Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerin öncesinde partisinin ‘ustalık dönemindeki’ en önemli projesinin yeni anayasa olacağını ilan etmişti. 12 Eylül’de referanduma götürülen Anayasa paketi sürecinde AK Parti’nin 337 milletvekili olmasına karşın gerekli 330 milletvekilini bulmakta zaman zaman zorlanması ve toplumda meydana gelen kutuplaşma görüntüsü, partiyi daha ‘uzlaşmacı’ davranmaya zorlayacak.
AK Parti’nin ilk ‘anayasa yapma’ denemesi 2007 yılına dayanıyor. Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki bir grup akademisyenin hazırladığı anayasa taslağı, muhalefet tarafından ‘AK Parti’nin anayasası’ denilerek çok sert eleştirildi. Yine aynı yıl, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, AK Parti’nin türbanla ilgili yaptığı düzenlemeyi açtığı kapatma davasında delil olarak saydı. Her iki ‘deneme’ başarısızlıkla sonuçlanınca, son olarak geçen yıl 27 maddelik paket gündeme geldi. Dönemin CHP lideri Deniz Baykal, uzlaşma komisyonuna üye vermeyince AK Parti tek başına paketi geçirmeyi denedi, 27 maddeden 26’sını çıkartabildi.
AK Parti’nin 12 Haziran’da 326 milletvekilliği alması Anayasa paketi sürecinde hayata geçirilemeyen uzlaşma komisyonunu neredeyse ‘mecbur’ hale getirdi. AK Parti, yeni anayasaya partinin damgasını vurmamak için bu sefer özel çaba harcayacak. Meclis Başkanı’nın seçilmesiyle süreç ivme kazanacak. AK Parti’li olması beklenen yeni Meclis Başkanı tüm partileri ziyaret ederek, eşit temsilli ‘uzlaşma komisyonu’ önerisinde de bulunacak.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun uzlaşma komisyonuna üye verebilecekleri sinyalini vermesi AK Parti’yi bu dönem için rahatlattı. Hükümet, özellikle milliyetçilerin hedef aldığı ‘Kürt açılımı’ ve demokratikleşme konusunda kararlı. Erdoğan, balkon konuşmasında açılımın devam edeceğini ortaya koydu. AK Parti yönetimi, hem Kürt açılımı hem de Cumhurbaşkanının görev süresi hem de türban gibi diğer sorunların çözüm yerini yeni anayasa olarak görüyor. Bu nedenle uzlaşma komisyonu büyük önem taşıyor.
KILIÇDAROĞLU ERDOĞAN’I KAPIDA BIRAKMAYACAK
Bütün siyasi partiler gibi CHP de bugünlerde hem sonuçları analiz ediyor, hem de kısa süre sonra gündeme gelecek ‘Anayasa değişikliği’ konusundaki tavrını netleştirmeye çalışıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın balkon konuşmasında ‘Kapınızı çalacağız’ mesajı verdi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın balkon konuşmasından sonra yakın çevresine yaptığı ilk değerlendirmede Erdoğan’ı kapı önünde bırakmayacağının sinyalini de verdi. Kılıçdaroğlu, kurmaylarıyla konuşurken, şunları anlattı: “İlk üç madde konusundaki tavrımız aynı. Bunların değiştirilmesi taraftarı değiliz. Ayrıca başkanlık sistemiyle ilgili beklentilerine de sıcak bakmıyoruz. Bunun dışında hiçbir önyargımız yoktur.”
Kılıçdaroğlu çevresine, Anayasa’nın uzlaşma ile değiştirilmesi, partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının en az iki üye ile temsil edileceği bir komisyonun oluşturulması gibi beklentilerinin sürdüğünü bildirdi.
CHP’nin seçim kampanyasında açıkladığı anayasa taslağı, daha özgürlükçü, katılımcı ve demokratik unsurlar içeriyor. ‘Anadilin öğretilmesi’ kavramının da anayasal güvence altına alınmasını öneren CHP, anadilde eğitime ise sıcak bakmıyor.
CHP, Anayasa’nın başlangıç bölümü metnini kısaltmayı, Cumhuriyet’in niteliklerinin anlamını pekiştirme ve netleştirme yoluna gitmeyi, vaat ediyor. CHP, Türklük ibaresi yerine ‘yurttaşlık’ ifadesini tercih ediyor ve bunun da ırk, etnik köken veya dine dayanmayan hukuksal bir bağ olduğunu vurguluyor. ‘Yerel Yönetim Reformu’nun ‘üniter devlet’ korunarak yapılmasını isteyen CHP, bunun tek bir bölgeye özgü değil, tüm Türkiye için planlanmasını istiyor.
CHP’nin yeni anayasada görmek istediği bazı unsurlar şöyle:
Din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması
Kadın-erkek eşitliği konusunda eşit temsil ilkesi.
Diyanet’e yeni bir yapı.
Basın özgürlünü güçlendirme
Yüzde 5 seçim barajı.
YÖK’ün kaldırılması.
Anayasa Mahkemesi ve üye seçimine yeni düzen.
Askeri Yargıtay’ı kaldırmak.
Özel yetkili mahkemeleri kaldırmak.