İlkbaharda çıkan eriğin yeşil, kırmızı ve sarı meyvesi sonbahara kadar, kurutulmuşu da yıl boyunca tüketilebiliyor. Latince adı 'Prunus domestica' olan erik, en eski yazılı belgelere göre 2000 yıldır biliniyor. Kafkasya ve Hazar Deniz'i çevresinden dünyaya yayıldığı sanılan eriğin, erkenci döneminde çıkanına 'can eriği', yaz ortalarında olgunlaşanına 'Japon ya da İtalyan eriği' deniyor. Ağustos'ta olgunlaşmaya başlayan 'Avrupa eriği' ise ekim ayına kadar yenebiliyor. Farklı dönemlerde olgunlaşan eriğin, farklı biçim ve büyüklükteki meyvelerinin ince kabuğu, türlere göre yeşil, sarı, kırmızı ve mor renkler alıyor. Türkiye'deki en tanınmış erik çeşitleri can eriği, papaz eriği, mürdüm eriği ve tatlı üryani eriği olarak biliniyor.
Türkiye'nin hemen her yöresinde yetiştirilen erik, daha çok taze meyve olarak tüketildiği gibi komposto, hoşaf, şurup, pekmez, reçel, marmelat veya kurutularak saklanıyor. Satın alırken, canlı yeşil, sert, sulu ve lekesiz olan eriklerin seçilmesi tavsiye edilirken erik, bol miktarda B vitaminleri içeriyor. Uzmanlar, eriğin bağırsakları yumuşatıcı bir etkiye sahip olduğunu ifade ederken, ayrıca potasyum ve magnezyum minerali açısından da zengin bir meyve olduğunun altını çiziyor. Uzmanlar, eriği karaciğer, kalp ve böbrek hastalıklarına, sindirim rahatsızlığı çekenlere, tuzsuz rejim yapan ve romatizma rahatsızlığı olanlara da öneriyor.
100 gr taze erik; 66 kalori, 17.8 gr karbonhidrat, 299 mg potasyum, 17 mg fosfor, 2mg sodyum, 18 mg potasyum, 0.5 mg demir, 0.4 mg lif içeriyor. Erik ayrıca, A, B1, B2, B3, B6, C, E vitamini içeriyor. Kuru eriğin, tazesine göre daha fazla ve pişirilmeden yenmesi öneriliyor.