FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından meslekten ihraç edilen ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu yargılanan Mehmet Murat Dalkuş savunmasını yaptı. İstanbul 28’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Dalkuş ile avukatları hazır bulundu.
Ergenekon davasında yargılanan Mustafa Levent Göktaş ile CHP milletvekilleri Tuncay Özkan ve Mehmet Ali Çelebi’nin avukatı da duruşmada hazır bulunarak davaya katılma talebinde bulundu. Suçtan direk zarar görmedikleri gerekçesiyle katılma talebini reddeden mahkeme, daha sonra sanık Dalkuş’un savunmasını aldı.
15 Temmuz’da sonra hakkında gözaltı kararı verildiğini duyunca lojmana gözaltına alınmayı beklediğini kaydeden Dalkuş, “Gözaltına alındım. Sulh ceza hakimliğinde detaylı bir ifade verdikten sonra adli kontrol ile serbest bırakıldım. Daha sonra yeniden ifademin alınması için hakkımda yakalama kararı çıkartıldığını duydum. Kaçmadım ama ifade vermeye de gitmedim” dedi.
Adına kayıtlı elektrik, su faturası olan bir yerde olduğunu öne süren Dalkuş, “Elimde evraklarımın bulunduğu bir poşetle bekledim. Kimse beni arayıp sormadı. Anneme, yakınlarıma ‘bu adam nerede?’ diye soran olmadı. Teslim olacağımı söylemiştim. İşgüzar bir köylüm bu nasıl olsa teslim olacak deyip, bir kaç kuruş da para alırım düşüncesi ile beni ihbar etti sanırım. Hiçbir zaman kaçmadım. Kolluk görevlileri Ataköy’deki lojmandan başka bir yere gitmediler. İfadeye gitmemem yargılamanın gecikmesine de neden olmadı” dedi.
Bucak Başsavcısı olarak görev yaptığı sırada 2008 yılında FETÖ’nün hakim olduğu HSK tarafından başsavcılıktan alınarak düz savcı olarak Şişli’ye atandığını kaydeden Dalkuş, görevden alınırken özel yetkili yapılmadım. Daha sonra Beşiktaş Adliyesi’ne görevlendirildim. Burada soruşturma savcılığı yaptım. Soruşturma savcısıyken PKK/MLKP soruşturması nedeniyle eski emniyet müdürü Yurt Atayün ile yaşadığım bir sorunun ardından dönemin İstanbul özel yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen tarafından Ergenekon davasında 3’üncü savcı olarak görevlendirildim. 3 ay sonra 1’nci sınıf savcılığa ayrılma durumum vardı. Başsavcının sicil hakkında tasarrufu bulunuyordu ve beni 3’üncü savcı olarak görevlendirmişti. Mecburen kabul ettim. Mağduriyet sürecim böyle başladı. İş bölümü yaptılar. Şimdilik takıl ortamı görmüş olursun biz mütalaaya yoğunlaştığımızda bizim olmadığımız duruşmalarda sen idare edersin dediler. 5 Ocak 2012’de duruşmaya çıkmaya başladım. Ömrümde ilk defa ağır ceza mahkemesinde duruşmaya çıkıyordum. Ağır ceza duruşma savcısı tecrübesi yaşıyordum. Benden önce 500’e yakın duruşma yapılmıştı. 5-6 bin sayfalık bir dosya. Dosya hakkında hiçbir bilgim yoktu. Ocak 2014’de İstanbul 7’inci Ağır Ceza Mahkemesi savcısı olarak görevlendirildim. Gerekçeli karar bu tarihten 3-4 ay sonra açıklandı. Temyiz işlemlerinde bulunmadım” dedi.
Ergenekon davasında kumpası olmadığını iddia eden Dalkuş, “‘Ergenekon davasında kumpas’ diyorlar, Ergenekon davasında kumpasım hiç olmamıştır. Ergenekon davası ile ilgili bir ön yargım olsa Beşiktaş’taki adliyede soruşturma savcısıyken takipsizlik kararı verir miydim. Emniyetten gözaltında gelenleri serbest mi bırakırdım. İddianameyi yazar, ‘dava ile birleştirilsin’ derdim. Çok az davaya katıldım. Kıdemli savcının yanında oturdum. ByLock’um yok. Bank Asya’da hesabım yok. Bekarım. Hiç bir şeyim yok. Devlet bana maaş veriyor. Devlet bana görevlendirme yapmış. Maaşımı hak etmek için orada bulunuyorum. İtiraz etme hakkım var mı?” diyerek tahliyesini talep etti.
Dalkuş’un ardından duruşmada söz alan avukatları da müvekkillerinin tahliyesini talep ettiler.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti Dalkuş’un tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi. (İHA)