Erdoğan konuşmasının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada,Köşk seçimiyle ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile son bir istişare yapacağını söyledi
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
İçinde bulunduğumuz coğrafyada hemen her Ramazan buruk geçti. Filistin’de buruk yaşandı. Mısır 10 yıllar boyunca baskı ve zulümle yönetildi. Özgürlük geldi derken bir kez daha baskı ve zulüm dönemi başladı. Suriye aynı şekilde. 10 yıllarca Ramazan dikta rejimlerinin gölgesinde buruk geçti. Son 4 yıldır buna bir de kan eklendi. Kitlesel katliamlar eklendi. Irak derseniz aynı şekilde. Dikta rejimi, ardından işgal, ardından iç çatışmalar.
"EN BURUK RAMAZAN OLACAK"
2014 yılı hicri 1435 yılı Ramazan ayı son yüzyılın en buruk Ramazan ayı olarak yaşanacak. Myanmar’dan başlayarak, Afrika’nın batısına kadar her ülkenin baskı zulüm ve yoksullukla idrak edeceği bir Ramazan'a yaklaşıyoruz. "Rabbim isterse büklüm büklüm burulur" diyor ya şair, kul da bunu isterse, acılar hüzünler huzura sükuna dönüşebilir. İşte onun için hep birlikte çok dua edeceğiz.
Bütün mazlum mağdur yoksul kardeşlerimiz için bu Ramazan'da çokça dua edeceğiz. Dua ile kalmayacak, coğrafyamızın içinde bulunduğu durumu tefekkür edecek elimizi oralara uzatacağız. Neden böyle olduğunu, bu güzel coğrafyanın nasıl bu hallere geldiğini etraflıca sorgulayacak, hem kendimizi hesaba çekecek, hem de kardeşlerimizin kendilerini hesaba çekmeleri için gayret göstereceğiz.
"KARDEŞ KAVGALARININ KARŞISINDA OLDUK"
1071’den beri bizler bu coğrafyadayız. Kardeş kavgalarının karşısında olduk. Mezhep çatışmalarına asla prim vermedik. Her zaman yapıcı bir vazife üstlendik. Her halka karşı eşit mesafede durduk. Şu anda Ortadoğu’da devam eden bütün anlaşmazlıklarda, Kuzey Afrika’daki gerilimlerde biz sadece hakkın tarafındayız. Haklının mazlumun barışın tarafındayız. Allah’ın izniyle hiç kimse bizi bu kardeş kavgalarının içine çekemez, çekemeyecek. Tüm vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ve dostlarımızın şunu bilmesini isterim. Biz farklı bir ülkeyiz. Bu coğrafyada en köklü devlet geleneğine sahip olan, bu noktada en büyük tecrübeye sahip olan bir ülkeyiz.
Yüz yıllar boyunca idaremiz altında olan topraklarda barışı kardeşliği hakim kıldık. Huzur ve barışı tesis ettik. Bu sayede de çok büyük bir medeniyeti inşa ettik. Ortadoğu’daki yangının gerilimlerin ülkemize sirayet etmesine biz asla izin vermeyiz. Bizim kendi gündemimiz var. istikrarsızlığa çatışmalara rağmen, biz Türkiye’yi geleceğe taşıma mücadelemizi sürdüreceğiz. Türkiye bugün olduğu gibi yarın da bölgede örnek alınan, gıptayla bakılan bir ülke olmaya devam edeceğiz.
"SEYİRCİ KALAMAYIZ"
Bir nokta yanlış anlaşılmasın. Kendi ülkemizi toplamak adına, huzuru muhafaza etmek adına, bölgemiz ve dünyadaki gelişmelere, haksızlıklar karşısında susanlardan olmayacağız. Ortadoğu’da oluk oluk kan akarken biz seyirci kalamayız. Mısır’da kardeşlerimiz katledilirken, insanlık dramı yaşanırken görmezden gelemeyiz. Suriye’de insanlık ölürken hiçbir şey yokmuş gibi davranamayız. Ya elimizle müdahale ederiz, ya dilimizle müdahale ederiz, bunları yapamıyorsak buğzederiz. (TDK/ Buğzetmek: Kin beslemek, nefret etmek)
Türkiye gerek Musul’da alıkonulan vatandaşlarımızla ilgili olarak, Türkmen kardeşlerimizle ilgili olarak ne yapılması gerekiyorsa fazlasıyla yapılıyor. İnanın cumhuriyet tarihinde örneği görülmemiş bir şekilde, son derece yoğun çok boyutlu derecede yapılması gereken neyse yapıyoruz.
"CHP, MHP DURUMU ZORLAŞTIRIYOR"
AFAD başlatılan insani yardımlar çerçevesinde 40 bin 757 kişilik gıda kolisini, 12 bin 500 kişilik çadır ile, 218 bin ilaç bölgeye ulaştırıldı. AFAD, TİKA ve Kızılay ekiplerimiz insani yardım taleplerini tespit ediyor ve oradaki türkmen kardeşlerimize sivil halka bunları dağıtıyor. Musul’da alıkonulan vatandaşlarımız için, Irak Kürdistan bölgesel yönetimiyle, BM ve NATO, ABD İngiltere Suudi Arabistan ve bölge ülkeleriyle yoğun irtibat halinde olduk. Her türlü seçeneğin üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Hazırlıklı durumdayız. Ancak, en başta alıkonulan 80 vatandaşımızın can güvenliğini tehdit edecek girişimlerden de sakınıyoruz. Hem CHP hem MHP şu anda bölgedeki durumu, vatandaşlarımız aleyhine zorlaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Tarihleri boyunca hiçbir zaman bu milletin sorumluluğunu üzerlerine taşımadılar. Vatandaşlarımızı ve Türkmenleri zora sokacak tavır içindeler.
Onların yandaş medyası tekrar tekrar bizim IŞİD’a karşı kışkırtıcı bir uslüpla konuşmamız için baskı yapıyorlar. CHP, MHP onların yandaş medyası acaba bize neden bu konuda konuşmamız için baskı yapıyorlar. Herkes elini vicdanına koysun. Bizim 80 vatandaşımız bir örgütüne linde alı konulmuş haldeler. Bizim bu örgütle ilgili kışkırtıcı açıklama yapmamızı, yangına körükle gitmemizi bekliyorlar. İşte bu kanlı bir siyasettir. Musul’da Allah korusun vatnadaşlarımızın başına bir şey gelsin de hükümeti eleştirelim diyecek kadar akıldan vicdandan yoksun bir hale geldiler.
"ÇARESİZ HALDELER"
CHP de MHP de son derece çaresiz bir haldeler. Ne MHP de ne CHP de ilke kalmadı, sınır kalmadı, fikir zaten hiç kalmadı. Devlet Bahçeli MHP’yi aldı. CHP’nin yedeği, marjinal sol örgütlerin maymunu haline getirdi. CHP’nin genel müdürü o koltuğa oturdu. Mustafa Kemal’in partisi diyue övündüğü partiyi paçavraya çevirdi. Bu iki genel başkandan önce en azından bir kimliği bir ağırlığı vardı. CHP de MHP de kimliksiz ilkesiz fırsatçı partilere dönüştü. Şu hale bak. CHP genel müdürü çıkmış AYM’yi övüyor. Ama kısa bir süre önce de Silivri’de afedersiniz sövmenin dışında her şeyi onlara söylüyordu.
Meclis’te biz bu yasayı çıkarmak için verdiğimiz mücadelede bunlar salonda söylenmedik şey bırakmadılar. Biz bunlara rağmen hep 330’u yakalamanın mücadelesini verdik. Onunla da kalmadık ülkeyi dağ taş demeden dolaştık sonra milletimiz yetkiyi verdi, evet dedi ve bu yasayı çıkardık. Gerçi CHP genel başkanı sandığı bulamayıp hayır diyemedi. Balyoz ve Ergenekon davasından dolayı Pensilvanya’ya demedikleri kalmamıştı şimdi Pensilvanya yargısını savunuyorlar. Bir ipte bu kadar cambazlık yapılmaz. Bakın kafa üstü çakılacaklar. Bahçeli çıkıyor her hafta hakaret ediyor. Yılların MHP’sini aldın altın tepsi içinde şantaj çetelerine teslim ettim.
Çıkmış bizi Pınarhisar ile tehdit ediyor. Sen bizi kendin gibi şantaja tehdide boyun eğecek mi sandın.Biz Pınarhisar’a neden gittik? Tekrar etmekte fayda var. Talim Terbiye Yüksek Kurulu’nun tüm okullara tavsiye ettiği “minareler süngü kubbeler miğfer camiler kışlamız müminler asker..” Ve bunula bizi yargıladılar. Sağ olsun daha sonra Pınarhisar’da bizi misafir ettiler. Bu millet, Bahçeli size, 5 yıllığına yetki vermişti ama 3,5 yılda gittiniz. Gölcük depreminin Düzce depreminin altında kaldınız. Vatandaş daktiloları filan Başbakanlığın önünde atıyordu. Biz ihtiyacımız olan ürünleri bulamaz hale gelmiştik. Petrolü alamaz hale gelmiştik. Siz bize böyle bir Türkiye teslim ettiniz. Biz bu yola ülke için bayrak için ölmeye yola çıktık. Bahçeli senin tehditlerine pabuç bırakmayız.
"ADAY DAYATTILAR"
Her şeyden önce bizim için ölüm mukadderdir. Bu böyle bir mücadelede de olabilir. Veyahutta giderken bir trafik kazasında olabilir, veyahutta bir ayağın bir taşa takılır, gayet normal giderken kalp. Her şey olabilir. Çünkü her nefis er veya geç ölümü tadacaktır. Mesele ölümden korkmak değil, bir Müslümana bu yakışmaz. Mesele yine şairin ifadesiyle ölümü korkutmaktır. Biz bunun için buradayız. 200 yılında devlet bahçeli başbakan yardımcısıydı. DSP ANAP MHP birlikte iktidar idiler. Bir cumhurbaşkanı adayını dayattılar hatırlayın. MHP vekili adaylığını açıkladı dilekçesini yırttılar. Meclis içinde dövdüler. MHP bu ya. Ya bunlarda ne ararsan ilkellik adına var. kendi arkadaşlarını dövüyorlar. Aracına, insanlar tekme tokat dövülür de bunlar arabayı da dövüyorlar. MHP o gün DSP ve ANAP’ın oyuncağıydı. Şimdi CHP’nin oyuncağı. Bugün de aynı şekilde aday dayattılar.
Tezgah aynı. MHP’nin kendi iradesi yok mu? Belki kazanamaz, belki yenilir ama en azından izzetiyle yenilir. Ben inanıyorum ki MHP’ye gönül veren kardeşlerim bu seçimlerde de sen bizim irademize saygısızlık yaptın diyecekler ve kendi iradelerini en güzel şekilde sandıkta değerlendireceklerdir. Aynı şey CHP’ye gönül veren kardeşlerimiz için de geçerli.
Şimdi MHP hem yeniliyor hem de bu genel başkan yönetiminde izzetini kaybediyor. 10 ağustos’ta bir kez daha yenilecekler, ama izzetleriyle değil alınlarındaki lekeyle yenilmiş olacaklar. Benim milletim artık omurgalı siyaset istiyor. Millet her rüzgarın önünde eğilen, üzerien bir de ağır yenilgi alan zavallı siyasetçi gerekmiyor. Bu CHP ve MHP’nin düştüğü çukura bakında sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunu idrak ediyoruz.
Biz muhalefetin bu zavallı haline bakacak, rehavete kapılmayacak tam tersine saflarımızı sıklaştıracağız. Hepinzin çok ama çok iyi bildiği hususları bugün genişletilmiş il başkanları toplantımızda tekrar hatırlatmak isterim. Bu ülkede yıllar boyunca siyaseti bir rant kapısı olarak görenler oldu. milletin oyuylai ş başına geldiler. Bir iki sene hükümette görev aldılar. Her seferinde ülkeyi millete çok ağır faturalar yükleyerek gittiler. Milletin derdini hiçbir zaman dert edinmediler.
Mafya iş başında, çeteler iş başında. Onlar kabine kurdular, hükümetleri indirdiler, hükümetler kurdular. Biz işte bu kısır döngüye son vermek gayesiyle Ak Parti’yi kurduk. 12 yılımız dağ taş demeden yollarda geçti. Biz 780 bin kilometrekareye mahkum olmadık. Tam aksine tüm dünyayı fellik fellik dolaştık. Övünerek söylüyorum bizim ihracatçımızın dünyada gitmediği ülke kalmamıştır.
12 yılımız bu şekilde devam etti bundan sonra da böyle devam edecek. Hep dert dinleyerek ülkemizde günlerimizi aylarımızı geçirdik. Dertlere çare üretme gayreti içinde olduk. Ha yüzde 100 bunları hallettik mi, şüphesiz ki hayır. Niye? Hayat her gün güncelleniyor. Buna yetişmek kolay bir iş değil. bir çoğumuz haftalarca çocuklarını eşlerini göremediler. Bırakınız eşlerimizi çocuklarımızı kendi canımızdan dahi geçtik. Öyle dönemler oldu, işte şu anda hasta yatağında olan hastalarımız var. bunlar durup dururken olmuyor. Bu mücadele esnasında olanlar. Bu gayret içerisinde olanlar. Ama biz ne dedik? bu can bu millete bu vatana feda olsun.
Şu anda ak babalar pusuya yattılar. 12 yıl boyunca pusuda beklediler. İstediklerini alamadılar. Bugün de yarın da alamayacaklar. Biz dost ve kardeşlerimiz için umut, düşmanlarımız için azap olmaya devam edeceğiz. Asırlardır isimleri değil hep davayı konuştuk. Bugün de davamızı konuşacağız. İsimler fanidir. Ama bu mücadele bu dava bu hareket bakidir.
Gazi Mustafa Kemal, Adnan Menderes, Turgut Özal, geldiler mücadele ettiler, göçüp gittiler. Baki kalan dava oldu, Türkiye Cumhuriyeti oldu ve milletimiz oldu. daha nice isimler gelecek, göçüp gidecek. Allah’ın izniyle bu millet de bu ülke de var olmaya bu şanlı bayrak dalgalanmaya devam edecek. Yine hatırlatmak isterim ki, aramızdan birini ölüme değil sadece ve sadece cumhurbaşkanlığı makamına uğurlayacağız. Görev değişecek yetki değişecek dava şuuru değişmeyecek. Kim ki isimleri tartışırsa partimize teşkilatımıza değil bu büyük kadim davaya haksızlık eder. İsimler de rütbeler de makamlar da mevkiler de bu dava içinde hareket içinde ehemmiyeti en düşük olan unsurlardır.
Sadece şu salondaki her bir kardeşim gerektiğinde vazife verildiğinde o vazifeyi hakkıyla yapabilecek güce beceriye sahiptir. Son derece bir hassas bir imtihandan geçiyoruz. Bu süreçte teşkilatımızın her kademesindeki bir arkadaşım, ikbal hırsıyla değil dava şuuruyla hareket edecektir. Cumhurbaşkanı adayımız kim olursa olsun, gelen yada giden her kim olursa olsun, AK Parti’nin emaneti büyük Türkiye sancağının en büyük şekilde dalgalanacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Gezi olaylarıyla, 17-25 aralık darbe girişimleriyle son derece büyük imtihanlar maruz kaldık. Hamdolsun bizler de teşkilatımız da dik durarak, omurgalı durarak, geri adım atmayarak bu alçakça saldırılara göğüs gerdik. Öyle anlar vardır ki gerçek mücevherle sahte mücevheri ayırt edersiniz. Biz de bir yıl içinde ayırt etme fırsatını bulduk.
Mesele kendi bahçelerinde saldırıldığında değil, arkadaşlarına kardeşlerine vatan topraklarına saldırıldığında tepki verebilmektir, mesele budur. Üzülerek söylemeliyim ki bize ve vatanımıza saldırıldığında seyretmekle yetinenler oldu. ama millet de teşkilatımız da bu suskunluğu not etmiştir. Bunlar kayıtlarda var. şu anda elimize gelen belgeler bulgular bunları gördükçe aman yarabbi. Bu devletin mekanizmaları içerisine bunlar nasıl sızdılar? Bu ülkeye nasıl ihanet ettiler? Bu ihanet şebekesini bizim sadece ülkemizde değil tüm dünyada tanıtmak görevimizdir. Bunu dün AB büyükelçileriyle yaptığım toplantıda onlara da söyledim, anlattım ve onların bu süreçte ilgili veballerini de kendileriyle konuştum. Tüm bunlara rağmen biz aramızda muhabbeti muhafaza edeceğiz. Biz yol üzerindeki tuzaklara düşmeden menzile doğru gece gündüz ilerlemeye devam edeceğiz. Dost zor zamanlarda ve yolculukta belli olur. Dostumuzu hasmımızı daha iyi öğrenerek, bıkmadan usanmadan Türkiye’yi büyüteceğim.
Salı günü inşallah adayımızı Ankara Ticaret Odası’nın kongre merkezinde açıklayacağız. Açıklanmasının ardından bir kez daha yollara revan olacak, adayımız için yetki isteyeceğiz. Bir kez daha çok çalışacağız, kapı kapı dolaşacağız. Bu seçim 2015 genel seçimlerinin bir işaret fişeğidir. Bakın şu anda 9 kişilik yönetim kurulu üyesine sahip sandık oranımız yüzde 83. Temenni ederim ki bu tespitler doğrudur. Bazen kağıt üzerinde oluyor da ama uygulamaya gelince maalesef olmuyor. Pazar günü Türkiye genelinde, bu 9 kişilik ynetim kurulu üyeleri toplantı yaptılar. Eksiklerimiz ortaya çıktı, nerelere takviye yapacağımız ortaya çıktı.
İlk cumhurbaşkanlığı seçimlerine, Türkiye’nin ve dünyanın sandıklar en iyi sahip çıkan parti olarak girmiş olacağız. 10 ağustos seçimlerinin ardından farklı bir Türkiye’nin kapıları aralanacak. Daha güzel bir Türkiye’de hizmete devam edeceğiz. Salı günü büyük bir salonda birlikte olacağız.