Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, iftar yemeklerinde kullanılan masanın maliyetiyle ilgili iddiaları “alçakça ve ahlaksızca iftira kampanyası” olarak nitelendirdi.
Yemek masasının iddia edildiği gibi 240 bin lira değil 5 bin lira olduğunu söyleyen Erdoğan, “5 bin lira nerede, 240 bin lira nerede? Bize ‘zenci Türk’ diyorlar bende öyle zenci Türk olmaktan şeref duyarım. O zaman böyle saldırıya maruz kalmazdık” dedi.
MASANIN KURULUMU PAYLAŞILDI
İlk iftarı şehit yakınları ve gazilere, ikinci iftarı Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ile din adamlarına veren Erdoğan, üçüncü iftarı 13 ilden gelen 350 muhtar için verdi. Muhtarlar iftardan önce Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı gezme fırsatını buldu. İftar masasının maliyetiyle ilgili yaşanan tartışmalar üzerine, masanın kurulumuyla ilgili görüntülerin paylaşılması dikkat çekti. Erdoğan, iftar sonrasında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
SALDIRMAK ALIŞKANLIK OLDU
“Doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşırmış sözü var. Maalesef bu külliye konusunda tamamıyla yalan yanlış olan birçok spekülasyon üretildi. Samimiyetimle ifade etmek isterim. Biz Türkiye’nin gücüne, şanına yakışır bir devlet binası kazandırdığımıza inanıyoruz. Bundan da milletimiz adına gurur duyuyoruz. Fakat birtakım medya kuruluşları, meslek odaları ve birtakım siyasetçiler bu dünyada bir çakılı, dikili ağacı yoktur, bir binaları yoktur. Ama lafları çoktur. Israrla millete ait bu bina üzerinden bize saldırmayı alışkanlık haline getirdiler. Bu bina bizim mi, bugün ben varım yarın başka bir arkadaşımız olacak. Burası milletin evi ya.
ALÇAKÇA İFTİRA KAMPANYASI
Açıkçası ben bu konuları milletimin huzuruna getirmekten imtina ediyorum, utanıyorum. Ama biz bu iddiaları cevaplamadıkça yalan iftira mekanizmasının cüretini arttırdığını görüyoruz. Pazartesi Diyanet İşleri Başkanımız ve din alimleriyle yaklaşık 30 kişilik iftar sofrası burada biraraya gelmemize vesile oldu. Birtakım konuları açıklamak istiyorum. Bu iftardan yansıyan fotoğraf karesi üzerinden alçakça, ahlaksızca, tamamen yalana, iftiraya dayalı kampanya başlatıldı. Bir oda başkanı çıkıp iftarda kullanılan servis malzemelerinin masanın ki o masa şu anda benim oturduğum masadır. Sandalyelerin, masa örtüsünün, çiçeklerin, vazoların ve yemeğin toplam maliyetinin 1 milyon liranın üzerinde olduğunu iddia etti. Yani eski rakamla bir trilyon. Kalem kalem verilen bu rakamların tamamı da yalandır, yanlıştır, tüm iddialar iftiradan ibarettir. Sizin şahsınızda bu akşam(dün) tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, hicap duyuyorum ama anlatmak durumundayım. Ben o yemeğin maliyetini tek tek ifade ediyorum hepsinin faturası elimizde.
SİTELER’DE 5 BİNE YAPILDI
Maliyeti 240 bin lira olarak ifade edilen yemek masası Siteler’deki bir ustamız tarafından 4 bin 600 lira artı KDV’dir. Yani 5 bin lira maliyeti var ama 240 bin lira diyorlar. 5 bin lira nerede 240 bin lira nerede? Bu bir portatif tabla. Suntadan yapılan altındaki masalar, demir profiller bunlar geçtiğimiz günlerde rahmetli olan Sayın Demirel’in Cumhurbaşkanlığı döneminden kalmadır. 435 bin lira olduğu iddia edilen masanın çevresindeki sandalyeler Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminden kalmadır, böyle bir maliyet yoktur. Buranın eski demirbaşında olan sandalyeler. Masa üzeri ve çevresinde bulunan 32 bin lira maliyeti olduğu iddia edilen dekorlarda bir önceki dönemden kalmadır. Böyle bir maliyet söz konusu değildir. Çatal bıçak gibi servis malzemeleri Sayın Demirel’in Cumhurbaşkanlığı döneminden kalmadır. O akşam refakatçilerle birlikte 110 kişilik iftar yemeği hazırlandı. Bu iftarda ikram edilen tüm malzemeleri külliye mutfağından temin edildi. Buradaki aşçılar tarafından pişirildi. Sofranın düzenlenmesi yine buranın personeli tarafından yapıldı.
BUNUN HESABINI VERECEKLER
Yemeğin masanın hazırlanmasının maliyeti 3 bin 390 liradır. Kişi başı yemek maliyeti de 30 liradır. Gerçek maliyeti bu olan yemek milyon liralık rakamlarla gündeme getirilmeyi çalışıldı. Bu iddiayı ortaya atanlar ya hesap bilmiyor, ya da niyetleri başka. Elbette biz onların niyetinin ne olduğunu biliyoruz. Bu tür iddiaların tamamıyla hukuk içinde hesabını verecekler. Konuşalım, burada kalsın yok hesaplaşacağız. Bu medya gruplarının ne olduğunu niyetlerinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Ama bunun hesabını verecekler. Benim dönemimde Cumhurbaşkanlığı’na alınan çatal, kaşık, bıçak türü hiçbir malzeme yoktur. İhtiyaç olduğunda tabi alacağız. Cumhurbaşkanlığı’nı hangi malzemelerle devralmışsak onlarla devam ediyoruz. İhtiyaç duyulduğunda malzeme alınacaktır. Ama bunun iddia edildiği şekilde olmadığını milletimin bilmesini isterim. Burada söylemek istemezdim altın klozet meselesi olmak üzere ana muhalefetin başındaki zat söylüyor sonra ‘ben onu kast etmedim’ diyor Kocaeli Valisi’ni kast etmiş. Ama ana muhalefetin başındaki zat zaten Kocaeli’yi zikretmedi bizzat sarayı kendi ağzından dinledik. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili yalanların, iftiraların boyutu artık şahsımı aşmıştır. Şu anda Tayyip Erdoğan cumhurun başı olarak, devleti temsilen buradadır.
DOĞRUDAN DEVLETE ZARAR VERİR
Bu iftiralar doğrudan Cumhurbaşkanlığı makamına dolayısıyla devletin hükmi şahsiyetine zarar verir haline gelmiştir. Burada mesele sandalye, çatal, bıçak değildir, burada mesele Cumhurbaşkanlığı külliyesinin millete mal olması meselesidir. Bugün burada yedinci defa muhtarlarla buluşuyoruz. Asıl rahatsızlıkları işte bundan dolayı. Cumhurbaşkanı halkıyla nasıl bütünleşir. Onları bu rahatsız ediyor biz burada milletle kucaklaşmak yerine belli kesimleri ağırlayıp hangi bunların beyaz Türkleri var ya onları ağırlayıp, çünkü onlar size bize ‘zenci Türk’ diyorlar bende öyle zenci Türk olmaktan şeref duyarım. O zaman böyle saldırıya maruz kalmazdık. Dertleri şimdi ortaya çıktı. Tüm hayatları millete hizmet verenleri engellemekle yapılan işlere takoz koymakla geçenler bizim muhtarla buluşmamızı hazmedemiyorlar. İlk günden bu yana hep aynı şeyi söyledim ben tarafsız değilim ben tarafı milletten yana olan bir Cumhurbaşkanıyım. Benim muhatabım doğrudan milletimin kendisidir. Cumhurbaşkanlığı makamı milletin en üst düzey temsil makamıdır Cumhurbaşkanını tanımayan milleti tanımamış olur.
MİLLETE SAYGISIZLIK YAPMIŞ OLUR
Cumhurbaşkanlığı’na saygısızlık yapan millete saygısızlık yapmış olur. Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetine saldıran milletin iradesine saldırmış olur. Cumhurbaşkanlığı’nın itibarını korumak sadece benim değil tüm siyasi partilerin, kurumların ortak sorumluluğu. Bu dönemde önümüzdeki dönemde hassasiyet gösterileceğine inanıyorum.
TEŞVİK EDİCİ, ÖN AÇICIYIM
7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan tabloyu bizde saygıyla karşılıyoruz. Asıl olan milletin tercihidir. Millet hiçbir parti tek başına iktidar olamayacağı bir tabloyu takdir etmiştir. Sandıklar kapandı, artık sorumluluk Meclis’te temsil edilen partilere geçti. En kısa sürede koalisyon hükümeti çıkmasını temenni ediyorum. Tüm siyasi partilere, genel başkanlara büyük görev düşüyor. Geçmişi tartışan değil geleceği aydınlatan koalisyon hükümetine ihtiyacı var. Koalisyonun ülkemize yaşattığı sıkıntıları tekrarlatmaya kimsenin hakkı yoktur. Cumhurbaşkanı olarak ben ön açıcı, teşvik edici olmaya gayret ediyorum. Yaşadığımız kritik dönem hükümet meselesinin çözülmesini zorunlu kılıyor.
TÜM PARTİLER SORUMLULUK ALSIN
Siyasi partiler üzerine düşeni yapmazsa çözüm yeri yine Meclis’tir. Her partinin önceliklerini, hassasiyetlerini ortaya koyması önemlidir. Ama hiçbir öncelik ülkenin, milletin bekasının önüne geçemez, geçmemelidir. Tüm partileri sorumluluk almaya davet ediyorum. Ülkemizi terör örgütleriyle aynı çizgide göstermeye çalışanlara kadar birçok alanda bilgi kirliliği var. Seçimlerde hile yapılacağından, oyların değiştirileceğine, bilgisayarlara sızılacağına kadar pek çok iddia ortaya atıldı. Elektrik kesildi mi, sandık çalındı mı, bu iddiaların hiçbiri ne konuşuluyor ne de tartışılıyor. Ama bazı şeyler oldu, yüzlerce köyden bakıyorsunuz bir siyasi partiye oy çıkıyor başka partiye oy çıkmıyor. Bunlar soru işareti değil mi?
YA KOALİSYON YA YENİ SEÇİM
Seçim sonuçlarına bakıp ‘Türkiye sıkıntıya düştü’ diye adeta sevinç çığlıkları atanları hep birlikte takip ediyoruz. Kendi çıkarlarını ülkenin çıkarlarının önüne koyanların yüzlerindeki memnuniyet ifadesinin gayet iyi farkındayız. İnşallah en kısa sürede ya yeni hükümeti kurarak ya da seçimleri yenileyerek bu heves sahiplerini hüsrana uğrayacak.”