Yargıtay 11. Ceza Dairesindeki duruşmaya Cihaner ve avukatları katıldı. Daire başkanı Ersan Ülker, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinden istenen Cihaner'in Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı döneminde yürüttüğü ''cemaatlere'' ilişkin dava dosyasının henüz Daire'ye gelmediğini söyledi.
Cihaner'in avukatı Turgut Kazan da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyayı istenmesine rağmen göndermemesinin suç olduğunu öne sürdü. İstenen dosya gelmeden de kendilerinin ''görevi kötüye kullanmak'' suçuna ilişkin savunma yapabileceklerini, Daire'nin de karar verebileceğini savunan Kazan, dosyanın beklenilmesinden vazgeçilmesini talep etti.
İlhan Cihaner de ''görevi kötüye kullanmak'' suçuna ilişkin Adalet Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı raporlarda Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinden istenen dosyadaki bütün belge ve bilgilerin yer aldığını anımsatarak, dosyanın beklenilmesine gerek olmadığını söyledi.
Cumhuriyet Savcısı, istenen belgelerin gelmesinin beklenmesi yönünde mütalaa verdi. Daire Başkanı Ülker de Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinden istenen Cihaner'in Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı döneminde yürüttüğü ''cemaatlere'' ilişkin dava dosyasının beklenilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.
'GÖRÜNTÜLER, HUKUK DIŞI MUAMELEYE MARUZ KALDIĞIMIZIN İSPATI''
Duruşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cihaner, duruşmada siyasi iktidarın yargıyı ne hale getirdiğinin bir ispatının yaşandığını öne sürdü. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin yaklaşık 1 yıldır talep edilen dosyayı Yargıtay'a göndermediğini, dosyaya ilişkin bilgi de vermediğini iddia eden Cihaner, ''Buradaki yargılamayı bilerek kitleyip, muhtemelen siyasi birtakım hesapların yerine getirilmesine hizmet ediyorlar. Bunun artık bir oyun olduğunu, yargının ne hale geldiğinin tüm yurttaşlarımız tarafından bilinmesi gerekiyor'' dedi.
Cihaner, dün bazı gazetelerde gözaltına alındığı zamana ilişkin görüntülerin yer aldığını da hatırlatarak, bunu önceden belli basın organlarına servis edildiğini öne sürdü.
''Görüntüler, nasıl bir hukuk dışı, etik dışı muameleye maruz kaldığımızın tabiri caizse eşkıyalığın ispatı oldu'' diyen Cihaner, şöyle devam etti:
''Utançlarıyla tekrar baş başa bırakıyoruz. O görüntülerle ilgili olarak asıl sorulması gereken soru, savcılık ve emniyette olan bizim hala ulaşamadığımız bu görüntülerin nasıl oluyor da ben tutuklandıktan 2 gün sonra üstelik maniple bir şekilde saptırılarak belli medyaya servis edildiğidir. Herkesin bunu sorması lazım. Medya için bir Cumhuriyet savcısının bir Cumhuriyet Başsavcısının hukuksuz olarak dokunulmaya ya da yazıldığı şekliyle yaka paça gözaltına alınmaya çalışılması belki çok daha çekici geliyor, ancak bu soruyu herkesin her an sorması lazım. Bu servisi yapan kimler. Hukuksuz dinlemeleri takipleşip, arşivleyip yeri geldiği zaman servis edenler kimler. Herkesin bunu sorması lazım. Ben orada direnmedim. Direnseydim farklı sonuçlar olurdu. Gerçekten toplumun genelini etkiyecek daha sıcak tartışmalara, kavgalara neden olunabilirdi. Ben sorumlu bir hukukçu ve yurttaş olarak direnmedim.''
Adliyede gizli oda olduğu iddialarına da cevap veren Cihaner, söz konusu odanın ''savcılık katında, savcılık koridorunda anahtarı ilgili yazı işleri müdüründe olan tüm savcıların kullanımına açık, insan haklarına, Polis Vazife Salahiyetleri Kanunu'na ve AB'nin ifade alma odalarıyla ilgili proje desteği verdiği birtakım şartlara uygun her adliyede olması gereken bir oda'' olduğunu söyledi.
ERZİNCAN ADLİYESİNDEKİ GİZLİ ODA İDDİALARI
Yüzleştirme, teşhis ve ifade alma işlemlerin Türkiye'de daha çok hakim ve savcı odalarında yapıldığını, bu durumun da özellikle cinsel istismar gibi suçlarda yeni mağduriyetlere neden olduğunu savunan Cihaner, ''Oda, teşhis edenle, edileni yasaya uygun bir şekilde birbirlerini görmeyeceği şekilde dizayn edilmiş, adliyenin orta yerinde, açık, içinde bilgisayar ve kamera dışında başka bir şey olmayan bir odadır. Gizli arşiv söz konusu değildir. O oda, savcıların kullanımına uygun olarak halen oradadır. Benim siyasetle ilgili başvurularımı yapmam sonrasında yeni bir karalama kampanyası, yeni bir alçakça saldırının ön işaretleri olarak görüyorum. O iddiaları ciddiye almayın deli saçması şeyler'' diye konuştu.
Cihaner, ''Oda, cemaat soruşturmalarından önce mi sonra mı yapıldı?'' sorusu üzerine de ''Tabii ki önce. Adliyeye gider gitmez yaptırdığım bir odadadır. Daha önce görev yaptığım, mimarinin izin verdiği hemen hemen her adliyede aynı odaları yaptırdım. İnsan haklarına uygun, her yerde olması gereken ifade alma odalarıdır. Cumhuriyet savcılarının doğrudan yaptığı soruşturmalarda bu tarz yerlerde insan haklarına uygun, masumiyet karinesine uygun olarak bu tür odaların olması gerekir. İnsan haklarına da uygundur. Orada aramada yok, arşivde yok'' yanıtını verdi.
İlhan Cihaner, arama sırasında yapılan davranışları da eleştirerek, şunları kaydetti:
''Cumhuriyet savcısı kolluk değildir, görevleri bellidir, hukuksuzluğun ne kadar rencide edici ve o tarz bir saldırı altında insanların meşru direnme haklarının da olabileceğini söyledim. Benim cezaevinden akşamları çıkıp bir yerde göründüğüm falanda yazılıyor bir kitapta. Ben buradan bir itirafta bulunayım. Adalet Bakanlığı ve Erzurum Cumhuriyet Başsavcının izni ile gecelerimi hep dışarıda geçirdim. Sanırım Adalet Bakanlığı bu konuda bir açıklama yapar...
Adalet Bakanlığı kılların zarar görmemesi için o kadar çaba gösterirken, bu kadar ciddi bir iddiayla ilgili açıklama yapması gerekir. İronidir. Çok güvenlikli bir cezaevi ve üstelik terör hükümlülerinin tabi tutulduğu koşullardan çok daha ağır koşullarda ben orada tutuklu kaldım. Yüzlerce defa elle arandım. Orada öyle olması söz konusu değil. Kitaba yansıdığı kadarıyla soruşturulmuş ve takipsizlik almış.''
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz