ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin önündeki bütün sorunları aşabileceğini ancak bu sorunlar aşıldıktan sonra yeni sorunlarla karşılaşılacağını söyledi. Erdoğan, "Ben size pembe bir tablo çizmek niyetinde değilim. Her büyümenin, her doğuşun sancıları olur" dedi.
Başbakan Erdoğan, tekstil ve turizm sektörü temsilcilerinin ardından bugün de Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Yönetim Kurulu üyeleri ile bir araya geldi. Başbakanlık Merkez Bina'daki toplantıya Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Devlet Bakanı Ali Babacan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun da katıldı. TİM Başkanı Oğuz Satıcı'nın başkanlığındaki heyette Çarşamba günü gerçekleştirilen İstanbul Sanayi Odası toplantısında, tekstilde KDV'nin yüzde 8'e indirilmesinin 5 iplikçiye yaradığını söyleyerek Başbakan Erdoğan'ın tepkisine neden olan TİM Başkanvekili Süleyman Orakçıoğlu'nun da yer aldığı gözlendi. Toplantının açış konuşmasını yapan Başbakan Erdoğan, göreve geldiklerinde her fırsatta sivil toplum örgütleriyle birarada olacaklarını ve karar alma sürecine sivil toplum örgütlerini azami ölçüde dahil edeceklerini söylediklerini hatırlattı. Türkiye'nin demokratik gelişimi ile birlikte ekonomik kalkınmasını yürütmek zorunda olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, krizden, kaostan bu anlayışla çıktıklarını ifade etti. Üç yıllık kısa sürede Türkiye'yi hep birlikte ileriye taşıdıklarını ve bu noktaya getirdiklerini anlatan Erdoğan, tüm bölgesel ve küresel sorunlara rağmen Türkiye'nin yere sağlam basışı ile bu sorunlardan ciddi oranda etkilenmediğini söyledi. Irak'ta ciddi sıkıntılar yaşandığını ve bir savaşın cereyan ettiğini kaydeden Erdoğan, Iraklı siyasi liderlerin şu anda yaşanan sürecin sivil savaş tehlikesini çağrıştırdığını söylediklerine dikkat çekti. Tüm bu gelişmelere rağmen Türkiye'nin bundan da ciddi manada etkilenmediğini ve bunu kendi lehine çevirmenin gayreti içinde olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bu sürecin içinde AB ile ilgili bir süreci de yaşadık. 40 yılı aşkın bir süredir başarılamayan bir neticeyi yakaladık ve şunda da müzakereler için tarama sürecini başlatmış bulunuyoruz. İlk fasıl da açılmış vaziyette. Onunla ilgili müzakere başlıyor. Tüm bölgesel ve küresel sorunlara rağmen, bütün bu olanlara rağmen ortada, siyasetin bu cilvesidir, felaket tellalları olacaktır. Onlar bu işi karalamaya çalışacaktır. Makro ekonomik dengeler büyük ölçüde sağlanmıştır. Şu anda reel sektör sorunlarına daha çok odaklanan bir iktidar iş başında" diye konuştu. Bütün sorunların bir bütünlük içinde ele alınması gerektiğini ısrarla dile getirdiklerini ifade eden Erdoğan, sorunların çözümünün, ülke meselelerini birbirinden ayırmadan, koparmadan ele almaya bağlı olduğunu vurguladı. Türkiye bu anlamda çok zaman ve enerji kaybettiğini ve küreselleşen dünyanın gerisinde kaldığını ifade eden Erdoğan şunları söyledi:
"Geçmiş yönetimlerin komşu ülkelerle olan kötü ilişkilerini lehimize çevirerek Rusya'dan sonra bölgede en fazla ihracat yapan ülke konumuna geldik. Güven ve istikrarın kökleşmesiyle Türkiye her anlamda büyük bir cazibe merkezi haline geldi. Türkiye'nin itibarı ile ihracatımız, dış ticaretimiz paralel bir büyüme göstermiştir. 2002 sonunda 36 milyar dolar olan ihracatımız 2005 sonunda 73 milyar dolar civarına yükselmiştir. 2002'de 5 bin 580 yabancı firma Türkiye'ye yatırım yaparken, son 3.5 yılda bu sayı 12 bine ulaşmıştır.
İhracatta dünya sıralamasında çok daha gerilerden 22. sıraya yükseldik. Şu ana kadar bütün hedeflerimizi aşan sonuçlar elde ettik. 2010 yılında ihracat hedefimiz, 100 milyar dolar.
Cumhuriyetimizin 100. yılında ise el ele vererek ihracatta 500 milyar dolara Türkiye'yi ulaştıracağız. Müteahhitlik hizmetlerinde özellikle son 3 yıl içerisinde ihracat rakamın 1.5 milyar dolardan 9.3 milyar dolara ulaşmıştır. Hedefimiz, daha kaliteli ürün, daha kaliteli malzeme kullanarak, Türk müteahhitlerinin dünya ülkelerinden iş almalarını sağlamaktır. Ne kadar bizim müteahhitlerimiz orada iş alabilir bunun için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Onların orada sağlayacakları başarı, Türkiye'nin de bir başarısı olacaktır. Artık bu rakamlar, geçmişteki gibi hayali rakamlar değil. Bunlar reel rakamlardır.
Türkiye'nin nerelere geldiğini gösteren bu reel tabloya rağmen, büyürken karşılaştığımız sorunlar vardır, olmaya da devam edecektir. Ben sizlere toz pembe bir tablo çizmeye niyetli değilim. Şüphesiz ki sıkıntılarımız var, bundan sonra da bu sıkıntılar olacaktır. Her büyümenin, her doğuşun bir sancısı vardır. Türkiye hangi sıkıntıları aştı, şu anda nereye geldi bunu çok açık görüyoruz. Bugün karşılaştığımız sorunları da Türkiye rahatlıkla aşacak.
Şunu biliniz ki bunları aştıktan sonra yeni sorunlarla yine karşı karşıya kalacağız. Bugün ABD sorunsuz bir ülke mi? Çin, Hindistan, Japonya sorunsuz ülkeler mi, hepsinin sorunları var. Bu sorunları gayretle, dayanışma içinde çözüyorlar. Türkiye de bu işi inşallah başaracaktır. Ekonomik büyümeyi biz kalkınmayla birlikte bir engelli koşu olarak görüyoruz.
Bu engelli koşuyu Türkiye başaracak güç ve kabiliyettedir. Böyle bir insan potansiyelimiz var. Yol kat ettikçe,yeni mesafeler aldıkça, karşımıza yeni engeller çıkacak. Çünkü, dünya bir rekabet dünyası. Bu rekabetin içinde tuzaklar var, birçok tezgahlar var. Bu tuzakları tespit edip bozmak da bir kabiliyet gerektiriyor, enerji gerektiriyor. Bunu da kamu-özel sektör dayanışmasauyoruz. İlk fasıl da açılmış vaziyette. Onunla iı içinde halledeceğiz. Bu engellerin aşılması için de, gereken hamlelerin ne olduğunu tartışarak bulacağız.
Meselelerin üzerine cesaretle yürürsek, çözüme yönelik tartışma platformları geliştirirsek, bu sorunların üstesinden geliriz. Sorunlar konusunda birlikte tespit yapalım, ama bu tespitlerin yanında muhakkak öneri alalım. Bu önerileri de biz tatbikata nasıl sokacağımızın adımlarını atalım. Yasama ile ilgiliyse bunu yaparız. Yürütme ile ilgiliyse bunu yaparız. Ama, yargı ile ilgiliyse orada yapacağımız hiçbir şey yok. Onu da size çok açık söylüyorum."
TİM Başkanı Satıcı ise, Türkiye'de makro ekonomik dengelerin yakalanması ve ülkede istikrar ortamının yaratılması için hükümetin yaptığı tüm çalışmalar için minnettar olduklarını ifade etti. Makro ekonomik dengelerin sağlanmasına yönelik çalışmaların meyvesini verdiğini ve Türkiye'nin güven ve istikrar ülkesi haline geldiğini anlatan Satıcı, ülkenin bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu ve dönüşümün bilgi ekonomisi, tasarım ekonomisi yönünde olması gerektiğini de en iyi bilen kurum olduklarını kaydetti. Satıcı, "Bizler değer yaratmalı ve değer satmalıyız. Türkiye'yi değer ihraç eden bir ülke haline dönüştürmeliyiz. Makro düzeyde kat ettiğimiz mesafeye paralel olarak mikro düzeyde aynı başarıyı yakalayabildiğimizi söyleyemiyoruz. Makro ekonomik dengelerdeki başarı sayesinde YTL'nin değer ve itibar kazanması, ülkenin makro görünümü açısından olumlu görünmekte ama uzun vadede değerli YTL'nin sürdürülebilirliği konusunda ciddi riskler olduğunu düşünüyoruz. TİM olarak TOBB ve TÜSİAD'ın makro bakışından farklı bir şekilde mikro düzeydeki sıkıntıları ilk elden yaşayan ve 23 sektörde yapılanmış bir kurumuz. Bu anlamıyla ekonominin mikro dengelerinin, makro dengeler kadar önem arz ettiğini, yaşadığımız her sıkıntıyla tecrübe ediyoruz. Mikro sorunların orta ve uzun vadede makro gelişmeler için risk oluşturmasıysa bizim en büyük endişemiz. Türk ihracatının önünde pek çok fırsat var. Biz bu fırsatları kullanmak için çalışıyoruz. Mikro düzeydeki sorunlarımızın çözümü için, üretici ihracatçılar olarak, desteğinize ihtiyacımız var. Biz de sizin gibi bu dönüşümü gönülden istiyoruz ancak, dönüşümün maliyetini ülke olarak nasıl ödeyebileceğimizi de birlikte çözmek istiyoruz. Başta yabancı bankalar olmak üzere, bankalar reel sektörü değil, tüketiciyi kredilendiriyor. Bankacılık sektörünün iyileşmesinden üretici sektörler faydalanamıyor. Bunun altına tüm ihracatçılar olarak imza atarız ki, hükümetiniz döneminde reel faizler en alt seviyeye inmiştir ama, kredi ve düşük faiz, üreticilere yansımamaktadır. İstihdam ve enerji maliyetleri gibi sorunlarımız yüzünden ise, üretim için temel olan, rekabet edilebilir kaynakları kullanamıyoruz ve yaratamıyoruz. Bunun sonucunda temel hedeflerimiz olan inovasyon odaklı projeler, teknoloji yoğun gelişme, ar-ge yatırımlarının artması gibi stratejik planlarımızda yoğunlaşamıyoruz. TİM bugün, birçok üstadın önerdiği kümeleşme denilen yapıyı uzun yıllar önce başlayan bir vizyonla hazırlamıştır. Türkiye'nin 2023'e giderken bu hedeflere ulaşması için, bir stratejik plan etrafında bu programı hazırlamaya hazır olduğumuzu ve bununla birlikte her türlü hizmeti vermeyi arzu ettiğimizi ifade etmek istiyoruz" şeklinde konuştu.