ANKARA (ANKA)- DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, cumhurbaşkanlığı konusunda sivil toplum örgütleri ile görüşmelere Türk-İş'le başlayan Başbakan Recep Tayip Erdoğan'a "makam olunca paylaşım akla geldi" mesajı gönderdi.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu da Erdoğan'ı "gönlüne göre fetva almakla" suçladı. Ağar, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun vefatı nedeniyle Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu'ya taziye ziyaretinde bulundu.
Ağar'dan geniş bir kadro ile taziye
Ağar'ın taziyeye geniş bir kadro ile gelmesi dikkat çekti. Ağar'a, Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Ercan, Milletvekilleri Mehmet Tatar, Mehmet Eraslan, Ümmet Kandoğan eşlik etti. Mumcu'da milletvekilleri Muharrem Doğan, Muzaffer Kurtulmuşoğlu, Edip Safter Gaydalı, Hüseyin Güler ve Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler'le birlikte taziyeyi kabul etti.
Mumcu, "Acımızı paylaşmak konusunda kendisinin ve partisinin gösterdiği yakınlık, duyarlılık dolayısıyla teşekkür ediyorum. Böyle zamanlarda insanlar acılarını paylaşacak dostların varlığına ihtiyaç duyuyorlar" dedi. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar da acı günlerin paylaşılacak azalacağını belirterek taziye dileklerini yineledi.
Erdoğan'ın sivil toplumla teması
Ziyarette her iki lidere de Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçim süreci ile ilgili sivil toplum örgütleri ile görüş alışverişinde bulunmasını nasıl değerlendirdiği soruldu. DYP Lideri Ağar, halkın hakem olduğu her yerde olacaklarını belirtirken, bu dönemde çok önemli olan siyasetin yeniden yapılandırılmasının yapılamadığını vurguladı. "İktidarın sonuna doğru gelirken siyasette katılımın ve paylaşım diye bir mekanizmanın olduğunu hükümet hatırlamaya başlamıştır" diye Başbakan Erdoğan'a taş atan Ağar, şöyle konuştu:
"Geniş kesimleri ilgilendiren ekonomik kararlar alırken, yasalar çıkarılırken ‘ben yaptım oldu' anlayışı içinde davrananlar makamlar söz konusu olduğu vakit paylaşım ve katılımın da var olduğunu akıllarına getirmişlerdir. Demokrasi her daim katılım mekanizmasının var olduğunda ve işlediğinde daha güçlü olan bir rejimin adıdır."
Mumcu, cumhurbaşkanının halka seçtirilmesi önerisini yinelerken, "Halkın iradesini merak eden sandığı halkın önüne koyar" dedi. Mumcu, Erdoğan'a su mesajı gönderdi:
"Ayağınıza birilerini çağıracaksınız, gönlünüze göre fetva alacaksınız. Oradan da diyeceksiniz ki ‘halkın kanaati bu'. Koyarsınız sandığı halkın önüne, halk kanaatini açıkca söyler. Bunlar samimiyetten uzak davranışlar, milletimiz de bunu görüyor."
Ağar'dan miting uyarısı: "kimse kimseyi zorlayamaz"
Ağar, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi düzenlenen 14 Nisan mitingini nasıl değerlendirdiği sorusunu yanıtlarken ise "Türkiye'de herkes özgür iradesi içinde gösteri yürüyüşüne katılır veya katılmaz. Kimse kimseyi bu konuda zorlayamaz. Katılan katılacaktır, katılmayan katılmayacaktır. Önemli olan her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşünün yasalar çerçevesinde olmasını sağlamaktır. Zorlama yapılamaz" dedi.
DİSK Başkanı: "görüşme gösteri amaçlıysa yararı olmaz"
Mumcu, parti genel merkezinde DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'yi de kabul etti. Türkiye'nin cumhurbaşkanlığına kilitlenmiş bir sürecin dışına çıkamadığını belirterek ülkenin gerçek gündemine dönmesi için bazı talepleri sıralayan Çelebi, cumhurbaşkanlığı konusunda "Toplumun büyük bir çoğunluğunun bu konudaki beklentisine saygı gösterecek bir iradeyi, sağduyuyu sayın Başbakan umuyoruz gösterir" dileğinde bulundu.
Çelebi, ayrıca enflasyon rakamlarında çarpıtma olduğunu savunup işsizliğe dikkat çekerken, yolsuzluğun ayyuka çıktığını savundu. Örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını isteyen Çelebi, 1 Mayıs'ın bütün çağdaş ülkelerde bayram ilan edildiğini anımsatarak 1 Mayıs'ın yasallaşmasını talep etti. Çelebi, 1 Mayıs 1977 katliamın üzerinden 30 yıl geçtiğini üzerinin kapatıldığını iddia ederken, TBMM'de bununla ilgili bir soruşturma komisyonu kurulmasını istedi.Çelebi, Başbakan'ın Türk-İş Başkanı ile görüşmesi anımsatılıp kendilerine bir davet gelip gelmediği sorusuna gelmediğini belirtirken, "Yine ben yaptım oldu gibi bir gösteriş amaçlı görüşmelerse topluma ülkeye bir yararı olmayacağını düşünüyorum" dedi.
Mumcu solda kime "fosil" dedi
Anavatan Partisi Genel Başkanı Mumcu da Çelebi'nin 1 Mayıs konusundaki duyarlılığına katıldığını ifade ederken ANAVATAN'ın 141 ve 142'nci maddeleri kaldırdığını anımsatarak, "Biz örgürlükçü bir partiyiz. Evet bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de 1 Mayıs bayram olmalıdır. Emeğin örgütlenebilmesi son derece önemlidir" dedi.
Mumcu, isim vermeden sol siyasete de eleştiriler yöneltirken şöyle konuştu:
"Sol siyasetin bu konuda Türkiye'de içine düştüğü aczi görünce ANAVATAN gibi özgürlükçe partilere düşen misyonunun çok daha değerli olduğunu görüyorum. Emeği ile yaşayan insanların haklarını savunan bir siyasetin yokluğu, Türkiye'de demokrasinin yokluğu anlamına gelmektedir. Demokrasinin yokluğunu sadece emeği ile yaşayan insanlar değil bütün toplum kesimleri ağır bedellerle ödemektedirler. Dolayısıyla artık Türkiye'de herkes söylediği ve olması gereken yerde dursun. Sol siyaset yapıyorum deyip devletçi siyaset yapanlar artık alanı bir boşaltsınlar. Çünkü adeta fosile dönüşmüş varlıkları Türkiye'de demokrasinin hayatiyet bulmasına ne yazık ki imkan vermemektedir."
Mumcu'ya ayrıca BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da taziye ziyaretinde bulundu.
Mumcu'dan 14 nisan mitingi değerlendirmesi
Mumcu, ANAVATAN'ın TBMM'de tekrar grup kurup kurmayacağı sorusuna "Kişisel olarak benim meylim yeniden grup oluşturmamak yönündedir" dedi. Mumcu, 14 Nisan mitingi için İnönü Üniversitesi'nin sınavları ertelediği iddialarının anımsatılması üzerine, şöyle konuştu:
"Biz siyasi parti olarak buraya katılmayacağımızı ilan ettik. Katılacağımız konusunda bize danışılmadan verilen ilanlara da üzüntümüzü beyan ettik. Ama kimseye "Niye katılıyorsunuz?" diye de kınamam. Sonuçta burası demokratik bir ülke, kimsede ne katılanları "niye katılıyorsunuz?" diye kınamaya, ne de katılmayanları "niye katılmıyorsunuz?" diye kınamaya kalkışmasın. Çünkü bu eylemi görüyorum. Devletin hiçbir gücünü, kudretini, demokratik siyasetin malzemesi yapmamak lazım. Üniversite her ne kadar, yani sınav erteleme konusunu yalanladıysa, bunu memnuniyetle karşılarım ama eğer böyle bir şey olsaydı bu gerçekten çok yakışıksız olurdu. Ne kadar yakışıksız olurdu? Ona dair bir ölçü vereyim; Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Fonunun yardımlarını AKP ilçe teşkilatları eliyle dağıtmak kadar yakışıksız olmazdı. Ama ona yakın derecede yakışıksız olurdu."