Panele konuşmacı olarak katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açıklamalarının ardından katılımcı ülke temsilcilerinin sorularını yanıtladı.
Erdoğan'a soru yönelten Filistin devlet temsilcisi, forumda yaptığı iki konuşmada da Filistin meselesini dile getirdiği için Başbakan Erdoğan'a teşekkür etti.
Erdoğan'a, ''133 ülkede büyükelçiliğimiz varken. Küresel yönetişim ve bu düzen, bizim gibi ülkelere ne zaman destek sağlayacak? Bizim kaderimiz neden tek bir ülkenin dudakları arasına sıkışıp kalıyor?'' diyen soran Filistinli yetkili, ''Böyle bir uygulama uluslararası sükuneti, barışı ve istikrarı zehirliyor'' değerlendirmesinde bulundu.
Almanya adına soru sorduğunu ifade eden katılımcı da Almanya'nın 20 yıldan bu yana BM Güvenlik Konseyi'nde reforma ihtiyaç olduğunu dile getirdiğini, Almanya'nın daimi üye olmak için yoğun çaba sarf ettiğini anımsatarak, Başbakan Erdoğan'a ''Uygulamaya dönük olarak ne gibi tavsiyeleriniz var, ne gibi reformlar yapılabilir'' sorusunu yöneltti.
''Daimi, geçici üye olamaz''
Soru soran katılımcılara teşekkür eden Başbakan Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi'nde ''daimi'' ve ''geçici üyelik'' gibi bir ayrıma karşı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Bu ayrımın yanlış olduğu inancındayım. Olacaksa tamamıyla bütün üyelerin hepsinin BM Güvenlik Konseyi'nin veya BM'nin kurucu şartında olduğu gibi büyük uluslar ile küçük uluslar hak eşitliğine eğer sahipse, hak eşitliğine sahip olduğuna göre, oradaki üyelerin tamamının da daimi üye olması lazım. Daimi, geçici üye olamaz. Kaldı ki burada dönüşümlü bir değişim yapılabilir, bu değişim sürekli de olabilir, bir yıl da olabilir. Bir yılda bu üyeler değişebilir ve gelen üyelerin hepsi de aynı haklara sahip olarak dünyanın yönetimini, yönetişimini onlara sağlar.
Şu anda daimi üyeler içinde dikkat edilirse sadece 3 kıtayı görüyorsunuz. Orada Amerika var, öbür tarafta Avrupa var bir de Asya var. Dünyadaki diğer kıtalar temsil ediliyor mu? Hayır. İnanç gruplarına baktığımız zaman tüm inanç grupları bu daimi üyeler içinde temsil ediliyor mu? Hayır, bu da yok. O zaman buradan bizim adalet beklememiz zaten mümkün değil. Çünkü kararlarının çoğu zaman ideolojik bir yaklaşım içinde verildiğini görüyoruz. İdeolojik bir yaklaşım içinde bu kararların verilmesi BM'nin kuruluş kararlarına bir defa terstir.''
''İsrail'e yaptırım uygulanmıyor''
Başbakan Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi'nin ve BM'nin, İsrail ile ilgili olarak bugüne kadar vermiş olduğu kararların hiçbirinin İsrail tarafından uygulanmadığına işaret ederek, bunun karşılığında İsrail'e bir yaptırım da uygulanmadığını vurguladı.
BM kararlarını uygulamayan devletlere yaptırım konusunun BM kuruluş amaçlarının arasına yerleştirilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, ''BM'nin kuruluş amacı içine şunun yerleştirilmesi lazım, 'uyulmaması halinde ne gibi yaptırımları olacak'. Böyle bir yaptırım şu anda yok. Fakat güç, öyle zaman oluyor ki zayıfı yaptırımlarıyla ezebiliyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, 133 ülkenin Filistin'in devlet olmasını kabul ettiğini ancak BM'nin bir daimi üyesinin vetosuyla bunun gerçekleştirilemediğini belirterek, şöyle devam etti:
''133 devlet diyor ki 'önümüzdeki yıl BM'de Filistin'i biz devlet olarak göreceğiz'. Önümüzdeki yıl geliyoruz BM çatısı altına ama bakıyorsunuz ki yine orada biri çıkıp diyor ki 'hayır, şu anda bu erken, bunu biraz daha ertelememiz lazım'. Peki 133 ülke buna 'evet' diyor da sadece daimi üyelerden bir tanesi 'hayır' diyor diye ve diğerleri de ona uyuyor diye kalkıp bunu niçin erteliyoruz? Hani biz, Filistin'de iki devletli yapıyı konuşuyorduk, ne diyorduk? 'Filistin ve İsrail devletleri' diyorduk. Madem ki 'İsrali ve Filistin devletleri' diyorsak, niçin bu adımı atmıyoruz, niçin bu kararı vermiyoruz? Çünkü İsrail 'hayır' diyor. İsrail 'hayır' dediği için birileri de ona uyuyor, o birileri de daimi üyeyse mesele bitmiştir. İster 133 değil, 186 tane olsun, 185 olsun bu orada kalır. Böyle bir adalet olmaz, bizim insanlık olarak adalete ihtiyacımız var, özellikle biz siyasiler adil olmaya mecburuz.''
Başbakan Erdoğan, son dönemlerde Almanya'nın IMF konusuna olumsuz yaklaştığını gördüklerini ifade ederek, IMF'ye verilen parasal destekler konusunda Alman halkının haklı olarak ''ben, paramı niçin belli yerlerde yanlış uygulamalar yapmış, Maastrich Kriterleri varken Maastrich Kriterleri'ne uymadan hareket etmiş ve önümüze bütçe tabloları getirmiş bir yere destek olarak vereyim, kendi ayakları üzerinde dursun'' değerlendirmesinde bulunduğunu söyledi.
Alman halkının yaklaşımının, olaya adil bakıldığında haklı ve doğru olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, ''IMF, bir yere paralarını oluk oluk akıtırken öbür tarafta bir başka yere paralarını akıtabiliyor mu? Hayır akıtmıyor. Orada icabında batık paralar olabiliyor ama bir tarafı da kurtarmak için diğerlerine zulmediyor'' diye konuştu.
''Demokratik irade iktidar değil, demokratik irade burada mahkumdur''
Terör konusunda da halen uluslararası bir platform oluşturulamadığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
''Afganistan bunun içinde, Pakistan bunun içinde, Türkiye bunun içinde. Terörle mücadelede ciddi sıkıntılar yaşıyoruz ama bakıyorsunuz terörle mücadelede 'benim teröristim iyi, seninki kötü mantığı' hala bu işe hakim durumda. Çok ilginçtir şu anda, Suriye'de mevcut bir vahşet var, bu vahşeti yöneten de orada bir devlet başkanı. Bu vahşet devam ederken ibadethaneleri bile uçaklarla bombalarken şu anda buna karşı sessiz kalan BM var. Nereye kadar bu devam edecek, nerede BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri, ne zaman ellerini taşın altına koyacaklar? 50 bin insan öldürülmüş kolay değil, şu anda 300 bini aşkın insan ülkesinin dışında, 2,5 milyon insan evlerinin dışında yaşıyor. Biz burada ne zaman insani olarak hasletlerimizi ortaya koyacak da buraya yardım elimizi uzatacağız. Aynı şey Somali'de, Myanmar'da birçok yerlerde bunlar oluyor. Bütün bunlara karşı ortak tavır almaya mecburuz. Almadığımız takdirde bu küresel yönetişimin demokratikliğini konuşamayız. Çünkü burada demokratik irade iktidar değil, demokratik irade burada mahkumdur.''
''Yeri geldiği zaman idamın bir haklılık sebebi de var''
Başbakan Erdoğan, geçen yıllarda Norveç'te yaşanan ve 1 kişinin 77 kişiyi silahla öldürdüğü olayı anımsatarak, bu kişiye verilen 21 yıllık hapis cezasını da eleştirdi.
Norveç'teki saldırıyı gerçekleştiren ve 21 yıl hapis cezasına çarptırılan kişinin 21 yıl sonra hapisten çıkacak olmasına anlam veremediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
''Ben sordum, merak ettim. Nasıl oluyor da 77 insanı öldüren bir insan 21 yıla mahkum oluyor? Bana verilen cevap şu; 'hayır, çıkmaz. 21 yıl sonra bir şey uydurulur tekrar 21 yıl verilir'. Ben buna nereden inanacağım, bunu çözmemiz lazım. Şu anda Avrupa'da idam kalktı ama Amerika'da kalktı mı, Japonya'da kalktı mı, Çin'de kalktı mı? Demek ki yeri geldiği zaman idamın bir haklılık sebebi de var. Çünkü, 77 kişiyi öldüren bir insan eğer elini, kolunu sallaya sallaya dolaşabiliyorsa o 77 insanın ailesinin vicdanının, gönlünün rahat olduğuna ben inanmıyorum. Kendimizi check etmemiz lazım, kendimizi tekrar adalet terazisine iyice yatırmamız lazım, yatırmamız lazım ki bu insanlık barışı huzuru bulabilsin.''