HABER

Erdoğan'dan Mübarek'e tavsiye

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu...

Erdoğan'dan Mübarek'e tavsiye

Başbakan Mısır lideri Mübarek'e ve köşe yazarlarına seslendi: Halkın haykırışına kulak verin, Mısır'ın huzuru adına önce siz adım atın. Mısır ve Tunus'taki olaylardan AK Parti'ye mesaj gönderen bazı köşe yazarları var. O mesajı asıl kendileri alması gerekenlerdir.

[**

**](https://www.mynet.com/erdoganin-aciklamalari-misirda-yanki-buldu-110100553998)

AK Parti’nin grup toplantısında partililere seslenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gündeminde Mısır'daki isyanlar ve CHP'li milletvekillerinin ortaya attığı "sivil direniş" vardı.

Başbakan Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

Her zaman söylüyorum, bugün bir daha söyleyeceğim. Sadece millete güvenerek iktidara gelmiş bir partideyiz. AK Parti'nin rotasını millet çizmiştir, bundan sonra da millet çizecektir. AK Parti'nin kumaşını millet dokumuştur, bundan sonra da millet dokuyacaktır. AK Parti iktidarı milletin demokratik yollarla yönetime el koymasıdır. Statükoya karşı sergilenen büyük bir duruştur.

AK Parti sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde hiç çekinmeden, asla korkmadan ve tereddüt etmeden mazlumun yanında olmuştur. Her zaman baskı ve zulmün karşısında cephe almıştır. Bugüne kadar hep dik durduk ama dikleşmedik. Bizim bu dik duruşumuzu herhangi birkaç entelektüel veya köşe yazarı şekillendiremez. Bunun da böyle bilinmesini isterim.

Türkiye bölgede bütün taşları yerinden oynatacak, tarihin akışını değiştirecek roller oynuyor, zalime dur diyen Türkiye ezberleri bozmakta. Katile katil diyen Türkiye tabuları yıkmaktadır. İnsanları ablukaya mahkum edenlere 'Dur bakalım' diyen Türkiye, her fırsatta hakikati haykırmaktadır. Türkiye bölgesinde demokrasinin, evrensel hukukun, hak ve özgürlüklerin hakim olabilmesi için güçlü bir irade ortaya koymaktadır. Biz kendimiz için istediklerimizi diğer kardeşlerimiz için de istiyoruz.

Biz kardeş halkların, komşu ülkelerinin istikrarsızlık yaşamaması için elimizden gelen gayreti gösterdik, göstereceğiz. İçindeki sorunları çözemeyen, kendi arasında uzlaşı sağlayamayan ülkeler aydınlık bir geleceğe ulaşamazlar.

Filistin, Lübnan, Irak... Biz her zaman bölgemizdeki ülkelerin iç barışlarını, demokratik gelişimlerini destekledik.

AK Parti grubu tüm dünyada mazlumların sesi olarak tarihi ismini yazdırmıştır. Şunu çok iyi anlamak durumundayız, tarihte baskıyla, sindirmeyle, korkuyla ayakta kalmayı başaran hiçbir yönetim yoktur. Tarihin her döneminde er ya da geç insanlık onuru bütün zincirleri kırmış, bütün duvarları yıkmış, mazlumun ahı aheste de olsa çıkmıştır.

Bu yüzden hak ve özgürlüklere hiçbir yönetim kayıtsız kalamaz. Halkın demokratik taleplerine hiçbir iktidar duyarsız yaklaşamaz. Türkiye'de de demokrasi özlemi 1950'deki 'Yeter! Söz milletindir' haykırışıyla yankılanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, demokratik sistemi halkın büyük özlemiyle hayata geçirmiştir.

Demokratik yönetimin hakim olması, değişime ve gelişime dayanan uzun soluklu bir süreç ister. Demokrasi halkın sesine, gönlüne, iradesine sahip çıkmayı, bunları yönetime yansıtmayı gerektirir. Halka gözünü, gönlünü veya kulağını kapatan yönetenler uzun ömürlü olamazlar. Halkın hiçbir özlemi, hiçbir çağrısı karşılıksız kalmaz. Halka rağmen hiçbir iktidar ayakta duramaz. Devlet halk içindir, halkın varlığıyla, iradesiyle, desteğiyle anlam kazanır. Biz kendimiz için ne istiyorsak dostlarımız ve kardeşlerimiz için de aynısını istiyoruz.

Mısır Devlet Başkanı Sayın Hüsnü Mübarek'e çok samimi bir tavsiyede, çok içten bir uyarıda bulunmak istiyorum. Bizler faniyiz, kalıcı değiliz. Her birimiz ölecek ve geride bıraktıklarımızdan dolayı sorgulanacağız. Müslümanlar olarak hepimizin gideceği yer iki metreküp çukurdur. Hepimiz gelip geçiyiz, baki olan gök kubbe altında hoş bir sada bırakmaktır. Saygıyla anılmaktır, rahmetle yadedilmektir. Yarın öldüğümüzde hocaefendi gelip şunu söylemeyecek, 'Cumhurbaşkanı niyetine, devlet başkanı niyetine, Başbakan niyetine, bakan niyetine' demeyecek, 'er kişi niyetine' diyecek. Seninle beraber gelen sadece kefen olacak.

Hem vicdanımızın sesine hem de halkımızın sesine kulak verelim. Onların bedduasına veya hayır duasına hazır olalım. Onun için diyorum ki, halkın haykırışına, son derece insani taleplerine kulak verin, kulak verelim. Halktan gelen değişim arzusunu hiç tereddüt etmeden karşılayın. Açık söylüyorum, istismarcıların, kirli odakların, Mısır üzerine karanlık planları olan kesimlerin fırsat vermeden, Mısır'ın huzuru adına önce siz adım atın. Halkı tatmin edecek adımlar atın. Bugünün dünyasında özgürlükler artık ertelenemez, gözardı edilemez. Aylarca süren seçimlerin adı demokrasi olmaz.

Temennimiz bu olayların büyük acılara sebep olmadan bir an önce son bulması, halkın meşru ve makul taleplerinin karşılanmasıdır.

Mısırlı kardeşlerimize de sesleniyorum, silahtan uzak durun ve tarihinize sahip çıkın, kültürünüze sahip çıkın. Sadece özgürlüklere sahip olmanın haysiyetli mücadelesini verin. Bu sizin en demokratik hakkınızdır. Demokrasi ve özgürlük bir ulufe değil, insani bir haktır.

Şunu da bütün kalbimle ifade etmek durumundayım, Mısır'da ister asker, ister polis, ister sivil olsun bir tek canın yitip gitmesi Türk milletinin canından can kopmasıdır. Mısır'da bir kişinin dahi burnu kanasın istemiyoruz. Halkın da iktidarın da böyle bir anlayış içerisinde her kesimi tatmin edecek, özgürlükleri ve demokrasiyi en ileri standartlara taşıyacak bir değişimi omuzlaması en büyük arzumuzdur.

Kardeş Mısır ve Tunus halkının yanında durmaya, hüzünleri olduğu kadar sevinçleri ve umutları da paylaşmaya devam edeceğiz. Reformların hayata geçmesi, sükunetin sağlanması, birlik ve bütünlüğün bozulmaması en büyük arzumuzdur.

Tunus'da da yeni hükümetin halkın talepleri doğrultusunda demokratik reformları hayata geçireceğini ümit ediyoruz. Türkiye bu kritik süreçte Tunus'un ve Tunus halkının da yanında olacaktır.

Ortadoğu tarih boyunca medeniyetlerin beşiği olmuş bir bölgedir. Kadim Mısır'dan Mezopotamya'ya, İslam medeniyetine bu coğrafyada ortaya çıkmıştır. Bu medeniyetler bilimde, düşüncede ve sanatta insanlığın ortak mirasına çok önemli katkılarda bulunmuştur. Bu coğrafyada farklı dinler ve kültürler, evrensel değerleri benimsemiş ve evrensel bir medeniyet inşa etmişlerdir.

Son bir asırdır Ortadoğu bambaşka bir çevreye veya çerçeveye oturtulmak isteniyor. Savaşlarla, çatışmayla, kanla, gözyaşıyla, yoksullukla, yolsuzlukla, cehaletle, insan hakları ihlalleriyle anılır hale gelmiştir bugün Ortadoğu. Biz Türkiye olarak Ortadoğu ve Arap halklarının bunu haketmediğine inanıyoruz. Bu coğrafya 21. yüzyılda da aynı dinamizmi, aynı medeniyet perspektifini gösterecek değerlere, enerjiye sahiptir.

Ortadoğu toplumları genç ve dinamik nüfusuyla, demokrasiye ve insan haklarına olan inancıyla yeni bir kültür ve medeniyet hareketine öncülük yapabilir. Son dönemde yaşanan gelişmeleri bu çerçevede değerlendiriyoruz.

Değişim ile istikrar, reform ile güvenlik, demokratik taleplerle sosyal barış arasındaki dengenin muhafaza edilmesi gerekmektedir. Bu dengeyi kurmak suretiyle Ortadoğu toplumlarının daha aydınlık, daha demokratik, daha özgürlükçü ve daha müreffeh bir geleceğe doğru adım atacaklarına inanıyoruz.

Biz demokrasiden kaos çıkacağına hiçbir zaman inanmadık. Demokrasiden radikalizmin çıkacağına hiçbir zaman inanmadık. Düzen ve istikrar ancak ileri demokrasiyle sağlanabilir. Ilımlılık, hoşgörü, uzlaşı ancak ileri demokrasiyle güçlenebilir.

Hür, adil ve demokratik seçimlerden, milletin iradesinden kesinlikle korkmamak gerekiyor. Milletin ortak aklı, maşeri vicdanı yanlış yapmaz, yanlışa yönelmez. Onun için millete bidon kafalı, göbek kaşıyan adam gibi sıfatlar yakıştırmak bir aczin, bir cehaletin, bir gafletin ürünüdür. Bunu diyenler de o bir kısım entelektüel geçinenlerin içinden değil mi? Onların içinden çıkıyor. Bir kısım köşe yazarlarının içinden değil mi? Onların içinden çıktı.

22 Temmuz seçimlerinde AK Parti yüzde 47'ye ulaşırken neyle geldi? O Cumhuriyet yürüyüşleriyle... Ordumuzu göreve davet eden zihniyetlere benim milletim 'Dur bakalım! Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' dedi ve yüzde 47 ile AK Parti'yi tekrar iktidara taşıdı.

Şimdi bakıyorum birileri yine buna hazırlanıyor. Değerli arkadaşlarım sorun varsa çözüm yeri sandıktır, millete gitmektir. Ben inanıyorum ki, bu coğrafya demokrasinin evrensel değerlerini, bir arada uzlaşı içinde yaşamanın en güzel örneklerini tüm dünyaya gösterecektir. Yeter ki, biz kendimize inanalım.

Buradan bir kez daha kardeş halklara sesleniyorum, karamsar olmak bize yakışmaz. Kardeşlik ve dostluk içerisinde özgüvenle hareket etmek, ümitvar olmak durumundayız. Hak ve özgürlük mücadelesi vermek herkesin en doğal hakkıdır ama şiddete başvurmadan. Şiddetten kastım terör ağırlıklıdır. Karşımızdakinin insan olduğunu unutmadan, sağ duyu ile hareket edelim. İtidal ve aklı selimden ayrılmayalım. Aşılamayacak hiçbir sorun yoktur. Türkiye olarak her zaman kardeşlerimizin hissiyatına ortak olacağız. Bize ne görev düşüyorsa onu yapacağız, hiçbir zaman durumdan vazife çıkarmayacağız. Bunu da özellikle söylemek istiyorum.

Tunus ve Mısır'daki olayları en başından itibaren çok büyük dikkatle izliyoruz. Oradaki vatandaşlarımızın güvenliği ve Türkiye'ye transferleri noktasında gereken adımlar atılmıştır. Şu an itibariyle Mısır'dan yaklaşık olarak söylüyorum 1500 vatandaşımızı Türkiye'ye taşıdık. Türkiye'den yardım isteyen üçüncü dünya ülkelerine transfer ve vize işlemlerinde gerekli yardımı anında yaptık.

Sayın Obama ile bir telefon görüşmesi yaptık, Mısır'daki gelişmeleri ele aldık. Obama, Türkiye'nin seçimle işbaşına gelmiş, iki kez üst üste seçim kazanmış hükümetinin gelişmelere bakışını önemsediğini ifade etti. Değerlendirmelerimizi aldı. Meşru ve doğal taleplerin karşılanması konusunda hem fikir olduğumuz da bu telefon görüşmesiyle teyit edilmiştir.

Küçük ya da büyük, içeride ya da dışarıda olumsuz her meseleyi derhal istismara yönelen, her meselede hükümete fatura çıkarmak ya da ilgili ilgisiz mesaj vermek isteyen muhalefet, Tunus ve Mısır'daki olayları da tersinden okuma kabiliyetini ciddi bir şekilde ortaya koymuştur.

Başta ana muhalefet CHP olmak üzere muhalefet partilerinin Tunus ve Mısır olaylarından ders çıkarmak yerine mesaja kulaklarını tıkayarak halkı şiddete davet etmeleri bir kez daha söylüyorum Türk demokrasisi adına bu partiler üzerinde kolay kolay silinmeyecek bir kara lekedir.

1950 yılında merhum Adnan Menderes'in iktidara gelmesi, halkın CHP iktidarına karşı adeta demokratik bir başkaldırısı olmuştur. Millet iradesi sandıkta tecelli etmiş, olgunluk içerisinde sürece müdahale etmiştir. Aynı şekilde milletin gönlünde kendisine silinmez bir yer edinen merhum Turgut Özal'ın da 12 Eylül'ün ardından geldiğini unutmayınız. Üst üste milletin teveccühüne mazhar olması esasında milletin darbecilere karşı çıkmasıdır.

Aynı şekilde 3 Kasım 2002 seçimlerinde bu aziz milletin DSP, MHP ve ANAP koalisyonuna, ondan önceki koalisyon yönetimlerine 'Yeter! Söz de karar da milletindir' diyerek tepkisini ortaya koymuştur.

22 Temmuz seçimleri halkımızın AK Parti'ye büyük teveccühüyle birlikte statükoya, baskıya, vesayetçi anlayışa bir tepkidir. Hatırlayın şahsıma muhalefet 'Senin de akıbetin Menderes gibi olacaktır' ifadelerini söylemeye ve bazı entelektüelleri, köşe yazarlarıyla aynen yazmaya başlamışlardır. Herhalde birilerine benzetiyorlardı. Allah'ın verdiği ömrü Allah'tan başka kimse noktalayamayacaktır, bunun böyle bilinmesini isteriz.

En önemlisi de 12 Eylül halk oylaması CHP, MHP ve BDP başta olmak üzere statükoyu korumaya çalışan, milletin iradesini hiçe sayan, milletin talep ve isteklerine kulaklarını tıkayan partilere karşı açık bir mesajdır. Millet her zaman değişimden yana olmuştur. Değişimi de sandık yoluyla, demokrasi yoluyla gerçekleştirmeyi bilmiştir.

Mısır ve Tunus'taki olaylardan AK Parti'ye mesaj gönderen bazı köşe yazarları var. O mesajı asıl kendileri alması gerekenlerdir. O mesajı kendileri iyi okusun. Bizim o mesaja ihtiyacımız yok, bizim milletin mesajına ihtiyacımız var. Benim milletim o mesajı o partilere defalarca vermiştir. 12 Eylül'de en güçlü şekilde vermiştir. O partiler mesajı doğru okumak noktasında hala direnmektedirler. Bu ülkede kimin ileri demokrasiden, özgürlüklerden yana olduğu, kimin de statükodan, vesayetçi anlayıştan, baskı ve yasaklardan yana olduğu gün gibi aşikardır. Kimin hukukun üstünlüğünü savunduğu, kimin de üstünlerini hukukunu muhafaza etmeye çalıştığı ortadadır. Kimin çetelere karşı amansız bir mücadele içerisinde olduğu, kimin de çetelere avukatlık yaptığı herkesin malumudur.

Yarın yazacaklarını biliyorum ama söylemek zorundayım. Üç haftadır grup toplantımız yok, bazı köşe yazarları, bazı entelektüeller ikide bir yazarak, konuşarak şu ifadeleri kullanıyor: Zannediyorlar ki bizim gayretlerimizle bir şeyler oldu. Sizin gayretleriniz belki bir işaret fişeği olabilir ama bunları sümenaltına iten geçmişte olduğu gibi iktidarlar olsaydı siz sadece söyledikleriniz ve yazdıklarınızla kalırsınız. Biz bu işi sizlerle değil, her şeyi kendi periyodu ve takvimi içerisinde yürüten, işleyen ve bu şekilde de neticeye ulaşma gayreti içinde olan bir iktidarız. Kimin milletle birlikte hareket ettiği, kimin millete bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam diyerek hakaret ettiği aynı şekilde ortadadır.

Sanırsınız ki onlar halktan yana, özgürlükten yana, ileri demokrasiden yana da biz karşısındayız. Halkın iradesini baş tacı yapan, milli iradeye gölge düşürülmesine eyvallah etmeyen AK Parti iktidarıdır. Demokrasiden yana olan, Meclis'i terk edenler, komisyonları terk edenler, halk oylamasında halkı boykota çağıranlar, siyasi iktidara tuzak kuran çetelere avukatlık yapanlar değil, gece gündüz çalışan ve dik duran AK Parti iktidarıdır."

En Çok Aranan Haberler