İDLİB (AA) - BURAK KARACAOĞLU/ EŞREF MUSA- Suriye'deki Beşşar Esed rejiminin alıkoyarak cezaevinde işkenceye maruz bıraktığı kadınlardan Rana, yakılan cesetlerin kokusunu dahi aldıklarını söyledi.
Suriye’de 8 yıldır devam eden savaşta hapsedilen, işkence ve kötü muamele gören kadınlara dikkat çekmek ve özgürlüklerini talep etmek için oluşturulan Uluslararası Vicdan Konvoyu 8 Mart Kadınlar Günü'nün hemen öncesinde bu yıl da İstanbul’dan Suriye'ye yola çıkacak.
AA muhabirleri bu vesileyle rejimin cezaevlerinde işkence görmüş 33 yaşındaki Humuslu Rana'ya ulaştı.
Soyadını açıklamak istemeyen Rana, cezaevindeki işkence günlerini anlattı.
İç savaş nedeniyle sığındığı Türkiye'deyken, kızına pasaport çıkartmak için Suriye'ye gittiği Mayıs 2015'te rejimin kendisini sebepsiz alıkoyduğunu belirten Rana, "Askeri güvenlik biriminde beni cinayet işlemek, terör suçu ve sınırı ihlal etmekle suçladılar. Eşim ve kardeşim rejimin cezaevinde ölmüştü. Beni muhalif gruplarla ilişki içinde olmakla suçladılar. Suçlamaları reddettim. Beni vurup yere düşürdüler. Bayıldım. Soğuk, nemli, karanlık ve 15 kadının bulunduğu bir odaya kilitlediler. Her gün sorguda beni farklı farklı, işlemediğim suçlarla itham ettiler. Dövüp dövüp yeniden zindana attılar."
Rana, bir gün gözleri kapatılarak kendisine serbest bırakılacağının söylendiğini, ancak Şam'da, "Filistin birimi" olarak bilinen güvenlik şubesine sevk edildiğini anlattı.
"Bina korkunçtu." diyen Rana, şöyle devam etti:
"Alt katlarda erkekler, üstte de kadınların bölümü vardı. Sadece iç çamaşırlarıyla duran çocuk, kadın ve gençler gördüm. Gençlerin ten rengi değişmişti işkenceden. Gelen işkence sesleri inanılmazdı. Her gün sorgu, sual ve işkence. Kadınlar aynı erkekler gibi dayak yerdi. Kötü muamele ve aşağılayıcı sözlere maruz kalırdık. Tuvalete gitmek onların izni ile olurdu. Bazı kadınlar altına yapardı. Sorgudan çıkan kadının ten rengi mor, mavi, yeşil olurdu işkenceden."
- İşkence yöntemleri
Daha sonra başka bir birime sevk edildiğini dile getiren Rana, "Bir hafta hücrede, yerde yattım. Çok soğuktu. Biri gelip başörtümü çıkarmamı söylerdi. Ben razı olmadım." dedi.
"İşkence yöntemleri, tecavüz, tavana asma, kemik kırma, kafayı duvara vurmak ve yakmaktı." ifadesini kullanan Rana, şunları kaydetti:
"Yanan cesetlerin kokusunu bile alırdık Filistin biriminde. Birinci kattan son kata kadar bir kadının saçından tutup çektiler. Odan sonra hem kızı hem annesini yakarak öldürdüklerini duymuştuk. Duvarlar hep kanlıydı. Kadınlar kafaları hep yaralı gelirdi. İki Humuslu kadın kardeşime tecavüz ettiler. Durumları çok kötüleşince başka birime aldılar."
Rana, gördüğü her şeyi anlatamayacağını, ancak sık sık her gün alıkoyulacakmış gibi rüyalar gördüğünü söyledi.
Yaşadıklarından sonra eşi ve kardeşinin ne şekilde can verdiğini anlayıp daha da üzüldüğünü aktaran Rana, "4-5 yaşlarında çocuklar, yaşlı kadınların suçu neydi? Onlar serbest bırakılmalı. O insanları kurtarın." ifadesini kullandı.
Muhalif kaynaklara göre, Suriye'de rejimin cezaevlerinde en az 500 bin kişi alıkonuluyor.