Erzincan'daki Ergenekon soruşturması kapsamında İlhan Cihaner'i makamında gözaltına aldıran eski Erzurum özel yetkili savcısı Osman Şanal ile eski Erzurum Başsavcı Vekili Taner Aksakal'ın, "devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan yargılandığı davada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca esas hakkındaki mütalaa verildi.
"Jandarmanın terör örgütlerine karşı kullanılan haber elemanlarının kimliklerini içeren muhbir listelerini, hazırladıkları Erzincan Ergenekon iddianamesinin içine koyarak açıkladıkları, böylelikle devletin terörle mücadelesini zafiyete uğrattıkları ve devlet sırrını ifşa ettikleri" öne sürülen eski savcılar Osman Şanal ile Taner Aksakal, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesinde üçüncü kez hakim karşısına çıktı.
Yargıtay Genel Kurul salonunda görülen duruşmaya Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden yargılandığı davada tutuklu bulunan Osman Şanal, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. FETÖ üyeliğinden yargılandığı davada adli kontrol şartıyla serbest bırakılarak tutuksuz yargılanan Taner Aksakal da duruşmada hazır bulundu.
Dosyaya gelen bilgi ve belgelerin mahkeme heyetine başkanlık yapan Daire Başkanı Burhan Karaloğlu tarafından okunmasının ardından esas hakkındaki mütalaanın sunulması için Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Müslüm Canpolat'a söz verildi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Canpolat tarafından sunulan mütalaada, "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan sanıklar hakkında dava açıldığı hatırlatıldı.
Devletin gizli bilgilerinin korunmasına yönelik düzenlemelerin Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ilgili maddelerinde yer aldığının aktarıldığı mütalaada, özünde devlet sırrı olan bilgi ve belgelerle ilgili kanundaki hükümler hatırlatıldı.
Devlet sırrı olan bilgi ve belgelerin, devlet güvenliği ve bekası, milli menfaatler ve milli güvenliğe ilişkin menfaatlerle ilgili olduğunun bildirildiği mütalaada, yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı bilgi veya belgelerin ise özünde devlet sırları kadar olmasa da devlet menfaatleri için önemli görülen bilgi veya belgeler olduğu kaydedildi.
"Özünde devlet sırlarının saklanması hususunda devletin subjektif iradesi olmalı, başkaları tarafından biliniyor ya da bilinmesi gerekiyor olmaması gerekir." denilen mütalaada, bir bilgi veya belgenin özünde devlet sırrı olup olmadığının tayininin mahkemeye ait olduğu ifade edildi.
Yetkili makamların, kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgi ve belgelerle ilgili TCK'deki düzenlemelere işaret edilen mütalaada, söz konusu kanun maddelerinde bahsi geçenlerin, özünde devlet sırrı olmayan ancak devletin yararları için gizli tutulması gereken ve yetkili makamların kanun veya düzenleyici işlemlerle açıklanmasını yasakladığı hususlar olduğuna dikkat çekildi.
Mütalaada, "Türk Ceza Hukuku yönünden, yetkililerce veya düzenleyici işlemlerle açıklanması yasaklanan sır, özünde devlet sırrı niteliği taşımayan ancak açıklanması ile ilgili mevzuat hükümlerine göre yasaklanmış ve gizlilik derecesi verilmiş bilgi, belgeler veya şeylerdir." tespitinde bulunuldu.
- "Erişime engel olacak işlem yapılmadı"
Mütalaada, suç tarihinde Erzurum özel yetkili Cumhuriyet Savcısı olan sanık Osman Şanal tarafından yürütülen soruşturma sırasında el konulan, dosya şüphelilerinden Ersin Ergut'a ait bilgisayarın hard diskinde yapılan incelemede, terör örgütlerine karşı haber elemanı olarak kullanılan kişilerin isim, adres, telefon numaraları ve bazı kişisel bilgilerinin de bulunduğunun tespit edildiği bildirildi.
Sanık Şanal tarafından bu bilgilerin bulunduğu raporun dosyaya eklendiğinin kaydedildiği mütalaada, soruşturma ya da kovuşturma sırasında bu bilgilere bir başkasının erişimine engel olacak herhangi bir işlem yapılmadığı vurgulandı.
Şanal'ın iş ve işlemlerinin hukuka aykırılığının kamuoyunda tartışma konusu olması, sanık hakkında idari soruşturma başlatılması nedeniyle soruşturma dosyasından el çektirildiğinin anımsatıldığı mütalaada, dosyanın o dönem Erzurum Cumhuriyet Başsavcı Vekili olan sanık Taner Aksakal'a devredildiği anlatıldı.
Mütalaada, sanık Aksakal tarafından soruşturma dosyasında bulunan ve gizli kalması gereken bilgilerin bulunduğu evrakların bir kısmının adli emanete alındığı, bir kısmının ise dosyada tutulmaya devam edildiği, dosya şüphelileri hakkında iddianame ile kamu davası açıldığı belirtildi.
Kamu davasıyla söz konusu bilgi ve belgelerin aleni hale geldiğine işaret edilen mütalaada, Şanal ve Aksakal hakkında şikayet üzerine müfettişlerce yapılan incelemeye, düzenlenen rapora istinaden Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) 2. Dairesince 2017'de kovuşturma izni verildiği, Oltu Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla da son soruşturma açıldığı aktarıldı.
Mütalaada, kovuşturma sırasında sanıkların üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri, kasıt ya da ihmallerinin bulunmadığını belirttikleri bildirildi.
Jandarma Genel Komutanlığının 27 Ocak 2017'de gönderdiği yazısında suça konu bilgi ve belgelerin devlet sırrı niteliğinde olduğunun aktarıldığı ifade edilen mütalaada, Erzincan İl Jandarma Komutanlığının ise devlet sırrı niteliğinde bulunmadığına yönelik yazı gönderdiği kaydedildi.
Mütalaada, Jandarma Genel Komutanlığının söz konusu bilgi ve belgelere yönelik 23 Şubat 2017 tarihli yazısında devlet sırrı niteliğinde olup olmadığının adli makamlarca değerlendirilmesinin uygun olacağı bildirildiği hatırlatıldı.
- "Bilgilerin açıklanmasında taksir ile hareket ettikleri kanaatine ulaşılmıştır"
Bilgi ve belgelerin devlet sırrı niteliğinde olduklarının değerlendirildiğini aktaran MİT'in yazısında, bu konuda adli makamlarca karar verilmesinin uygun olacağının bildirildiğinin kaydedildiği mütalaada, Erzincan İl Jandarma Komutanlığının 11 Aralık 2018'deki yazısında ise devlet sırrı niteliği bulunduğunun belirtildiği bildirildi.
Mütalaada, şunlar kaydedildi:
"Bu bilgi ve belgelerin açıklanmasının devletin milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek, otoritesinde ve güvenirliliğinde zafiyet yaratabilecek nitelikte oldukları, bu itibarla da gizli kalması gereken bilgi ve belgeler olduklarında kuşku bulunmamaktadır. Bu belgelerin; yetkili makamların, kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgi ve belgeler, yani özünde devlet sırrı olmayan ancak devletin yararları için gizli tutulması gereken ve yetkili makamların kanun veya düzenleyici işlemlerle açıklanmasını yasakladığı bilgi ve belgeler olduğu kabul edilmelidir.
Sanık Osman Şanal'ın, bu bilgilere yürütmekte olduğu bir soruşturma sırasında tesadüfen ulaşması, bu bilgilere ulaşma yönünde özel bir çabasının bulunmaması, bilgileri herhangi bir önlem anlamadan soruşturma dosyası içerisine koyması, soruşturmayı devrettiği diğer sanığa bu hususta bilgi vermemesi, sanık Taner Aksakal'ın soruşturmayı devraldıktan sonra bir kısım belgeleri adli emanete alırken, bir kısmını soruşturma dosyası içerisinde bırakması dikkate alındığında, sanıkların bu bilgilerin açıklanmasında taksir ile hareket ettikleri kanaatine ulaşılmıştır."
Mütalaada, TCK'nin 336/3 maddesinin birinci cümlesinde belirtilen yasaklanan bilgileri taksirle açıklama suçunun tüm unsurlarıyla gerçekleştiğinin anlaşıldığı, bu madde uyarınca sanıkların 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Müslüm Canpolat'ın mütalaasının ardından mahkeme heyeti, Dursun Çiçek'in davaya katılma talebini değerlendirdi. Mahkeme heyeti, Çiçek'in katılma talebini reddetti.
Sanıklara esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmak üzere süren veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
- İddialar
Şanal ve Aksakal hakkında Oltu Ağır Ceza Mahkemesince Yargıtay'a gönderilen "son soruşturmanın açılması" kararı iddianame yerine geçiyor.
Kararda, Taner Aksakal'ın, bir jandarma üsteğmene ait bilgisayarın hard diskinde ele geçirilen, terör örgütlerine karşı kullanılan haber elemanlarının kimlik ve telefon bilgileri, otomobil plakaları, açık adresleri, eş ve çocukları ile ilgili bilgileri ve bağlı oldukları askerlerin isim, rütbe ve telefon numaralarını içeren muhbir listelerini ve jandarma bölgesindeki istihbarat yapılanmasını gösterir belgeleri, eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ve 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'in de dahil olduğu 14 kişi hakkında düzenlediği iddianame ekine koyarak gizli kalması gereken "devlet sırrı" niteliğindeki bilgileri ifşa ettiği kaydedildi.
Osman Şanal'ın da söz konusu belge ve listelerin gizli kalması gerektiğini göz ardı ederek ve "devlet sırrı" niteliğinde olup olmadığı yönünde herhangi bir araştırma yapmaksızın soruşturma dosyası içine bırakarak ifşa edilmesine neden olduğu belirtilen kararda, Aksakal ve Şanal'ın devletin terörle mücadelede zafiyete uğramasına neden olduğu, "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan yargılanmaları gerektiği bildirildi.
Eski CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner ve emekli Orgeneral Saldıray Berk'in de aralarında bulunduğu 14 sanığın "Ergenekon terör örgütü üyeliği" suçundan yargılanıp beraat ettikleri davanın soruşturmasını yürüten eski savcılar Şanal ve Aksakal, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklanmıştı.
Farklı mahkemelerde FETÖ üyeliğinden davaları devam eden Şanal, tutuklu olarak, adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Aksakal ise tutuksuz yargılanıyor.
- Ergenekon sanıkları beraat etmişti
Şanal ve Aksakal'ın yürüttüğü soruşturma sonucu İlhan Cihaner ve Saldıray Berk'in de aralarında bulunduğu 14 sanık, "Ergenekon terör örgütü üyeliği" iddiasıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesinde yargılanarak beraat etmişti.
Yargıtay 11. Ceza Dairesince, soruşturma ve kovuşturma evresinde hukuka aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle başta Şanal ve Aksakal olmak üzere yargı mensupları ile kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmişti.