Erdoğan, darbe girişimi gecesinde haberi ilk aldığı anı anlattı. Erdoğan:"O gün 21.15 civarında falan, Ankara ve İstanbul'da askeri araç gereçlerin bir hareketlenme içerisinde olduğuna dair böyle bir şeyin başladığını duyuyoruz. 21.30'da eniştem beni arıyor ve diyor ki 'Beylerbeyi Sarayı'nın orada bir hareketlilik var. Asker orada araçlarla geldi ve sivil araçların köprüye girişini engelliyor, durdurdular.' Bu haberi aldıktan sonra ben inanamadım. Kendisine 'Ya Ziya dalga mı geçiyorsun, ne alakası var' dedim. Daha sonra MİT Müsteşarımızı aradık ama ulaşamadık ilk etapta. Aynı şekilde Genelkurmay Başkanımı aradım, ona da o arada ulaşamadım ve daha sonra Sayın Fidan'a ulaşma fırsatı olduğunda kendisinden bu bilgileri almaya başladım."
Erdoğan, ATV-A Haber ortak yayınında 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruları yanıtladı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz akşamı darbe girişimini ilk öğrendiğinde neler hissettiğinin sorulması üzerineErdoğan, sözlerine, "Şu anda ülkemin tüm şehirlerinde, meydanlarında bu demokrasi nöbetini devam ettiren aziz milletimi özellikle kucaklıyorum çünkü bu olay ülkeme has bir olaydı. Dünyanın hiçbir yerinde demokrasi mücadelesini bu kadar şanlı, bu kadar başarılı veren bir başka ülkeyi ben tanımadım." diyerek başladı.
Erdoğan, 15 Temmuz akşamı dört televizyon kanalına cep telefonuyla bağlandığını anımsatarak, "Dört kanala o bağlantıları yapmışım ve o bağlantılarla birlikte tüm vatandaşlarımızı meydanlara ve havalimanlarına davet edişimiz... Bununla birlikte de halkımın akın akın meydanlara ve havalimanlarına yürüyüşü aslında bu ülkede demokrasi mücadelesini verebilecek yiğitlerin, kahramanların olduğunu gösterdiler." ifadelerini kullandı.
O akşam vatandaşların dünyaya bir demokrasi dersi verdiğine işaret eden Erdoğan, şehit haberleri geldikçe çok fazla duygulandığını, çünkü şehitler tepesinin boş olmadığının bir kez daha görülme fırsatının bulunduğunu kaydetti.
Erdoğan, dünyadan birilerinin kendilerini arayıp, "özellikle darbeye karşı verdiğiniz bu mücadeleden dolayı sizi kutlarız." dediklerini söyledi.
Türkiye'ye destek için ilk arayanlar arasında özellikle Katar Emiri'nin yer aldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini birden fazla kez arayan, daha sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ı da sürekli arayarak gelişmeleri soran Katar Emiri'nin, "Her an yanınızdayız, üzerimize ne düşüyorsa biz varız." dediğini anlattı.
Erdoğan, Katar Emiri'nin bugün de Türkiye'ye, bazı mesajlarla beraber Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman bin Al Sani'yi gönderdiğini bildirdi.
- "Ahlaki olmayan yollara başvuruyorlar"
Başka ülkelerden de arayanlar olduğunu vurgulayan Erdoğan, darbe girişiminin ardından ikinci gün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, ardından da Amerika ile Avrupa ülkelerinden bazı liderlerin aradığını hatırlattı. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Fakat arayanlar şunu söylediler, 'Darbeye karşı verdiğiniz bu mücadeleden dolayı kutlarız.' Ama kimse kalkıp da kendisi veya bir ilgili, yetkili bakanını buraya göndermek zahmetinde bulunmadı. Fransa'da terör örgütünün verdiği herhangi bir kayıpta, diyelim 5, 10 kişi ölmüş, oralarda binlerce, on binlerce insan yürüyüş yaptı. Ama Türkiye'de bir darbe girişimi yapılıyor ve bu darbe girişiminde Türkiye Cumhuriyeti devleti ki NATO'nun en önemli ülkesi, 80 milyon nüfusu olan bu ülke, demokrasiyi iyice hazmetmiş böyle bir ülkede böyle bir hareket yapılıyor. Bu hareketi yapanların durumu belli. Bunlar 'Tebrik ederiz ama şu anda askerler toplanıyor, polisler toplanıyor, yargı toplanıyor. Bunların geleceği bizi endişelendiriyor.' Bunu diyecek kadar da ahlaki olmayan yollara başvuruyorlar.
Çok açık ve net olarak söylüyorum. Bu, ahlaki değildir, bu, demokrasi ahlakıyla bağdaşmaz, demokrasi böyle bir şeyi de kabul etmez. Ne demek bu? Ama, ancak, fakat... Böyle bir şey olabilir mi? Olacaksanız dürüst olun, eğer dürüst olmayacaksınız sizin o darbe girişimiyle ilgili açtığınız telefonların benim için hiçbir anlamı yok. Niye? Çünkü bu mücadeleyle ilgili örneğin biz diyoruz ki 'Bu adam, şu anda 1999'dan beri Amerika'da. Amerika, bu adamı vermelidir. Bize diyorlar ki, delil."
- "Her türlü konforuyla orada yaşıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz öncesi dosyalardan, elektronik ortamda ve farklı şekilde gönderdiklerinin olduğunu, bu sürece yönelik gönderdikleri ve göndereceklerinin de bulunduğunun altını çizdi.
Bugüne kadar ABD herhangi bir teröristle ilgili Türkiye'den talepte bulunduğunda, Türkiye'nin bunu karşıladığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ama bununla ilgili böyle bir şey söz konusu olmadığı gibi 1999'dan bu yana 400 dönümlük bir arazi içinde, bir çiftlikte her türlü konforuyla orada yaşıyor. Ben, bir yıl önce bu kişiyi istiyorum ve diyorum ki, 'Bakın böyle böyle, ülkenizde böyle birisi var, bu adamın konumu budur, şu anda da bu adam bizim Milli Güvenlik Strateji Belgemize farklı bir şekilde giriyor, daha sonra somut bir şekilde de girecek.'
Beni üzen, bunun dışında da Batı ülkelerinde, Afrika'da ve birçok yerde bütün bunlar örgütlenmiş. Dünyada terör örgütleri bunun kadar yaygın değil, bunun kadar yaygın dünyada bir ikinci terör örgütü yoktur. Bütün kıtalarda bu terör örgütü yaygın bir durumda var. Ama her okul, orada aslında bir 'terör örgütü şubesi' görevini görüyor. Yani görüntü yapısıyla okul, eğitim-öğretim. Bunu yaparken de o ülkenin yöneticilerinin çocukları oralarda eğitildiği için onlar da zannediyorlar, hani eskiden ülkemizde bazı malum kolejler vardı ya, oralarda bu tür eğitimleri veriyorlar. Birçokları da fakir fukara, garip gureba ülkeler. Ondan sonra da bunlar ananas mananas, her türlü paket filan bunları da rahatlıkla halledebiliyorlar."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kamuda açığa almalara ilişkin, "Bu nereye varırsa varsın, sonuna kadar gideceğiz. 'Bu çok oldu, doğru mu?' Bunun bedelini, bunun hesabını kusura bakmasınlar, kimseye verecek halimiz yok." dedi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) yurt dışındaki okullarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "O tabii abartıldığı kadar da değil, bu tür şeyleri de tabii yapıyorlar, onda da mahirler. Yıllarca da, bunu çok açık net olarak da itiraf etmem lazım, bizler de tabii bu anlatıma, bu propagandaya geldik, bunu da itiraf etmem lazım ve 3-4 yıl öncesine kadar bu süreci biz hep iyi niyetle takip ettik. Bu iyi niyetimizin de kurbanı olduk ve bunun bedelini ödüyoruz." dedi.
FETÖ'nün dünyada 2 bin okulu olduğunu belirten Erdoğan, bunun 2 bin hücre anlamına geldiğini söyledi.
"Eğer bu olay olmamış olsaydı, biz bunların üzerine bu şekilde gidemeyecektik." ifadesini kullanan Erdoğan, darbe girişiminden sonra herkesin FETÖ'yü daha iyi ve yakından tanıma fırsatı bulduğunu dile getirdi.
Şu an itibarıyla 18 bin 699 kişinin gözaltına alındığını, tutuklu sayısının ise 10 bin 137 olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada bu fırsatı bize veren şehitlerimizin sayısı 237. Rabbim onları Peygamberimize komşu yapsın, cennetiyle, cemaliyle müşerref kılsın. Yaralı sayımız 2 bin 191, Rabbim onlara da şifalar versin." diye konuştu.
- "Hukuk içinde yapıyoruz"
Açığa alma sürecinin devam ettiğini aktaran Erdoğan, "Bu nereye varırsa varsın, sonuna kadar gideceğiz. 'Bu çok oldu, doğru mu?' Bunun bedelini, bunun hesabını kusura bakmasınlar, kimseye verecek halimiz yok. Bütün bunları biz şu anda adalet mekanizmamızı çalıştırarak yapıyoruz, hukuk içinde yapıyoruz ve hukukun gereği neyse yapmaya devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin asker ve personel sayısının 650-700 bin olduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bunun içinde örgütlenmenin ağını düşünün. Sadece subay kadrosuna baktığımız zaman 300 bin civarında, böyle bir yapı var. Bunun içerisinde ne varsa, ne yoksa bunu bir defa çıkaracağız. Bunu artık Genelkurmay yönetimi de zaten şu anda görmüş vaziyette. Onlar da birçok şeyin farkında değillerdi. Bir diğeri emniyet teşkilatımız, polisimiz. Burada da çok ciddi manada örgütlenmişler, burayı da temizlememiz lazım. Aynı şey yargıda, burada da bir temizlik harekatı devam ediyor. Bunun dışında devletin tüm kurumlarında bu örgütlenme var. Bütün bunları bizim temizlememiz gerekecek. Bu süreç devam ederken, şu an itibariyle çok ciddi sayıda bir görevden alma olayı var çünkü bütün bakanlıklar çalışıyor. Bu görevden alma süresini bizler, bir defa şu olağanüstü hal süresince devam ettireceğimiz gibi belki baktık ki bu iş normalleşmeye girmedi, yeniden, aynen Fransa'da olduğu gibi uzatma sürecine gidebiliriz."
- "Gönderin bir adamınızı da gelsinler Türkiye'ye"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünyada demokratik parlamenter sisteme inanmış olduğunu söyleyenlerin bir defa şunu görmeleri lazım; gönderin bir adamınızı da gelsinler Türkiye'ye, acaba TBMM ne halde? TBMM bombalanıyor. TBMM tarihinde, malum bir istiklal mücadelemizde böyle bir durumla karşı karşıya kaldı ve umutsuzluğa kapılmadılar, toplandılar, bir de şimdi. Şimdi de Meclis Başkanımızın riyasetinde hemen milletvekilleri, herhangi bir parti ayrımı olmaksızın hepsi hemen Meclis'e geldiler, Meclis'i açtılar ve çalışmalarına başladılar. Bir taraftan da bombalar yağıyor, alçak uçuşlar yapılıyor ama parlamentomuz orada, yüreklerini ortaya koyarak dört partinin temsilcileri de yerini alıyor ve hakikaten kahramanca, yiğitler olarak orada el ele, omuz omuza mücadelelerini yapıyor."
- "Ciddi bir istihbarat zafiyeti var"
"Darbe girişimine giden süreçten ne zaman haberdar oldunuz?" sorusuna Erdoğan, şöyle cevap verdi:
"O gün 21.15 civarında falan, Ankara ve İstanbul'da askeri araç gereçlerin bir hareketlenme içerisinde olduğuna dair böyle bir şeyin başladığını duyuyoruz. 21.30'da eniştem beni arıyor ve diyor ki 'Beylerbeyi Sarayı'nın orada bir hareketlilik var. Asker orada araçlarla geldi ve sivil araçların köprüye girişini engelliyor, durdurdular.' Bu haberi aldıktan sonra ben inanamadım. Kendisine 'Ya Ziya dalga mı geçiyorsun, ne alakası var' dedim. Daha sonra MİT Müsteşarımızı aradık ama ulaşamadık ilk etapta. Aynı şekilde Genelkurmay Başkanımı aradım, ona da o arada ulaşamadım ve daha sonra Sayın Fidan'a ulaşma fırsatı olduğunda kendisinden bu bilgileri almaya başladım."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fidan'a saat 22.00'ye doğru ulaştığını ve kendisiyle görüştüğünü, bilgi aldığını söyleyerek, "Bu süreç içerisinde maalesef bir gerçeği tespit ettik ki burada ciddi bir istihbarat zafiyeti var, bu istihbarat zafiyeti olmamış olsa bu saate kadar bu olmaz. Çünkü bir darbede bir saatin, iki saatin çok çok önemi var." dedi.
- "Düşman bile bunu yapmaya muktedir olamaz"
Bütün bu yaşananlara rağmen anında bazı müdahalelerin yapılabildiğini, alçak uçuşu yapanlara karşı bazı tedbirler alındığını belirten Erdoğan, TBMM'nin bu uçaklar veya helikopterlerden gelen tür müdahaleler karşısında ciddi bir koruma sisteminin olmamasını "talihsizlik" olarak niteledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlar karşısında uçaksavarlar vesaire olmuş olsa bunu sadece darbe olarak düşünmeyin, bir de yabancıların böyle bir şey yapacağını düşünelim. Bütün bunlara karşı bunun olması lazım. Bir musibet bin nasihatten evladır, bu da bize bunu getirdi. Bundan sonra buralarda tabii çok ciddi tedbirler şu anda alınmış durumda. Başta Meclis'imiz olmak üzere, Külliye olsun, Başbakanlık olsun." diye konuştu.
Özel Harekat binasının bombalandığını ve 52 şehit verildiğini hatırlatan Erdoğan, bunu asker kılığına bürünmüş teröristlerin yaptığını söyledi. "Bombaladığı yer neresi? Özel Harekat. Kimdir bu Özel Harekat? Bu ülkenin güvenliğini sağlayan bizim polisimiz. Senin kardeşin bunlar, aynı işi yapıyorsunuz." diyen Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Oraya geliyorsun bombalıyorsun ve orada 52 kardeşimiz bizim şehit oluyor. Sizde ne vicdan var. Düşman bile bunu yapmaya muktedir olamaz, çünkü buraya kadar giremez. Ama bunlar bu namussuzluğu, alçaklığı yaptılar ve Pensilvanya'daki hala yalan makinası orada çalışıyor, yalan söylemeye devam ediyor. Onlara hala gönül vermiş olan vatandaşlarıma sesleniyorum, hala mı bunun peşinden gideceksiniz, hala mı bunlarla beraber hareket edeceksiniz, daha neyi görmeniz gerekiyor, daha görecek bir şeyler mi lazım size? Belgeleriyle, bilgileriyle her şey ortada."
Özellikle "tabanı ibadet" dediği insanlara seslendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabanı ibabet dediğim, onlar samimi, saf kesimler olarak düşündüğüm insanlardı, onlara onun için böyle sesleniyordum, ortası ticaretti, üstü zaten ihanetti. İhanet içerisinde olanların zaten ciddi bir kısmı bu ülkeden kaçıp gittiler. Şu anda bu ülkede olanlar da kimisi ormanlarda saklanıyor, kimisi değişik yerlerde saklanıyor. Ama nereye giderlerse gitsinler, daha önce dediğim gibi bunların da inlerine gireceğiz, bunları bulup çıkaracağız." diye konuştu.
Yola kefenini giyip çıktığına vurgu yapan ve "Rabbimin bize verdiği ömrü kimsenin kısaltmaya gücü yetmez." ifadesini kullananErdoğan, millete, vatana hizmet yolunda bu mücadeleyi sürdüreceklerini dile getirdi.
- "Nur Mağarası'nın içerisindekilerini göremediler"
Darbe girişimi gecesi Marmaris'ten ayrıldığı anı anlatan Erdoğan, "15 dakika gibi gecikmemiz olsa... Bunlar maalesef Nur Mağarası'nın içerisindekilerini göremediler." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmaris'ten Dalaman'a kendisini götüren ve yıllardır yanında görev yapan pilot ile arasında geçen diyalogları şu şekilde aktardı:
"Dedim, 'Buradan Dalaman'a kaç dakikada gidersin?', '15 dakika.' 'Peki güvenli mi?' Dedi ki, orası çok enteresan, zaten rahatlatan beni o oldu, 'Ben yakıtım bitene kadar bunlara yakalanmam. Ama alçak uçarım, ama sağa giderim, ama sola giderim, yakalanmam' dedi. Hemen biz ailece dolduk, havalandık, kararttık. Çünkü 4 ayrı noktada hazırlığımız vardı ama en yakın Dalaman'dı. 4 ayrı noktada uçaklar da bizi bekliyordu. Dalaman vardı, Bodrum vardı, Çıldır vardı, İzmir vardı. Biz Dalaman'a indik ve uçağımıza bindik."
Bu sırada İstanbul ile de irtibatlarının devam ettiğini ancak pilotun nereye uçacağını bilmediğini söyleyen Erdoğan, pilota nereye gideceğini bildirmediğini ancak Ankara ya da İstanbul'a inecek gibi uçuşunu yapmasını istediğini kaydetti.
Pilotlar ile "Mertçe söyleyin, kimden yanasınız?" yönünde konuşması olup olmadığı sorulunca Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir diyaloğun olmadığını ifade etti.
Uçağın pilotuna pistin durumunu sorduğunu dile getiren Erdoğan, "Pilot, 'pist şu anda karartılmış vaziyette' dedi. Meğerse kule işgal altında. Durum böyle olunca biz hemen İstanbul Emniyet Müdürümüzle irtibatı kurduk ve Mustafa Bey'e dedim ki, 'Kaç dakikada kuleyi temizleyeceksin?' 'Hemen 10-15 dakikada kuleyi temizleriz' dedi. Sağolsun, kule temizlendi." diye konuştu.
- "Gezi olaylarındaki anı bana yaşattı"
Kulenin işgalcilerden kurtarılmasından sonra pistin aydınlatıldığını ve inişi gerçekleştirdiklerini söyleyen Erdoğan, pist aydınlatılmamış olsa bile inmeyi planladıklarını aktardı. Pilota pist aydınlatılmadan inip inmeyeceği sorduğunu anlatan Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
"Pilot, 'inerim ama sizi riske edemem' dedi. 'Niye' dedim. 'Olur ya oraya bir unsur koyabilirler, bu kamyon olur, tank olur, şu, bu vs.' Dedim ki, 'bizim uçağımız çok kısa mesafede durabilen, çok kısa mesafede de havalanabilen bir uçak.' 'Riske edemem Cumhurbaşkanım' dedi. Böyle deyince, 'Sen şöyle bir üstünde bir tur at bakalım, birkaç tur, bir şey var mı, unsurlardan falan. Yakıtın ne kadar' dedim, '3-4 saatlik yakıtım var' dedi. 'O zaman mesele yok' dedim. 'Gerekirse buraya ineceğiz. Ona göre de sen devam' dedim. Kendi farlarıyla zaten bunu yapabilecek güçte. Aydınlatınca zaten problem kalmadı, indik.
İndiğimiz andan itibaren uçaklar, o F-16'lar üzerimizde alçak uçuş yapıyorlar ve alçak uçuşlar ses hızının üzerine çıkınca orada çok ciddi bir patlama duyuyorsunuz. Adeta böyle bomba atmış gibi. Onunla mesela Devlet Konukevi'nin camları patladı. Tabii yanımda torumlarım var, onlar da ürküyorlar, korkuyorlar. Üç torunum, birisi 9 aylık bir torunum, diğerleri daha yetişkin ama onlar da ciddi manada korkuyorlar. Buna rağmen hamdolsun orada Devlet Konukevi'nin önünde tüm halkımın, milletimin gerek apronda gerekse terminalin önünde toplanışları, onların oradaki gerçekten o dik duruşları, o demokrasi nöbetine başlamış olmaları tabii aynen Gezi olaylarındaki anı bana yaşattı. Orada da Cezayir dönüşünde 100 bin kişi terminalin önüne gelmişti, adeta öyle bir tablo ile karşı karşıyaydık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün darbe girişiminin olduğu gece İstanbul'da havalimanına indikten sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın rehin alındığını öğrendiklerini ve hemen Başbakan Binali Yıldırım ile irtibata geçerek, Genelkurmay Başkanlığına vekaleten Orgeneral Ümit Dündar'ı atadıklarını aktardı.
Darbe girişimi sırasında Eskişehir'deki Ana Jet Üssü Komutanlığının, Başbakan Binali Yıldırım'dan aldığı talimatı uygulamadığını, yazılı talimat istediğini ifade eden Erdoğan, Ümit Paşa ile değerlendirmeleri yaptıklarını, Eskişehir'deki ikinci isme talimatın verildiğini belirtti. Erdoğan, 12 bombanın Akıncı pistine atıldığını ve orada bulunan uçakların hareket kabiliyetinin ortadan kalktığını, sadece helikopterlerin uçma imkanı kaldığını anlattı. Erdoğan, Eskişehir'in durumunun da o andan itibaren değiştiğini dile getirdi.
Erdoğan, "İş zaten lehe dönüşmüştü. O andan itibaren de kolay kolay zaten hareket noktası yoktu. Gün ışıdı zaten, daha da bir rahatlama gelmiş oldu. Bazı rehineler bırakılmaya başlandı. Böylece işin sıkıntılı kısmı atlatıldıktan sonra zaten gerek yargıdaki açıklamalar arka arkaya geldi. Bu konuda yargının tüm mensuplarına çok teşekkür ediyorum. Çünkü onlar da dik durdular." diye konuştu.
Anayasa Mahkemesinin, emniyet teşkilatının, bazı komutanların yaptığı açıklamaların çok önemli olduğuna vurgu yapan Erdoğan, buna benzer birçok açıklama yapılmaya başlanınca darbeci kesimin direncinin ciddi manada kırıldığını ve kaçışmaların başladığını söyledi.
Erdoğan, "Hamdolsun meydanların zaten hiç konuşulmasına gerek yok. Meydanlar, hepsi adeta tankların üzerine gidiyorlardı. Bütün bombalara karşı duruyorlardı. Hele hele hanım kardeşlerimin tanklar karşısındaki duruşları ve gençlerimizin paletlerin arasında ölüme meydan okuyuşları anlatılır gibi değil." dedi.
- "Darbelerin hedefinde her zaman liderler vardır"
"Siz bu kadarını bekliyor muydunuz?" sorusuna Erdoğan, "Beklemiyordum. Çünkü biz milletimize aşkımızı hizmetimizle zaten verdik. Bu hizmeti veren bir iktidara, 14 yıllık hizmet ehli bir yönetime karşı böyle bir şeyin yapılabileceğine hiç ihtimal vermiyorduk. Ama ne yazık ki bunlar haince, alçakça bunu yaptılar. Şimdi de bunun bedelini tabii ki ödeyecekler." yanıtını verdi.
"Nasıl bir plan hedefliyorlardı?" sorusuna Erdoğan, şu karşılığı verdi:
"Olay sadece şahsımda bütünleşen veya şahsımda başlayan, biten bir olay değil. Ama darbelerin hedefinde her zaman liderler vardır. Bir hocamın her zaman şöyle bir tavsiyesi, nasihatı vardı, o çok manidardı. 'Tespihin imamesi dağıldığı zaman, koptuğu zaman bütün tespih dağılır' derdi. Bunların hedefi, 'Önce lideri bir giderelim, onun işini bir bitirelim, onu halledelim'. Hallettikten sonra da hedef zaten millet. Asıl hedef millet. Milletle beraber asıl hedef ne? Türkiye Cumhuriyeti devletini ele geçirmek. Çünkü devletin tüm kurumlarına bunlar yerleşmişler. Ondan sonra işleri kolay. Bunlar idam da yaparlar, insan da keserler, sallandırırlar, her şeyi yaparlar. Bunların faili meçhulleri çok. Şimdi görmedik mi? Şu anda bu yapılanlar, bunların ispatı değil mi? Daha neyi arayacağız? Sen gelip de benim özel harekattaki 52 kardeşimi şehit edersen, toplamda 237 kardeşimi, vatandaşımı, evladımı şehit edersen senin bu durumunu tartışmaya gerek var mı?"
- "Sıfır kilometre bir devlet yapısıyla yürünmesi gerekiyor"
Erdoğan, 2 bin 191 yaralı olduğunu, onlarda çok farklı bir yürek bulunduğunu söyledi. Darbenin terörü yaygınlaştırdığını anlatanErdoğan, FETÖ'nün terör örgütleriyle müşterek hareket ettiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunun PKK'dan farkı yok, PKK'dan daha öte. Onlarla da müşterek hareketleri var. PYD ile müşterek hareketleri de var, bunlar DAİŞ'le de müşterek hareket içindeler. Bundan sonra hedef bu ülkeyi işgal. Bunu görmemiz lazım. Onun için de özellikle buna gönül veren vatandaşlarım varsa kendilerini check etsinler. Gazete ilanlarıyla, vesaireleriyle bu iş çözülmez. 'Yeni anladık', vesaire, çözülmez. Artık anlamamak için hiçbir sebep -kusura bakmasınlar- kalmamıştır. Gerekçesi bu işin yoktur. Bundan sonra yargı, emniyet, silahlı kuvvetlerimiz, hepsi ellerinden ne geliyorsa yapacaklardır."
Devletin, silahlı kuvvetlerin, yargının yeniden yapılanması sürecine gidildiğini dile getiren Erdoğan, bütün bunlarla beraber ayıklamaların yapılması, bu ayıklamalarla da "sıfır kilometre bir devlet yapısıyla" yürünmesi gerektiğini vurguladı.
AA