HABER

Erdoğan'dan HDP İle İlgili BOMBA Açıklamalar Neler Söyledi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fahri Doktora Tevdi Töreninde Son Günlerde Gündemde Olan HDP İle İlgili Gündemi Sarsacak FLAŞ Açıklamalarda Bulundu Neler Söyledi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil 9 milletvekilinin tutuklanmasıyla ilgili olarak “Önceki gün başlayan terör örgütü PKK’ya destek veren milletvekilleriyle ilgili süreç de böyle bir konudur. Terör örgütü PKK’nın boyutu Kandil’de değil, parlamentodaki uzantıları var” ifadesini kullandı. Batı’ya seslenen Erdoğan “Baskılarla, gazetelerde bizi karikatürize edecekler, geri adım atacağız. Boşuna kafalarını yormasınlar, biz bunların ne olduğunu biliyoruz. Onlar bana ‘Diktatör’ demişler, hiç umurumda değil. Bir kulağımdan girer, diğer kulağımdan çıkar” diye konuştu. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fahri Doktora töreninde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“Fakat bazı meseleler var ki onlarla ilgili değerlendirmelerimizi kamuoyuna sunmak zorundayız.

“Önceki gün başlayan terör örgütü PKK’ya destek veren milletvekilleriyle ilgili süreç de böyle bir konudur. Terör örgütü PKK’nın boyutu Kandil’de değil, parlamentodaki uzantıları var. Biz bu işin önünü açtık, bunlar ne yaptı? Bunlar bununla yetinmediler. İşte 7 Haziran’da 80 milletvekili yakaladılar, “Hadi otur da işine bak” dedik. 80 milletvekili aldıkları günün ertesinde halkı sokağa davet ettiler, 52 kişinin ölümüne neden oldular. Esasen yaşanan hadise çok açık ve nettir. TBMM geçtiğimiz mayıs ayında istisnasız tüm milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırdı, bu sadece onlara yönelik bir olay değildi. Şu anda Batı’nın ağzına bakıyorlar, Batı nasıl değerlendirmeler yapılıyor. Genel başkanlar dahil, yargı safhasında dosyası olan vekiller ifadelerini vermeye başladı ancak bir siyasi partinin mensupları tahrik unsuru haline getirmeye çalıştı. Önceleri meydan okudular, “Dokunulmazlığımı kaldırın” dediler, daha sonra ne oldu sana? Aksini yapmaya başladılar. Dokunulmazlıklar üzerinde yargıya meydan okuyan bu densizlerin amacı Türkiye’yi uluslararası alanda zor düşürmek.

“Benim uluslararası bu saldırılardan en ufak bir korkum, endişem yoktur. Benim için asıl olan milletimdir. Yoksa Batı ne diyor? Ya Batı bizim için hiçbir zaman hayırlı rüya gördü mü? Yok. 52 sene kapıda bekletilen Türkiye için batıdan ne bekleyeceğiz? Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. İnanın, çalışalım, gayret edelim, hocalarım şu değerli öğrencileri hazırlasınlar biz bunları sollarız. Türkiye son 3 yıldır yaşadığı hadiseler sebebiyle kendisine yeni yol çizmiş bir ülkedir. Bizim için şu ne der, bu ne der diye bir ölçü yoktur. PKK 2015’te çukur eylemlerini başlattığında can güvenliğine itina gösteren bir yaklaşımla ne gerekiyorsa onu yaptı. 7 Haziran’dan sonra istikrarsızlık dönemine girdiğimizde ben biraz seyrettim. Birinci parti biraz dolaştı, gezdi. Görevin ikinci partiye verilmesi lazım dediler, yahu ben çırak değilim. Sana vereceğiz de sen ne yapacaksın? Beştepe’nin yolunu bilmiyorsun, sayısal durumun zaten iki partiyle de bir araya gelsen bu hükümeti kurmaya yeterli değil. İktidar partisi zaten sayısal olarak çok çok fazla. Onun olmadığı bir ortaklık zaten yeterli değil. Zaman kaybına tahammülüm yok dedim, tekrar seçim kararını aldık. Ve millet bizim bu kararımızı paylaştı. İşte, olan netice çok açık, net, ortada, böylece hamd olsun yeni bir süreç gelişti. Anayasadan aldığımız yetkilerle bu yolu izledik, ülkeyi kazasız belasız 1 Kasım’a ulaştırdık. 15 Temmuz darbe girişimi bu sıkıntılı sürecin zirve noktasıdır. Türkiye o gece vatan hainlerinin saldırısına uğramıştır. Milletimizin dirayetli duruşu sayesinde başarısızlıkla sonuçlandı. Darbe girişiminin ardından ilan ettiğimiz OHAL çerçevesinde terörle mücadelemizi sürdürüyoruz, asla taviz verme niyetimiz yok. PKK, PYD, DEAŞ, FETÖ olabilir hem içeride hem dışarıda bu milletin bunlarla mücadeleye kuvveti vardır ve bu işi başarır. Bakın, DEAŞ terör örgütü Suriye’den Türkiye’ye yönelik tehditlerini artırınca, Gaziantep saldırısından sonra, o bardağımızı taşıran son damladır, benim bir ziyaretim oldu Gaziantep’e şehitlerimiz için mevlit düzenleniyordu ona katıldım. Hastaneleri ziyaret ettim, insanların ayağı, kolu kopmuş farkında bile değiller. Ondan sonra “Bizim daha sabredecek halimiz yok” dedim. Arkadaşlarıma dönüp “Biz kesinlikle Suriye’ye gireceğiz” dedim, girdik. ÖSO’yu eğit donat kapsamında biz zaten eğitmiştik. Ve onları biz Cerablus’a farklı bir bölgeden soktuk. Cerablus operasyonu DEAŞ’a karşı verilmiş en büyük operasyondur, hemen çekilip gittiler. Onlar Güneye inerken biz de onları kovalıyorduk. Bu arada Cerablus’a Cerablus halkı yerleşiyordu.

“Bununla da kalmadık, bu işin Fırat’ın batı kısmıydı. Dedik ki ‘Adım atmamız lazım’ El Rai’den ayrıca bizim buraya bir müdahalemiz gerekiyor. Çünkü Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmak isteniyordu ve Türkiye sürekli tehdit altına alınmak isteniyordu. Bu sefer El Rai’den girdik, orada da yine dirayet gösteremediler ve kaçarak Güneye doğru indiler. Nereye kadar? Meşhur bizim Mercidabık’ı bilirsiniz, Dabık’a kadar kovaladık. Orada çok direndiler fakat bir yere kadar. Sonra Dabık’ı terk ettiler El Bab’a doğru inmeye başladılar. Hedefimiz oradan da onları kovmak. Görev devam ediyor ama Dabık boşaltıldı. Peki buraya kim yerleşiyor? Arap kardeşlerim. Şu anda bu mücadele orada devam ediyor. Hala birileri Kobane’de yaptıkları oyunu buralarda oynamak istediler. Dedik ki, “Hayır, bu oyunu size oynatmayacağız”. Bunu Obama ile de konuştum “Dedim ki buraları uçuşa yasak bölge ilan edelim, inşasına varız. Siz de parayı temin edin” dedik. Outin ile de Merkel ile de bunu konuştum. Hepsi mutabık kaldı. Uygulamaya gelince her zaman yaptıkları oyunu yaptılar. AB’de ne dediler? 3 milyar Euro’yu vereceğiz dediler, değerli kardeşlerim verdikleri 200-250 milyon Euro. Bunlar dürüst değil, samimi değil. Bunları bize vermiyorlar he, güya Kızılay’a vereceklerdi, bilmiyorum Kerem size bir şey geldi mi? Bizim şu anda harcadığımız para 13-14 milyar doları buldu. Bir de STK’ların harcadığı para var.

“AB’li bakanlar şu an geliyorlar, malum partiyi ziyaret ediyorlar. Ne oluyor gelip gideceksiniz buradaki kararı mı değiştireceksiniz? Burada hukuk var ya, biz söylediğimizde “Biz hukuk devletiyiz” diyorlar. ee seninki tarafsız, bağımsız. Bizdeki hukuk, guguk mu? Bizdeki de tarafsız, bağımsız. Bize de saygı duyacaksın, kusura bakma. Ve birçok olayda hep bunu önümüze bahane olarak çıkarmışlardır. Ben 4 bin MİT dosyası verdim. Teröristlerle ilgili şansölyeye. Dedi ki o dosyalar 4 bin 500 oldu” “Geciken adalet adalet değildir, siz geciktiriyorsunuz” dedim. Şu anda Avrupa birlik olarak, PKK’yı terör örgütü ilan etmesine rağmen şu anda teröre Avrupa yataklık yapmaktadır. En basitinden Sabancı ailesi biliyorsunuz, kaç kere yakalanmıştır, her seferinde bırakılmıştır. Yaptıkları iş bu, bizden bu konuda onların yaklaşımına karşı somut anlayışımızı deldirmeyeceğiz. Baskılarla, gazetelerde bizi karikatürize edecekler, geri adım atacağız. Boşuna kafalarını yormasınlar, biz bunların ne olduğunu biliyoruz. Onlar bana “Diktatör” demişler, hiç umurumda değil. Bir kulağımdan girer, diğer kulağımdan çıkar.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Üsküdar'da düzenlenen Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fahri Doktora Tevdi törenine katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

"Geçtiğimiz yıl eğitim öğretim hayatına başlayan üniversitemizin 2016-2017 akademik yılının hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bugün aynı zamanda içinde bulunduğumuz bu tarihi binanın faaliyete geçmesinin de 113'üncü yıl dönümü. İnşallah bu mekanı da buranın yönetimi aslına döndürecektir. Şu tarihi külliyenin aslına rücu ettiğini görmek de bizim için büyük bir heyecan doğuracaktır. 15 Kasım bizim önemli bir miladımız olacaktır.

Gündemimde sağlık alanında kat ettiğimiz mesafe ve 2023 hedeflerimiz gibi unsular da var. Cumhurbaşkanı olarak ben de imkanların el verdiği ölçüde büyük projeleri yakından izliyor ve katkı vermeye çalışıyorum. Fakat bazı meselelerle ilgili değerlendirmelerimizi paylaşmak da önemli hale geliyor.

BU DENSİZLERİN AMACI...

Terör örgütü PKK'ya destek veren milletvekilleri de böyle bir konudur. PKK'nın parlamentodaki uzantıları var. Biz bu işin önünü açtık, varsın parlamentoda mücadelelerini sürdürsünler, ama bunla yetinmediler. 80 milletvekilini yakaladılar, ertesi gün Diyarbakır'da halkı sokağa davet ettiler, 50 kişinin ölümüne yol açtılar. Bunu onlar yaptı. Yaşanan hadise açık ve nettir. TBMM geçtiğimiz mayıs ayında tüm milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırdı. Batı'nın şu anda ağzına bakın. Bu düzenleme AYM'ye götürüldü. O da hukuka uygun buldu. Genel başkanlar dahil olmak üzere ilgili milletvekilleri ifadelerini vermeye başlamıştır. Ancak bir parti bu konuyu tahrik unsuruna getirmeye başlamışlardır. Dokunulmazlıklar üzerinden Meclis'e, Devlet'e, millete meydan okuyan bu densizlerin amacı Türkiye'yi uluslararası arenada sıkıntıya sokmaktır. Benim bu saldırılardan en ufak korkum, endişem yoktur. Benim için aslolan milletimdir.

53 sene AB'nin kapısında bekletilen Türkiye için Batı'dan ne bekleyeceğiz. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.

BATI'YA REST: BUNDAN SONRA...

Benim için aslolan milletimdir. Batı'nın ne dediği önemli değil, Batı ne zaman bizim için hayırlı rüya gördü. 53 sene AB'nin kapısında bekletilen Türkiye için Batı'dan ne bekleyeceğiz. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.. Bundan sonra bizim için şu ne der, bu ne der diye bir ölçü yoktur.

BEN SİYASETTE ÇIRAK DEĞİLİM...

2013 yılında Gezi olaylarında bu anlayışla hareket ettik. 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminde de ölçümüz buydu. PKK 20 Temmuz'da çukur eylemlerini başlattığında, yine devletin ve milletin bekası için ne gerekiyorsa onu yaptık. Türkiye 7 Haziran sonrası ben biraz seyrettim. Birinci parti dolaştı, gezi. Sonra görevin ikinci partiye verilmesini başlattılar. Ben siyasette çırak da değilim, kalfa da değilim. Sen daha Beştepe'nin yolunu bilmiyorsun. Bir de senin sayısal durumun hükümet kurmaya yeterli değil.

TAVİZ VERMEYE NİYETİMİZ YOK

Anayasadan aldığımız yetkilerle bu yolu izledik. 15 Temmuz darbe girişimi bu sıkıntılı sürecin zirve noktasıdır. Türkiye o gece kendi ordusu içinde yuvalanmış bir grup teröristin saldırısına uğramıştır. Darbe girişimi sonrası ilan ettiğimiz OHAL çerçevesinde FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücademizi sürdürüyoruz, taviz vermeye niyetimiz yok. Bu milletin bunlarla mücadeleye gücü, kudreti vardır. Şu ana kadar bu süreç devam ediyor.

En Çok Aranan Haberler