Erdoğan, "Artık ne polisimizin ne askerimizin kalkanla bu işin önüne geçmesi mümkün değil.Gereği neyse askerimizde polisimizde onu yapacaktır." dedi.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Kobani'den kaçanlara evini açan, ekmeğini paylaşan Türkiye'dir. Ve biz çok akılcı çözüm önerilerini dünyanın güçlü ülkelerinin hepsine verdik.
İşte ben son BM genel kurulunda konuşmamda dile getirdikten sonra BM Güvenlik Konseyi'ndeki davette hepimize konuşma imkanı doğdu. Orada da bu işi çok açık net gündeme getirdim.
Fakat bizim bu söylediklerimiz öyle zannediyorum ki bir kulaktan giriyor bir kulaktan çıkıyor. Bizim sınırımız Irak ve Suriye'de 1300 kilometre. Burada tehdit altında olan heran biziz. Biz şu anda 1,5 milyon mülteciye ev sahipliği yaparken Avrupa'nın tamamında 130 bin mülteci var. Amerika vesaire oradan var mı yok.
İşte ben sadece havadan bombalarım… Bunu söyledik, havadan bombalamakla çözemezsiniz dedik. Siz havadan bombalıyorsunuz, o ise tanklarıyla toplarıyla yürüyor.
BÜTÜN AĞIR SİLAHLAR
ABD'nin tankı topu. Kime vermişti bunu? Maliki'ye. Maliki Musul'u bırakıp kaçtı ve bütün ağır silahlar IŞİD'e kaldı. Ve şimdi IŞİD o amerika'nın ağır silahlarıyal oradaki halkı ne yazık ki vuruyor.
Türkiye’deki bazı siyasi partiler şunu söylüyor, 'sadece kobani'ye yönelik tezkere yapabiliriz' Yahu insaf, Kobani'den 200 bin insan Türkiye'de. Ama sen 200 bin insanı öldüren Esed'i korumak için mi bunu yapıyorsun? Suriye'de devlet terörü var. Katil Esed, bunu görmediğin sürece siyasette yeni bir gözlüğe ihtiyacın var demektir.
BU KADAR İNSAN EVLERİNDEN ÇIKIYOR
Dedik ki biz 3 şeyi halletmediğiniz sürece bu işin içinde olmayız. Bir uçuşa yasak bölge, iki güvenli bölge ilan edilecek, ki bu güvenlik bölgeye biz 1,5 milyon ülkemizdeki insanı yeniden yerleştirelim, üç eğit-donat yapacağız, bunlar başarılması halinde yaparız ve önemli olan bir şey daha var. Bir defa Suriye'deki rejime yönelik adımları da kararlı şekilde atacağız. Bunlar hedeflerin içinde varsa biz olumlu bakabiliriz. Bunlar olmadığı sürece biz burada yer alamayız, rol alamayız.
GEREĞİ NEYSE ASKERİMİZ DE POLİSİMİZ DE ONU YAPACAKTIR
Bütün bunlarla beraber soruyorum, şehirlerimizi yangın yerine çevirmek için eylem yapanlar kimler? Bunları bilmek için ordinaryüs olmaya profesör olmaya da gerek yok. Her şey ortada, bölücü terör örgütü baş sorumludur. ocukların eline taş verenler, silahı verenler, polislerimizi şehit edenler ortada. Bütün bunlara karşı polisimiz ne yapacak?
HALA KALKAN MI TUTUCAK?
Hala kalkan mı tutacak? Kusura bakmasınlar, kimsede bu konuda bize akıl vermesin. Artık ne polisimizin ne askerimizin kalkanla bu işin önüne geçmesi mümkün değil.Gereği neyse askerimizde polisimizde onu yapacaktır.
Büyük devlet sokaktaki şiddet eylemlerine yağmacılığa şımarıklığa teslim olan devlet değildir. Açık açık ifade ediyorum, içerde de dışarda da politikalarımızı biz belirleriz. Dünyada hiçbir ülke belirleyemez.
Artık bunu yapmak durumundayız. Kamu binalarını yakacaklar, hastaneleri yakıyorlar, kamu araçlarını, bindiği otobüsü yakıyor. Oradaki kürt vatandaşlarımızın, onların da araçlarını yakıyorlar. üniversitelerin içinde terör estirmeye çalışıyorlar. Bakıyorsunuz onların başını çeken siyasi de çıkıyor, ben diyor şiddet yapın demedim. Yahu ne dedin sen? dediklerin ortada. sokaklara dökülmeyi teşvik ettiniz, şimdi de söylediklerimi nasıl geri alabilirim bunun gayreti içindesin.
Yapılması gereken neyse devlet olarak bunları bütün kurumlarımızla şu anda yapmanın kararlılığı içindeyiz. Bedeli ne olursa olsun, anladıkları dil neyse o dille onlara yaklaşacağız konuşacağız. Bende bir cumhurbaşkanı sıfatıyla böyle konşmak istemezdim. Ama 31 kişinin bu şekilde ölmesi bizi bu noktaya sevk etmiştir. Malum siyasi parti, bir kez daha kendi iradesini ayaklar altına almış, demokratik meşru biz mücadele vermek yerine eski türkiye aktörlerinin oyuncağı haline gelmiştir.
Suriye rejimi uçağımızı düşürdüğünde sabırlı hareket ettik ve misliyle karşılık verdik. Suriye'nin onlarca şehrinde hep dünyadaki güç odakları şunu söylediler "kimyasal silah kullanıyor mu kullanmıyor mu?" Kullanıyor. ve çok enteresandır, G-20 zirvesindeyiz. Akşam 20 lider konuşuyoruz.
Ve kimyasal silahtan rahatsız oluyorlar, o zaman ölenlerin sayısı 1600. Ama ilginç olan konvansiyonel silahla ölenlerin sayısı 120 bindi. Kimse onu konuşmuyor. Kimyasal silaha karşı ne yapacağız onu konuşuyorlar.
Dedim ki, neticesi ölüm olan silah kimyasal silah olsa ne olur konvansiyonel silah olsa ne olur? Siz konvansiyonel silahlara karşı tedbiri tartışmıyorsunuz, kimyasalı tartışıyoruz dedim.
Kim veriyor? Hepsi orada, bu işin failleri de orada. Ama hiçbirinin işine gelmiyor. Onlar için buralar aynı zamanda pazar. Bizim buralarda hassasiyetimiz büyük önem arz ediyor. Şu anda da Suriye bu kadar şımarıyorsa arkasındaki gerçek ona bu silahları veren ülkelerdir.
Musul IŞİD tarafından işgal edildiğinde, adını verdiğim siyasi parti sesini çıkarmadı. Başkonsolosumuz ve çalışanları rehin alındığında, bazı partiler hükümet niye Irak'a Suriye'ye girmiyor dediler. Yahu biz onların kusura bakmayına rgo olacak ama doluşuna gelmiş olsaydık şu anda 49 vatandaşımız olmayabilirdi. E bunlarda herşey canice, bizim soğukkanlı davranmamız gerekiyordu. 102 gün sabrettik, sağ salim bunları kurtarmamız gerekiyor onun için hassasız, bunların sırtında yumurta küfesi yok, biz öyle değiliz. Ve sağ salim bu 102 günün sonunda 49 kardeşimizi oradan kurtarmış olduk.
EFENDİ NASIL KURTARDINIZ? İŞ BİTTİM Mİ ONA BAK
Efendim nasıl kurtardınız? Ne verdiniz? Ne verdiysek verdik. İşi bitirdik mi, sen ona bak.
Hiç kimsenin tehditlerine tahriklerine sokakta kullandığı şımarık piyonlarına boyun eğmeyiz. Türkiye IŞİD'le de mücadele eder, PKK'yla da eder ediyor, Kobani için de mücadele eder, ediyor.
Tabi bizim kardeşliğimiz farklı. Biz bu kardeşliğimizi çok iyi korumamız lazım. Birliğimiz beraberliğimiz çok önemli. Bilesiniz ki biz bize faydalıyız.
Hele hele üniversitelerimizin içerisine ayrımcılık tohumunu atanlara, değerli hocalarım sizlerin çok dikkat etmesi lazım. Bu işin ihyası da inşaası da sizlerin elindedir. Bizim medeniyetimiz malum, hocasına önem veren ona en yüksek irtifayı özellikle tahsis eden bir medeniyettir. Onun için bana bir harf öğretenin kölesi olurum diyen bir medeniyetin çocuklarıyız biz.
sizlerin yetiştirdiği ve yetiştireceği nesil inanıyorum ki bu hassasiyeti hisseden bir nesil olacaktır. Başbakanlığım genel başkanlığım esnasında 77 milyonun kardeşliği için bir çözüm süreci başlattık, kararlılıkla sürdürdük. Bundan sonra da sürdürmeye devam edeceğiz.
2023 hedefleri 2071 hedefleri hayal değildir.