Öztürk, mektubunda ıslak imza içerdiği iddia edilerek gönderilen belgenin ‘teknolojik imkanlar’ kullanılarak üretilmiş ‘başka bir sahte’ belge olduğunu iddia ederek, “Yeni gönderilen belgenin, önceki fotokopi belgeden tek farkı, teknolojik imkanlarla imzanın renkli hale getirilmiş olmasıdır” dedi. Islak imza içerdiği iddia edilen belgedeki sahteciliği ortaya çıkarmanın kolay olduğunu belirten Öztürk, “Belgedeki sahteciliğin ortaya çıkartılması için ıslak imzalı olduğu iddia edilen dokümanın bana göre askeri savcılığa gönderilmesine dahi gerek bulunmamaktadır” dedi.
Avukat Öztürk Başbakan Erdoğan’a hitaben yazdığı açık mektubunda, İstanbul Özel yetkili Cumhuriyet Savcılığına “ıslak imza” içerdiği iddia edilerek gönderilen belgenin ‘teknolojik imkanlar’ kullanılarak üretilmiş başka bir sahte belge olduğunu savundu. Öztürk, yeni gönderilen belgenin önceki fotokopiden tek farkının ise teknolojik imkanlarla imzanın renkli hale getirilmesi olduğunu kaydetti.
-“ISLAK İMZA İÇERDİĞİ BELİRTİLEN BELGEDEKİ SAHTECİLİĞİ ORTAYA ÇIKARMAK KOLAY”-
Öztürk, ıslak imza içerdiği iddia edilen belgedeki sahteciliği ortaya çıkarmanın ise gayet kolay olduğunu belirtti. Öztürk mektubunda “Özel yetkili savcılar tarafından Adli Tıp Kurumu’na bir hafta önce atanan ve grafoloji uzmanı olmayan tıp doktorlarına hazırlattırılan ve ısmarlama olduğu açıkça sırıtan bu rapor dahi, suça konu belgedeki sahteciliği örtemez” ifadesine yer verdi. Kendisinin Adli Tıp Kurumu’ndaki raporu düzenleyen şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunması ve detaylı olarak sahteciliğin nasıl ortaya çıkartılacağının açıklanmasından sonra ‘paniğe kapılan sahte belge üreticileri’nin ikinci bir ihbar mektubunu e-maille gönderdiğini kaydetti. Öztürk “Sahte belge üreticileri ikinci bir ihbar mektubu göndererek belge aslının askeri savcılık tarafından istenilip, Jandarma kriminalden ‘belge sahtedir’ şeklinde rapor alınacağını yazarak, kamuoyunu yanıltıcı propagandalarına devam etmektedirler. Bir kısım müellif ise imzanın sahteliği kanıtlandığında, bu belgenin TSK’ne ait olmadığı, TSK’ne saldırmak için üretilmiş sahte bir belge olduğu gerçeğinin ortaya çıkacağı korkusu ile, ‘imzaya değil içeriğine bakın’ diye kamuoyunu aldatmaya çalışmaktadır” dedi.
-“ISLAK İMZALI OLDUĞU BELİRTİLEN BELGENİN ASKERİ SAVCILIĞA GÖNDERİLMESİNE BİLE GEREK YOK”-
Avukat Öztürk, mektubunda belgedeki sahteciliğin ortaya çıkartılması için ıslak imzalı olduğu iddia edilen belgenin askeri savcılığa gönderilmesine bile gerek olmadığını söyledi. Öztürk, Başbakan Erdoğan’a “ O albayı adalete teslim edin’ diye çağrı yapan siz Sayın Başbakan, eğer zerre kadar yüreğiniz var ise, zerre kadar adalete inancınız var ise ve samimiyetle maddi gerçeğin ortaya çıkmasını istiyorsanız, suça konu olan belge ile ilgili grafoloji raporunu, uzmanlığı olmadığı halde düzenleyen ve suç işleyen ATK çalışanlarının hazırladığı düzmece raporu bir yana bırakın” diye seslendi. Öztürk, Başbakan Erdoğan’dan, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde görevli grafoloji uzmanları, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsünde görevli grafoloji uzmanları ve Adli Tıp Kurumu’nda görevli, ‘uzman olmadığı halde bu incelemeyi yapan şahıslar dışında’, gerçek grafologlardan oluşan bir Kurul oluşturulmasını istedi.
Kurul’da Savcı Zekeriya Öz, askeri savcı ve jandarma kriminal uzmanlarının sadece gözlemci olarak katılmasını da isteyen Öztürk, şunları söyledi:
“İddiaya konu olan belge aslının, altındaki imzanın 12 Haziran 2009 tarihinden sonraki bir tarihte atılıp atılmadığının mürekkep analizi ile belirlenmesi, ıslak olduğu iddia edilen imzadaki mürekkebin, kartuş/toner mürekkebi olup olmadığının tespit edilerek, belgenin bilgisayarda renkli imzalı olacak şekilde ve sahte olarak hazırlanıp hazırlanmadığının belirlenmesi, imzanın gerçekten Albay Dursun Çiçek’in eli ürünü olup olmadığının belirlenmesi, Albay Dursun Çiçek’in belgenin düzenlendiği iddia edilen Nisan 2009’dan Genelkurmay Başkanlığı bünyesindeki görevinden ayrıldığı tarihe kadar imzaladığı tüm belgelerdeki ıslak imzaların mürekkebi ile sahte hazırlanmış ve ıslak imzalı olduğu iddia edilen belgedeki mürekkebin karşılaştırılması ile uyum olup olmadığının belirlenmesi ve asıl olduğu iddia edilen belge ile benim ofisimde bulunan fotokopi belgenin birebir uyumlu olup olmadığının belirlenmesi için gerekli laboratuar incelemelerinin yapılmasını sağlayın.”
-“BATAKLIK YARATMIŞ SAVCILARIN ARKASINDA DURMAYIN”-
Islak imzayla ilgili incelemelerin tümüyle sivil uzmanlardan oluşan bir kurula yaptırılması halinde ‘sahte’ olduğunun ortaya çıkacağını ifade eden Öztürk, “Bu incelemeleri yaptırtmayıp, gerçeklerden kaçarsanız ve gerçekleri örtemeye çalışırsanız, belgedeki sahtecilik bir şekilde ortaya çıktığında, siz iktidarını korumak için sahte belgelere sığınacak kadar acz içine düşmüş bir başbakan ve sahte belgelerle kendi ordusuna saldıran bir hain duruma düşürüleceksiniz. Açıkça itham ediyorum ki belgedeki sahteciliği, düzmece raporlarla örtmeye çalışanların sizi düşürmeye çalıştığı konum budur. Belgedeki sahtekarlık ortaya çıktığı zaman size tavsiyem, altına mersedes vererek desteklemenize rağmen, sürekli suç işleyerek bir bataklık yaratmış olan savcıların arkasında durmayın ve onları adalete teslim edin” dedi.
ANKA