Cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinden yapılan açıklama şöyle:
“Suriye’nin Ayn El Arab, diğer adıyla Kobani kasabasına yönelik terör saldırıları bahane edilerek, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde sahnelenen şiddet eylemleri ve yaşanan can kayıpları en büyük üzüntü kaynağımızdır.
Can kayıplarının yanı sıra, mülke de zarar verilmesi, kamu binalarının, özellikle okulların, esnafın, sivil ve resmi araçların, Kızılay yardım araçlarının, belediye otobüslerinin hedef alınmış olması, şehirlerimizdeki huzur ortamının hedef alınması, elbette kabul edilebilir bir durum değildir.
Sahnelenen şiddet eylemlerinin, Kobani meselesi ile uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı son derece açıktır.
Kobani’ye yönelik terör saldırılarının arkasına sığınarak, Türkiye’de şiddet eylemlerinin sahnelenmesi, asıl niyetin ve hedefin çok farklı olduğunu ortaya koymaktadır.
İç ve dış politikamızı şekillendirmeye yönelik bu tür provokasyonlarla, yakın tarih de dahil olmak üzere defalarca karşılaşmış olan ülkemiz, dün olduğu gibi bugün de, bu tür algı operasyonlarını ve saldırıları bertaraf etmeyi başaracaktır.
Terör yüzünden birçok bedeller ödemiş bir ülke olan Türkiye, yeryüzündeki tüm terör örgütlerinin karşısındadır.
Türkiye, insani yardımlar konusunda da dünyanın en duyarlı ülkelerinden biridir. Nitekim ülkemiz, Kobani’deki terör ortamından kaçan yaklaşık 200 bin kardeşimize sınırlarını açmakta, mağduriyete uğrayan bu insanlara koruyucu ve şefkatli elini uzatmakta tereddüt göstermemiştir.
İçinden geçmekte olduğumuz böylesine hassas bir süreçte, insani, demokratik ve iyi niyetli tavrımızın istismar edilmesine elbette müsamaha gösterilemez. Sergilenen şiddet, vandalizm ve yağmacılıkla, devletimiz en etkin şekilde, demokrasi ve hukuk içinde mücadele edecektir.
Sahnelenen bu oyunun, Çözüm Süreci’ni ve kadim kardeşliğimizi sabote etme amacını taşıdığı, Doğu ve Güneydoğu’daki huzur ortamını hedef aldığı da açıktır.
Bu nedenledir ki, karanlık odakların provokasyonları karşısında, vatandaşlarımızın oyuna gelmeyeceklerine; her bir vatandaşımızın, sabır ve sağduyu içinde davranacağına inancım tamdır.
Bu eylemler karşısında siyasi partilerimizin de son derece dikkatli ve sorumlu davranmaları büyük önem taşıyor. Şiddeti, kargaşayı ve vandalizmi teşvik eden söylemler, yaşanan can kayıplarının, akan kanın birinci derecede sorumlusudur.
Bütün milletimizin, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarımızın sağduyularını muhafaza edeceklerinin bilinciyle, özellikle anne ve babaların çocuklarının bu şiddet sarmalına kapılmamaları için azami özen göstereceklerine inanıyorum.
Türkiye, huzurumuza, istikrara, güven ortamına, özellikle de kardeşliğimize yönelik hiç bir tuzağa asla müsaade etmeyecektir”.