorunumuz olmamıştır. İktidarım döneminde, başta sağlık itibariyle sıkıntısı olan Mutafyan olmak üzere, yerine eş patrik diyeceğim olmak üzere, hepsiyle gerek şahsım, gerek valilerim, gerek belediye başkanlarım hep iyi münasebet içerisinde olmuşlardır. Biz yurt dışındaki Süryani vatandaşlarımızı ülkemize döndürmek için arkadaşlarımla çabalıyoruz.

- Bizim ülkemizdeki Rum ve şu anda Türkiye dışında olanların mülklerine yönelik olarak yaptığımız yasa değişikleri, hepsi bunların içinde yer alıyor.

- Londra’da ifade ettiğim, ülkemdeki kaçak Ermenileri sınır dışı etmek ifadem, maalesef ulusal ve uluslar arası platformlarda kaçak kelimesi atılarak kullanıldı ve kullanılıyor. Ermenileri sınır dışı etmek ile kaçak çalışan Ermeni’leri sınır dışı etmek arasında derin bir anlam farklılığı vardır.

- Özellikle uluslar arası basında, bir infial oluşturulmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunlar son derece çirkin oyunlardır.

- 6-7 Eylül olaylarının çirkin bir provokasyon olduğunu, o dönemde ülkelerini terk edenlere haksızlık yapıldığını ben söyledim. Ama kaçak çalışan Ermenilerle ilgili sözlerimi saptırmak isteyenler, umarım kendilerini tashih ederler.

- Bana özür dilemelidir tavsiyesinde bulunanlara sesleniyorum, biz kimden özür dileyeceğimizi çok iyi biliyorum. Sen kimin avukatısın yahu? Bir defa dürüst ol. Doğrunun avukatı ol, yanlışın değil.

- Yakıştırıp yakıştırmamak, milletim ne yakıştırıyor bu önemli. Doğru olanı dürüst olanı yapmaya mecburuz. Biz yolumuzda aynen devam edeceğiz.

AK PARTİ YAPSA YER YERİNDEN OYNAR

- CHP yine, tekrar tekrar kışlaya camiye yargıya siyasetin sokulmamasını istedi. Ben tabi CHP’nin bu yaklaşımını aynen kabul ediyorum, biz de aynı şeyi savunuyoruz zaten. Bu hassasiyetle yürüdük. Ancak ana muhalefet liderinin de en az Ak Parti kadar hassas olmasını rica ediyorum.

- Ben burada ben sadece, bir tanesini örnek olarak vereyim. Örneğin CHP’nin Bolu il başkanı, Bolu’daki imam ve müezzinlere bir mektup yolluyor. Mektupta ‘Türkiye insanları, şunlar ve bunlar şeklinde ayıran, kendisi gibi düşünmeyen insanlara adeta zulüm eden bir iktidar tarafından yönetilmektedir. Lütfen kayıtsız kalmayın diyor. CHP’nin sayın lideri, her konuşmasında son derece tahrikkar ve sorumsuz açıklamalar yapabiliyor. Yani anayasa’nın 138. maddesini sürekli çiğniyor. Ama buna karşı yargının kalkıpta bir suç duyurusunda bulunduğunu duydunuz mu?

- Bu Ak Parti tarafından yapılmış olsa yer yerinden oynar mı? Sürekli yargıyı yönlendirme yönetme gibi bir görevi yerine getiriyor. Lütfen kışlaya camiye yargıya siyaset sokmayalım. Biz bunu yapmıyoruz.

ROMAN VATANDAŞLARIMDAN ÖZÜR DİLERİM

-Romanlardan Devlet adına özür dilerim. O gün neşe vardı, mutluluk vardı, umut vardı.

- Hafta sonu roman vatandaşlarımızla buluştuk. Salonda yaşananlara değineceğim.

- Ama köşe yazarı olarak medyada yazan çizenlerin, bakıyorum ki roman’larla, Ermeni’leri birbiriyle mukayese ediyorlar. Bu bir defa roman vatandaşlarıma saygısızlıktır. Bunun yanında benim Ermeni vatandaşım var, ona da saygısızlıktır.

- Roman vatandaşım, benim vatandaşlarımdır. Bu ülkede on yıllardır, vatandaşlık hukukundan dahi onlar istifade edememişlerdir. Eğer özür dilenmesi gereken varsa, benim roman vatandaşlarımdır ve ben onlardan devletim adına özür dilerim.

- Roman vatandaşlarım benim azınlıkta değildir. çünkü bazı batılılarda onları azınlık olarak tanımlıyor, bu da ciddi bir yanlış. Benim Kürt kökenli vatandaşlarımı da azınlık olarak tanımlayanlar var ya, işte bunlar hep bilgisizlikten kaynaklanıyor. Onlar bu ülkenin asli unsurudur.

O SALONDA GÖZ YAŞI VARDI

- O salonda, İstiklal Marşı’mızın ne kadar güzel ve yürekten okunduğunu fark ettim.

- Ben o gün o salonda, kameraların, fotoğraf makinelerinin, gazete sayfalarının fark etmediği bir şeyi de gördüm. O gün o salonda aynı zamanda göz yaşı vardı. Ama bu gözyaşı romanların sevinç gözyaşlarıydı. Her biri ilk kez bir hükümet tarafından muhatap alınmış olmanın, sıkıntılarının ciddiyetle ele alınmış olmasının sevincini yaşıyorlardı.

- Bu destanın en güzel tarifini Mehmet Akif Ersoy yapıyor:

- Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

- Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat, Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

DEMOKRATİK AÇILIM SÜRECİ

- Bir süredir, demokratik açılımın durduğu, hız kestiği, yavaşladığı motivasyon kaybettiği gibi yorumlar yapılıyor. Sorunun ne olduğunu bilmeyenler, sorunu görmeyenler, görmek istemeyenler, çözüm üretemedikleri gibi çözümü de göremezler. Türkiye’deki sorunu gerçekten görebiliyor muyuz?

- Çanakkale dünya tarihine Mehmetçiğin asil duruşu sayesinde bir centilmenler savaşı diye geçmiştir. O gün orada Mehmetçik uzak diyarlardan kendisini katletmek için gelenlere şefkatini ve insaniyetini de göstermiştir.

- Yeni Zelanda’lı bir on başı mektubunda şöyle yazıyor:

- “Tekrar kendime geldiğim zaman zapt etmeye uğraştığım Türk cephesinde Müşvik yüzlü Türk evlatlarını gördüm. Bana su ve yiyecek verdiler ve omuzlarında taşıyarak geri hatta götürdüler. Bu insaniyetli muameleden dolayı hakikaten şükran borçluyum”

- Bizler bunu yapıyorsak, biz bu sorunu görüyoruz demektir. Niye şimdi Roman vatandaşlarımla ilgili konulardan rahatsız oluyorlar? Niye Alevi Çalıştayı’ndan rahatsız oluyorlar? Farklı bir sorun alanlarına giriliyor diye.

İŞSİZLİK

- İşsizlik açıklandı, 13.5. Bazılarına bakıyorum zil takıp oynuyor. Durun bir yahu. İnşallah şimdi yeni gelecek rakamlar, Mart Nisan’la birlikte artık işin çok daha farklı şekilde azalacağını göreceğiz

- Kader sizi farklı bir yere sürükleyebilirdi. Farklı bir anne babanın çocuğu olarak doğmuş olabilirdik. Kürt değil Türk, zengin değil yoksul olarak dünyaya gelmiş bir roman çadırında doğmuş olabilirdik. Bu empatiyi kurmak zorundayız.

- Bakınız internetten yada değişik kaynaklardan bir tarama yaptığınızda, Çingene kelimesinin nasıl olumsuz anlamlarla bir arada kullanıldığını göreceksiniz. Şopar, ne kadar hakaret dolu olduğunu göreceksiniz. Şoparı köpekle beraber kullananlar vardır. Bu denli saygısızca hakaret dolu bir şekilde bunu yıllar yılı bu toplumda değerlendirenler olmuştur.

VATANDAŞIMIN SORUNLARI VAR

- Topyekun bir halkın, bir etnik grubun bu şekilde dışlanması insani olabilir mi? Aynı sıfatlar farklı etnik gruplar için de kullanılıyor.

- Oğlunu askere gönderip, gelsin de düğününü yapalım diye beklerken, cansız bir bedenini teslim almak nasıl bir duygudur acıdır? Bu ülkede Alevi olmak, azınlık olmak, Roman olmak nasıl bir histir, bunu çözmeye çalışalım. Alevi vatandaşımın sorunu varken, suni vatandaşımın sorunu yok mu? Bal gibi var. Bir çok alanda suni vatandaşımın da mağduriyeti var.

- Roman Açılımı başlamadan bitti. Açılım kapandı v.s. Yahu bunu biz mi yaptık? İnsaf yahu bir şey başlattık. Neymiş bir yerde giderken, karayollarında bir istasyonda, roman vatandaşlarımın otobüslerini sokmamışlar, size burada yemek yok demişler, almamışlar. Buna dayanarak faturayı geliyorsun, bu işi başlatan iktidara kesiyorsun.

KARDEŞLİK PROJESİ

- Bir taraf çıkıyor, Diyarbakır maçında çıkan olayları milli birlik kardeşlik projesiyle bağdaştırıyor.

- Romanlar hayatında ilk kez zorluk yaşamıyorlar. Her zaman dikkat kesilseniz, yada siz bir roman olsanız, roman mahallesine komşu olsanız, bunun ne denli farklı olduğunu ne denli farklı sorunların yaşandığını görürsünüz.

- Ben onlarla beraber büyüdüm. Onun için çok iyi bilirim. Yani kısacası damdan düşenim, bilirim. Ama konuşanlar damdan düşen değil.

-Bir roman rahatlıkla ben romanım diyebiliyor. Çok daha fazla şekilde birbirimizi anlama çabası gösteriyoruz. Dün sorunların üzerine çok daha farklı bir şekilde gidiyorduk. Çünkü sorunların kördüğüm olduğuna inanılıyordu. Bugün ise umut ışığına sahibiz.

- Önceki hafta ses sanatçılarımızla geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirdik. Yarın da gösteri dünyamızın ünlü simalarıyla, sahne sanatçılarımızla bir araya gelecek ve milli birlik ve kardeşlik projemizi onlarla değerlendireceğiz.

- Milletimizin nevruz bayramını da kutluyorum. Nevruz kutlamalarının bayram havasında geçmesini diliyorum. Siyasi partilerin kendilerini inkar ederek, terör örgütünü özgürlük için adres göstermesini, terörist başını özgürlüğün adresi olarak göstermesinin, kendilerini inkar anlamına geleceğini buradan hatırlatmak istiyorum.

- Bahar muştusunun hepimizi kuşattığımız günlerdeyiz. İşte Anayasa’da kısmi bir değişiklik çalışmasıyla ilgili belli bir noktaya gelindi. Arkadaşlarımız muhalefetten randevu talep edecekler. Kısmi olarak bir Anayasa değişikliği, hiç tartışmasız gönül bunu kapsamlı yapmayı ister ama diğer siyasi partilerin yakın olmadığını görüyoruz. Değişiklik asla ve asla kişisel beklentiler doğrultusunda değil, AB ile katılım müzakerelerini yürüten bir ülkenin ihtiyaçları sonucunda hazırlanmıştır.

- Bu aşamadan itibaren yolumuza kararlılıkla devam etmemiz için bizim bu değişiklikleri yapmamız gerekir. Bu parlamentoya bu yetkiyi benim vatandaşım, git gerektiğinde yasa yap, anayasa değişikliği yap diye bu yetkiyi vermiştir.

- Milli iradenin temsilcisi olan TBMM bu değişikliği yapacak. Bu reformları gerçekleştirecek güce sahiptir. Ben muhalefetin bu noktada sağ duyulu davranacağına inanıyorum. En azından inanmak istiyorum. Değişime karşı çıkanlar varsa, bunu açık açık mertçe ortaya koysunlar. Farklı bahanelerin arkasına sığınarak, gerçekleri çarpıtarak kimse bir şey elde edemez.

- Arkadaşlarım bu çalışmayı partilere, STK’lara, medyaya bunu ulaştıracaklar. İstiyoruz ki bu taslak hepsine ulaşsın. Bundan sonra da arkadaşlarımız, Pazartesi, Salı ve de Çarşamba kendilerini ziyaret ederek, onların ilaveleri, çıkmasını istedikleri neler varsa, bunları kendilerinden alacaklar. Bugünden verip üç günlük bir taslak üzerinde çalışma imkanını tanıyalım. Bu tasarıyla alakalı şu an 110 imza toplandı.

- CHP yine, tekrar tekrar kışlaya camiye yargıya siyasetin sokulmamasını istedi. Ben tabi CHP’nin bu yaklaşımını aynen kabul ediyorum, biz de aynı şeyi savunuyoruz zaten. Bu hassasiyetle yürüdük. Ancak ana muhalefet liderinin de en az Ak Parti kadar hassas olmasını rica ediyorum.

- Ben burada ben sadece, bir tanesini örnek olarak vereyim. Örneğin CHP’nin Bolu il başkanı, Bolu’daki imam ve müezzinlere bir mektup yolluyor. Mektupta ‘Türkiye insanları, şunlar ve bunlar şeklinde ayıran, kendisi gibi düşünmeyen insanlara adeta zulüm eden bir iktidar tarafından yönetilmektedir. Lütfen kayıtsız kalmayın diyor. CHP’nin sayın lideri, her konuşmasında son derece tahrikkar ve sorumsuz açıklamalar yapabiliyor. Yani anayasa’nın 138. maddesini sürekli çiğniyor. Ama buna karşı yargının kalkıpta bir suç duyurusunda bulunduğunu duydunuz mu?

- Bu Ak Parti tarafından yapılmış olsa yer yerinden oynar mı? Sürekli yargıyı yönlendirme yönetme gibi bir görevi yerine getiriyor. Lütfen kışlaya camiye yargıya siyaset sokmayalım. Biz bunu yapmıyoruz.

En Çok Aranan Haberler