Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin, aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de yer aldığı 224 kişinin yargılanmasına devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, olay tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başyaveri olan eski kurmay albay Ali Yazıcı, esasa ilişkin savunmasını yaptı.
İddia makamının mütalaasını kabul etmeyen Yazıcı, suçsuz olduğunu, darbe girişimiyle bir ilgisinin bulunmadığını öne sürdü. Başyaverlik görevine kendisinin talip olmadığını, adaylar arasında dahi bulunmadığını belirten Yazıcı, 27 Temmuz 2015'te başladığı göreve cumhurbaşkanlığınca seçildiğini söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Antalya'daki programına katılmak üzere Muhafız Alayı'ndan sivil plakalı araçla yola çıktığını iddia eden Yazıcı, nizamiyeden çıkmadan yanına gelip kendini "Emin Yarbay" olarak tanıtan eski yarbay Emin Güven'in, "Komutanım Antalya'ya gidiyormuşsunuz. Beni de bırakır mısınız?" dediğini ve araca aldığı bu kişiyle kışladan ayrıldıklarını öne sürdü.
Afyonkarahisar'da mola verdiklerini, moladan sonra aracı Güven'in kullandığını aktaran Yazıcı, yolda kendisini telefonla arayan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın "Albayım, Ankara'da uçaklar uçuyor bilginiz var mı?" sorusu üzerine olağan dışı bir şeyler olduğunun farkına vardığını söyledi.
Genel Sekreter ile görüşmesinin ardından eski kara yaveri yarbay Mete Semercioğlu'nu aradığını, Semercioğlu'nun kendisine tatbikat yapıldığını söylediğini iddia eden Yazıcı, "Daha sonra cumhurbaşkanlığı personelinin olduğu WhatsApp grubuna 'Geniş çaplı bir tatbikat oluyor.' yazdım. Ardından Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan beni WhatsApp grubundan çıkardı." ifadesini kullandı.
- "Sönmezateş ile görüşmedim"
Antalya'ya yola çıkmasına rağmen İzmir Çiğli'deki 2. Ana Jet Üs Komutanlığına giderek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Marmaris'te kaldığı otelde suikast planlayan timin başında bulunan eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ile görüşüp, Erdoğan'ın yerini bildirdiği iddiasına cevap veren Yazıcı, Çiğli'ye kendi isteğiyle gitmediğini, Sönmezateş ile de görüşmediğini savundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimi iddiasını kabul etmeyen ve 15 Temmuz'da tuzağa düşürüldüğünü öne süren Yazıcı, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Bırakın suikastı, suikaste yardım etmeyi Sayın Cumhurbaşkanının zerre zarar görmemesi için elimden geleni yaptım. Bunun aksini kimse iddia edemez. Hakkımdaki iddialar Çiğli'ye gitmeme dayandırılıyor. O gün Emin Güven'i aracıma almasaydım hayatımda hiç gitmediğim Çiğli'ye yine gitmeyecektim. Aracıma aldığım kişiyi yeni tayin olmuş, oryantasyon eğitimi alan, hafta sonu da ailesinin yanına giden bir kişi olarak düşündüm. Eğer iddia edildiği gibi bir suikast düşüncesi olsa haftada 7 gün günde en az 16 saat Sayın Cumhurbaşkanının en yakınında hep ben vardım. Silahım, her şeyim var. Keşke beni bununla suçlamasaydınız. Asın, idam edin ama beni bununla yargılamayın. Yaklaşık 3 yıl hiçbir olumsuzluk yaşanmadı. Nerede olduğunu dahi bilmediğim bir zamanda Cumhurbaşkanına suikast girişimi suçlamasıyla yargılanıyorum. O hafta Cumhurbaşkanını hiç görmedim. Basında çıkan haberler hariç nerede olduğunu bilmiyorum. Meğer hepsi yemmiş, ben de bu tuzağa düşmüşüm. Emin Güven'i araca aldığımı, Çiğli'ye gittiğimi, Çiğli'den çıkamadığımı, o gece orada kaldığımı tek tek anlattım. Hiçbir şeyi saklamadım. Eğer Çiğli'de Sönmezateş'i görseydim yemin ediyorum onu da söylerdim. Zaten adam darbeci olduğunu, emri kimden aldığını söylüyor. O da beni söylerdi. Sönmezateş ile görüşmedim. Tuzağa gitmişiz, hiçbir şeyden haberim yok. Patates hat kullandığım söyleniyor. Eğer öyleyse neden Çiğli'ye gideyim. Telefonla arar yerini söylerim. Bunu isteyen biri tek telefonla yapar. Evet, Çiğli'ye gittim, Emin Güven'i araca aldım ama suikast ile hiçbir ilgim yok. Eğer darbeden haberim olsa diplomatik pasaportum da yanımdaydı. Ülkeyi çok rahat biçimde terk ederdim. Bu bile olaylardan haberim olmadığını gösteriyor."
- Yurtta sulh konseyi üyeliği iddiasını inkar etti
Çiğli'ye gidişiyle ilgili süreci anlatan Yazıcı, Afyonkarahisar'dan sonra aracı Emin Güven'in kullandığını, kendisinin bilgi isteyen Cumhurbaşkanlığı personeliyle telefonla görüştüğünü öne sürerek, "Ne zaman Antalya yol ayrımını geçtik, ne zaman Çiğli'ye döndük fark etmedim. Moladan sonra telefon trafiği başladı. Neler olduğunu anlamaya, beni arayanlara bilgi vermeye çalışıyordum. Panik oldum, sakinliğimi koruyamadım. Bu durumu gören Güven, askeri üsse gitmeyi teklif etti. Ben de tam anlamadan, 'Tamam.' dedim. Sonradan anladım ki Güven zaten Antalya yolunda değil, İzmir yoluna girmiş. Çiğli'ye gittik. Olayları öğrenince ayrılmak istedim ama çıkamadım." diye konuştu.
15 Temmuz ve öncesinde hiçbir darbe faaliyetine katılmadığını, olayları anlamaya yönelik işler dışında darbeyi destekleyici hiçbir eyleminin olmadığını savunan Yazıcı, yurtta sulh konseyi üyeliği iddiasını kabul etmedi, böyle bir konseyin bulunmadığını öne sürdü.
Ali Yazıcı, "Ben 7-24 Sayın Cumhurbaşkanıyla beraberim. Böyle bir konsey varsa çalışmalarına, planlamalarına katılamam, buna zaman ve imkan yok. Toplantılara katılmayan, darbe gecesi yolculuk yapmaktan başka faaliyeti olmayan bir konsey üyesi olamaz. Ne yaptım da bu konseye dahil oldum bilmiyorum. Eşim riskli doğum yaptı. Çocuğumun doğduğu gün bile izin alamadım. Konsey faaliyetlerine nasıl katılırım?" iddiasında bulundu.
- "Kıskandılar, bana tuzak hazırladılar"
Darbe girişiminin ardından görevinin başına döndüğünü ifade eden Yazıcı, şöyle devam etti:
"Köşkte lojmanlar var, oraya gittim. Külliyeye gittim. Sonra 'Biz' devreye girdi. 'Biz senin FETÖ'cü olduğunu Nisan 2016'da öğrendik, devreye girdik ve tayinini çıkardık.' dediler. Bu 'Biz'in neler yaptığını biliyorum. Kıskandılar ve bana tuzak hazırladılar. 'Senin FETÖ'cü olduğunu nisan ayında öğrendik.' diyenler, beni 3 ay daha Sayın Cumhurbaşkanının yanında neden tutmuşlar? En yakınındaki kişinin FETÖ'cü olduğu Cumhurbaşkanından gizlenmiş. Bunun olmasına imkan yok. Bu tarihten itibaren bana tuzak hazırladılar. Her şeye bulaşmışım. Sayın Cumhurbaşkanı ikna edildi ve beni 17'sinde pazar sabahı aldılar. Bu tutuklamanın Sayın Cumhurbaşkanının bilgisi dahilinde olduğunu düşünmüyorum. Kraldan çok kralcılar var. Sayın Cumhurbaşkanı benim suçlu olduğumu düşünmüyor. Kaçma fırsatım vardı, kaçmadım, suçsuzum. Bir şey yapsaydım burada olmazdım, kaçardım. Şimdi anlıyorum ki hain darbe girişiminde tuzağa düşürülmüşüm. Bir şekilde bu işe bulaştırıldım, içinden çıkılmaz bir durumla karşı karşıya bırakıldım. Ben ne kendi personelime ne de başkasına darbeye yönelik bir emir vermedim."
Örgütün kendisine askeri sınav sorularını verdiği iddiasını da kabul etmeyen Yazıcı, aleyhindeki tanık beyanlarını reddetti.
Yazıcı'nın savunmasının ardından ara kararını açıklayan mahkeme, darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığında bulunmayan sanıklar eski eski tümgeneral Oğuz Serhad Habiboğlu ile eski tuğamiral Mustafa Sözer'i tahliye etti.
Davanın görülmesine 8-26 Nisan tarihleri arasında devam edilecek.