HABER

Erdoğan, soruları yanıtladı (6)

Cumhurbaşkanı Erdoğan: - "(FETÖ"cü Adil Öksüz) Takipteyiz, iz sürüyoruz. Bazı bağlantıları kurulmuş vaziyette" - "(Milletvekili listelerine FETÖ'cülerin sızma ihtimali) Artık kolay değil. Çünkü çok hassasız. Her türlü incelemeyi, araştırmayı, devlete eleman almadaki GBT gibi yaptırıyoruz, yaptıracağız. Ben, böyle bir sızmanın olabileceğine ihtimal vermiyorum" - "Münbiç'le ilgili olarak aldığımız duyumlarda Fransızların, özellikle Münbiç'e yönelik bazı gayretlerinin olduğunu şu anda gözlemliyoruz" - "(Macron) Bunlar geçmişte hep böyle alışmışlar. 'Biz büyüğüz'... Sen büyüksen Türkiye senden küçük mü? Türkiye, hakkı neyse bu hakkını sonuna kadar belirler ve masada kalıcıdır, masada belirleyicidir. Masayı da size terk etmeye mecbur değildir"

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ'cü Adil Öksüz'ün yakalanması konusunda takipte olduklarını, iz sürüldüğünü ve bazı bağlantıların kurulmuş vaziyette olduğunu bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NTV'de yayınlanan "Siyasi İşler Özel" programında, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) sözde "Hava Kuvvetleri Komutanlığı imamı" firari Adil Öksüz'e ilişkin soruyu yanıtladı.

Bu konuda takipte olduklarını dile getiren Erdoğan, "Takipteyiz. Son bilgiler, kendisinin burada hangi ülkede filan söylemem belki uygun olmaz ama iz sürüyoruz, bazı bağlantılar kurulmuş vaziyette. Temennim odur ki şu anda aldığımız istihbarat doğru çıkarsa herhalde onunla ilgili adımı da attığımız gibi gerçekleştirmiş olacağız." dedi.

Milletvekili listelerine FETÖ'cülerin sızma ihtimaline karşı yapacaklarının sorulması üzerine Erdoğan, "Artık kolay değil. Çünkü çok hassasız. Yani biz her türlü bu noktada incelemeyi, araştırmayı, devlete eleman almadaki GBT gibi bunların hepsinin incelemelerini yaptırıyoruz, yaptıracağız. Ben, böyle bir sızmanın olabileceğine ihtimal vermiyorum." yanıtını verdi.

"Türk Silahlı Kuvvetleri içinde 3 bin kişilik kripto bir yapının tespit edildiği bilgisi... Nasıl bir yapıdan bahsediyoruz burada?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, "Son döneme yönelik bunlar tespitler. Her an çalışmalar tabii devam ediyor. Değişik şeyler olabilir, olabiliyor. Tabii biliyorsunuz istihbarat herhalde boşuna yok. İstihbaratın da kendine has bazı görevleri var ve içeride, dışarıda belli yerlerle iltisaklar vesaire. Tabii istihbarat konuşulursa istihbarat olmaktan çıkar. Şimdi 3 binle ilgili de böyle bir tüyo verirsek herhalde bu da yanlış olur." ifadelerini kullandı.

Afrin ve terörle mücadele konusundaki soru üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Şunu bir defa rahatlıkla söyleyebilirim; Biz şu anda belki şah damarını terörle mücadelede kesmiş olamayabiliriz ancak şah damarı çok ciddi bir darbe yedi ve kanamada. Bunu söyleyebilirim. Zira, sayılar içeride, bakın ciddi manada düştü. Artık yüzlerle konuşuluyor ve bunlar tabii kısa bir sürenin şeyleri değil. Çok uzun süredir devam eden bir terörle mücadelenin ürünü. Bakın son 3 yılda yurtiçi ve Kuzey Irak'ta YPG, PKK ile mücadelede 16 bin 650 terörist etkisiz hale getirildi."

"Buna bu son operasyonlar dahil mi?" şeklinde soru üzerine Erdoğan, bunun son rakamlar olduğunu, Zeytin Dalı Harekatı'nda 20 Ocak'tan bu yana 4 bin 254 teröristin etkisiz hale getirildiğini dile getirdi.

- "Sayın Macron'a duyurulur"

DEAŞ'la mücadeleye ilişkin rakamları da paylaşan Erdoğan, "Aynı şekilde DEAŞ'la mücadelede Fırat Kalkanı Harekatı'nda 3 bin 60 DEAŞ mensubu. Bu Sayın Macron'a duyurulur. Çünkü sık sık hep bizi DEAŞ'ı koruyan, böyle gösteriyor. Kendisine bunları anlattığım halde yine aynı şeyi söylüyor." dedi.

Yurtiçindeki operasyonlarda 146 DEAŞ mensubunun etkisiz hale getirildiğini, DEAŞ'la iltisaklı 14 derneğin kapatıldığını, 53 bin 781 kişiye ülkeye giriş yasağı konulduğunu, 5 bin 540 kişinin DEAŞ'la bağlantılı olarak sınır dışı edildiğini belirten Erdoğan, 5 bin 402 zanlının da gözaltına alındığını, 902'sinin tutuklandığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Daha ne anlatayım? Bu mücadeleyi gerek DEAŞ, gerek PKK, gerek PYD, gerek YPG bütünüyle veriyoruz ve bundan sonra da bunu vermeye devam edeceğiz. Tabii burada benim elhamdülillah hamd ettiğim bir şey var, artık gerek polisimiz, gerek jandarmamız gerek silahlı kuvvetlerimiz, gerek güvenlik korucularımız bu konuda çok ciddi deneyim sahibi oldu. Güvenlik korucuları artık gençleştirildi. O babalar, onlar emekli edildi. Şimdi onların bir çoğunun ya çocukları ya yeğenleri, onlar belli yaş gruplarının altında onlar bu güvenlik korucuları olarak çalışmaların içerisine dahil edildi. Aklımda kaldığı kadarıyla 50 bine yakın öyle bir ekibimiz var ve bütün bunlar bu mücadelenin dağ taş demeden içindeler. Bu süreci kararlı bir şekilde devam ettiriyorlar."

Afrin'in yeniden imarı konusunda ise Erdoğan, orada bir yönetimin oluşturulduğunu, yerli insanlarından oluşturulan ekiplerle çalışmaların sürdürüldüğünü, Türkiye'den bazı belediyelerin de kardeş şehir benzeri anlayışıyla hibeler yaptığını anlattı.

El yapımı bombalar, mayınlara karşı da güvenlik güçleri tarafından çalışmaların yürütüldüğünü ifade eden Erdoğan, "Bir an önce oranın idari anlamda da yapısının güçleneceğine inanıyoruz. Tecrübelerimizi, deneyimimizi onlara aktararak orayı kendi ayakları üzerinde durur hale getireceğiz." dedi.

- "Afrin'deki Kürt kardeşlerimize yönelik mücadelemiz olmadı"

"Kürt kökenli vatandaşlarımıza dönük bu süreç içinde nasıl bir mesajınız olacak?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Benim ülkemdeki Kürt kardeşlerim, vatandaşlarımın bilmesi lazım, bizim Afrin'deki Kürt kardeşlerimize yönelik orada bir mücadelemiz olmadı. Biz, oradaki teröristlere karşı bu mücadeleyi verdik. Bu terörist Kürt de olabilir başka etnik unsurlardan da olabilir ama ağırlıklı kusura bakmasınlar burada Kürt etnik unsuruna mensup olanlar ağırlıkta ve yabancılar da bunların arasında var. Bunları da bilmeleri lazım. Batılılar da var. Bunların içerisinde Fransızlar var, bunların içerisinde ta bakıyorsunuz Arjantin'den falan gelme kişiler var. Bütün bunlarla beraber oluşturdukları bu terör örgütü bu mücadeleyi orada sürdürdü. Bunların içerisinde Amerikalılar var. Bütün bunlara karşı bu mücadele yürütüldü ve başarıyla da sonuçlandı."

Münbiç'e ilişkin ABD ile yapılan görüşmelerin sorulması üzerine Erdoğan, "Yeni Dışişleri Bakanı Pompeo henüz daha göreve tam manasıyla başlamadı ama ancak bazı açıklamalar geliyor. Fakat mesela Münbiç'le ilgili olarak aldığımız duyumlarda Fransızların, özellikle Münbiç'e yönelik bazı gayretlerinin olduğunu şu anda gözlemliyoruz." dedi.

"Asker gönderme mi?" şeklindeki soru üzerine "Evet. O yönde" cevabını veren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şimdi tabii bu yaklaşım tarzı hoş değil ama zaten bunlar koalisyon güçleri olarak beraber hareket ettiler ama ne kadar kişiyle şu anda oradalar bunu bilemem. Fakat temennim odur ki bu noktada yani kendilerini üzecek bir iş yapmasınlar. Çünkü bu konuda oradaki aşiretler vesaire yüzde 90'ı oranın Arap'tır. Eğer onlar orada PYD'yle veya YPG'yle müşterek hareket etme durumuna gelirlerse aynen Afrin'de olan tablo orada da meydana gelebilir. Çünkü oranın yerli halkı ki ağırlıklı aşiretlerdir, bu aşiretler kesinlikle bunları kabul etmiyorlar. Hep bize gelen şey 'Bizi bunlardan kurtarın' ve 'Biz burada her türlü mücadeleye hazırız'. Biz de onlara diyoruz ki Fransızlara, Amerikalılılara, 'Bakın siz bize başta söz verdiniz, Sayın Obama bize söz verdi. Biz buradan en kısa zamanda çıkacağız, Fırat'ın doğusuna geçeceğiz. Siz de aynı şeyi söylediniz ama yapmadınız. Hala yapmıyorsunuz. Eğer müttefiksek, bölgede müşterek bazı hareketlerin içine gireceksek gelin bu adımları beraber atalım. Yoksa kusura bakmayın."

- "Sen büyüksen Türkiye senden küçük mü?"

"Soçi ve Ankara zirvesi. Sonrasında bir Tahran zirvesi planlanıyor. O zirve ne zaman yapılacak? Astana sürecinden bahsederken 'Kapımız kapalı değil. Katılmak isteyen diğer ülkelere de açıktır' demiştiniz. Amerika Birleşik Devletleri, 'biz de o sürece katılmak istiyoruz' derse yanıt ne olur?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Zaten bu noktada daha önce elçi düzeyinde katıldılar Astana'ya. Orada bir mani yok. Yani şu anda yine böyle bir arzuları olursa bu konuda biz kapıyı açarız. Mesela İstanbul Zirvesi'ne biz, Türkiye-Rusya-İran olarak; önce Fransa Cumhurbaşkanı katılmak istedi. Bunu bana söyledi. Ben de kendisine eğer gelmek istiyorsanız ben dedim hemen İran'la görüşmemi yapayım, aynı zamanda Sayın Putin'le, bu görüşmeyi yaptıktan sonra sizleri Ankara'daki bu zirveye davet ederiz. Sonra ben gerek Ruhani ile gerekse Putin'le yaptığım görüşmede kendileri, yani 'Bizim için bu konuda olumsuzluk söz konusu değil, memnun oluruz' dediler. Ben kendisine bu konudaki düşünceleri ilettim. Hatta dedim bunu üç artı bir şeklinde de yapabiliriz' dedik. Fakat daha sonra bunlar Afrin'deki bu gelişmelerden, bize şunu söylediler, 'Afrin'den çekilirseniz gelebilirim'. 'Ben size böyle bir teklifte bulunmadım ki. Siz benden böyle bir talepte bulundunuz. Ben de sizin bu talebinizi nezaketle Sayın Putin'e ve Ruhani ile... Şimdi siz benimle pazarlık ediyorsunuz. Afrin konusunda lütfen bir daha bizimle pazarlığa girmeyin, burada sizin de pazarlık edilecek hiçbir konumuz yoktur.' İşi öyle bitirdik ve biz de görüşmelerimizi Ankara'da üçlü olarak yaptık. Şimdi bunlar geçmişte hep böyle alışmışlar. 'Biz büyüğüz'... Sen büyüksen Türkiye senden küçük mü? Türkiye hakkı neyse bu hakkını sonuna kadar belirler ve masada kalıcıdır, masada belirleyicidir. Masayı da size terk etmeye mecbur değildir. Sen kalkacaksın, Elysee'de teröristleri misafir edeceksin, teröristleri orada ağırlayacaksın, ondan sonra bizden el bebek, gül bebek böyle bir temenni mi bekleyeceksin? Bunları hepsini kendisine söylediğim için rahatım, aynen söyleyebiliyorum."

(Sürecek)

En Çok Aranan Haberler