HABER

Erdoğan: 'Sırtını bir yere dayayanlar bedelini ödeyecek'

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sırtını bir yerlere dayayanlar bunların bedelini ödemeye devam edecekler. Biz sırtımızı Hakk'a ve halka dayıyoruz farkımız bu" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sırtını bir yerlere dayayanlar bunların bedelini ödemeye devam edecekler. Biz sırtımızı Hakk'a ve halka dayıyoruz farkımız bu" dedi.

Erdoğan, esnafın bilhassa bürokraside karşılaştığı sıkıntıların çoğunun küçük düzenlemelerle çözülebilecek mahiyette olduğuna işaret etti. Erdoğan, "Çıraklık ve kalfalık sistemi, yani mesleki eğitim esnaf ve sanatkarlarımızın geleceği bakımından hayati öneme sahiptir. Bu alanda atılacak her adımın Cumhurbaşkanı olarak bizzat destekçisi olacağımı özellikle belirtmek isterim." ifadesini kullandı.

Şurada yapılacak değerlendirmelerin, tartışmaların, alınacak kararların hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, görüş, teklif ve tenkitleriyle şuraya katkı verecek herkese şükranlarını iletti.

"Çocuklarıma da hep ticaretle uğraşmaları tavsiyesinde bulundum"

"Türkiye'de esnaf ve sanatkarla en yakın ilişkisi olan başbakan, cumhurbaşkanı kim deseler herhalde ilk sırada şahsımın yer alması lazımdır." diyen Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:

"Çünkü esnaflıktan gelme bir siyasetçiyim. Lise yıllarımdan itibaren hep siyasetin içinde oldum ama aynı zamanda geçimimi sağlamak için ticaret de yaptım. Çocuklarıma da hep ticaretle uğraşmaları, bilhassa memuriyetten uzak durmaları tavsiyesinde bulundum. Memur kardeşlerim gücenmesin. Çünkü kamu görevi elbette önemlidir, elbette değerlidir ama bir yönüyle de insanın gerçek potansiyelini ortaya koymasına mani olur. Kamuda belirli bir sistem var, siz ne kadar yetenekli, ne kadar çalışkan, ne kadar cesaretli olursanız olun, o sistem sizi belirli bir kalıba girmeye mecbur eder, hatta zorla sokar.

"15 Temmuz'da bunu yaşamadık mı?"

"Devlete kapağı bir atayım, ondan sonra zaten ilanihaye benim daha para pul derdim olmaz" mantığına işaret eden Erdoğan, "Onun için biz ne diyoruz bu memuriyet kanununun ne olması lazım, değişmesi lazım. Niye? Hakkını ver, çalışan devam etsin ama çalışmıyorsa bu millet, bu devlet onları sırtında taşımaya mecbur kalmasın. 15 Temmuz'da bunu yaşamadık mı? 15 Temmuzdakiler bunlar değil mi? Bunlar işte yedirdik, içirdik, bombaları onlar yağdırdı. Nitekim, Peygamber Efendimiz aleyhisselatü vesselam rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu vurguluyor." diye konuştu.

"Devlet memuriyeti anlayışını değiştirmek için çok çalıştım"

Erdoğan, başbakanlık görevine geldiği günden beri kamuda çalışma sistemini, devlet memuriyeti anlayışını değiştirmek için çok çalıştığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Ama pek az mesafe aldım diyebilirim. Niye? Anayasa değişikliği gerektiriyor ancak vazgeçmiş değiliz. Bu konuda yaptırdığım çalışmalar sayesinde başbakanlıkta ve ilgili bakanlıkların elinde çok ciddi birikim bir birikim oluştu. Hükümetimize her fırsatta bu birikimi kullanarak bürokratik oligarşiyi yıkıp yerine insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışını hakim kılacak bir kamu personel rejimi kurması tavsiyesinde bulundum. Türkiye'nin son 14 yıldır yaşadığı tarihi dönüşümün bu reformu da hayata geçirerek bir adım daha ileriye taşıyacağına inanıyorum. Mevzuatıyla doğru uygulamasıyla esnafın ve sanatkarın önünü tıkayan değil, önünü açan bir bürokratik altyapı kurulana kadar sizlerin meselelerinin de takipçisi olacağımı bilmenizi istiyorum. Esnaflıktan gelme bir siyasetçi olarak bunu bizzat kendi meselem olarak görüyorum."

"Biz sırtımızı Hakk'a ve halka dayıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Onun için 'tek vatan', kimse vatanımızın üzerinde operasyon düşünmesin. İşte düşünenler, bedelini ödüyor. Şehitlerimiz var ama bizim inancımızda şehadetin yeri farklı. İstiklal Marşı'mızı hep okuyoruz değil mi? Ne var orada, 'Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda, şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda, canı cananı bütün varımı alsın da Hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' Mesele bu.

Dördüncüsü tek devlet. Bizim Türkiye Cumhuriyeti'nden başka devletimiz yok. Kimse başka hesabın içine girmesin. Başka hesabın içerisine giren bunun bedelini ödeyecektir ve ödüyorlar. Sırtını bir yerlere dayayanlar, bunların bedelini ödemeye devam edecekler. Biz sırtımızı Hakk'a ve halka dayıyoruz, farkımız bu. Milletimiz, hangi unsurdan, etnik unsurdan olursa olsun kendini içinde ifade edebileceği Türk milletidir. Bayrağımızı biliyorsunuz, 780 bin kilometrekare vatan toprağımız belli. Kardeşlerim, devletimiz, Cumhurbaşkanlığı forsunda ifade edilen 16 devletimizin ardından kurduğumuz son devletimiz. Türkiye Cumhuriyeti."

"15 Temmuz'da darbeye karşı koyanların önemli bir bölümünü esnaf ve sanatkarlar oluşturuyordu"
15 Temmuz gecesi sokaklarda olanların anlattığına göre, darbe girişimine karşı koyanların önemli bir bölümünü esnaf ve sanatkarların oluşturduğunu belirten Erdoğan, şehitlere bakıldığında da mobilyacıdan kaynakçıya, kuaförden elektrikçiye, ayakkabı imalatçısından dekorasyoncuya, matbaacıdan tornacıya, inşaatçıdan kuyumcuya kadar her meslekten esnaf ve sanatkara rastlandığını kaydetti.

Şehitleri rahmetle ve minnetle yad ettiğini, gazilere şifa dilediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Selçuklu'nun, Osmanlı'nın ve Cumhuriyet'in kurucu unsurları arasında en başlarda bulunan esnaf ve sanatkarların 15 Temmuz'da da Türkiye'nin istiklaline ve istikbaline sahip çıkma mücadelesinde ilk safta yer aldığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Terör örgütlerinin saldırılarına birlikte nasıl göğüs germişsek, geleceğimizi de birlikte inşa edeceğiz. Bunun yolu da her birimizin işini en iyi şekilde yapmasından geçiyor. Birileri tehdit ettiği zaman kepenk indiren değil, tehdit ettiklerinde de 'benim rızkımın kapısıdır burası' deyip orada direnecek esnaftan bahsediyoruz.

"Bizim medeniyetimizde böyle bir yapılanmaya asla yer yoktur"
Bu darbe başarılı olsaydı, Feto ne yapacaktı? Sadece kendisine biat edenlere hayat hakkı veren bu örgütün, karanlık yüzünü anlamak için daha ne kadar tecrübe yaşamamız gerekiyor? Feto'nun 'himmet' adı altında esnaf ve sanatkarlarımızı adeta haraca bağlayan, maddi baskı yanında, manevi tehdidi de kullanan anlayışı, ne ahlakidir ne İslamidir. Bizim medeniyetimizde, kültürümüzde böyle bir yapılanmaya asla yer yoktur."

Ahiliğin şartları arasında elin, kapının, sofranın açık, dilin, gözün, belin bağlı tutulması olduğuna işaret eden Erdoğan, "Herkesi elini, kapısını, sofrasını açık tutmaya mecbur eden ama kendisi diline, gözüne, beline hakim olmayan bir örgüt, esnaf ve sanatkarlarımızın muhabbetine kesinlikle layık değildir." ifadesini kullandı.

"Bu beyefendilerin kapısını çaldım"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"15 Temmuz, FETÖ'nün gerçek yüzünü görememiş olanlar için nihai ikazdır. Buna rağmen hala malum örgütün içinde kalmayı sürdüren varsa, inancına, ülkesine, milletine karşı açık bir ihanet içinde demektir. Aynı durum, bölücü terör örgütü için de geçerlidir. PKK'nın ve sivil uzantılarının, parlamento içindeki uzantılarının Türkiye'nin önünü kesmek için bir araç, tuzak olarak kullanıldığı apaçık bir gerçektir.

Ülkesini ve milletini seven herkesin içinden geçtiğimiz şu kritik dönemde tüm imkanları ve gücüyle devletine sahip çıkması, inanç, mezhep ve köken istismarcılarına geçit vermemesi şarttır. Batı, gazeteleriyle, bakanlarıyla, vesaireleriyle Türkiye'ye meydan okuyor. Peki, genel başkanı olduğum partim kapatıldığı zaman siz neredeydiniz?"

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde şiir okuduğu için hapse girdiğini anımsatan Erdoğan, "Bu beyefendilerin kapısını çaldım. Hiçbir tanesinin umurunda değildi. Bunların insan hakları kurumları hiç umurlarında bile olmadı. Neredeydiniz? Şimdi benim ülkemi kana bulayan, benim ülkemde savunmasız insanları öldüren, bunları tehdit eden, yakıp yıkan, kasıp kavuran bütün sokak aralarını, caddeleri, kanalları kazıyarak belediyelerin araçlarıyla iş makineleriyle bu hale döken insanları hangi yüzle hangi anlayışla siz gelip savunuyorsunuz? Hangi akılla? Siz bu milleti ne zannediyorsunuz? Bugüne kadar talimat veriyordunuz, 'emir buyurdunuz efendim' diyorlardı. Geçti o devirler. Artık kendi kararını kendi veren, kendi göbeğini kendi kesen bir millet var." değerlendirmesinde bulundu.

"Bu millet artık uyanmıştır"
Yargıya ilişkin konuştuklarında ise "Yargı bağımsızdır" yanıtını aldıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Senin ülkende bağımsız da benim ülkemde bağımlı mı? Hanımefendinin eline 4 bin dosya sıkıştırıyorum, teröristlerin dosyalarını ve 6 ay kadar önce yine konuşuyoruz. Diyorum ki 'Ne oldu 4 bin dosya' diyor ki 'Yargı bağımsız ve onların sayısı şimdi 4 bin 500 oldu'. Diyorum, 'Geciken adalet adalet değildir ki nasıl oluyor bu iş'. Şimdi bakıyorum yeni yeni meydan okumalar çıkıyor. Aynı şeyi farklı yerlerden... Gazetelerde başlıklar, hepsi buraya yönelik. Fakat biz, sizin attığınız o başlıklara alıştık. Geçmişte bunu rahmetli Özal'a da yaptılar. Şimdi aynı şeyleri bize yapıyorlar. Ne yaparsanız yapın, şunu bilin ki bu millet artık uyanmıştır ve inşallah muasır medeniyetler seviyesinin üstüne de çıkacaktır. Türkiye için bu husus siyasi bir tartışma konusu olmanın ötesine geçip beka meselesi haline dönüşmüştür."

Bin yıldır yaşanan bu coğrafyada daha nice bin yıllar yaşanmaya devam edileceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendimizle birlikte umudunu bize bağlamış tüm kardeşlerimiz için bu mücadeleden başarıyla çıkmaya mecburuz. Bugün, dün olduğumuzdan daha iyi bir noktadayız. İnşallah yarın çok daha iyi bir noktaya kavuşacağız." dedi.

En Çok Aranan Haberler