"Üniversite yıllarından beri ütü yapıyorsunuz. Evlendikten sonra da devam ettiniz. Cumhurbaşkanı olursanız evde ütü yapmaya, çocuklara kahvaltı hazırlamaya, pazar ve market alışverişine gitmeye devam edecek misiniz?"
Selahattin Demirtaş'ın kız kardeşi Başak Demirtaş'ın ütü yapmayı abisinden nasıl öğrendiğini Cumhuriyet gazetesinden Mine Söğüt şöyle anlatmıştı:
"Diyarbakır Havaalanı’na doğru gidiyoruz. Yanımızda Selahattin’in kız kardeşi Bahar da var. Biraz da o anlatıyor ağabeyini. “Biliyor musun, ütü yapmayı ben ondan öğrendim” diyor.
E dün akşam da bizim kahveleri senin eşin Harun yapıp getirdi? Hani Güneydoğulu erkekler feodaldi(!), diyorum; gülüşüyoruz.
Yok, bu ailenin tüm erkekleri eşitlikçi. Başak’ı ve Bahar’ı dinledikçe Selahattin Demirtaş’ın yaptığı konuşmalardaki dilin de neden eril olmadığını anlamaya başlıyorum. Bu coğrafyanın başının belası olan feodal eğilimleri kendi evine, hayatına sokmayan birinin, siyaseten de ait olduğu toplumun alışkanlıklarından ve beklentilerinden farklı ama yine de onlar üzerinde etkili yeni bir dili nasıl kurabildiğini anlamak kolaylaşıyor böylece.
Başak “Elinden her iş gelir onun” diyor, “yazısı güzeldir, resim yapar, şiir yazar, hikâyeler yazar, mizah duygusu yüksektir. Aslında sanatçıdır Selahattin, belki de bu yüzden farklı bir siyasetçi. Bir de iyidir o, çok iyi bir insandır.”