HABER

Ertuğrul Özkök: Daha adil olmamız gerekiyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından düzenlenen 85'inci İzmir Enternasyonal Fuarı'ndaki Makrofon Söyleşileri'nin konuğu Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök oldu.

Ertuğrul Özkök: Daha adil olmamız gerekiyor

İZMİR, (DHA) Teknolojinin ilerlemesine rağmen tüketici davranışlarının geriye gittiğini belirten Özkök, "1900'lerin başında faşizm nasıl doğduysa, bugün de aynı şekilde baskıcı otoriter kitle oluşmaya başladı. Bugün FETÖ ve cemaat kavramlarından nefret ediyoruz ama, herkes cemaatleşme peşinde. Nefrete ve sürüleşmeye doğru gitmeye başladık" dedi. Gelecekte İzmir'de yaşamak istediğini dile getiren Özkök, "Bu şehir nasıl ki hayat tarzında öncüyse, teknolojide de öncü olacak bir iklimin bu kente yerleşmesini istiyorum. 4-5 yıl sonra buraya yerleşeceğim ve bilgilerimi üniversitelere para almadan anlatmayı istiyorum. Özgürlüğü hak etmemiz lazım, bunun için de hepimizin daha adil olmamız gerekiyor. Kabileleşerek, birbirimize küfür ederek özgür olamayız" diye konuştu.

Teması inovasyon, partner ülkesi Malezya ve onur konuğu ili Manisa olan 85'inci İEF kapsamında, Kültürpark'ta düzenlenen Makrofon Söyleşileri'nin konuğu Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök oldu. Etkinliğe İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Hürriyet Gazetesi Ege Bölge Temsilcisi Deniz Sipahi, İzmirli gazeteciler ve çok sayıda İzmirli katıldı. Moderatörlüğünü Hürriyet Gazetesi Ege eki editörlerinden Banu Şen'in yaptığı söyleşide, Özkök konuşmasına 'Görevimiz Tehlike' filminin bir bölümünü sevenlerine izleterek başlattı. 'Görevimiz Tehlike' adlı filmin 1970'li yıllarda içinde teknolojiyi barındırır halde gösterime girdiğini kaydeden Özkök, "Bu filmlerin başında İngiliz veya Amerikalı ajana bir yerden görev emri gelir. Bu görevler ilk başlarda teyp kasetleri ile gelirdi, sonra teknoloji değişti, bu emirler CD ile gelmeye başladı. Daha sonra bir USP ile geldi, sonra birden bu yıl çıkan 5'inci filmde gördüğünüz gibi çok eskiye döndü yani 33'lük plaklara döndü. Neden böyle oldu? Müzik dediğimiz teknoloji öyle bir yere geldi ki insanlar tekrar dijitalden analoğa döndü. Artık müzik marketlere giderseniz, CD'lerin yerini plaklara bıraktığını görürsünüz. Yenileşme dediğimiz şey her zaman ileriye doğru gitmek demek değildir" dedi.

'YENİLENMEYEN AYAKTA KALAMAZ'

Fast Company adlı derginin kapağındaki 'Apple, Blackberry gibi mi olacak?' sorusuna dikkat çeken Özkök, şunları söyledi:

"Bu dünyada kendini yenilemeyen hiçbir organizmanın ayakta kalma şansı yok. Dünyanın en değerli şirketlerinden olan Nokia ve Blackberryakıllı telefonlar çıktıktan sonra adeta yok oldu. Şu an dorukta olan Apple, son aylarda değerinden büyük ölçüde kayıp yaşadı. Çünkü gelirinin büyük çoğunluğunu oluşturan Iphone telefonlarının satışında yüzde 16 kayıp var. Kendini yenileyemeyen hiçbir şirket ayakta kalma lüksüne sahip değil. Yenileşme deyince aklımıza teknolojiler geliyor. Thomas Samuel Kuhn, bizim hayatımıza 'Paradigma' diye bir kelime soktu. İnsanların düşünce tarihlerinde belli evreler vardır, bu evrelerde insanlar yavaş yavaş bir fikre alışır ve her şeyi açıklamaya başlarlar. O devam ederken birkaç zıpır çıkar o var olan şeyi sorgulamaya başlar, sonra bizler de sorgulamaya başlarız ve o zıpırların fikirleri çoğunluğu oluşturur. Bir zamanlar bir paradigma yerleştiğinde 50 yıl gidiyordu. Benim çocukluğumda aldığım ilk plak 78'lik plaktı. Sonra bir gün babam Almanya'ya gitti ve bana bir radyo getirdi. Ben o zaman iktidarın ne demek olduğunu anladım. Akşamları o radyoyu komşumuzun balkonuna koyardım, bütün mahalleli toplanırdı. Ben iletişim aracının patronuydum ve zamansız bir anda kapatırdım. Orada gücün bende olduğunu gösterirdim. Babam beni güçlü yapacak şeyleri bilirdi. Ben mahallenin en zayıfıydım, çocuklar futbol oynadıkları için dayak yerken, babam bana top aldı. O zayıf çelimsiz olan ben futbol oynarken takımları kurardım çünkü top benimdi."

'TEKNOLOJİ İKTİDARIN ELİNİZDEN KAYMASINA YOL AÇABİLİR'

Bugün en güçlü şirketlerin bile rakibinin nerede olduğunun bilinemediğini sözlerine ekleyen Özkök, teknolojinin iktidar getirebileceğini belirtip, "Teknoloji öyle bir şey ki; iktidar getiriyor, ama aynı zamanda iktidarın çok da kolay elinizden kaçmasına neden olabiliyor. Rakibiniz, İzmir'in Eşrefpaşa Semti'ndeki bir evin odasında bilgisayar başında çalışıyor olabilir. Bir buluşla alıp götürebilir. Facebook Live diye olağanüstü bir uygulama var. Bir gecede Fatih Portakal'dan çok daha fazla kişiye ulaşabilirsiniz. Geçen gün evimde bir deneme yaptık ve 450 bin kişi izledi. Bu şu demek Ahmet Hakan'ın Tarafsız Bölge programıyla ulaştığı kişi sayısına ulaşabilirsiniz. Bu korkutucu bir şey. Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg'in gelecekte dünyanın tek lideri olabilir. Hayatımızın çok büyük bir kısmını Facebook'un yarattığı uygulamaları kullanarak geçecek. Bu en büyük buluşlardan ve en büyük tehditlerden biri. Teknoloji yarışı o kadar hızlı ki; Mark Zuckerberg'in yanında 150 araştırmacı yapay zeka için çalışıyor" dedi.

'DİJİTAL ÜRÜN MODA HALİNE GELMELİ'

Yenilemenin yalnızca teknolojik yenilemeler olarak değerlendirilmemesi gerektiğine dikkat çeken Özkök, "Apple'in CEO'su Tim Cook, Apple'in yalnızca teknoloji değil, moda da yarattığını söylüyor. Bugün dijital dünyada ürettiği ürünü moda haline getiremeyen hiçbir şirket başarılı olamaz. Kendimizi teknoloji kobayı olarak kullandırtmaya bile hazırız. Ama kullanıcı olarak biz kendi davranışlarımızı yenilemiyoruz. Time Dergisi'nin geçen haftaki kapağında, 'Neden interneti nefret kültürüyle kaybediyoruz' diyor. Derginin içinde şunu diyor, 'Twitter hesabı bulunan herkes troldür'. O yüzden tüketici davranışları teknoloji ilerlese de geriye gediyor. 1900'lerin başında faşizm nasıl doğduysa, bugün de aynı şekilde baskıcı otoriter kitle oluşmaya başladı. Bugün FETÖ ve cemaat kavramlarından nefret ediyoruz ama herkes bugün cemaatleşme peşinde. Bugün Facebook'a baktığınızda herkes bir topluluk, cemaat oluşturmanın peşinde. Nefrete ve sürüleşmeye doğru gitmeye başladık. O yüzden yenileşme kavramına bakarken umut verici ve umutsuz olduğumuz şeyler var. Her ne olursa olsun yenileşmeye devam edeceğiz" diye konuştu.

'TEKNOLOJİDEN ANLAYAN BİRİNE SORSAN DALGA GEÇER'

Moderatör Banu Şen'in, inovasyonun gelişmesiyle insanlığın yok olup olmadığı yönündeki sorusu üzerine Özkök, "Hayır yok etmiyor, bildiğimiz kan tahlillerinde inanılmaz gelişmeler yaşanıyor. Bir damla kandan dünya kadar bilgi elde ediliyor. Bunun etik olup olmadığı tartışılıyor bugün. Teknoloji, Arkaik bir takım kabile davranışlarına getiriyor insanı. Amerika'da Hayalet Avcıları filminin 4'üncüsünü çektiler, orada 4 kadını oynattılar. O kadınlardan biri de Afrikalıydı Amerika'da troller hemen kadına karşı bir kampanya başlattı ve kadın evinden çıkamıyor. Twitter'de her türlü düşmanlık var. Şu an bulunduğumuz bölgeye bakıyorum, tipik bir Mad Max filmi. 15 Temmuz gecesiyle ilgili bizim MİT'in dahiyane buluşu var, darbeyi haber alamadılar ama şu an 'Bylock' diye bir programı kullananları almaya başladılar. Devletin herkesi dinlediği bir ortamda insanlar doğal olarak şifreli konuşmak istiyor. Birkaç tane şifreli mesajlaşma programı var ve yükleyip kullanıyorlar. Oysa şu an güvenilir bir mesajlaşma programı var o da 'WhatsApp'. Darbeciler bile o gece bu programdan haberleşmiş. MİT de kendini övüyor, 'Ben Bylock'u kullananları yakaladım' diye. Teknolojiyi bilen bir adama gitsen adamla dalga geçerler 'Neyi yakaladın sen ya' diye" dedi.

'HAYATIMIZLA İLGİLİ İZ BIRAKIYORUZ'

Teknolojinin kullanımı sırasında insanların hayatlarıyla ilgili izler bıraktığını hatırlatan Özkök, Hürriyet Gazetesi'nin internet sitesinde her gün 250 milyon parmak hareketini izleyebildiklerini dile getirdi. İnsanların ilgi alanlarının bu şekilde belirlenebildiğini kaydeden Özkök, "İsim veya kişi olarak değil, o sayfada büyütme, küçültme, yazar üzerine gitme gibi bir çok bilgiyi veriyor. Mesela hamile kalan kadınların ilanlarda ilk baktığı şeyin ev ilanları olduğunu anladık. Doğumdan sonra bankalardaki faiz oranlarını izliyorlar, ev almanın ya da bulundukları evi değiştirmenin planlarını yapıyorlar. Hepimiz hakkında her yerde dünya kadar parmak izi var ve ne yazık ki mahremiyetimiz yok. Ona da bir süre sonra alışıyoruz. Yenileşme artık vazgeçilemeyecek bir şey, ama bunun sonuçlarına da katlanmalıyız" diye konuştu.

'KUTUPLAŞMA BAŞKA ÜLKELERİN DE SORUNU'

Yenileşme sırasında ters giden davranışların bulunduğunu savunun Özkök, "Bu durum tehlike de oluşturuyor. Türkiye'de kutuplaşmanın yarattığı sıkıntılardan söz ediyoruz ama bu başka ülkelerde de var. Bunda kullandığımız dijitallerin de etkisi var. İnsanlar kendi aralarında küçük gruplar oluşturuyor. Teknoloji kullanma konusunda çok açık fikirliyiz, hele Türkler yeni teknolojiyi benimseyip satın alma konusunda Avrupa'dan falan çok ileride ama fikirlerimizi değiştirme konusunda gerileşiyoruz. Eğer biri Tayyip Erdoğan'dan nefret ediyorsa, o iyi bir şey yapsa da 'Ya bak iyi bir şeyler yaptı' diyemiyor, ya da seven biri, kötü bir şey yaptığında onu eleştirmiyor. Bugün Kılıçdaroğlu çok güzel şeyler yapıyor ama bakın nefret edenler neler söylüyor" dedi.

'O LANET GECE DEHŞET VERİCİYDİ'

Darbe girişiminin İstanbul ve Ankara'da yaşayanlar üzerinde ciddi etkiler yarattığını belirten Özkök şunları söyledi:

"Ben hayatımda ilk defa Ortadoğu'da yaşamının ne demek olduğunu 15 Temmuz gecesi yaşadım. O lanet gecede çok dehşet verici şeyler yaşandı. Sizler belki burada yaşamadınız ama bizim oturduğumuz evin camları kırıldı. Ama insaflı olunması gerekiyor. Darbeden sonra yaşananlara bakın gazeteciler gözaltına alınıyor, eskiden bazı köşe yazarları 'Ya bunu yapmayın' derdi, bugün artık onlardan da ses çıkmıyor. Müthiş bir halk goygoyculuğu, ezilen kitlede intikam alma duygusu yaşanıyor ve bunlar bir tek bizde değil, Latin Amerika'da, İngiltere'de, Polonya'da da yaşanıyor. Kalbimiz adil davranma konusunda kabile gibi yaşıyor. Kabilelerde insanlar intikam almak için yaşar. Bakın idamı tartışmaya başladık. 21'inci Yüzyıl'da idamı tartışmak aklınıza gelir miydi? Şu an referanduma gidilse idam kabul edilir."

'TEHDİT KURUMSALLARDAN GELMİYOR'

Hürriyet Gazetesi'nin internet sayfasının kurumsallarda rakiplerini geçtiğini Türkiye'nin en başarılısı Avrupa'nın ise ilk 5'i arasında yer aldığını kaydeden Özkök, "Ama rakip kurumsallardan çıkmıyor. Her kurumsalı yenersiniz ama çıkar 2 tane çocuk sizi yener. Aslında ben böyle bir şeyin olmasını istiyorum. Bizim gençlerimizin kendilerine güvenip bir şeyler geliştirmesi gerekiyor. Kurumsallıkta her zaman kurumun getirdiği kurallar var. Ben 69 yaşındayım içimdeki isyanı anlatamam, 'Her şeyi bırak bir internet sitesi kur ve her şeyi yaz diyorum'. Ama ailemi, geleceği düşündüğümde bunu yapamıyorum. Şimdi düşünün bir çocuğun çıktığını hepimizle dalga geçtiğini Cem Yılmaz gibi de bir yeteneğinin olduğunu, hepimizi mahveder. Ben sokak diliyle konuşmak istiyorum, şu an Tayyip Erdoğan sokak diliyle konuşuyor ve çok başarılı. Ben de kahramanlara dönmek istiyorum ama kurumsallık buna izin vermiyor. Bundan sonraki asıl sorun trolleşme. Bu bulanın önlenmesi eğitimden geçiyor. Daha adil bir dünya istiyorsak, teknolojiyi kullanmada daha adil olduğunu gösterecek insanlara ihtiyacımız var. Bu şehir, nasıl ki hayat tarzında öncüyse teknolojide de öncü olacak bir iklimin bu kente yerleşmesini istiyorum. 4-5 yıl sonra buraya yerleşeceğim ve bilgilerimi üniversitelere para almadan anlatmayı istiyorum. Özgürlüğü hak etmemiz lazım, bunun için de hepimizin, daha adil olmamız gerekiyor. Kabileleşerek, birbirimize küfür ederek özgür olamayız. Bugünkü teknolojide hepimizin birer televizyonu ve gazetesi var, önemli olan bunu iyi değerlendirip kullanabilmek" dedi.

En Çok Aranan Haberler