ANKARA (İHA) - ANAP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, AB'nin Türkiye'deki değişimleri devrim olarak gördüğünü belirtti. Yılmaz, 3 Kasım seçimleri için partisinin baraj korkusu olmadığını ifade etti.
TGRT televizyonunda dün gece yayınlanan ve Ankara Haber Müdürü Batuhan Yaşar'ın sunduğu Neler Oluyor isimli programa konuk olan ANAP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Türkiye'nin AB sürecindeki yerini anlattı. İlerleme raporunun açıklanmasından sonra ortaya çıkan durumu, 'gri tonlar' benzetmesiyle açıklayan Yılmaz, raporun her aday ülke için açıklanan ve Kopenhag Kriterleri'nin özetlendiği bir rapor olduğunu söyledi. Türkiye'nin çok hızlı değiştiğini ve AB'nin böyle bir değişim hızını beklemediğini ifade eden Mesut Yılmaz, "Bu değişikliği devrim olarak nitelendiriyorlar. Yasal düzenlemelerde eksiklikler olduğunu söylüyorlar. Biz zaten bütün Kopenhag Kriterleri'ni yerine getirmedik. Büyük kısmını gerçekleştirdik. 2. eleştiri de çıkan yasalarda aksaklık olduğunu söylüyorlar. Bu da doğru. Biz uygulamaları da gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz. Onlar Türkiye'de düşünce suçluları olduğunu söylüyorlar. Bu doğru değil. Son çıkan yasalar ve afla birlikte hiç hükümlü kalmadı. Onlar terörle mücadeleden hüküm giyenleri de düşünce suçlusu olarak görüyorlar " dedi.
"EŞİT MUAMELENİN ÖLÇÜSÜ MÜZAKERE TARİHİ VERİLMESİDİR" 15 Aralık Kopenhag Zirvesi'nden Türkiye'nin beklentilerine de değinen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Yılmaz, belirleme raporunda Türkiye'yle ilgili olan olumlu hususların, Kopenhag'da müzakere tarihi alınabileceğine delalet etmeyeceğini ifade ederek, "Olumsuz hususlar da müzakere tarihi almamıza engel teşkil etmez. Bütün inisiyatif Avrupa Konseyi'nde. Türkiye için en kötü senaryo, hiç tarih verilmeden Türkiye'nin arkasını sıvazlayıp 'Siz reformlara devam edin, biz de size yardımcı olalım' denmesidir. Hep söylüyorlar, Türkiye'ye de eşit muamele yapacağız diye. Eşit muamelenin ölçüsü müzakere tarihi verilmesidir" şeklinde konuştu.
Program sunucusu Batuhan Yaşar'ın, "Türkiye'yi özel konuma sokmaya çalışıyorlar. Hiç 13 demiyorlar, 12 artı 1 diyorlar. Bunu nasıl değerlendirmeliyiz?" şeklindeki sorusuna Yılmaz, "Biz bunu değiştirmeye çalışıyoruz. Onlar da bizi ileriye itmek istiyorlar. 10 aday ülkenin nüfusu 85 milyon, bir tek Türkiye'nin 65 milyon. Ağırlıklı ülke. Özellikle tarım sektöründe getireceği ilave dikkate alınırsa Türkiye için ihtiyatlı davranmak istiyorlar. '10 aday ülkeyi sindirelim, Türkiye'yi o zaman alalım' diye düşünüyorlar. Bana şahsi fikrimi sorarsanız, ne iyi ne de en kötü senaryo gerçekleşecek. Muhtemelen bizim için 2003 yılına koşullu müzakere tarihi verilmesidir. Bizim için en önemlisi 2003 yılında müzakerelere başlamaktır. Müzakerelere 2003'te başlanması, bizim için 15 aday ülkeli Avrupa'ya muhatap olmaktır. Bu yüzden 2003 yılında müzakere istiyoruz " diye konuştu.
"GÜNEY KIBRIS'IN ÜYE OLMASI İÇİN KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜLMESİ GEREKMEZ" "AB üyeliğini 10 Başbakanlığa tercih ederim" sözü hatırlatılınca Yılmaz, "MHP erken seçim dedikodusunu hiç gündeme getirmeseydi, Türkiye normal sürecinde devam etseydi, en iyi yol bu olurdu. AB için de gerekli diplomatik girişimleri yapabilme konusunda seçim ortamından gelen zorluklarla karşı karşıyayız. Diğer partiler yasalar çıkarılırken her maddeyle ilgili 'Acaba bu bizi seçimde etkiler mi?' diye hesaplar yaptılar. Bu olumsuz bir durumdur" dedi. "Güney Kıbrıs'ın müzakerelerle ilgili hususları tamamlama açısından tam üyeliğe hazır olduğunu belirtmiş olması, tıpkı Türkiye gibi kendiliğinden sonuç doğuracak bir olay değildir" diyen Başbakan Yardımcısı Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"Helsinki'ye göre, siyasi kararlar alınacak. Çünkü Kıbrıs'ın tam üye olması için Kıbrıs sorununun çözülmesi gerekmiyor. Konsey, üyelik aşamasına gelindiğinde ilgili bütün aşamasında karar verecek. Avrupa aldığı kararlarla Kıbrıs'ta çıkacak çatışmanın sorumluluğunu üstlenemez. Helsinki'de Kıbrıs'ın tam üye olması için Kıbrıs sorununun çözülmesi gerekmiyor. Bunu Kıbrıs'ın Türkiye ipoteğinden kurtarmak için yapıyorlar. Ben bu tutumun Kıbrıs sorununu zorlaştırdığını söylüyorum."
"YÜZDE 17-18 OY BEKLİYORUM" Açıklamalarında 3 Kasım seçimlerine de değinen Yılmaz, "Bizim yüzde 5 sağlam oyumuz gözüküyor. AK Parti ve CHP dışında herkes barajın altında gözünüyor. Bu seçimlerde etkili olacak kitle, kararsız kitledir. Biz bu kitleyi kazanmaya çalışıyoruz. ANAP'ın oyunda istikrarlı bir ilerleme var. Anketlere bakarsak barajı aşabilecek durumda değiliz. Kararsızlardan en fazla oyu alacak parti ANAP gibi gözünüyor. Ben bu seçimlerden, geçen seçimlerden daha iyi, yüzde 17-18 civarında oy oranı bekliyorum. Bu makul bir seviyedir. Ben bu oranda tamamlayacağımızı düşünüyorum. Bu bizim arzuladığımız bir hedef olmaz. Geçen seçimlerin üstündeki bir oran başarı olur bizim için. ANAP Türk siyasetine yeni bi ekol getirmiştir. Ben şahsi olarak konuşmuyorum ama ANAP Türk siyasetinde varlığını daiam sürdürecektir" şeklinde konuştu.