15 Temmuz öncesi kapsayan 'FETÖ' çatı davası Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edildi. Davanın 2. gününde İlhan İşbilen’in sorgusuna devam edildi. Davada eski AKP milletvekili İşbilen AKP milletvekillerinin darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen'in yanına gittiğini belirterek "Ahmet Davutoğlu ailesi ile birlikte 4 saat kaldı" dedi. "Gülen'i terör örgütü lideri olarak kabul etmiyorum" ifadesini kullanan İşbilen, Gülen'in gerçekleştirdiği Vatikan ziyareti hakkında da "Dinler arası diyalog, Vatikan ziyareti Cumhurbaşkanı, Başbakan tarafından resmiyete döküldü. Bunun devlet eliyle yapılması için girişim oldu. Sayın Erdoğan sanırım 10 yıldır bunu destekliyor. Eline aldı bu işi" dedi.
Oda TV'de yer alan habere göre, duruşmada sanıklardan Kazım Avcı’nın bir yanlışlık sonucu Sincan Cezaevi’nden getirilmediği anlaşıldı ve Avcı ile görüntülü sistemle bağlantılı kuruldu. Avcı duruşma salonuna gelmek istediğini, yarın mahkemede ifade vermek istediğini söyledi.
"Babacan'a sorulsun"
İlhan İşbilen’e ilk soruyu davanın sanıklarından Silivri Cezaevi’nde tutuklu olan Hidayet Karaca yöneltti. Karaca sorusunu sormadan önce avukatının salonda olup olmadığını sordu, mahkeme başkanı avukatının salonda olduğunu belirtmesi üzerine Karaca "Ben nasıl hukuki yardım alacağım, ben Silivri’deyim, avukat Ankara’da" dedi. Mahkeme başkanı da gerekirse sizin buraya nakliniz için yazı yazabileceklerini söyledi.
Karaca İstanbul’da alındığı belirtilen bir ifadede İlhan İşbilen’e Ali Babacan’a BDDK’ya götürülmek üzere bir mektup verdiğinin iddia edildiğini belirtilerek "Ben böyle bir mektup verdim mi?" diye sordu. İşbilen ise "Ben öyle bir mektup götürmedim" dedi. Karaca bu durumun Ali Babacan’a da sorularak teyit ettirilmesi gerektiğini talep etti.
"Davutoğlu 4 saat Gülen'in evinde kaldı"
Duruşmada Mahkeme Başkanı Selfet Giray, İşbilen’in ifadesindeki çelişkileri gidermek üzere çeşitli sorular yöneltti. Giray, İşbilen’e özellikle Amerika ziyaretlerinin sebebini sordu. İşbilen ise “AKP’nin eski Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem’le birlikte, 4 yıl süreyle o konferanslar yapılırken devlet olarak, milletvekilleri olarak gidilirdi. Davutoğlu’nun ailesi ile birlikte 4 - 4 buçuk saat Gülen’in evinde kaldığını biliyorum. 4 yıl içinde oradan herkes uğradı geçti” dedi.
Başkan, İşbilen’e ABD’ye hangi amaçla gittiğini sordu "Ziyaret amaçlı" diye yanıt vererek "AKP’nin kendisine çok ciddi teveccühü vardı, ondan gidiliyordu" dedi.
"Obama'yı 'baba' olarak yazmışlar"
Eski AKP Milletvekili İlhan İşbilen’e dava dosyasında yer alan eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’la yaptığı telefon konuşmaları da soruldu. İşbilen bir başka telefon görüşmesinde, Obama’nın Antalya ziyaretinin güvenlik açısından bir sıkıntılı olup olmayacağı, Obama’nın zırhlı gemide kalacağının konuşulduğu ancak polislerin Obama’yı tutanağa "Baba" olarak geçirdiğini belirterek "Baba’dan da hareket ederek gitmişler" dedi.
"Erdoğan eline aldı"
Mahkeme Başkanı’nın üzerinde durduğu konulardan biri ise dinler arası diyalog ve Fethullah Gülen’le birlikte gerçekleştirilen Vatikan ziyareti oldu. Mahkeme Başkanı Giray Vatikan’a neden gidildiğini sorması üzerine İşbilen "Dinler arası diyalog, sonradan Cumhurbaşkanı, Başbakan tarafından resmiyete döküldü. Bunun devlet eliyle yapılması için girişim oldu. Sayın Erdoğan sanırım 10 yıldır bunu destekliyor. Eline aldı bu işi” dedi.
"Gülen'i terör örgütü lideri olarak kabul etmiyorum"
Mağdur müştekilerden Ahmet Tatar, İşbilen’e TUSKON üyesi olup olmadığını sordu. "Hayır ama İstanbul Deniz Ticaret üyesiyim. İşadamıyım tüm etkinliklerine katılıyordum herkes gibi. Kendileri kaydettiyse bilemem" dedi. Mağdur müştekilerden Önder Gökçekaya, İşbilen’e "Gülen'i terör örgütü lideri olarak kabul ediyor musunuz?” diye sordu İşbilen "Hayır etmiyorum" diye yanıtladı.
"Adını ağzına alma"
İşbilen'in avukatı eski CHP Milletvekili Atilla Kart 15 Temmuz'un darbe ve işgal girişimi olduğunu, cumhuriyetin milli kimliğinin de hedef aldığını belirterek "Evet bu kalkışmayı yapan herkes yargılanmalı. İç ve dış bağlantıları var ama birileri bu maddi gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor" dedi.
12 Eylül ve Silivri yargılamalarını anlatan Kart, Silivri'nin tam bir kumpas dönemi olduğunu, Kuddisi Okkır'a ilk sahip çıkan kişi olmanın özgüveniyle konuştuğunu söyleyince Ahmet Tatar, "Adını ağzına alma" diye tepki gösterdi. Kart savunmasının devamında 'FETÖ' ve yapılanmasının ivedilikle yargılanması, Genelkurmay, Akıncılar, Özel Kuvvetler, Marmaris'te olan bu kişilere ibreti alem için en ağır cezaların verilmesi gerektiğini vurgulayarak "Ama ne görüyoruz, diğer davalardaki örgüt soruşturmaların da bu yargılamayla birlikte yapılmak istendiğini" diye konuştu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Giray, "Bizim davamızda 15 Temmuz yok. O başka bir mahkemenin konusu" karşılığını verdi.
Tahliyesini talep etti
Atilla Kart Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin cemaate yasallık, meşruiyet dahası imtiyaz tanırken birilerinin bugünkü 1986 - 1989'daki vakıf faaliyetleri yüzünden suçlandığını belirterek İlhan İşbilen'in suç tarihinin 17 Aralık 2013 ve sonrası gösterildiği, öncesine ait hiç suç teşkil eden bir faaliyeti olmadığı gibi sonrasında da ortaya konan herhangi bir suçlama bulunmadığını söyledi. Silivri'den sonra Sincan'lar yaratıldığını ileri süren Kart, İlhan İşbilen hakkındaki delillerin toplandığını, kaçma şüphesinin olmadığını, yargılamanın ister istemez zaman alacağını dikkate alınarak tahliyesini talep etti.
"Bunlarla aynı ortamda bulunmaktan hicap duyuyorum"
İddanameye göre "FETÖ'nün gayri resmi işlerini yapmakla" suçlanan Dilaver Azim savunmasına Özbek asıllı olduğunu, Türkçe konusunda sıkıntı olabileceğini, ağzından yanlış kelime çıkması konusunda peşinen özür dilediğini belirterek başladı. Ardından 15 Temmuz'u kınayan, şehitlere rahmet, yaralılara şifa dileyen Azim şunları söyledi:
"1989'da Orta Asya'dan geldim. 2,5-3 yıl Süleyman Efendi yurtlarında kaldım. Ticaret hayatına başladım. FETÖ ile yakından uzaktan ilgim yok. 2012'de bir tefeciyle ilgili şikayetçi oldum. Operasyon yaptılar. Bunlar 4-5 ay cezaevinde kaldı. Çıktıktan, 17 Aralık'tan sonra gidip beni FETÖ'cü diye şikayet etti. İki kere takipsizlik verildi. Sadece tefeci mağduruyum. Bunlarla aynı ortamda bulunmaktan hicap duyuyorum. Ben Türk milliyetçisiyim. Ben FETÖ'cü olsam 2008'de 2-3 ay cezaevinde yatar mıydım? Ne İsa'ya ne Musa'ya yarandım. Dilime hakim olamayıp bazı güvenlik görevlilerine küfretmişim, özür diliyorum."
"Bu adamlarla yargılanmaktansa idam etseniz daha iyi"
Dilaver Azim, Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın hakkındaki iddialara ilişkin sorularını cevaplandırırken "Tefeciler halen 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. Ne yapacaktım şikayetçi olmayıp da mafyacılık mı yapacaktım? FETÖ'cü değilim. 20 yıldır bunlara deccal diyen insanım. Benim suçum ne? 11 aydır derdimi kimseye anlatamıyorum. Bunlarla aynı ortamda kalmak istemiyorum" dedi.
Azim "Bunlara yaklaşmışsam bana bin yıl verin. Herkes hizmet hareketi derken ben bunlar PKK'dan daha tehlikeli demişim. 11 aydır kafayı yiyorum. Bu adamlarla yargılanmaktansa idam etseniz daha iyi. FETÖ'den mağdur olmuşum, FETÖ'cülerle yargılanıyorum" ifadelerini kullandı. Dilaver Azim'den sonra avukatı Şahin Helvacı savunma yaptı.