Meme dokusunda başlayan hastalık erken tanı almadığı taktirde koltuk altı lenf nodlarına, kemik, akciğer ve karaciğer gibi organlara yayılabilir. Bu nedenle erkeklerin kendilerinde meme kanseri olmayacağı düşüncesinde olmamaları ve meme yapılarında değişiklik hissetmeleri durumunda, meme kontrollerini yaptırmaları önerilir.
Yaşlılık: Yaşla birlikte erkeklerde meme kanseri riski artar ve özellikle 60 yaş sonrası oluşur
Aile geçmişi: Ailede meme kanseri öyküsü
Fazla kilo: Obezite vücutta daha fazla östrojen hormonu oluşmasına neden olur ve bu durum meme kanseri riskini arttırır
Karaciğer Sirozu: Karaciğer sirozu gibi karaciğer fonksiyonlarının bozulduğu hastalıklar erkeklik hormonlarını azaltarak, kadınlık hormonlarının artmasına ve meme kanserinde riskin artmasına neden olabilir.
Orşektomi: Testislerin alınmış olması da meme kanseri riskini arttırabilir
Ailede güçlü bir meme ya da prostat kanseri öyküsü varsa, olası genetik bozukluklar açısından genetik analiz yapılması faydalı olabilir. Erkeklerde özellikle BRCA-2 gen bozukluklarının meme ve prostat kanserleri ile ilgili olabileceği bilinmektedir.
Meme hastalıklarının tanısının ilk aşaması dikkatli ve ayrıntılı yapılan meme ve koltuk altı muayenesidir. Muayene sonrası görüntüleme yöntemlerinden faydalanılır. Memenin görüntülenmesinde kullanılan yöntemler meme ultrasonografisi, mamografi ve meme MR tetkikidir. Bu tetkiklerde memede saptanan bir kitle olursa, bu kitle şüphe açısından derecelendirilir ve bu derecelendirmeye göre bazı kitleler sadece takip edilirken, bazı kitlelerde doku tanısı gerekir. Doku tanısı için tru-cut biyopsi adı verilen kalın iğne biyopsisidir. Bu biyopsi sonucunda gelecek patoloji raporuna göre kitlenin iyi huylu mu, kötü huylu mu olduğu belirlenir. Sonraki aşamalar bu rapora göre planlanır.