HABER

Erdoğan'ı protestoya 15 yıl

Erdoğan'ın gerçekleştirdiği 'Roman Buluşması' sırasında pankart açan 3 kişiye dava açıldı.

Erdoğan'ı protestoya 15 yıl

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla İstanbul'da gerçekleştirilen 'Roman Buluşması'nda pankart açılması olayının da aralarında bulunduğu çok sayıda eyleme katıldıkları öne sürülen 2'si tutuklu 3 kişi hakkında 'terör örgütü üyesi olmak' ve 'terör örgütü propagandası yapmak' suçlarından 6 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezaları istemiyle dava açıldı.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ali Haydar tarafından hazırlanan 11 sayfalık iddianamede, DHKP/C terör örgütünün kuruluşu ve faaliyetleri anlatılarak, örgüt mensuplarından Didem Akman tarafından 29 Nisan 2009 tarihinde eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e yönelik canlı bomba saldırısı girişiminin örgütün yayın organı olan bir internet sitesinde üstlenildiği ve yapılan açıklamalarda eylemin haklı bir eylem olduğunun değerlendirildiği belirtildi.

İddianamede, yakın tarihte kamuoyunun gündeminde yoğun bir şekilde yer alan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından hasta olduğu gerekçesiyle affedilerek tahliye edilen ve bir süre sonra da hayatını kaybeden Güler Zere'den de bahsedilerek, Zere ile ilgili tahliye sürecine kadar 'Halk Cephesi' tarafından çok sayıda afiş ve basın açıklaması gibi eylemlerin gerçekleştirildiği ve yayınlarda 'Zere'nin mücadele sonucunda sözde faşizmin elinden alındığı'nın belirtildiği kaydedildi.

İddianamede, örgütün eylem tarzı olarak şu ifadelere yer verildi:

'Katıldığı veya düzenlediği toplantı, gösteri ve yürüyüşlerinde provokasyon ve ajitasyon faaliyetlerinde bulunarak kamuoyunun desteğini ve dikkatini çekmeye çalıştıkları, ülke gündemindeki konuları istismar ederek yeni gündem oluşturmaya çabaladıkları, kendi adları altında gerçekleştirilen eylemlerin genellikle pankart ve afiş asma, bildiri dağıtma, imza kampanyası düzenleme, yazılama, kuşlama şeklinde propaganda içerikli eylemler olduğu, kanunsuz gösteri yürüyüşü şeklinde düzenlenen eylemlerde ise eylemcilerin polisle çatıştıkları, sivil toplum kuruluşları ve sol eğilimli oluşumlarla birlikte düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılarak gerçekleştirilen eylemlere destek verdiklerinin görüldüğü anlaşılmıştır.'

İddianamede, örgütün 'HÖC' isimli yapılanma nedeniyle çeşitli illerde mahkemelerce kovuşturma devam ederken, 2008 yılının temmuz ayında bu faaliyetlere son vererek 'Halk Cephesi' ismini kullanmaya başladığının anlaşıldığı da dile getirildi.

-EYLEMLER-

İddianamede, DHKP/C terör örgütünün 30 Eylül 2009'dan itibaren 'Amerika defol, bu vatan bizim, Dev-Genç' adıyla eylemler başlattığı ve aynı örgütün alt birimi olan 'Gençlik Dernekleri Federasyonu' tarafından da 'Eğitim harçlarının kaldırılması, katkı paylarının alınmaması ve parasız eğitim verilmesi' talepleriyle eylemler yaptığı belirtilerek, bu eylemler doğrultusunda 14 Mart 2010 tarihinde Zeytinburnu'ndaki Abdi İpekçi Spor Salonu'nda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı 'Roman vatandaşlarımız ile buluşuyoruz' konulu toplantıda, Erdoğan'ın konuşma yaptığı sırada 3 şahsın 'Parasız eğitim istiyoruz, alacağız' içerikli 'Gençlik Federasyonu' imzalı pankartı açtıkları kaydedildi.

İddianamede, bu şahısların görevli polislerce gözaltına alınarak emniyete götürüldükleri anlatıldı.

Şüphelilerin İstanbul ve çeşitli illerde katıldıkları eylem ve gösterilere de yer verilen iddianamede, şüpheli Ferhat Tüzer'in, Edirne'de yapılan basın açıklamaları sırasında yaşanan linç girişimlerini protesto etmek için 10 Ekim 2009'da ve 16 Şubat 2010'da ve 'Hayata Dönüş' operasyonunu protesto etmek için 19 Şubat 2010'da basın açıklaması eylemine katılanların arasında olduğunun anlaşıldığı dile getirildi.

İddianamede, Tüzer'in ayrıca 22 Kasım 2009'da Adana'da gerçekleştirilen yürüyüşe de katıldığı anlatıldı.

Örgüt güdümündeki 'Edirne Gençlik Derneği' üyesi olan ve tutuklanarak cezaevine konulan arkadaşlarının serbest bırakılması amacıyla 27 Aralık 2009'da Edirne'deki PTT binası önünde basın açıklaması yaparak imza toplamak isteyen gruba vatandaşlarca linç girişiminde bulunulduğu hatırlatılan iddianamede, Tüzer'in olaylarla ilgili basın açıklaması yapmak üzere 3 Ocak 2010'da İstanbul'dan Edirne'ye giden ve Edirne'ye girişlerine müdahale sonucu izin verilmeyen yaklaşık 160 kişilik grubun içinde yer aldığı belirtildi.

İddianamede, şüpheli Tüzer'in ayrıca Engin Çeber'in Metris Cezaevi'nde ölümüne ilişkin 16 Kasım 2009'da Bakırköy Meydanı'nda yapılan basın açıklaması eylemine de katıldığı belirtilerek, Tüzer'in 20 Kasım 2009'da Beşiktaş Dolmabahçe'de Adana'ya hareket etmek üzere toplanan ve basın açıklaması yapan gruba da dahil olduğu dile getirildi.

Şüpheli Tüzer'in, 14 Ekim 2009'da istanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi önünde yapılan basın açıklaması, 17 Aralık 2009'da İstanbul Üniversitesi'ndeki ABD karşıtı etkinlikler ve 'ücretsiz ulaşım isteme' pankartlarının açıldığı gösteride de yer aldığının tespit edildiği vurgulanan iddianamede, diğer şüpheliler Utku Aykar ve Berna Yılmaz'ın da çeşitli zamanlarda 10'u aşkın gösteri, yürüyüş ve benzeri etkinliklere katıldıklarının tespit edildiği kaydedildi.

İddianamede, şüpheli Aykar'ın, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ı protesto etmek amacıyla Fatih'teki Sultanahmet Adliyesi önünde 'Bin operasyonun hesabını vereceksin. Susurluk devlettir, Mehmet Ağar tutuklansın' yazılı 'Halk Cephesi' imzalı pankart açılarak yapılan basın açıklamasına da katıldığı öne sürüldü.

-CEZA İSTEMLERİ-

Şüphelilerden Berna Yılmaz'ın da 10'u aşkın eylemle beraber NATO ve Dünya Bankası'nı protesto ve TEKEL işçilerinin başlattığı greve destek verilmesi amacıyla gerçekleştirilen yürüyüşlere katıldığı anlatılan iddianamede, 3 şüphelinin DHKP/C terör örgütünün alt yapılanması olan 'Halk Cephesi' ve 'Gençlik Federasyonu' isimli oluşumların düzenlemiş olduğu birden fazla eyleme katıldıkları ve şüphelilerin eylemlerinin bir bütün olarak değerlendirildiğinde örgüt üyesi olarak nitelenmesi gerektiği aktarıldı.

İddianamede, Ferhat Tüzer, Berna Yılmaz ve Utku Aykar'ın 'DHKP/C terör örgütü üyesi olmak' ve 'terör örgütü propagandası yapmak' suçlarından dolayı toplam 6 ile 15'er yıl arasında çeşitli hapis cezalarına çarptırılmaları istendi.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince iddianamenin kabul edilmesi üzerine davanın görülmesine önümüzdeki günlerde başlanacak.

En Çok Aranan Haberler