HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Erdoğan'dan El Bab açıklaması: Daha derine inmemek lazım

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika ziyareti dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada El Bab operasyonuna ilişkin kritik açıklamalarda bulundu.

Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar ziyaretlerinin ardından dönüş yolunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gazetecilerle sohbetinden detayları aktaran Gazete Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli'nin haberien göre, Erdoğan "El Bab’da rejimle de karşı karşıya gelme ihtimalimiz olabilir mi?" sorusuna şöyle yanıt verdi:

"EL BAB'DA DAHA DERİNLİĞİNE GİTMEMEK LAZIM"

"Rejimle zaten karşı karşıyayız. Cerablus’ta da karşı karşıya kaldık, El Rai’de ve Dabık’ta da kaldık. Görünen değildi, maşa kullandı. Mesela Afrin uzantısında PYD devredeydi, YPG devredeydi. ABD’nin verdiği silahlar nereye gitti? PYD, YPG hatta DEAŞ’a gitti. Bunları biliyoruz; belgeler, bulgular hepsi elimizde. Ama benim temennim odur ki Cenevre süreci, Rusya ve İran’la birlikte Astana’da başlatılan süreç inşallah rejimi olumlu bir noktaya çeker ve El Bab hallolmuş olur. El Bab’da bundan sonraki süreçte süratle mesafe almak suretiyle oradaki işi bitirmek, daha derinliğine gitmemek lazım. Yapılan çalışma bu istikamettedir."

ERDOĞAN'IN TRUMP AÇIKLAMASI

Erdoğan'ın açıklamalarında, ABD’de Donald Trump dönemine ilişkin sohbetin önemli konu başlıklarından olduğunu vurgulayan Tepeli, Erdoğan'ın “Fazla gecikmemeli” dediği Trump görüşmesinden beklentisini “İlişkilerimizin gerçekten stratejik bir değerlendirmesini yapmalıyız. Şu an çok sağlıklı yürüyor mu? Hayır. Bunu sağlıklı hale getirmeliyiz” diye özetlediğini belirtti.

İşte Erdoğan'ın o açıklamalarından çarpıcı satırlar:

"AFRİKA’DA ARTIK 39 BÜYÜKELÇİLİĞİMİZ VAR"

“Gerek Tanzanya, gerek Mozambik, gerekse Madagaskar’da yaptığımız görüşmelerin ülkelerimiz arasında bir dayanışmaya vesile olmasını temenni ediyorum. Doğu Afrika’daki bu ülkelere yaptığımız ziyaretler, ilişkileri geliştirmenin yanı sıra FETÖ ile mücadele açısından da önemli. Zira buralar, FETÖ’nün Afrika’daki önemli yapılanma merkezleri. Yapılandıkları en önemli yerlerden biri de Güney Afrika; inşallah oraya da gideceğiz. Bu tür ziyaretlerdeki temel arzumuz Afrika’yla ilişkilerimizi geliştirmek, güçlendirmek, göreve geldiğimizde kıtada 12 olan büyükelçilik sayımızı süratle 54 ülkenin tamamına yayabilmek. Afrika’da şu anda 39 büyükelçiliğimiz var. Bunu tüm ülkelere yaydığımız zaman, diplomasinin yanı sıra ticari, kültürel birçok alanda ilişkilerimizi geliştirme imkânımız artmış olacak.”

Kaynak bulmanın, çeşitlendirmenin Türkiye’nin gündemine Turgut Özal döneminde girdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı, bu sırada bir anekdotu da aktardı: “Özal ‘Köprüyü satarım’ deyince, Necdet Calp ‘Nasıl satarsın?’ demiş, o da ‘Ben satarım’ demişti. Bu kadar ekonomiden, devlet yönetiminden uzak kişileri gördük. Bürokrat arkadaşlarımız gücenmesinler. Bürokratik oligarşi lafını boşuna kullanmıyoruz. Eğer siyaset cesaret üzerine bina edilmemişse, netice alamazsınız. Bürokrasi devamlı önümüzde bir bariyerdir, adeta deveye hendek atlatırsınız. Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar’da da muhtemelen benzer sorunlar var. Mesela Madagaskar’da halen ülkenin yüzde 10 küsuru elektrik alabiliyor. Peki ülkenin kalanında elektrik ihtiyacı nasıl karşılanacak? Pekâlâ karşılanabilir. Zira bunlarda fuel-oil var, gaz da var. Çok ciddi manada su var. Hidroelektrik santrallar kurulabilir. Kömür var, termik santrallar kurulabilir. Ada olduğu için rahatlıkla rüzgâr enerji santralları kurulabilir. Güneş enerjisi kurulabilir. Ama bu imkânları devreye sokmak, çalıştırmak lazım. Daha önce buralara gelenler maalesef sadece sömürmek için gelmişler."

"TOKİ’Yİ ANLATTIM"

"Şehir ile havalimanı arasındaki yolun etrafından işe başlanabileceğinden bahsettik. ‘Sen buralarda oturan vatandaşları ikna eder misin?’ dedim, ‘Ederim’ dedi. TOKİ’mizi, 14 senede 760 bin konut yaptığımızı, özel sektörümüzü anlattım. Dedim ki: ‘Buralarda konut yapımına girelim. Sen yer tahsisini yap, biz süratle 1 artı salon, 2 artı salon gibi konutlar yapalım, dar gelirlilere bu konutları açalım. Bu bir can suyu olur, sonra da şehrin başka kesimlerine el atılır.’ Bütün mesele devletin alım garantisi. ‘Sen yapılacak bu konutları 40-50 dolar taksitle versen, buradaki insanlar bunları alabilir mi?’ diye sordum, ‘Alırlar’ dedi. ‘O zaman mesele yok’ dedim. 8 ay ile 12 ay arasında konut yapımını hızlandırırız, altyapı çalışmalarını hızlandırırız, altyapısı-üstyapısı ile birkaç yıl içinde şehrin değiştiğini göreceksin’ dedim. Afrikalı kardeşlerimizin bu durumda olmalarının bizleri üzdüğünü anlattım. Bu adımları atma konusunda mutabık kaldık. Diğer taraftan işadamlarımız da ziyaretler vesilesiyle her 3 ülkede muhataplarıyla, yetkililerle görüşme imkânı buldular. Onlardan da bizden de katılım gayet iyiydi. İade-i ziyaretlerle bu süreçler devam ettirilecek. İnşallah Afrika’da başka ülkelere de ziyaretlerimiz olacak. Benim şu ana kadar Afrika’da ziyaret ettiğim ülke sayısı 23. Ama bazı ülkelere birkaç kere gittim. Mesela Mısır’a, Somali’ye 3, Libya’ya, Tunus’a, Cezayir’e 2 kere... Türkiye-Afrika Zirvesi’nin ilkini 2008’de, ikincisini 2014’te Ekvator Gine’sinde yaptık, üçüncüsü de inşallah 2019’da Türkiye’de yapılacak. THY, Afrika’da 33 ülkeye uçuyor. TİKA’nın 16 ülkede ofisi var. Yunus Emre’nin 3 ülkede şubesi var; yakında Somali ve Güney Afrika’da da açılacak. Doğu Afrika’da 3 ülkeye yaptığımız bu ziyaretler, anlaşmalar açısından da bereketli oldu. Tanzanya’yla 10, Mozambik’le 6, Madagaskar’la 4 anlaşma imzaladık. Toplamda 20 anlaşmayı imzalamış olduk.”

"SİVİLLERE ZARAR VERMEME HASSASİYETİMİZ NEDENİYLE EL BAB’DA ZAMAN KAYBIMIZ VAR"

Astana’da açıklama yapıldı, DEAŞ ve El Nusra’ya karşı ortak mücadele vurgusu var. PYD, Hizbullah gibi farklı unsurlar da var, ancak onlarla ilgili vurgu yok. Ayrıca PYD’nin “Biz davet edilmedik, bu mutabakatı tanımıyoruz” dediği iddia ediliyor. Tüm bunları nasıl değerlendirmek lazım?

Bunun cevabını Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey’den alalım... Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: “Bildiğiniz gibi YPG’nin Astana’ya katılmasına biz izin vermedik; gündeme gelmişti. Dolayısıyla YPG’nin o tür bir açıklama yapması normaldir. YPG konusunda, Hizbullah konusunda farklı görüşler var. İran, Hizbullah ve diğer Şii grupları destekliyor. Bunları rejim de destekliyor. Rusya da bu gruplara soğuk bakmıyor. Dolayısıyla bunlara karşı ortak mücadelede konsensüs sağlanamaz. YPG ile mücadele konusunda ise İran’ın da Rusya’nın da ABD’ye kıyasla daha ılımlı olduklarını biliyoruz. Rusya’nın, özellikle İran’ın YPG’ye ne kadar karşı olduklarını da biliyoruz.”

- Terörle mücadelede konusunda Türkiye’nin savunmadan çıkıp taarruza geçtiğini söylediniz. Türkiye Fırat Kalkanı’nda hangi konumda?

Fırat Kalkanı Harekâtı’nda bildiğiniz gibi Cerablus, El Rai, Dabık’ın ardından El Bab’a dayanılmış durumda. El Bab şu anda dört bir yanından kuşatılmış vaziyette. DEAŞ orada ciddi manada kan kaybında... Biz çalışmalarımızı koalisyon güçleri ile beraber yürütüyoruz. Zaman zaman Rusya’nın da desteği oluyor. Sivillere zarar vermeme hassasiyetimiz nedeniyle bir zaman kaybımız var. Dönünce Başbakan ve TSK ile bu konuları yine değerlendireceğiz. Sayın Trump ile bir görüşme olursa, dediğim gibi, Ortadoğu onunla da değerlendirmemiz gereken konular arasında yer alacaktır. Bu konuda zaman kaybedemeyiz.

"ASTANA’DA BİR SÜREÇ BAŞLADI"

ABD’de başkanlığa resmen başlayan Trump ile göreve başladıktan sonra görüşecek misiniz? Yüz yüze görüşmek için girişimde bulunduğunuzu biliyorum. Bir takvim var mı, Türkiye olarak ne mesaj verilecek?

Telefon görüşmesini ilk akşam yapmıştık. Telefon görüşmesinin ardından elbette resmi ziyaretimizi de yapalım istiyoruz. Dışişleri Bakanlığı’mızın çalışmaları sürüyor. Devir-teslim törenine ülkemizi temsilen katılan Mevlüt Bey’in de orada yaptığı bazı görüşmeler oldu. Temennim, fazla gecikmeden Sayın Trump ile görüşmeyi yapabilmektir. Görüştüğümüzde ele alacağımız en önemli konuların başında, yeniden Türkiye-ABD ilişkilerinin gerçekten stratejik anlamda bir değerlendirmesini yapmak yer alıyor. Şu an itibarıyla stratejik anlamda ilişkilerimiz çok sağlıklı yürüyor mu? Hayır. Bunu sağlıklı bir hale getirmemiz lazım. Bir diğer önemli konu, Ortadoğu meselesi. Ortadoğu’da Türkiye- ABD ilişkilerini sağlıklı bir konuma getirmemiz lazım. İki NATO ülkesiyiz ama Ortadoğu meselesinde iki NATO ülkesine yakışır bir dayanışma içinde olduğumuz da söylenemez. Tabii burada Sayın Trump’ın NATO ile ilgili bazı açıklamaları var; bunlar neyi kapsar, neyi kapsamaz, bunu ikili görüşmemizde çok daha yakından öğrenmiş olacağız. Yine koalisyon güçleri ki bunların başını ABD çekiyor, Suriye’de de Libya’da da şu ana kadar istediğimiz, beklediğimiz atılımı ortaya koyabilmiş değil. Tüm bunları başarmamız gerekir diye düşünüyorum.

Son Astana zirvesiyle bir süreç başladı diyebiliriz. Türkiye, Rusya ve İran’ın katıldığı zirvede, ABD de oradaki büyükelçisiyle yer aldı. Orada alınan bir netice var, bu şimdi Cenevre’de devam edecek. Görüşmeler nereye varır, şu anda bilemiyoruz. Ama bunun olumlu bir adım olduğunu düşünüyorum. Bu olumlu adım, temennim odur ki kısa sürede meyvesini verir. Türkiye’ye döndükten sonra bu konuda Sayın Putin ile bir görüşme yapmayı düşünüyorum. Bu konuda Trump ile de yüz yüze görüşmeden önce belki bir telefon görüşmesi söz konusu olabilir. Zira Ortadoğu’daki gelişmeler bizim için önem arz ediyor. El Bab’daki gelişmeler malum; Mümbiç ve Rakka olayı var. Bizim burada eli bağlı durmamız mümkün değil, atılması gereken adımları bir an önce atmamız gerekiyor. Bir diğer önemli konu da ABD ile ilişkilerde ekonomi boyutu. Savunma sanayiine yönelik bugüne kadar attığımız müşterek birçok adımlar vardı, bundan sonraki süreçte acaba müşterek yatırımlarla mı bir yola gideceğiz, yoksa “Sen pazar, ben tüccar” mantığı ile mi? Bizim yaklaşımımız, müşterek yatırımlarla yola devam edilmesidir. Buralarda ortak yatırımlara gireceğimiz alanlar var. Bunları her ülke ile bu şekilde yapmak istiyoruz. NATO’daki ortaklarımızla bu işleri birlikte yapmamız gerektiğine inanıyorum.

FETÖ’nün teröristbaşıyla ilgili konu ABD görüşmelerinde nasıl ele alınacak?

Yüz yüze yapacağımız ikili görüşmelerimizde elbette bu konu da gündeme gelecektir. Bu meselenin görüşeceğimiz en önemli konulardan biri olacağı muhakkak. Arzumuz, bu işin bir an önce neticelendirilmesidir. Verdiğimiz dosyaların, klasörlerin (85 koli verdik) akıbetini soracağız, şu anda soruşturulmakta olan dosyaları da göndermeye devam edeceğiz.

"YUNANİSTAN’LA GÜVENİN SARSILMASINA NEDEN OLUR"

15 Temmuz’dan bu yana yoğun mücadele sürüyor. Şu anda hangi noktadayız, içimiz rahat uyuyabilir miyiz, büyük ölçüde temizlendi mi? Kısa süre önce itirafçılarla ilgili değerlendirmenizde “İtiraflarına dikkat edilmeli” dediniz, açar mısınız?

Bizim güzel bir sözümüz var: Su uyur, düşman uyumaz! Bunlar bu milletin, bu vatanın düşmanları. 248 şehit verdik, 2 bin 193 gazimiz var. Biz tüm tedbirleri alıyoruz. Şu anda yargının, güvenlik güçlerimizin yaptığı nedir? Bu anlamda gerekli adımları atmaktır. Burada “Şu kadar kişi alınsın, sonra duralım”; asla böyle bir şey söz konusu değil. Aynı şekilde OHAL ile ilgili olarak da “Şurada keselim” diye bir şey de yok. Biz burada netice alana kadar yola devam edeceğiz.

En Çok Aranan Haberler