Erdoğan, "Şöyle başımızı iki elimizin arasına alalım düşünelim; şu ana muhalefetin de yavru muhalefetin de muhalefet yanında diğerlerinin de Allah aşkına, ortaya koydukları somut bir öneri var mı? 'Şunu yaparsanız, burada çözüm vardır' dedikleri bir öneri var mı? Ayakları yere basan, sadra şifa olacak hiç bir projelerini bugüne kadar gördünüz mü? Düşünün. Bu ülke sizin değil mi? Bu millet hepimizin değil mi?" dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmasına, 14 Ağustos 2001'de AKP'yi kurduklarını, 3 Kasım 2002'de seçimlerine girdiklerini ve 18 Kasım 2002'de ise hükümet kurduklarını anımsatarak, "Şu günlerde, Türkiye için çok çok büyük anlam ifade eden, ülkemiz ve milletimiz için adeta bir dönüm noktası olan bu tarihler, bir yıldönümü olarak siyasi tarihin sayfalarına kayıt olarak düşüldü" dedi.
İktidarda bulundukları 6 yıl içinde milletin makus talihinin değiştiğini, Türkiye'nin ilerlediğini, kalkındığını, daha önce hiç tecrübe etmediği başarıları elde ettiğini ve çok farklı konuma yükseldiğini belirterek, buna emeği geçen herkese teşekkür etti.
-"AB HEDEFİNDEN VAZGEÇMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL"-
Başbakan Erdoğan, iktidara geldikten sadece 2 sene sonra Türkiye'yi AB'ye tam üyelik müzakerelerine başlama noktasına getirdiklerini ifade ederek şöyle dedi:
"1959 yılından beri Türkiye'nin adeta hayali olan bu hedef, 3 Ekim 2005 tarihinde müzakerelerin resmen başlamasıyla somut bir hal almıştır.
Bir müzakere başlığını açtık ve kapattık. 7 Başlıkta müzakere başlığı açıldı. Hemen 'Hükümet heyecanını kaybetti, Hükümet kararlığını yitirdi, rehavete düştü, şuydu buydu....' gibi dedikodular sürekli toplumun içinde pompalanmaya başlandı.
Sürekli bu yaygınlaştırılmaya başlandı. Hayır. Hükümet kararlı bir şekilde yoluna devam ediyor. Ana muhalefete rağmen, yavru muhalefete rağmen, bazen bunların yandaşlarına rağmen kararlı bir şekilde bu yola devam ediyor. Önümüze çıkarılan engellere ve süreci yavaşlatma girişimlerine rağmen biz, belirlediğimiz takvim çerçevesinde reformlarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Zamanlama itibarıyla hiç zorunlu olmadığımız halde 4 Maastricht kriterinden 2'sini karşılar duruma geldik. Demokratikleşme, insan hak ve özgürlükleri, çevre, konut, bilim, araştırma, konut, sağlık gibi hemen her alanda köklü reformlar gerçekleştirdik. Ülke olarak, hedefimiz her alanda standartlarımızı yükseltmek ve halkımızı çok daha ileri bir yaşam standardına kavuşturmaktır. Bundan, hangi şart altında olursa olsun vazgeçmemiz mümkün değil. Söz konusu olamaz."
-"SADRA ŞİFA OLACAK BİR PROJELERİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ?"-
"Hayalleri olmayanlar, geçmişi anlamayamazlar, bugünü algılayamazlar, geleceğe dönük de ortaya hiçbir şey koyamazlar" diye konuşan Erdoğan muhalefeti de şöyle eleştirdi:
"İşte, Ankara'da sadece çözümsüzlük üretmek, moral bozmak, karamsarlık estirmek üzerine kurgulanmış siyasi anlayışların eksiği budur. Dikkat edin, hiç bir sorun karşısında, Türkiye'nin hiçbir meselesi karşısında... Şöyle başımızı iki elimizin arasına alalım düşünelim; şu ana muhalefetin de yavru muhalefetin de muhalefet yanında diğerlerinin de Allah aşkına, ortaya koydukları somut bir öneri var mı? ‘Şunu yaparsanız, burada çözüm vardır' dedikleri bir öneri var mı? Ayakları yere basan, sadr'a şifa olacak hiç bir projelerini bugüne kadar gördünüz mü? Düşünün. Bu ülke sizin değil mi? Bu millet hepimizin değil mi? Varsa bir önerin açıkla. 'Ey Hükümet, şunu yap, bak bu sıkıntıyı nasıl atlatırsın gör' de. Duydunuz mu böyle bir şey? Arkadaşlar, yok. Böyle bir dertleri de yok. Türkiye'nin tamamına konuşacak sözleri, 780 bin kilometre karenin tümüne, 70 milyonun tümüne hitap edecek kelimeleri bile yok."
-"AKP REFORM HAREKETİDİR"-
Erdoğan, bazı çevrelerin AKP'yi farklı bir konuma oturtmanın ve farklı bir imajla yaftalamanın gayreti içinde olduklarını ileri sürerek, AKP'nin iki özelliğinin olduğunu söyledi. Özelliklerden birincisinin "birlik" siyaseti olduğunu belirten Erdoğan, "Bizim bu kucaklama tarzımızı hazmedemeyenler var. Bundan rahatsız olanlar var. Ama milletim, bundan rahatsız değil. Rahatsız olmadığı içindir ki, 71 vilayetin 70'inde Ak Parti'ye milletvekili vermiştir ve Parlamentonun yüzde 65'inde Ak Parti vardır. İşte bu bir gerçeği gösteriyor; milletim bunu tespit etti de siyasetin içinde temsil konumunda olanlar hala bunu tespit edebilmiş değil. Bu durum, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü için büyük bir kazançtır, büyük bir şanstır. İkincisi Ak Parti, Türkiye'de demokrasinin, hukukun, adaletin, ekonominin, sosyal hayatın, özellikle sosyal hayatın gelişimini esas alan yegane değişimci, dönüşümcü, reformcu harekettir. Bunun da özellikle altını çiziyorum" dedi.
-"ÇETELERİ SÜMEN ALTI ETMEDİK"-
"Sessiz devrim" olarak anılan reformları gerçekleştirdiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de milli iradeyi her şeyin üzerinde tutan, demokrasiyi her şart altında koruyan ve güçlendiren, şimdi yine altını çiziyorum, çizemeyenler var; çeteleri, mafyayı tasfiye eden, hukukun standartlarını yükselten Ak Parti iktidarıdır. Bunları bugüne kadar Ak Parti iktidarı sümen altı etmemiştir, görmezden gelmemiştir, peşine düşüp kovalamıştır. Peki bitmiş midir? Hayır, bitmemiştir. Bu koşu daha devam edecek, devam etmelidir. Bunun için de el ele vermek zorundayız, omuz omuza vermek zorundayız ama bunu sadece bir siyasi iktidar olarak başarmak mümkün mü? Hayır. Bu milletin her bir ferdi, el ele vermek durumundayız, omuz omuza vermek durumundayız. Yüreğimizi, her şeyimizi ortaya koymak suretiyle bu çetelerden, bu mafyalardan, bu terörden kurtulmak durumundayız. Hep beraber...
Ak Parti'nin 6 yıllık performansını görmezden gelip, Ak Partiyi farklı bir noktaya oturtmak isteyenler şunu iyi bilsinler: Ak Parti statükonun değil, değişimin ana aktörüdür" dedi.
ANKA