Glütensiz beslenme çölyak hastalarının yanı sıra bir yaşam tarzı olarak da çok geniş kesimler tarafından tercih edilmektedir. Yapılan çalışmalara göre glütensiz gıdalara olan ilgi her geçen gün büyüyor. Ürünlerin hızlı servis veren restoran menülerine giderek daha fazla dahil edilmesi, glütensiz unlu mamuller sektörünün daha geniş pazarlara yayılacağına işaret ediyor. Glütensiz bisküvi, kraker ve kurabiye gibi kuru ve hazır ürünlerin diğer ürünlere kıyasla daha hızlı tüketildiği dikkat çekiyor.
Söz konusunu tablonun Türkiye’de de benzer şekilde seyrettiğini belirten Özgür Erdoğan, “Glütensiz beslenmeyi gerektiren hastalıklar arasında Çölyak Hastalığı, İrritabl Bağırsak Sendromu, Buğday Alerjisi, Dermatitis Herpetiformis ve Çölyak olmayan Glüten Hassasiyeti bulunuyor. Dünya çapında glüten intoleransı ve çölyak hastalığının artan yaygınlığına ek olarak glütensiz beslenmeyi bir yaşam biçimi haline getirmiş bireylerin sayısı da glütensiz ürünlere talep yaratan önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum ürün çeşitliliğini artırırken birtakım riskleri de beraberinde getiriyor” dedi.
Çapraz bulaşın özellikle glütensiz beslenmesi gereken kişiler için hayati önem taşıdığını söyleyen Uzm. Dyt. İrem Erdem “Çapraz bulaş (kontaminasyon), besinlerin tarladan sofraya tüm aşamalarında herhangi bir üründen mikroorganizmaların bulaşması şeklinde tanımlanıyor. Çapraz bulaşma bir üründen besine mikroorganizma geçişi olabileceği gibi, besinden besine mikroorganizma veya alerjen bulaşması şeklinde de olabiliyor. Özellikle toplu beslenme hizmeti veren kafe, restoran veya yemekhaneler gibi yerlerde çapraz bulaşmayı önlemek adına herhangi bir yasal düzenleme bulunmuyor. Yetersiz sanitasyon işlemleri, paylaşılan ekipmanların aynı ürünlerde kullanılması, personel bilgisinin ve mutfak araç gereçlerinin yetersiz olması gibi durumlar çapraz bulaşmaya sebep olabiliyor. Ev dışında glütensiz diyet uygulamak isteyen bireyler genel olarak bu tip problemlerle karşı karşıya kalabiliyor” diye konuştu.
Uzm. Dyt. İrem Erdem, paketli ürünlerde de riskin hemen hemen aynı olduğuna dikkat çekerek “Glüten içermeyen bir maddeden yapılmış olmasına rağmen, ürün glüten içeren gıda üretim bantlarıyla aynı ortamda üretildiğinde glütene maruz kalabiliyor. Bu nedenle bu tip ürünlerde içindekiler kısmında buğday, arpa ve çavdar yazmazken son kısmında ‘’eser miktarda glüten içerebilir’’ ibaresi yazılması önemli. Çapraz bulaşma riskini sıfıra indirmek ve bu maruzatı önlemek için ‘’glüten içermez’’ ibaresi olan ürünlerin farklı ortamlarda üretilmesi şart” uyarısında bulundu.