"erken Tanı Eğitimciler Eğitimi" Semineri

Adana Çukurova Rotary Kulübü üyeleri, “Erken Tanı Eğitimciler Eğitimi Semineri” için Acıbadem Adana Hastanesi’nde bir araya geldi.Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar, kadınlarda en çok görülen ve rahim ağzı kanserine de neden olan Human Papiloma Virus’ün (HPV) başta cinsel yolla olmak üzere pek çok yolla bulaşabildiğini anlattı. HPV’nin 100’den fazla tipi bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar, “Bu virüs, vücudun değişik yerlerinde siğil, hücre çoğalması ve kansere neden olabilir. HPV vücuda alındıktan sonraki 2-3 ay içinde siğil oluşumuna yol açar. Siğiller en sık genital bölgede görülür ama vücudun her yerinde çıkabilir. HPV’nin yüzde 80-90’ı vücudun savunma hücreleri tarafından yok edilir. HPV virüsünün kanser oluşturma süreci yaklaşık 10-15 yıldır. Oldukça yaygın görülen HPV virüsü çok kolay bulaşır ve önemli sağlık problemlerine yol açabilir. Virüsün en yaygın tiplerine karşı günümüzde aşılama yapılabilmektedir. Piyasada bulunan iki ayrı HPV aşısı özellikle kansere neden olan yaygın virüs tiplerinden koruma sağlamaktadır” dedi.Erken tanı hayat kurtarıyorSeminerin ikinci bölümünde söz alan Acıbadem Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Özgür Yağmur ise, istatistiklere göre dünyada her yıl 1.7 milyon kadına meme kanseri tanısı konduğunu ve bu hastalığın ortalama her 8 kadından birinde görüldüğünü anlattı. Meme kanserinde erken tanının önemine değinen Prof. Dr. Özgür Yağmur, “Hiçbir meme yakınması olmayan kadınlar, 20-40 yaş arasında düzenli olarak kendi kendini muayene ve yıllık hekim kontrollerini ihmal etmemelidirler. 40 yaşından sonra ise elle muayene ve düzenli hekim kontrollerinin yanına yıllık mamografi ve usgeklenmelidir. Aile öyküleri nedeni ile yüksek risk grubunda yer alan kadınların ise uygun takip periyodlarını konusunda uzman bir genel cerrah ile belirlemesi gerekir” diye konuştu.Prof. Dr. Özgür Yağmur, meme kanserinde erken tanı konulması durumunda hem meme koruyucu cerrahi şansı doğduğunu, hem de hayat kurtarıcı bir tedavinin mümkün olduğunu belirterek, “Günümüzün tedavi imkanları ile uzun yaşam sürelerine ulaşılan bu hastalıkta, erken tanı alan hastaların büyük bir bölümünde meme korunabilmekte ayrıca koltuk altındaki lenf bezlerinin tümünü çıkartmadan gerçekleştirilen yöntemler ile hastalar kaliteli ve sorunsuz bir yaşam sürdürebilme olanağına kavuşabilmektedirler” şeklinde konuştu.