Eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. Yaşar Büyükanıt, 27 Nisan Muhtırası'ndan Başbakan'la Dolmabahçe'deki görüşmesine, Ergenekon'dan 'Darbe Günlükleri'ne kadar birçok konuda ilginç açıklamalar yaptı.
Bakan Yıldırım: Büyükanıt gereğini yapmalıydı
Kanal D'de dün akşam yayınlanan 32. Gün programına katılan Büyükanıt, Mehmet Ali Birand'la Rıdvan Akar'ın sorularını yanıtladı. İşte, Yaşar Büyükanıt'ın yanıtları...
Kanun manun anlamam deyip iki tank çıkarıp durduramazdım
* Akar: Siz üniformamı çıkartırım ve gerekirse aklanırım demiştiniz...
Bakan Yıldırım: Büyükanıt gereğini yapmalıydı
* Büyükanıt: Öyle demedim. Bir arkadaşım aradı ve üzüntülerini belirtti. Ben de üzülme dedim, biz dağda da bunlarla boğuştuk mahkemede de boğuşuruz. Avukat tutmaya bile gerek yok.. Söylediğim söz bu ..
* Birand: Ergenekon sizce bir komplo mu?
* Büyükanıt: Bilemiyorum.
* Birand: Algılamanız ne, nasıl yorumluyorsunuz?
* Büyükanıt: Samimi söyleyeyim değerlendirme de yapamıyorsunuz. Çünkü bilgilere sahip değilsiniz yani o bilgiler bende yok .. Bir de tam o ilk tutuklanmalar görevi bırakmamdan kısa süre önce temmuz başında yanılmıyorsam..
* Birand: Engelliyemez miydiniz, komutanlarınızı koruyamaz mıydınız?
* Büyükanıt: Peki... Çok güzel bir sual ama cephanelerim var.. Bakın bu bana çok söylendi haklısınız. Özellikle emekli orgeneraller gidip lojmanlarından alınıyor.. Niye genelkurmay başkanı buna mani olmuyor
* Birand: Kendi arkadaşını korumuyor, silah arkadaşını korumuyor..
Bakan Yıldırım: Büyükanıt gereğini yapmalıydı
* Büyükanıt: Bakın TCK'nın ek olarak çıkartılmış bir yönetmeliği var, adli ve önleme aramalarıyla ilgili. Bir şeyi ya bir adli savcı gelecek ya da bir önleme araması yapacaksınız. Yani efendim şuradan gelecek kamyonun içinde terörist var diyecek jandarma önleme alacak.. Bu yönetmeliğin 14. maddesi bunu yorumluyor, askeri mahallerde yapılacak arama cumhuriyet savcısının talep ve katılımı ile askeri makamlar tarafından yerine getirilir.. Askere inisayatif var mı?
* Birand: Yapamazdım diyorsunuz yani...
* Büyüknanıt: Yapamazsınız ki... Kanun bu yani. Bir Genelkurmaybaşkanı ya da yüksek rütbeli bir subay şunu diyebilir mi: Ben kardeşim kanun manun anlamam giremezsin içeri iki tane de tank götürür.... E nasıl hukuk devleti, nasıl hukuk devleti. Bu kadar açıkken malesef. Rahmetli Uğur Mumcu'nun bir lafı vardır "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan..."
* Birand: Bu konuda size hiç niye korumadınız. niye bir şey yapmadınız diyenler oluyor mu?
* Büyükanıt: Tabii. Ben de izah ediyorum.
Vatan millet diye toplanıp başka yerlere gitmiş gruplar olabilir
* Birand: Ergenekon düşmanca bir hareket mi? Emniyet'in komplosu mu? Nasıl görüyorsunuz?
Bakan Yıldırım: Büyükanıt gereğini yapmalıydı
* Büyükanıt: Şimdi Ergenekon o kadar genişlemiş durumda ki suça gercekten bulaşmış insanlar olabilir
* Birand: Mesela Veli Küçük sizin için nedir?
* Büyükanıt: Emekli bir generaldir. Hukuki süreçte ben onu bilemem. Ne ifadesini gördüm ne de başka birşey... Vatan millet diye toplanmış, daha sonra ise başka yerlere gitmiş küçük gruplar olabilir. Bunların hepsini çözecek olan yargı.
* Akar: Bakın şu belge Ergenekon iddianamesinin eklerinden. El yazısını tanıdınız mı?
* Büyükanıt: Benim elyazım bu. İşte bakın ne lakası var bunun iddianameyle. Ablamın ölüm şeysi.
Şener Eruygur'dan böyle bir şey beklemezdim, şaşırdım
* Akar: Şener Eruygur'un ADD'deki odasında bulunan bir CD'de sizinle ilgili dosyalar çıkıyor? Bakın eşinize ait sağlık biligleri bile var. Toplamış mı bunları?
* Büyükanıt: Valla ben bilmem bunu. Onu Şener Paşa'ya soracaksınız. Bakın daha önce de çeşitli karalama kampanyalarında benim gelmişimi geçmişimi döktüler. Ben de hiç tanımadığım akrabalarıma rastladım. Tabii kişisel verilerin toplanması yasal olarak suçtur.
Bakan Yıldırım: Büyükanıt gereğini yapmalıydı
* Birand: Bekler miydiniz Eruygur'dan böyle birşey?
* Büyükanıt: Hayır. Hayır.
* Birand: Şaşırdınız mı?
* Büyükanıt: Çok şaşırdım. Yani ne alakası var. Kızımın arkadaşları, ablamın rahatsızlığı. Yani ne alakası var. Ben anlayamadım.
* Birand: Eruygur paşa ne yapmak istemiş? Özden Örnek günlüklerine göre sizin K.K.K. olmanızı ve sonrasında Gen. Kur. Bşk olmanızı engellemek için yapılmış. Sizin pasifize edilip yerinize bir korgeneralin geçirilmesi gibi bir senaryo sözkonusu.
* Büyükanıt: Evet, evet. Ben de okudum onları. 1. Ordu komutanıydım o ara. "Bu adamdan bize hayır gelmez. Altından bir Kor. Gen çıkartalım" diye.
* Birand: O zaman mı başladı kampanya? Çünkü size karşı müthiş bir kampanya başladı.
* Büyükanıt: Şöyle söyleyeyim, ben 1. ordu komutanlığına gelene kadar benim hakkımda en ufak birşey çıkmamıştı. Sonra birdenbire, allah allah o adam ben miyim, bu kadar çıt çıkmayan, milyarlarca dolarlara imza atmış bir insan, birden bire bir kampanya. Yani bakın tekrarlıyorum benim bilmem mümkün değil ama o dönemde başladı. 2003'te başladı.
Allah'tan bunlar bende aşı etkisi yarattı, direncim arttı
* Akar: O dönemde sizin çevrenizde böyle bir mekanizmanın harekete geçtiğini hissediyor muydunuz? Önlem alıyor muydunuz?
Bakan Yıldırım: Büyükanıt gereğini yapmalıydı
* Büyükanıt:Hissetmeyi bırakın, yaşıyordum. Yaşıyordum. Bakın bir gün internette bir haber dolaşmaya başladı. Bütün Türkiye'deki o patlamaları, çatlamaları yapan benim. Suyum, buyum, böyle karalamalar falan. Gönderen kim biliyor musunuz? Yani simi. Rahmetli ablam. Yani bu kadar. Onun ismini yazmışlar. Ablam. İş buraya kadar gitti. Yani bakın 2 saat içinde 15 bin tane mail atıldı diyorum.
* Birand: Yani siz Ergenekon mağdurusunuz
* Büyükanıt: Evet, hakikaten öyle. Bu çeşit girişimler allahtan bende aşı etkisi yarattı. Direncim arttı.
* Akar: Özden örnek günlüklerinden.... Aytaç Yalman, Örnek'e Yaşar'la ilgili yapabileceğim birşey varsa bilgim olsun diyor. Eruygur'a karşı. Sn Genelkurmay Başkanı'na sizin terfiniz konusunda herhangi bir telkinde bulunuldu mu efendim?
* Büyükanıt: Benim bilgim dahilinde, hayır.
Birand: O dönemde böyle hareketler olunca duyulmaz mıydı? Yani sonuçta siz ordu komutanısınız.
* Büyükanıt: Bakın şunu söyledim. Birşeyler olduğunun farkındaydım. Ama ne yapanı biliyorum, ne edeni biliyorm. Hissediyordum tabii, hissetmez miyim. Tabii bu kuvvet komutanı olmamla birlikte kısa bir sukunet döneminde sonra Genelkurmay Başkanı olacak mı diye sonra tavan yaptı.
* Birand: O zaman bunun ciddi olduğunu düşünüyorsunuz?
Büyükanıt: Yani bakın ben hukuk anlamında kendimi eğittim. Ciddi birşey söylerken özellikle kimseyi delil olmadan suçlamamayı öğrendim. Kimse üzerine düşeni yapmaz iş askere kalırsa, askerin yapacağı tek şey kalıyor: Silahını eline almak
* Birand: AKP'nin seçimlerdeki başarısı başarısı askeri erozyona uğrattı mı?
Bakan Yıldırım: Büyükanıt gereğini yapmalıydı
* Büyükanıt: Bu rejimin tek muhafızı asker midir? Her kesim üzerine düşeni yapsa, şiddere baş vurmadan yasal yollarla tepkisini gösterse, başarılı bir sonuç alınılabilirdi. Ama bu yapılmayınca iş askere kalınca, askerin de yapacağı tek şey kalıyor: Silahı eline almak.
* Birand: Subayları en çok ne kızdırır? Subay darbe düşünür mü?
* Büyükanıt: İzin verirseniz kızdırma lafını üzer diye değiştirelim. Kızdığı da olabilir tabii, TSK iki konuda hassastır, birincisi; Anayasa'da tarif edilen cumhuriyetin tarifleri, ikincisi devletin üniter yapısı, bu konularda bir zafiyet varsa mesela PKK terörü yada anti-laik hareketler gibi bunlar tabiî ki rütbeli insanları üzer.
* Birand: Peki şu anda da üzüyor mu?
* Büyükanıt: Asker de insandır, basından da televizyon yayınlarından da etkilenebilir. Mesela PKK'ya yakın bir organizasyonun mensubu çıkıp diyor ki: '29 mart seçimleri Kürdistan'ın hududunu çizmiştir'. Şimdi terörle mücadele eden insanlarımızı düşünün. Bu söz karşısında mutlu mu olur?
Dolmabahçe'de ne konuşuldu?
* 5 Mayıs 2007'de Dolmabahçe'de ne konuşuldu?
Bakan Yıldırım: Büyükanıt gereğini yapmalıydı
Büyükanıt: Bir sürü şehir efsanesi türetildi. Şaşırdım. Çünkü bu gizli bir toplantı değil. Dolmabahçe'deki Başbakan'ın çalışma ofisine resmi üniformam, forsum bir sürü basın ordusunun arasından geçtim girdim. Genelkurmay Başkanı, Başbakan'la çeşitli kereler görüşür. Efendim ben görüşmeye gittiğimde Başbakan önüme dosya atmış. Ne dosyası, eşimin evdeki harcamaları. Ben de eyvah demişim. Durum kötü. Ben artık konuşmayayım demişim. Bir köşe yazarı (Fikri Sağlar) bunu dedikoduya dayalı olarak yazdı. Manevi tazminat davası açtık. Kazandık. Hizmet sürem boyunca düşündüklerimi hep söyledim. Ama her gün de bir düşünceyi ifşa edemezsiniz.
* Ama hiçbir açıklama yapılmayacak havası yüzünden çıktı bu. Başbakan en çok neyin üstünde durdu orada?
* Büyükanıt: Ben birşey söyleyemem. Peki şunu da düşünmek lazım. Neden hiçbir şey sızmadı. Yani şu da var, Türkiye'de hiçbir şey sır kalmıyor. Ama şu da var. Bu o şantajın yapıldığı anlamına mı geliyor? Yanılmıyorsam 2 buçuk saate yakın bir süre her konu konuşuldu. Her şey konuşuldu. Ama her konuşulanı da dışarıya açıklamanın şeyi yok. 27 Nisan'ı daha önce konuştuk. Dolmabahçe konuşmasından önce. Anlattım. Bunu yayınlamamıza neden olan şeyleri açık açık anlattım.